HDP, Diyarbakır'dan sandık çağrısı yaptı
Remzi BUDANCİR
DİYARBAKIR - HDP, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuna iki gün kala, Diyarbakır'dan sandık çağrısı yaptı. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Diyarbakır halkına şu çağrıyı yapıyorum; İkinci turda oylarımızı kullanalım, sandığa gidelim. Birinci turdaki irademizi ve kararlılığımızı bir kez daha ikinci turda da gösterelim" dedi.
HDP'nin Diyarbakır'da gazetecilerle biraraya geldiği toplantıya, Buldan'ın yanı sıra Kürt siyasetçi Ahmet Türk, Yeşil Sol Parti'nin yeni seçilen milletvekilleri Cengiz Çandar, George Aslan, Sevilay Çelenk ve Mehmet Kamaç katıldı.
'BİZ ÜMİT ÖZDAĞ'IN NE DEDİĞİNE BAKMIYORUZ'
Buldan toplantıda, seçim sürecinde ırkçı söylemleriyle dikkat çeken ve Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'na destek vermesi karşılığında imzalanan mutabakat metnine 'kayyım' maddesi hakkında da konuştu. HDP Eş Genel Başkanı, "Biz Ümit Özdağ'ın ne dediğine bakmıyoruz. Ümit Özdağ'ın ırkçı ve faşist söylemlerine asla takılmıyoruz. Bizim için esas olan, sayın Kılıçdaroğlu'nun topluma vermiş olduğu sözlerdir" dedi.
'BİZ KILIÇDAROĞLU'NU ESAS ALIRIZ'
Buldan, şu ifadeleri kullandı: "Sayın Kılıçdaroğlu'nun daha önce yapmış olduğu açıklamalardır. İkinci turda kazanabilmek için Ümit Özdağ ile bir protokol imzalamış olabilirle ama bizim için esas olan, biraz önce de ifade ettiğimiz gibi, sayın Kılıçdaroğlu'nun daha önce topluma vermiş olduğu sözler, hem kayyım meselesi ile ilgili, hem Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözümüne dair söylemleri, hem de Türkiye'nin geleceği açısından demokratikleşme yönünde atılacak olan adımlara dair söylemleridir. Biz bunu esas alırız. Ve biz buna bakarız gerçekten.
'FAŞİST SÖYLEMLERİN BİZİM İÇİN BAĞLAYICILIĞI YOKTUR'
Ümit Özdağ, son günlerde, evet, ırkçı ve faşist söylemleri çok yaygın bir şekilde kullanıyor. Kürt halkını düşmanlığını bir kez daha ortaya koyuyor ve Kürt halkı üzerinden bazı oyunları oynamaya çalışıyor ama biz asla ve asla bu oyunlara gelmeyeceğiz. Bizim esas meselemiz demokratikleşme meselesidir. Türkiye'nin geleceğidir, demokratikleşmesidir. O yüzden de ırkçı, faşist söylemlerin bizim açımızdan herhangi bir bağlayıcılığı yoktur."
AHMET TÜRK: KAYYIM OYUNLARININ HERKES TARAFINDAN BİLİNMESİ LAZIM
Ahmet Türk ise Özdağ ile imzalanan protokole ilişkin soruya yanıtında, mevcut iktidar döneminde 'kayyım' uygulamasının hukuksuz bir şekilde hayata geçirildiğini vurguladı. HDP'li belediye başkanlarına seçilmeden önce değil sonra dava açılarak görevden alındıklarını hatırlatan Türk, "Bu oyunların herkesçe bilinmesi lazım" dedi.
'KASTEN CEZA VERİLMESİNE ELBETTE BİR TEPKİMİZ OLACAK'
Kılıçdaroğlu'nun Özdağ ile imzalanan metindeki kayyım maddesi için "Şimdi, yargı kararı ile alınacak gibi bir söyleme getirdiler ama yargı kararı, altyapısını hazırladığınız zaman, itirafçıları getirip de belediye başkanları üzerinde ifadeleri alındıktan sonra cezaya bilinçli olarak getirdiğiniz zaman elbette buna bir tepkimiz olacak" uyarısında bulundu.
'SUÇ İŞLENMİŞSE, HANGİ PARTİDEN OLURSA OLSUN GEREĞİ YERİNE GETİRİLMELİ'
Türk, "Ama elbette, demokratik bir ülkede hukukun üstünlüğü -açık söylemek gerekirse, isterse bizim partimizden olsun, isterse farklı partiden olsun- bir suç işlemişse, elbette onun gereğini yerine getirecektir" derken, "ayak oyunlarıyla, Bizans oyunlarıyla, itirafçıları temin ederek, yerel belediyelere yöneltilen tehditleri açığa çıkaracak ve ortadan kaldıracak bir siyaseti izleyeceklerini" söyledi; "kim seçilirse seçilsin, "Kürt halkını tehdit eden, Kürt halkı ve yerel üzerinde oyunlar oynayanlara" karşı çıkacaklarını söyledi.
Buldan'ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:
'MHP ORTAKLIĞINDA BİR KÜRT DÜŞMANLIĞI VAR'
"Yarınlar bizi ilgilendiriyor. Cumhurbaşkanının, AKP'nin, Erdoğan'ın tekrar kazanması, Türkiye toplumunun bir kez daha nefessiz kalmasına vesile olacaktır. Bunu çok açık yüreklilikle ifade etmek istiyorum. O yüzden Erdoğan gitmeli diyorum. Ve Erdoğan'ın gitmesiyle birlikte toplumun rahat bir nefes alacağını düşünerek bunu belirtiyorum çünkü son yıllarda özellikle AKP hükümetinin ve iktidarın, MHP ile birlikte Türkiye'yi nefessiz bıraktığını, her türlü hukuksuzluğun her türlü düşmanlığın, her türlü baskının ve şiddetin bu ülkede yaratıldığını, demokrasinin kırıntılarının bile kalmadığı bir Türkiye yarattıklarını hepimiz gördük. MHP ortaklığıyla, AKP iktidarında bir Kürt düşmanlığı var ama aynı zamanda bir kadın düşmanlığı, bir demokrasi düşmanlığı, barış düşmanlığı var.
'DEMOKRATİK YOLLAR AÇILABİLİR'
Bütün bunların bitmesi, Türkiye'nin rahat bir nefes alabilmesi ve ikinci turda Erdoğan'ın kaybetmesiyle birlikte bu ifade ettiğimiz tüm meselelerin rahatlıkla çözülebileceği, demokratik adımların atılabileceği, Türkiye'nin barışa ve huzura ama aynı zamanda refaha kavuşabileceği bir ortamı yaratabilmek elbette ki bu seçimlere bağlı. O yüzden ben Erdoğan'ın gitmesiyle, Erdoğan'ı göndermemizle birlikte, demokratik yolların da açılabileceğine olan inancımı çok açık yüreklilikle ifade etmek istiyorum.
'REJİMİ VE SİSTEMİ OYLUYORUZ'
"Erdoğan tekrar kazanırsa ne olur? Elbette bunu tek tek sıralamaya gerek yok. Son yıllarda yaşadıklarımız bunun açık göstergesi. Bizler yine direniriz. Bizler yine mücadele ederiz ama toplum nefessiz kalır. Bizi en çok endişelendiren de bu. O yüzden hem yeni bir yaşamın, hem demokratik cumhuriyetin, hem geleceğimizin, hem Türkiye toplumu açısından, hem Kürtler açısından kadınlar ve gençler açısından, bu kadar önemli bir süreçte bunu başarmamız, rejimi de sistemi de oyladığımızın farkında olmamız gerektiğini özellikle bir kez daha ifade etmek istiyorum.
'FAŞİZMLE DEMOKRASİ ARASINDA BİR REFERANDUM'
Bizler eğer ikinci turda kazanabilirsek demokrasinin inşasını gerçekleştirmiş olacağız. O yüzden bu kadar önemli ve tarihi bir seçim olacaktır. Dolayısıyla en azından bu ikinci turda faşizmle demokrasi arasında bir referandum seçimi olduğunu da görerek hareket etmemiz gerektiğinin altını da çizmek istiyorum. Türkiye toplumu önemli bir karar verecek ve önemli bir tercih yapacak aslında. Ya karanlıkla aydınlık arasında bir tercih yapıp aydınlığı seçecek, demokrasiyle faşizm arasında bir tercih yapıp demokrasiyi seçecek ki Türkiye en azından önümüzdeki süreç açısından demokratikleşme, barış alanında, huzur ve refah anlamında bir başarı elde edebilsin."