Hiranur Vakfı'ndaki cinsel istismar davası bugün görülüyor

Hiranur Vakfı'ndaki cinsel istismar davası bugün görülüyor
Hiranur Vakfı'nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in kızı H.G.K'nin altı yaşından itibaren 'evlilik' adı altında cinsel istismara maruz bırakmasına ilişkin dava bugün görülmeye başlandı.

Artı Gerçek - İsmailağa Cemaati'ne bağlı Hiranur Vakfı'nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in kızı H.G.K'nin altı yaşından itibaren 'evlilik' adı altında cinsel köleleştirilmesiyle ilgili davasının ikinci duruşması bugün İstanbul Anadolu Adliyesi 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde saat 09.00’da görülmeye başlandı.

İddianamede ‘zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı’ ve ‘cinsel saldırı’ suçlarından Kadir İstekli hakkında 30 yıldan az olmamak, baba Yusuf Ziya Gümüşel ve anne Fatma Gümüşel hakkında da 18 yıldan az olmamak kaydıyla hapis cezası isteniyor.

Çok sayıda demokratik kitle örgütü ve siyasi parti tarafından davaya katılım çağrısı yapıldı. SOL Feminist Hareket’in çağrısında, “Tarikat, cemaat karanlığına teslim olmayacağız!” ifadeleri kullanıldı.

POLİSLERDEN AVUKATLARA MÜDAHALE

Saat 9.30'da başlayan H.K.G. davasında avukatlara polisler tarafından müdahale oldu. Avukatlar şu an tutanak tutuldu. Duruşma devam etmiyor.

Sol Feminist Hareket adliye önünde bir basın açıklaması yaptı.

Açıklamada laikliğin önemi vurgulanarak "Çocukları kimsesiz bırakan, 20 yıldır ranta, sermayenin, cemaatlerin zenginliklerine zenginlik katan siyasi iktidar bir kez daha çocukları cemaatlerin, tarikatların ellerine teslim ediyor. Bu çocuklar nerede! H.K.G’ nin yaşadığı karanlığı bir çocuk daha yaşamayacak diye haykırmak için buradayız" denildi.

'KAHKAHALAR EŞLİĞİNDE OY VERENLERE MEYDAN OKUMAK İÇİN BURADAYIZ'

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

H.K.G’ nin davası hepimizin davası. 6 yaşındaki çocukları istismara maruz bırakan, yaşamını, umutlarını çalan, Ensar’da, Aladağ’da, Kulp’ta, Taşkent’te, Hiranur Vakfı’nda ve şimdi anlatılamaz acılar,yıkımlarla kuşatılan deprem bölgesinde kimsesiz kalmış çocukları cemaat tarikat karanlığına mecbur bırakan, bu karanlığa karşı “H.K.G’ nin davası hepimizin davası, unutmayacağız, unutturmayacağız.” demek için yarın yine adliyede olacağız.

Memleketin her yerini halkın, emekçilerin emeğini, halka ait olanı halkın elinden alıp tarikatlara peşkeş çekenlere, ”Bir kereden bir şey olmaz.” diyenlere, çocukların yaşamlarını karartanlara “çocuğun rızasıdır”diyerek kol kanat gerenlere, mecliste bu karanlığı aklamaya koşup kahkahalar eşliğinde oy verenlere meydan okumak için buradayız.

Tarikat düzenini yıllardır “münferit” diyerek aklayanlara karşı “Laikliğin ülkesini kuracağız” kararlılığıyla buradayız.

'DAVANIN TAKİPÇİSİ OLMAKTAN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ DEMEK İÇİN BURADAYIZ'

Kadınların ve toplumsal muhalefetin mücadelesiyle açıldı bu dava. Duruşmanın kapalı yapılması ve yayın yasağı getirilerek dava unutturulmak, cemaat-tarikat karanlığı bir kez daha aklanmak isteniyor. Gerçek adalet için davanın takipçisi olmaktan asla vazgeçmeyeceğiz demek için buradayız.

Deprem bölgesinde arama-kurtarma ve başta sağlığa, hastaneye erişim sorunu olmak üzere yurttaşların en temel ihtiyaçları ulaştırılmadığı için depremin yaşandığı iller kimsesiz bırakılmış çocuklar toprakları oldu. H.K.G’ nin, H.K.G’ lerin çocukluğunun kimsesizliği, çaresizliği ile şimdi depremde kimsesiz kalan, bırakılan çocuklar baş başa…Çocukları kimsesiz bırakan, 20 yıldır ranta, sermayenin, cemaatlerin zenginliklerine zenginlik katan siyasi iktidar bir kez daha çocukları cemaatlerin, tarikatların ellerine teslim ediyor. Bu çocuklar nerede! H.K.G’ nin yaşadığı karanlığı bir çocuk daha yaşamayacak diye haykırmak için buradayız.

'DEPREM BÖLGESİNDEKİ ÇOCUKLARI TARİKATLARA, TARİKAT YURTLARINA/EVLERİNE MECBUR BIRAKTI'

6 yaşında bir çocuğa, şimdi deprem bölgesindeki yüzlerce çocuğa göz diken bu karanlık odaklara, onların eteğinde iktidar olanlara, onlara destek olanlara, zulüm karşısında susanlara karşı asla susmayacağız, unutturmayacağız demek için buradayız.

