İmamoğlu'ndan 'montaj video' tepkisi: Allah aşkına, bir Müslüman yalan konuşur mu?
Artı Gerçek - İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, Millet İttifakı aleyhine yapılan ve iktidar cephesinin de itiraf ettiği videolar üzerinden iktidara tepki gösterdi. "Allah aşkına, bir Müslüman yalan konuşur mu? İftira atar mı?" diyen İmamoğlu, "Bakın, bunlar büyük yalan. Büyük günah. Af olmaz. Kul hakkı yemek, büyük günah. İftira atmak, büyük günah. Yalan konuşmak, büyük günah. Bakın; bizim insanlarımızı zehirliyorlar. Bizim insanlarımızı, bu yalanlarıyla birlikte aldatıyorlar" ifadelerini kullandı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Avcılar’daki Yeşilkent İBB Fakir Baykurt Kütüphanesi’ni ziyaret etti. Kütüphanede bulunan bir grup öğretmenle sorunları üzerine uzun sohbetler gerçekleştiren İmamoğlu, Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli ile birikte, İBB Meclisi’nden imar bekleyen Yeşilkent Mahallesi temsilcileriyle kısa bir toplantı yaptı. Kütüphane önünde toplanan mahalle sakinlerini toplantıyla ilgili bilgilendiren İmamoğlu, Avcılar Marmara Caddesi’nde kendisini bekleyen seçmenle buluştu.
'METRO HATTI İÇİN İMZA ATMAYAN AKLI PAZAR GÜNÜ EVİNE YOLLAYIN'
Ülkeyi yöneten iktidarın 'ikiyüzlü bir politika' izlediğini belirten İmamoğlu, şunları söyledi:
“Sizi ilgilendiren bir konu. Ne o? Göreve geldiğim ilk günden itibaren, rafa kaldırılmış olan Sefaköy- Avcılar-Beylikdüzü metrosunu yapmak için, can havliyle çalışıyoruz. Projelerini bitirdik, kredi anlaşmalarını da toparladık. Ama 2 yıldır, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Planı’nın içine Sefaköy- Avcılar-Beylikdüzü metro hattını almıyorlar. Yani Küçükçekmece'yi, Avcılar'ı, Beylikdüzü, Esenyurt, hatta Büyükçekmece, Başakşehir'i cezalandırıyorlar. Bu metro hattının yapılması için tek şey yapacak; bir imza. Tek bir imza. Bakın kefil değil, imza. İstatistiğe giriyor. Bunu bile siyaseten, bu halkın metroyla buluşması için atmayan aklı, pazar günü evine yollayın, evine. Size söz: Biz, bu memleketin hangi ihtiyacı olursa olsun, hangi köşesinde, hangi şehrinde olursa olsun, yeni dönemde, iddiayla söylüyorum ki, siyasi parti ayrımı yapmaksızın, herkesin işine koşacağız. Adaletle koşacağız. Her belediyenin, her şehrin işine koşacağız. Hiçbir zaman vatandaşımızın işini ihmal etmeyeceğiz. Partisi bizden değil diye, hiçbir şehri cezalandırmayacağız. Bunlar yaptılar. Onun için ne yapacağız? Pazar günü gideceğiz, mührümüzü Kemal Kılıçdaroğlu'nun olduğu yere, hep birlikte basacağız.”
'KOLTUĞUNU KORUMAK İÇİN; FİTNEDEN, YALANDAN, İFTİRADAN GERİ DURMUYOR'
“Amacımız iş yapmak, amacımız vatandaşımıza hizmet etmek” diyen İmamoğlu, şöyle konuştu:
“İyi insan, işini iyi yapan insandır. Partisi, görüşü fark etmeden insanına hizmet eden, onunla ilgili iyi şeyler düşünen, iyi yöneticidir. Bakın, bazıları ne yapıyor son günlerde? Sırf koltuğunu korumak için; fitneden, yalandan, fesattan, iftiradan geri durmuyor. Hani diyor ya; ‘Montaj işi, şu işi, bu işi’ diyor. Ya Allah aşkına, bir Müslüman yalan konuşur mu? İftira atar mı? Bakın, bunlar büyük yalan. Büyük günah. Af olmaz. Kul hakkı yemek, büyük günah. İftira atmak, büyük günah. Yalan konuşmak, büyük günah. Ya kalkacaksınız siz, Kemal Kılıçdaroğlu'na ‘terörist’ diyeceksiniz. ‘PKK'yla ilişkili’ diyeceksiniz. Kalkacaksınız siz, onun yanındaki bizlere, ‘terörist’ diyeceksiniz. Bakın; bizim insanlarımızı zehirliyorlar. Bizim insanlarımızı, bu yalanlarıyla birlikte aldatıyorlar. Sadece onunla da değil… Bakın; hemen öğle namazını müteakip, bu güzel caminin (Avcılar Merkez Ulu Camii) önünde size hitap ediyorum. Avcılar'daki insanlar; birbirimizi tanırız, biliriz. Allah aşkına, milletin inancıyla sizin derdiniz ne? Siyaseti, kutsalımız olan bu caminin içine niye sokuyorsunuz? Biz camiyi nasıl biliriz? Cami nedir biliyor musunuz? Safa oturursun, Yaradan’ın önünde belediye başkanı da bir, esnaf da bir, cumhurbaşkanı da bir, işçi de bir, emekçi de bir. Orası eşitlenme yeri. Allah'ın yeri. Allah'ın evi orası. Oradaki vaiz koltuğu, peygamber efendimizin koltuğu. Orada siyaset yapmaya kalkanları, siyaset yapanları koruyanları, siyaset yapanları orada ödüllendirenleri kınıyorum. Sizi Allah'a havale ediyorum. Allah sizi ıslah etsin diyorum. Başka hiçbir şey demiyorum.”
