Serhat Eren: HDP Kapatma Davası'nda devlet seferber olmuş durumda
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın sunduğu iddianamenin 21 Haziran 2021’de Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından kabul edilerek açılan HDP Kapatma Davası devam ediyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in dokunulmazlığının kaldırıldığı soruşturma ile eski Milletvekili Behçet Yıldırım’ın soruşturmasını da davaya delil olarak sundu. HDP, AYM’nin kabul ettiği "ek delillere" dair 26 Temmuz’da talepleri ve itirazlarının da yer aldığı savunmayı verdi. AYM ise 20 Eylül’de HDP’nin taleplerini reddederek, 30 gün içerisinde yazılı savunma için süre verilmesine karar verdi. Ancak karar henüz HDP’ye tebliğ edilmedi.
HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüsü Serhat Eren, AYM’ye yaptıkları itirazda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ancak "ek iddianame" hazırlayarak dosyaya yeni deliller gönderebileceğini belirtti. Eren, Güzel ve Yıldırım hakkında açılan soruşturmaların 2017 yılında açıldığı ve kapatma iddianamesinin hazırlandığı dönemde de bu soruşturmaların devam ettiğine dikkat çektiklerini söyledi.
HDP’li Serhat Eren, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dosyaya sunulan yazı ve eklerine ilişkin itirazlarının reddedilmesini Mezopotamya Ajansı’na değerlendirdi.
‘YENİ ÇIKAN BİR DELİL YOK’
Yargıtay Cumhuriyet Savcısının sunduğu belgelerin ek delil olmadığını ancak "yazı ve ekleri" olabileceğinin altını çizen Eren, bu durumu şöyle açıkladı:
"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı dilediği zaman devam eden kapatma davasına istediği belgeyi gönderemez. Bu yazı ve eklerin yeni bir iddianameye konu edileceğini itirazımızda da belirttik. Ek iddianameye konu edilmeli ama Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bunu ek iddianameye de konu edemez, çünkü devam eden bir davada yeni bir delil ortaya çıkması durumunda ‘ek bir delil’ veya ‘ek iddianame’ tanzim edilir, mahkemeye sunulur. Yıldırım ve Güzel’in soruşturmaları için ise bu uygulanamaz, çünkü yeni çıkan bir delil yok. Kapatma iddianamesi hazırlanırken, olan bir soruşturma dosyasıdır. Davanın açılmasından sonra ortaya çıkan bir delil olarak değerlendiremeyeceği için de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bunu ek iddianameye de konu edemez. Ek iddianameye dahi konu edilmesi mümkün olmayan yazı ve eklerinin kapatma davasına gönderilmesi hukuken mümkün olmadığını, AYM’nin bunu dosyadan çıkarması gerektiğini belirterek, itiraz etmiştik."
‘AYM, DEĞERLENDİRME VE TANIMLAMA YAPMADAN ‘YAZI VE EKLERİ’ DİYEREK GÖNDERDİ’
"İddianame AYM’de reddedildiğinde ve yeni iddianame gönderildiğinde de bu soruşturma dosyası vardı" diyen Eren, şöyle devam etti: "Ancak Yargıtay iddianameye konu etmedi. AYM’de aslında bize belgeleri gönderirken, buna hukuki bir tanım yapmadı. AYM, belgeleri ‘Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yazı ve eklerine dair beyanlarınızı ve itirazlarınızı…’ demişti. AYM’nin kendisi bile bu yazı ve eklerine dair bir tanımlama yapmamıştı. Bunun hukuksal bir delil olup, olmadığı konusunda tanımlama, tespit ve belirleme yapmaktan kaçmıştır. Eğer ceza yargılaması kapsamında bir yargılama yapıyorsanız, dosyaya giren her belge ile ilgili bir tanım olması gerekir. AYM, partimize gönderdiklerine dair bir değerlendirme ve tanımlama yapmadan ‘yazı ve ekleri’ diyerek gönderdi."
SAVCININ GERİ ÇEKİLMESİ TALEBİ
Eren, sadece AYM üyesi Kenan Yaşar’ın "Bakılmakta olan kapatma davasının konusunu, Halkların Demokratik Partisinin, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline geldiği iddiası oluşturmaktadır. Bu yönüyle, HDP’ye atfedilen eylemin değişmesi ya da bu eyleme yeni bir eylemin eklenmesi söz konusu değildir. HDP’ye atfedilen eylem değişmemekle birlikte, eylemin sübutu bakımından gösterilen delillere ek olarak yeni deliller gösterilmektedir" tespitinde bulunduğunu söyledi. Bu tespitin Yüksek Mahkeme Üyesi Yaşar’ın tarafsızlığı ve bağımsızlığına gölge düşürdüğünü ve bu nedenle "ihsas-ı rey" yaptığı gerekçesiyle geri çekilmesini talep ettiklerini söyleyen Eren, "AYM üyesi Yaşar aslında bu tespitle kapatma davasının esasına ilişkin görüşünü açıklıyor" dedi.
