HDK'nin 13'üncü Genel Kurulu yapıldı... Meral Danış Beştaş ve Ali Kenanoğlu Eş Sözcü oldu
Artı Gerçek - Halkların Demokratik Kongresi (HDK) , "Umutla, direnişle, hep birlikte özgürlüğe" şiarıyla 13'üncü Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi. HDK Genel Meclisinin seçimleri sonucu Eş Sözcüler olarak Beştaş ve Kenanoğlu görev aldılar.
İsimlerin açıklanmasının ardından konuşan Ali Kenanoğlu, "2011 yılı başlarında Sabahat Tuncel, Levent Tüzel, Sırrı Süreyya Önder, Ertuğrul Kürkçü ile kongre üzerine tartışmıştık. Tabii HDK fikriyatı olması gerektiği gibiydik ve hemen işe koyulduk. Ardından hemen örgütlenmeye başladık. O gün kurduğumuz kongrenin eş sözcüsü olarak çıkmam beni mutlu etti. Herkese başarılar diliyorum" dedi.
'KOBANÊ'NİN BEDELİNİ ÖDETMEYE ÇALIŞIYORLAR'
Ardından konuşan Meral Danış Beştaş ise şunları söyledi:
"Kongre üzerine çok şey söylendi. Hepinizle aynı fikirdeyiz. Doğrudur, kongre çok önemlidir ve bu anlamda çalışmalarımızı yürüteceğiz. Aslında hiç ayrı değildik. Çalışmanın başka bir yerindeydik ve buraya da geldik. HDK bir çatı örgütü olarak iyi işlere imza attı. O yüzden emekçileri geçen arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Yine 1 Kasım Dünya Kobanê Günü idi, onu da selamlıyorum. Bu devrim bir kadın devrimi olarak yer almıştır. HDK’nin örgütlülüğü de en çok kadınlar arasında olacaktır. Kadın her zaman en önde yer alır. Yarın ise 4 Kasım 2026 darbesinin yıl dönümüdür. Kobanê Kumpas Davası'nda ceza alanlar rehin tutulmaya devam ediyor. Başta Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’a selam olsun. Kobanê'nin bedelini ödetmeye çalışıyorlar. Biz bunun bedelini öderiz, ama Kobanê’den vazgeçmeyiz. Arkadaşlarımız uluslararası mahkemelerin kararlarına rağmen tutulma devam ediyor"
'HDK BU ÜLKEYİ BİRLEŞTİRECEK'
HDK'nin barışın inşasında oynayabileceği role işaret eden Beştaş, şöyle devam etti:
"HDK'yi daha çok nasıl büyüteceğimiz vereceğimiz emekle bağlantılı. Tabii şu an bütün hayatımızı etkileyen bir Kürt sorunu var. Kürtlerin varlık meselesi 100’lerce yıldır devam ediyor. Burada HDK’ye düşen rol nedir? Bunun üzerine çok çalışmamız lazım. Barışın Türkiye toplumları tarafından önemsenmesi en çok HDK’ye düşüyor. Halka bu savaş ortamı ve tecridin bize neler kaybettirdiğini anlatmamız lazım. Çünkü karşımızdaki egemen güçler sürekli düşmanlaşmayı ve kutuplaşmayı derinleştiren bir çaba sarf ediyor. Bu çaba sadece sözlü değil, televizyonları, kurumlarıyla ülkeyi bölüyorlar. HDK bu ülkeyi birleştirecek. HDK, birleşerek yola devam etmektir. Onlar algı savaşlarıyla uğraşırken, tecrit devam ediyor. Milletvekilimiz Ömer Öcalan bir ziyaret gerçekleştirdi ama dediğim gibi tecrit devam ediyor. Daha dün disiplin cezası verildi. HDK olarak bu hukuksuzluk rejimiyle, anayasasız rejimle mücadele etmeye devam edeceğiz. Biz her zaman dediğimiz gibi barışın muhatabı Sayın Öcalan’dır. Bugün söylediğimiz onlar tarafından kabul edildi. Bugün en karşıt partinin başı tarafından Meclis’te bu çağrı yapıldı. Bunlara derinlik vermek ve onurlu bir barışı HDK ile inşa etmek mümkün. Sayın Öcalan, 'Faşizmin batıda alacakaranlık şeklinde, doğuda ölüm sessizliği şeklinde karanlığa göz yummasına izin vermeyeceğiz' diyor. Biz de buna izin vermeyeceğiz."
'KAÇINILMAZ OLAN BARIŞTIR'
Son olarak birleşik mücadelenin önemine vurgulayan Beştaş, "Biz ortak vatan, demokratik cumhuriyete inanan bir yerden yaklaşıyoruz. Bütün ülkede sözümüz var. Bu ülkeyi hep birlikte demokratikleştirmek için görevimiz var. Kaçınılmaz olan savaş değil, barıştır. Tüm ülkede sessiz bir isyan var ama bu direnişe dönmüyor. Bu sessiz isyanı HDK ile direnişe çevireceğiz. Görev aldığımız sürece işimiz çok olacak. Artık pratik zamanı diyorum" şeklinde konuştu.
DEM PARTİ VE DBP EŞ GENEL BAŞKANLARI KATILDI
Sancaktepe ilçesinde bulunan Dr. Kadir Topbaş Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen kurula, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, siyasi parti temsilcileri ile HDK bileşenleri katıldı.
Kurulun düzenlendiği salona, Türkçe, Kürtçe ve Arapça olmak üzere 6 dilde, "Umutla, direnişle, hep birlikte özgürlüğe" ile “Jin, jiyan, azadî” sloganlarının yazıldığı flamalar asıldı.
Kurul, divan belirlendikten sonra saygı duruşuyla başladı. Konuşmalara geçilmeden önce HDK’nin tarihi ve mücadelesine dair hazırlanan sinevizyon gösterimi yapıldı.
'HDK GERÇEĞİNİ SAVUNMALIYIZ'
Daha sonra ilk olarak konuşan HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek, 1 Kasım Dünya Kobanê Günü bağlamında Kobanê direnişinde ölenleri anarak sözlerine başladı. Ülkede ve bölgede savaş geriliminin devam ettiğini dile getiren Çiçek, şunları söyledi:
“Rojava Devrimi, Kürt halkının varlığını ve özgürlüğünü koruma savunması olarak nitelenebilir. Devrim sadece kendini koruma değil, aynı zamanda özgürlüğünü de sağlamadır. Bugüne kadar kapitalist sistemin bize dayattığı egemenlik birçok şeyi ortaya çıkardı.
Halkların özgürlük tarihini, sadece direnmenin yetmediği aynı zamanda özgürlüğün olması ve bu kapsamda özgürlüğün baki olması gerektiğini gösterdi. HDK programında iki egemen kutup karşısında ‘ezilenlerin komünal demokratik yaşamını mümkün kılan gerçektir’ diyor. Buradan hareketle yeni dönem için tartışılması gereken başlıklar da açılıyor. HDK gerçeğini savunmalıyız.
Ülke ve bölge gerçeği ‘HDK zamanıdır’ adımının önemini bize gösteriyor. Dünya sermayesinin ve krizinin derinleştiği bir zamandan geçiyoruz. Egemenler buna karşın halklara yurtsuzluk, yoksulluk dayatıyor. Neden ‘HDK zamanı’ demek zorundayız. Filistin ve Kürdistan’da yaşananlar halkların tehlikelerle karşı karşıya kaldığını gösteriyor. Türkiye bundan azade değil."
'DAYATILAN EGEMENLERİN BARIŞI KENDİ NORMALLERİDİR'
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecride dikkati çeken Çiçek, tecridin aynı zamanda halkların birlikteliğine yönelik olduğunu söyledi. Çiçek, şu ifadeleri kullandı:
“Bu yüzden halkların arasında bir köprü kurmalıyız. Sadece direnmek yetmiyor. 100 yıllık cumhuriyette görüyoruz ki halklar hep karşı karşıya getiriliyor. Bu yüzden ‘HDK zamanı’ demeliyiz. Kürt sorununu görüyoruz. Birileri ‘yumuşama’ dedi, Esenyurt’a kayyım atandı. ‘Çözüm süreci’ denildi ama Abdullah Öcalan’a hakaretvari çağrılar yaptılar. Görünen o ki dayatılan egemenlerin barışı kendi normalleridir.
Sizin değerlerinize her gün hakaret edenler nasıl bir barış getirebilir? Barışın toplumsallaşması, halkların barışa taraf kılınması HDK’nin varlık gerekçelerinden biridir. Halklar Önderi Sayın Öcalan, 20 yıla aşkındır Kürt sorunun çözmeye çalışıyor. Bunu yaparken, aynı zamanda tüm halklar için 12 metre karelik bir yerde çözüm buluyor. Tecrit nasıl aşılır? Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü nasıl sağlanır? soruları halkların birleşik mücadelesinden geçmektedir."
ORTAK MÜCADELE VURGUSU
Çiçek, devamında sözlerini şöyle sürdürdü: “HDK fikriyatının yok olmaya yüz tuttuğu ve toplumsallaşmadaki ısrarın azalmasında Türkiye’deki muhalefetin parçalı halinden kurtulmadığını gördük. HDK, tarihsel ittifakta önemlidir. Yine Ekmek, su kadar bu topraklarda mücadele yürütenler için HDK’nin olması gerekiyor. Toplumun politikleşmesi halen temel hedef ise HDK’ye odaklanmak onu büyütmek zorundayız. Dünya her çevrenden muazzam direnişler var. Bunları ortak güce dönüştürmek, adete yaşam damarlarındaki kılcal damarlarda gezen bu mücadeleyi ana damarlarda toplamak yapacağımız şeylerden olmalıdır.”
'HER KOŞULDA DİRENMEK TEK HEDEFİMİZDİR'
Ardından konuşan HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir ise, toplumun ciddi bir baskı altında olduğunu belirtti. Halkların üzerinde küresel bir hegemonya olduğunu vurgulayan Demir, şunları söyledi:
"Dünyanın her tarafında onlarca yüzlerce direniş odakları var. Fakat bunların birbirini görmemesi çözümü geciktiriyor. Bütün bu mücadele odaklarını en azından ulaşabildiklerimizi bir araya getirip yükseltmeliyiz. Dolayısıyla buna karşın hem örgütlü hem akılcı bir akılla bunu yapmak mümkün. Uluslararası güçlere karşı mücadele ederek bunu başaran Kobanê halklarına da teşekkür ederiz. Kobanê dünya halkları için bir umuttur. Bu yüzden asla vazgeçmemek ve her koşulda direnmek tek hedefimizdir. Mücadele sürecinde hayatını kaybeden kadınları, devrimcileri de selamlamak isterim. Halkların hakkıdır diyen ve bu yüzden yaklaşık 8 yıldır cezaevinde olan tutsaklara da selam söylemek isterim. Sevgili Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’a teşekkürlerimi yollamak isterim.”
Genel Kurul, faaliyet raporlarının okunmasının ardından sona erdi. (MA)