'TÜRKİYE EKONOMİSİNİ YERLE BİR ETTİLER'
“Ama bu millet, vicdanlı millet. Bu millet, ahlaklı millet. Bu millet, kadir kıymet bilir” diyen İmamoğlu, “Bu millet, gerekeni sandıkta yapacak. Bu millet, hakkını verecek. Bakın sevgili dostlar; burada esnaflar var, iş insanları var, tüccarlar var. Bu insanlar, büyük bir ekonomik kriz yaşıyor. Bakın orada döviz bürosu var. Bugün bankadaki döviz kuruyla, döviz bürosundaki kur arasında ciddi farklar var. Bankalar, Merkez Bankası, artık döviz bürolarından, Tahtakale'den para satın alır hale geldi. Bakın; Türkiye ekonomisini yerle bir ettiler. Paramızı pul ettiler. Memleket, bütün değerlerini kaybederken, ekonomik olarak da yoksullaştı. Şunu unutmayın; tek sebebi var: Bu çöp rejim, bu kötü sistem bu memleketten adaleti de götürdü, bereketi de götürdü. Şansı, sevgiyi, saygıyı da götürdü. Şimdi bizi büyük bir sıkıntıya soktu. Bakın iddiayla söylüyorum: uluslararası, ulusal, içeride, dışarıda itibarı kalmayan kurumlarımız oluştu. Kızılay gibi, AFAD gibi. Bütün bunların sorumlusu, bu sistem ve bu sistemi yöneten akılda. O aklın tek derdi şu: Koltukta kalmak. O aklın tek derdi şu: Liyakatli, bu memleketin insanları yerine; eşini, dostunu, akrabalarını koltuğa oturtmak. Ne yapacağız? Bu pazar günü, o bir avuç insanı da o bir avuç insandan faydalananları da evlerine göndereceğiz, iktidara milleti getireceğiz” ifadelerini kullandı.
'BÜTÜN AKILLARIN KENDİNDE OLDUĞUNU ZANNEDEN TEK KİŞİLİK AKIL...'
Caddeyi ve çevresini dolduran kalabalık arasında her yaşam biçiminden, her siyasi görüşten insanın bulunduğuna vurgu yapan İmamoğlu, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Biz böyle meydanlara alışığız. ‘Bana oy vermeyenler ‘kötü’, bana oy verenler ‘iyi’!’ Olmaz öyle şey. Oy verir, vermez; birbirimizi sevelim. Birbirimizi sayalım. Vallahi de billahi de biz birbirimize yeteriz. Bu milletin parası da kendine yeter, pulu da kendine yeter, aklı da kendine yeter. Bu, bütün akılların kendinde olduğunu zanneden o tek kişilik akıl, derhal evine gitmeli. Sevgili hemşehrilerim, sevgili hanımefendiler, çok kritik günlerimiz var. 3 gün var. Bakın; eğer pazartesi günü, bankalarda milletin parasını çekemediği, ekonomik krizin daha derinden hissedildiği bir süreç istemiyorsak, milletin aklıyla, ekonomiden sosyal yaşama, kültürel hayattan yoksulluğun giderilmesine, işsizliğin ortadan kaldırılmasından deprem bölgesindeki o can yoldaşlarımızın, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının karşılanmasına, bütün sorunlarımızın yanı sıra bu mülteci ve sığınmacı konusunun, bu şehirden ve bu ülkeden ortadan kalkmasına hep birlikte hep birlikte imza atmak istiyorsak, çok çalışmak zorundayız.”