‘AYM DE SES KAYITLARINI YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA GÖNDERDİ’
AYM’nin 30 günlük süreye dair gönderilen yazı ve eklerin Kürtçe metinler ve ses kayıtlarına ilişkin çözümlemelere dair olduğunu tahmin ettiklerini ifade eden Eren, "AYM’ye itirazlarımıza dair talepleri sunarken, ‘yazı ve eklerde’ yer alan Kürtçe ses kayıtlarının kapatma davasında delil olarak değerlendirilecek ise Türkçe çözümlerinin yapılması gerektiğini belirttik. Bizim Kürtçe anlama ile ilgili bir sorunumuz yok. Lakin bunları delil olarak değerlendirecek iseniz, sizin ihtiyacınız olacak demiştik. AYM de ses kayıtlarını Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi. ‘Dosyanın esasına dair delil olduğunu düşünüyorsanız, bilirkişiye gönderin’ demişti. AYM’nin kararı üzerine savcılık ses kayıtları ve diğer belgeleri Adli Yargı Adalet Komisyonu bünyesindeki tercümanlara gönderdi. Tercümanlar bu Kürtçe ses kayıtlarını Türkçeye çevirme üzerine görevlendirilmişti. Muhtemelen bu seslerin Türkçeye çevrilme işlemi tutanak altına alınmış, bilirkişilerin hazırladığı raporlar AYM’ye gönderilmiş. AYM de bu raporları bize tebliğ edecek. 30 günlük süre bununla ilgilidir. Biz itiraz ederken de Kürtçe kısmına dair çözümler gelmesi ardından savunma ve hukuksal itirazlarımız dile getireceğimizi belirtmiştik."
‘KOLLUKTAN YEREL SAVCILARA KADAR HERKES BU DAVAYI YÜRÜTÜYOR’
Partilerine yönelik kapatma davasının kumpas olduğunun Kobanê Davası’nda dosyada unutulan 5 sayfalık TEM Şube Bilgi Notu’nda ortaya çıktığını vurgulayan Eren, dosyada unutulan TEM Şube Bilgi Notu’nda yer alan "HDP’liler hakkında…, TCK’nın 302 ‘terör nedeniyle cinayet, cinayete teşebbüs, yaralama, mala zarar verme, yağma’ suçlarından iddianame düzenlenmesi halinde anayasal mevzuatımıza göre parti kapatma sonucunun da ortaya çıkacağı hukuken değerlendirilmektedir" ifadelerini, itirazlarında bir kez daha hatırlattıklarını kaydetti.
Sadece "TEM Şube Bilgi Notu"nun dahi partilerine açılan kapatma davasında kolluk kuvvetlerinden istihbarat yetkililerine, yerel savcılıklardan mahkeme heyetlerine nasıl bir çalışma yürütüldüğünün göstergesi olduğunun altını çizen Eren, "Münhasıran Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın görevinde olan bir davada, kolluktan yerel savcılara kadar herkes bu davayı yürütüyor. Son olarak Semra Güzel ve Behçet Yıldırım soruşturmasını da yerel savcılık Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderiyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame AYM’ye sunulmasına rağmen yerel savcılıklar, HDP aleyhine delil bulma, soruşturma dosyası bulma arayışı içerisine girmişler. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı’nın görevini kendileri üstlenmiş. Kapatma davasında devlet bir bütün olarak bürokratlarından emniyete kadar seferber olmuş durumdalar. Dolayısıyla yargısıyla, emniyetiyle, yerel savcılarıyla HDP’nin kapatılması için bir çaba sarf ediliyor" diye konuştu.
‘KENAN YAŞAR’A DAİR İTİRAZIMIZ DA REDDEDİLMİŞ GÖRÜNÜYOR’
AYM üyeliğine seçilen İrfan Fidan ile ilgili de heyetten çekilmesi gerektiğine dair itirazlarını daha önce sunduklarını ancak bu taleplerinin de reddedildiğini aktaran Eren, "Fidan, savcılık, başsavcılık ve başsavcı vekilliği görevi yaptığı sırada imzası olan ve kapatma iddianamesinde yer alan 49 soruşturma var. Aslında hukukun temel ilkelerinden biridir. Soruşturma aşamasında savcı veya hakimlik yapmışsanız, kovuşturma aşamasında karar mekanizmasında yer alamazsınız. Buna ilişkin itirazlarımız reddedildi. İhsas-ı rey’de bulunan Kenan Yaşar’a dair itirazımız da reddedilmiş görünüyor. Bu iki üye ile ilgili itirazlarımız devam ediyor. Yaptığımız itirazlara karşı AYM’nin şu ana kadar içinde bulunduğu tutum çok iç açıcı değil" değerlendirmesinde bulundu.
‘KAPATMA KARARI SEÇİME MÜDAHALEDİR’
HDP’ye yönelik iddialara dair iddianamede tek somut delil olmadığını vurgulayan Eren, sözlerini şöyle sürdürdü: "
Tamamen partili üyelerin, yöneticilerin, milletvekillerinin ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü kapsamında yapılan açıklamaları iddianamede var. Demokrasilerde siyasi partilerin yapması gereken asgari düzeydeki siyasal ve yasal faaliyetler kapatma davasına delil olarak konulmuş. Deniliyor ki; söz kuramazsınız, toplantı yapamazsınız, yürüyemezsiniz. Bunlar üzerinden açılan kapatma davasında AYM kapatma kararı veremez. Siyasi partilerin kapatılmasına dair Türkiye’ye karşı açılan davalarda AİHM’in ihlal kararları var. AİHM’in yarattığı içtihatlar esas alınsa dahi kapatma kararı verilemez. AİHM, ilkeleri ortaya koymuş. Kapatma davasının hiçbir kriteri partimizi kapatmaya yetmiyor. Seçim sathı mahalline girmiş bulunmaktayız. AYM’nin seçimden hemen önce olası bir kapatma kararıyla siyasete yargı darbesi yapmış olacak. AYM’nin seçime müdahale sonucu doğuracak bir karara imza atmayacağını düşünüyoruz."