Bu karanlık bir gecede gelmedi.

Memleketin her yerinde bu gericiliği bir örümcek ağı gibi kuşatan bir karanlık yaratıldı. Mahalleler, sokaklar, okullar, üniversiteler, yurtlar tarikatlarla kuşatıldı.

Nişanlanan/evlenen çocukların okulla, örgün eğitimle ilişiği kesilir diyerek “çocuk evlilikleri” yasallaştırıldı. 6 yaşında çocukları istismara maruz bırakan o karanlık istismarı hafızlık, 4-6 yaş okul öncesi din eğitimi diyerek yüz binlerce çocuğu bu karanlık zihniyete mahkum etmeye çalışıyor her gün. Milli Eğitim Bakanlığı’nın son açıkladığı veriler buz dağının görünen yüzü bile değil. Yüzbinlerce çocuk, yüzbinlerce kız çocuğu artık okullarda değil. Tek adam rejimi yoksulluklarından, çaresizliklerinden kaynaklı binlerce çocuğu, kız çocuklarını ve şimdi deprem bölgesindeki çocukları tarikatlara, tarikat yurtlarına/evlerine mecbur bıraktı.

'TEK ADAM REJİMİ KONUŞMAYA, MEMLEKETİ CEMAAT KARANLIĞI İLE ÖRÜMCEK AĞI GİBİ KUŞATMAYA DEVAM EDİYOR'

Laiklik kaybedilince ilk kaybedenler çocuklar, kız çocukları, kadınlar oluyor. Laiklik mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz demek için buradayız.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı özelinde tek adam rejimi konuşmaya, memleketi cemaat karanlığı ile örümcek ağı gibi kuşatmaya devam ediyor. H.K.G için “Çocuk istismarı, çocuğa yönelik istismar vakaları siyasetin konusu değildir. Bunlar son derece insani ve her zeminde, her toplumda karşılaşılabilecek meseleler” diyerek siyasal islam dilini münferit diyerek aklamayı sürdürüyor. Aynı “bakan” kimsesiz bırakılmış depremzede çocukların cemaat karanlığına teslim edildiğini yalanlayarak gerçeğin üzerini örtmeye çalışıyor. Kendini “devlet” olarak ilan edenler ise “Kurs binası bize ait. Bu çocukları, Sakarya Müftüsü bize yönlendirdi. Biz de çocukları koruma altına aldık. Eğitimini Diyanet ile biz veriyoruz" diyerek müftüler, Diyanet eliyle memleketin “tarikat devleti” ne dönüştüğünü ilan ediyor.

Yaşanılan bu karanlığın faili 20 yıldır inşa edilen rejimdir. Fai meçhul değil failin meşhurluğunun ilanı için buradayız.

2011’de kadınlardan, kadın mücadelesinden, kadınların, kız çocuklarının eşitlik, özgürlük, laiklik haykırışından korkanlar bakanlığın isminden kadın ismini kaldırdılar. İstanbul Sözleşmesi’ni yasakladılar.

Halkın yoksulluğu, sömürüyü iliklerine kadar yaşadıkları günlerde “anayasa, aile” tartışmaları ile bir kez daha kadınların, kız çocuklarının haklarını, yaşamlarını hedef gösterdiler. Yoksul halkın inancını sömürerek büyüttükleri bu saltanatın bekası için çırpınıyorlar.

'H.K.G DAVASINA SAHİP ÇIKMAK KİMSESİZ BIRAKILMIŞ ÇOCUKLARIN TARİKAT KARANLIĞINA TESLİM EDİLMESİNE KARŞI ÇIKMAKTIR'

Bir kadının cesareti şimdi bir tokat gibi çarpıyor bu karanlık düzeni örgütleyenlerin yüzüne.

20 yılın her gününde eşitlik, özgürlük, laiklik mücadelesinden bir an olsun vazgeçmeyenleriz. Bu tarikat düzenini kuranları da, üç beş oy için, milletvekili koltukları için laiklik demekten imtina edenleri de tarih yazacak.

20 yılın her gününde bu suça ortak olmayan, mücadele edenleri de tarih yazacak.
SOL Feminist Hareket olarak bu davanın peşini asla bırakmayacağız. Tüm cesareti ile yaratılan bu karanlığı faillerin yüzüne bir şamar gibi çarpan, gerici zihniyetten hesap sormak isteyen H.K.G’nin yanındayız.

H.K.G davasına sahip çıkmak memleketin her yerindeki çocukların, kız çocuklarının yaşamlarına, umutlarına sahip çıkmak, bugün deprem bölgesinde kimsesiz bırakılmış çocukların tarikat karanlığına teslim edilmesine karşı çıkmaktır.

Hiçbir çocuk yalnız büyümeyecek
Hiçbir kadın yalnız yürümeyecek.
Yaşasın Feminist Mücadelemiz (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar