Kemalbay’dan Erdoğan’a çağrı

'Eğer kendine güveniyorsan bu barikatları kaldır. Demokratik siyasette yarışabiliyorsan, demokratik siyasi alanda mücadele edebiliyorsan, karşımıza çık.'

Kemalbay’dan Erdoğan’a çağrı

Bahar KILIÇGEDİK

ARTI GERÇEK - Çözüm sürecinin sonu ermesinin ardından Diyarbakır başta olmak üzere bölge illeri yaşanan çatışma ve ölümlerle ağır bir travma yaşadı. Sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği il ve ilçe merkezleri yıkıma uğradı, on binlerce insan zorunlu göçe tabi tutuldu. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra OHAL’in ilan edilmesi ile tablo daha da ağırlaştı. Bölgede yaşanan çatışma ve yıkımların etkisi devam ederken bu kez OHAL ile DBP’li Belediye Eşbaşkanları tutuklanması ile belediyelere kayyum atandı. Eş Genel Başkanları dahil 13 HDP milletvekili tutuklandı. Gözaltı ve tutuklama furyalarının devam ettiği Diyarbakır’da HDP tarafından "Vicdan ve Adalet Nöbeti" başlatıldı. Kayapınar’daki Ekin Ceren Parkı’nda polis ablukası altında devam eden devam nöbet eylemine halkın katılımı engelleniyor. HDP milletvekilleri tarafından sürdürülen eyleme katılan HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, Artı Gerçek’in sorularını yanıtladı.

"Vicdan ve Adalet Nöbeti" devam ediyor. Siz de 2.gününde bu eyleme katıldınız. Nöbet eyleminiz nasıl geçiyor. İzlenimlerinizi aktarabilir misiniz?

Burada enerji doluyuz moralliyiz. Moralimiz çok yüksek. Arkadaşlarımız anlattılar, ilk gün çok zorlu geçmiş. Tamamen betonun olduğu çok sıcak bir ortamda, kavrularak uzun bir süre orada kalıyorlar. Fakat daha sonra direnerek mücadele ederek, gördüğünüz bu alanı kazanıyorlar arkadaşlarımız . Biz bugün burada yine abluka altındayız. Halkın bizimle vekiller ile buluşması engelleniyor. Parlamentonun üçüncü partisi burada demokratik hakkını kullanmak istiyor. Önümüzdeki dönem fikirlerini düşüncelerini planlarını halka anlatmak için bir eylem ortaya koydu. Fakat vicdan ve adalet nöbetimiz devlet güçleri tarafından ablukaya alındı. Ama bu ablukaya rağmen biz burada olmaya devam edeceğiz.

Park etrafı polis bariyerleri ile çevrili... İçeri girebilmek için iki ayrı arama noktasından geçiliyor. Ziyaretçileriniz park içerisine alınıyor mu?

Burası tamamen barikatlar ile tutulmuş durumda polisler var, emniyet var. Barikatlar her yerde… Bir giriş tek var ve oradan girişler oluyor. Polisler kapıda zaman zaman biriken insanlara müdahale ediyor ve onları uzaklaştırıyor. Birileri eğer kalabalık geliyorsa içlerinde sadece biri içeri alınıyor. Oda uzun süren müzakereler sonucu gelebiliyor. Buradaki vicdan ve adalet nöbetini ziyaret etmeleri ancak böyle sağlanıyor.

Polisin bu engeli eylem boyunca devam edecek mi…

Kemalbay’dan Erdoğan’a çağrı - Resim : 1Önümüzdeki günlerde bu zorlamaların kamuoyunda dikkat oluştukça, halkımız duyarlı davrandıkça, kitleler çoğaldıkça bu barikatların kalkacağını düşünüyoruz. Biz biliyoruz ki biz milletvekilleri ve parti çalışanları burada abluka altındaysak, Amed de her yerde her mahallede, her ev abluka altında. Her sokak TOMA’lar ve panzerler ile kontrol ediliyor. Silahlı adamlar ile bir baskı var. Seslerini çıkaranlar hemen karakola çekiliyorlar ve gözaltı ve tutuklamalar oluyor. Biz adalet nöbetine başlamadan 100 arkadaşımız çeşitli nedenler ile gözaltına alındı ve şu anda gözaltındalar. Gözaltı ve tutuklama korkusu yaratarak insanları buradan uzaklaştırmaya çalışmak istiyorlar.

Sur ’da yıkımlar oldu, belediyelere kayyum atandı, eş başkanlar dahil HDP’li milletvekileri tutuklandı.Eylemin ilk gününde destek vermek için park alanına gelenler polis tarafından içeri alınmadı. Eski Diyarbakır olsa halk bariyerleri aşar bir şekilde nöbet eyleminin yapıldığı parka girerdi. Sizin dediğiniz gibi insanlar gerçekten korkuyor mu?

Hakkari’de Yüksekova’da bir inşaat işçisi evinde öldürüldü, ciddi bir baskı var. Korkunç bir baskı var burada. Batıda OHAL, burada ise sıkıyönetim ve işgal var. Panzerler sokakta sürekli denetim yapıyorlar. Siz, belki Batıda itiraz edince şiddet görüyorsunuz, gözaltına alınıyorsunuz ama burada insan hayatı son derece ucuz. Kürdün kanını akıtmak meşru görülüyor burada. Necmettin isimli inşaat işçisi, 7 çocuğunun gözü önünde öldürülüyor. Burada çok dakik bir şekilde uygulanan devlet terörü var. Devlet terörüne rağmen insanlar itirazlarını yükseltiyorlar. Fakat mobilize olamıyorlar. Çünkü devlet her itirazda, her sokağı kullanmak, demokratik hakkını kullanmak, protesto etme hakkını kullanmak isteyene karşı çok ağır bir şiddet uyguluyor. Hayat, yaşam hakkını elinden alıyor. Bunun getirdiği bir baskı ortamı var. Ama buna rağmen bu baskının nasıl ki 90’larda biz bu baskıları yırtıp biz sokaklara çıktık. 12 Eylül baskılarını, faşizmini yırtıp sokaklara çıktıysak ve daha önceki deneyimlerimizden de gördüğümüz gibi faşizmin uygulamalarına karşı mutlaka bir noktadan sonra insanlar patlıyorlar ve kendi öfkelerini bir şekilde ifade etme başlıyorlar. Şu anda diyebiliriz ki Amed’de büyük bir öfke birikiyor. İnsanlar buraya ulaşmak istiyorlar, destek vermek, gelmek istiyorlar. Yürütülen bu faşist politikalara, faşizmin kurumsallaşmasına itiraz ediyorlar. Buna itiraz edenler zaten 16 Nisan’da oyları ile itiraz ettiler. Kayyumlara da itiraz ediyorlar. Burada şu anda Ekin Ceren Parkı’nda oturuyoruz. Bu park halkın, kadınların parkıydı, para kazanıyorlardı, çalışıyorlardı. Üretiyorlardı. Bunu ortadan kaldıran bir yönetimle karşı karşıyayız, buna itirazlar var. Kayyumlar burada hayatı ortadan kaldırdılar. Kadınların sosyal yaşamını, mücadelesini baltaladılar. Kadın siyasetçilerin siyaset yapmalarını ortadan kaldırdılar. Gültan Kışanak bu şehrin Belediye Eş Başkanı ve rehin alınmış durumda. Tüm bu tabloya öfke oldukça büyük, fakat bu öfke şuanda birikmeye devam ediyor. Biz biliyoruz ki bizim halkımız bizimle beraberdir. Bunun mesajını biz sürekli alıyoruz. Fakat baskılardan ve barikatlardan gelemiyorlar.

Biz AKP Genel Başkanı Erdoğan’a sesleniyoruz, eğer kendine güveniyorsan bu barikatları kaldır. Bu kolluğu buradan kaldır. Askerini, polisini, tankını, panzerini, kobranı bütün militarist yöntemlerini geri çek. Demokratik siyasette yarışa biliyorsan, demokratik siyasi alanda mücadele edebiliyorsan, karşımıza çık. Karşımıza çıkamadığı için bu kenti rehin aldı. Bu kent şu anda açık bir hapishane… Biz bu hapishaneyi teşhir etmek için buradayız. Burada halkların en basit en temel haklarını kullanamadığını göstermek için buradayız. Sonuna kadar mücadele edeceğiz ve mutlaka biz kazanacağız. Çünkü tarih hiçbir zaman ilelebet bir faşizmin sürdüğünü göstermemiş ve yine tarih şunu gösteriyor ki faşizmin panzehiri cesarettir, mücadeledir. Mücadele ede ede, direne direne kazanacağız. Bu halk ve halklarımız barışa ve demokrasiye, halkların demokrasisine halkların barışına ihtiyacı var ve mutlaka kazanacak.

