Kabinedeki değişiklikler ne anlama geliyor?: 'Kimi etkiler olsa da öze dair değişim olmayacak’

Kabinedeki değişiklikler ne anlama geliyor?: 'Kimi etkiler olsa da öze dair değişim olmayacak’
Kabinedeki değişimi yorumlayan Siyaset Bilimci Sezin Öney, yerel seçimlerde başarı kazanma üzerine kurulu bir kabine olduğunu söyledi. Siyaset Bilimci Ahmet Murat Aytaç ise, kimi etkiler olsa da öze dair bir değişimin olmayacağı görüşünde.

Cengiz Anıl BÖLÜKBAŞ


ANKARA - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cumartesi günü Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yemin ederek üçüncü dönem cumhurbaşkanlığına başlamasının ardından yeni kabineyi açıkladı.

Eskide kabineden yalnızca iki isim bakanlığa devam ediyor. Dikkat çeken bazı kritik isimler yeni kabinede yer aldı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek oldu.

Peki Türkiye siyasetini yeni dönemde neler bekliyor? Kabinedeki değişiklikler ne anlama geliyor?

‘YEREL SEÇİMLERDE KAZANMA ÜZERİNE KURULU’

Siyaset Bilimci Sezin Öney, değişen kabinenin öncelikli olarak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın alınması başta olmak üzere, yerel seçimlerde başarı kazanma üzerine kurulmuş olduğunu söyledi.

AKP oyları ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oy seviyesi arasında bir uçurum olduğunu dile getiren Öney’e göre, bu uçurum yerel seçimler için çok ümit veren bir tablo değil:

“Dahası, Erdoğan ve AK Parti’nin ortak yönü; kazandıran oylarının İç Anadolu ve Karadeniz’den gelmesi. Türkiye’nin en büyük 25 ilinin çoğunda tercih muhalefetin adayından yana oldu. Diğer bir deyişle, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal dinamosu olan coğrafyada ibre muhalefetten yana. Bunun ötesinde de, Kürtlerin coğrafyasında da, artık AKP ve Erdoğan, ancak varlığını güç bela sürdürebiliyor; Güneydoğu ve Doğu’da alabileceği en düşük seviyede oy alıyorlar.”

Yılmaz ve Fidan’ın, “Açılım Süreci”nde de önemli rol oynadıklarını hatırlatan Öney,

yeni kabinenin Kürt meselesinde daha ılımlı ve Kürtlerle yeniden köprüler kurmaya çalışabilecek bir yapıya sahip olduğu görüşünde.

‘ERDOĞAN KENDİSİNİ DE TEHDİT EDEN SORUNLARA YANIT ÜRETME ÇABASINDA’

Göreve gelen yeni isimlerin genel olarak kamu yönetiminde liyakat ilkesinin partizanlık ölçütünün önüne geçeceği şeklinde yorumlandığına dikkat çeken Siyaset Bilimci Ahmet Murat Aytaç ise, bu değişikliğin sebeplerinden birisinin partizan kadrolaşma yüzünden iş göremez hale gelmiş kamu kurumlarının seçmende yarattığı hoşnutsuzluk olduğunu söyledi.

Kamu kurumlarının altının oyulmasının ve hizmet üretemez hale getirilmesinin sonuçlarının deprem sürecinde görüldüğünü ifade eden Aytaç, bu durumun “başarısız devlet” kategorisinin eşiğine kadar getirdiği görüşünde:

“Heterodoks ekonomi” anlayışı adı altında izlenen politikaların yarattığı sonuçlar da buna eklenince, hükümet krizleri çözen bir merci olmaktan çok derinleştiren bir güç gibi görülmeye başlandı. İşte kabine değişikliği, Erdoğan’ın kendi siyasi bekasını da tehdit eden bu türden derinlikli sorunları el alma ve belli bir yanıt üretebilme çabası içine girdiğini gösteriyor.”

Ancak Aytaç’a göre, geniş bir spektrumda devlet kurumlarının yeniden yapılandırılmasının ürettiği sonuçları sadece bir kabine değişikliğiyle çözebilmek mümkün görünmüyor.

‘DİĞER HEDEF YENİ ANAYASANIN KURUCU KABİNESİ OLMAK’

Kabinenin Türkiye’yi yerel seçimler dönemine kadar göreceli olarak ekonomide ve siyasette biraz daha rahatlamış biçimde yönetmek amaçlı kurulduğunu belirten Öney, Erdoğan’ın, “AKP ile devam edebiliriz; muhalefete göre, AKP gene de daha iyi bir seçenek” algısını yaratmayı hedeflediğini söyledi.

Öney’e göre, yerel seçimler dışındaki diğer bir öncelikli hedef ise, yeni anayasanın kurucu kabinesi olmak.

Yeni bakanlar kurulunun “İkinci Cumhuriyet Kabinesi” olarak nitelendirebileceğini söyleyen Öney, “Cumhuriyet’in 100. Yılını geride bırakırken; yeni bir anayasa ile ülke tarihine kalıcı bir damga vurmak istediğini öngörebiliriz Erdoğan’ın. Muhalefetin şu anda olduğu gibi yerinde saydığı ve kendini yenileyemediği durumda, Erdoğan’ın “İkinci Cumhuriyeti” istediği gibi kurması da gayet olası” dedi.

‘ERDOĞAN’IN İZİN VERDİĞİ YETKİLERDEN SÖZ EDİYORUZ’

Erdoğan’dan birçok konuda farklı anlayışları olan Mehmet Şimşek veya Cevdet Yılmaz gibi isimlerin kabinede olmasının Erdoğan’ın başka çaresinin kalmadığını gösterdiğini belirten Aytaç, bürokratlar veya tek tek siyasetçilere içinde devindikleri siyasi atmosferi aşan, üstün bir dönüştürücü güç atfetmeyi doğru bulmadığını da vurguladı.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin tüm yetkilerin tek bir merkezden dağıldığı ve yine tek bir merkezden geri çağrılabildiği bir kara delik gibi işlediğini dile getiren Aytaç, dış ve iç politikada izlenen siyaset biçimi ve söylemi üzerinde kimi etkiler olsa da öze dair bir değişimin olmayacağı kanaatinde:

“Öz derken mevcut rejimin kalbini oluşturan Erdoğan’ın siyasi iktidarı ve bekasını güçlendirmeyi kastediyorum. Unutmamalıyız ki Hakan Fidan gibi bürokratlar tüm siyasi varlığını Erdoğan’a olan kişisel bağlılığından ve sadakatinden alıyorlar. Kendilerine özgü bağımsız bir çizgi izleyecek yahut seçmen tabanında kendi destekçileri olan insanlardan söz etmiyoruz. Sadece Erdoğan’ın izin verdiği yere, o izin verdiği süre gidebilecek yetkililerden söz ediyoruz.”

Öne Çıkanlar