'KONUŞUN, DERTLEŞİN, İNSANLARIMIZI İKNA EDİN'
“Lütfen ama lütfen, çok çalışın. Her bir komşunuzla, eşinizle, dostunuzla konuşacaksınız. Konuşun, dertleşin, insanlarımızı ikna edin. Siz edersiniz. Bu aldatan insanlardan, yalanı, iftirayı, kumpası yöntemi haline getirmiş akıldan kurtulmaları için onlara da yardımcı olun. Oylarımızı arttırın. Hep birlikte, seçim gününe kadar soluksuz bir biçimde çalışmaya, Avcılar hazır mı? Sandık günü iki şey yapacağız. Bir; oy kullanacağız. İki; sandıklara hep birlikte sahip çıkacağız. İster partiler üzerinden sandık görevlisi olun, ister Türkiye Gönüllüleri üzerinden müşahit olun. Sandıklarınızı bırakmayın. Bakın; iki oy kullanılacak. Dolayısıyla, iki kişiye oy kullanılan iş, çok hızlı sonuçlanacak. Sakın ayrılmayın oradan. Elinizde o canım Türk bayraklarını hep birlikte ayağa kaldırıp, o gün okullarınızı terk etmeyin. Demokrasi bayramını kutlayacağız. Anlaştık mı?”
'86 MİLYON İNSANIMIZIN İKTİDARINI BAŞLATACAĞIZ'
“Unutmayın; bu seçim, bir cumhurbaşkanının değiştiği seçim değil sadece. Bu seçim, sadece bir parti gidip, bir partinin geldiği seçim değil. Bu seçim, milletimizin geleceğinin seçimi. Çocuklarımızın, gençlerimizin geleceğinin seçimi. Geleceğimiz için oy kullanacağız. Milletimizin ayağa kalkmasını sağlayacağız coşkuyla. Size söz; pazartesi sabahı, bambaşka bir güne uyanacaksınız. Demokrasiyle, içimizde olacak güzel duygularla, hoşgörüyle, birbirinizi daha çok seveceksiniz. Selam vermediğiniz komşuya, selam vereceksiniz, selam alacaksınız. Bu ülkenin üstündeki kara bulutları def edeceksiniz. Bu ülkenin bütün güzellikleriyle buluşmasını sağlayacaksınız. Onun için sorumluluğumuz büyük. Herhalde her şeyde anlaştık değil mi? Milletin iktidarına hazır mıyız? Bakın, milletin; sadece bir cumhurbaşkanlığı meselesi değil. Ne yapacağız? Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu Cumhurbaşkanı yapıp Çankaya'ya, Atatürk'ün evine yollayacağız. Ama aynı zamanda, 86 milyon insanımızın iktidarını başlatacağız. Allah, bizi mahcup etmesin. Allah, milletimizi korusun. Kötülükten, fitneden, fesattan, iftiradan Allah'ım sizi korusun. Bu bir avuç insanı gazabından sizi korusun. Sizi çok seviyoruz. Her şey çok güzel olacak.”
NE OLMUŞTU?
TRT ortak yayınında konuşan Erdoğan bir soru üzerine, "Kılıçdaroğlu'nun Kandil'dekilerle video çekimleri var. Ama montaj ama şu ama bu" ifadelerini kullanarak, görüntülerin montaj olduğunu kabul etmişti. Erdoğan, montaj olduğunu kabul ettiği videolar hakkında sonrasında ise "Gençlerimizin kıvrak zekasının ürünü 5 saniyelik bir video üzerinde arsızca tepiniyorlar" diye konuşmuştu. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da Erdoğan'ın mitinglerinde kendisine oy isterken Kılıçdaroğlu hakkında izlettirdiği videonun montaj olduğunu itiraf edenlere katılmış ve "Bir grup kıvrak zekalı gencin kurguladığı video" demişti. Bakan Murat Kurum da Erdoğan'ın montaj video itirafına ilişkin tartışılacak bir şey olmadığını ve her şeyin açık olduğunu söylemişti. Kurum, "Görüntülerin gerçek olup olmadığının bir önemi yok" ifadesini kullanmıştı. (HABER MERKEZİ)
Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan'a 1 milyon TL'lik montaj davası
Bu kez de 'sahte' afiş itirafı: AKP Genel Merkezi'nden basılı halde geldi
Bir montaj itirafı da İbrahim Kalın'dan geldi
Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a sahte video tepkisi: Bu kadar alçalacağını hiç düşünmedik