Diyarbakır’da Kayyumlar atandı, HDP Eş Genel Başkanları tutuklandı. HDP eylem başlatmak için niye bu kadar bekledi, zamanlama açısından geç kalınmış bir eylem olduğu yorumları da var. Bu yönlü eleştirileri siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Elbette geç kalınmış olabilir. HDP’nin de eksikleri ve yanlışları olabilir. Bu eleştirileri anlayış ile karşılıyorum. Keşke biz önceden daha güçlü bir eylem yapabilseydik. Fakat bu noktaya takılmamamız gerek ve burada kalmamız gerek. Özelikle 20 Temmuz’dan sonra OHAL’in bir yıl önce ilan edilmesinden sonra AKP iktidarının söylediği gibi sadece devlete değil, toplumun bütün kesimlerine olduğunu biz hep beraber deneyimledik. Tabii ki bu deneyim toplumda gerilimin her tarafına yayılmasına sebep oldu. Toplumun her kesiminden itirazlar yükseldi. Ortak bir sorun olarak adalet sorunu ve demokrasinin olmayışı sorunu ortaya çıktı. Bu bizim buradaki eylemimizin de toplumun bütün kesimlerine daha hızlı bir şekilde ulaşmasına vesile olacak diye düşünüyorum. Daha önce toplumu kutuplaştıran anlayışın bir sonucu olarak, gerçekleştirdiğimiz eylemler Türkiye kamuoyunda yeterince duyulmadı.

Hatırlarsanız Eş Genel Başkanlarımız, bakanlarımız ve milletvekillerimiz o zaman Cizre’ye yürüyüş yapmışlardı ve çok büyük ablukalar altında onlar da bugün burada bizim de engellendiğimiz gibi engellenmişti. Buna rağmen kilometrelerce yürüyerek, Cizre’ye ulaşmaya çalışmışlardı. Aslında bir çok eylem gerçekleştirmeye çalıştık ve hep ablukalarla karşılaştık. Bir çok eylem sayabilirim size… O dönemlerde bu eylemleri gerçekleştirdik. Ancak dediğim gibi toplumun bir tarafı, öbür tarafına yeterince kendi gönül gözü ile yürekten empati yaparak bakamıyordu. Fakat şimdi artık herkes görüyor ki AKP saray iktidarı ve onun ittifakları, herkesin canını acıtıyor. Birbirine benzemez bir sürü insan var, hepsi de ortak sebepten dolayı muzdarip ve mağdur durumda. Dolayısı ile bu eylem bu vicdan ve adalet nöbeti toplumun bütün kesimleri tarafından görülebiliyor. İlk kez bir eylem yapıyoruz algısı belki o şekilde gelişiyor. Fakat biz eğer bu kadar yaygınken, bizi anlatabildiğimiz eylem buysa da ve geç kalmışsa da özeleştirimizi verelim. Ama ileriye bakmak zorundayız. Bu eylemleri güçlü bir şekilde devam ettirmek zorundayız. Halklarımızın da bu eyleme vicdan ve adalet nöbetine var gücü ile desteğini sunması gerekiyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Adalet Yürüyüşü" başlatmıştı. Bu yürüyüşe farklı bir çok kesim destek vermişti. Parti olarak yürüyüşe siz de desteğinizi sundunuz. Başlatmış olduğunuz eyleme Kılıçdaroğlu ve toplumun farklı kesimlerinden destek beklentiniz var mı?

Bu ikinci günümüz toplum bu nöbetimize bakıyor ve izliyor. Vicdan ve adalet bütün halklar ve ezilenler için siyasi görüşü ne olursa olsun herkesi kapsayan bir mücadele. Sadece Kürt halkı için değil, sadece tutuklu milletvekilleri için değil, sadece yoldaşlarımız ve arkadaşlarımız değil, sadece kayyum atanmış belediyelerimiz için değil. Kayyum atanan şirketlerin işçileri için burada direniyoruz. Aylardır maaşlarını alamıyorlar. Kayyumlar 30 bin 40 bin alırken, aylarca o şirkette çalışan işçiler maaş alamıyorlar. Onlar için de burada mücadele ediyoruz. Kanun Hükmünde kararnameler ile bir gece de işinden atıla emekçiler için de buradayız. Nuriye ve Semih için de burada mücadele ediyoruz. Dolayısı ile buradaki mücadele herkesi kapsıyor. Türkiye’de demokrasiye herkesin ihtiyacı var. Gerçek bir demokrasi mücadelesi yürüten ve demokratik bir Türkiye özlemi içerisinde olan, siyasi partilerden, demokratik kitle örgütlerine ve sendikalara, kadın mücadelesine kadar herkesi vicdan ve adalet nöbetine desteğe ve duyarlı olamaya çağırıyoruz.

Kemalbay’dan Erdoğan’a çağrı - Resim : 2

HDP diyarbakır Adalet Nöbeti