Kerestecioğlu: Belediye Meclisi’nin sözcülüğü için adayım

HDP’nin Çankaya Belediye Başkan adayı Filiz Kerestecioğlu, adaylığının gerekçesini 'Çankaya Belediye Başkanlığı için değil, belediye meclisinin sözcülüğü için aday oldum' diye açıkladı.

Kerestecioğlu: Belediye Meclisi’nin sözcülüğü için adayım

Derya OKATAN

ARTI GERÇEK- HDP’nin Çankaya Belediye Başkan adayı, Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu oldu.

Denizci bir babanın kızı olarak çok il gezseler de Ankara’da doğan ve ilk, orta ve lise öğrenimini Ankara'da tamamlayan Kerestecioğlu, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Kerestecioğlu, Ankara’nın cezaevlerini de biliyor. 12 Eylül darbesi öncesi Mamak Cezaevi’nde yatmışlığı olan Kerestecioğlu’nun demokratik mücadele yaşamı, sol hareketlerin güçlü olduğu 70’li yıllara kadar dayanıyor. 17-18 yaşlarından bu yana emek mücadelesinin içerisinde yer alan Kerestecioğlu, 80’lerde tanıştığı feminist mücadelenin de önde gelen isimlerinden birisi. Mor Çatı Sığınağı Vakfı dahil bir çok kadın örgütünün kurucusu ve emekçisi olan Kerestecioğlu, kadın dergilerinde de çalıştı, aynı zamanda "Kadınlar Vardır" şarkısının söz yazarı ve bestecisi ve aynı isimli belgeselin de yapımcısı.

Kuruluşunda bu yana HDP’de olan Filiz Kerestecioğlu, önceki dönem İstanbul’dan milletvekili seçilmişti. Ankara milletvekilliğini sürdürürken Çankaya Belediye Başkanlığına da aday olan Kerestecioğlu, bugün basın toplantısı ile neden aday olduğunu açıkladı. Mülkiyeliler Birliği’nde düzenlenen basın toplantısına Çankaya belediye meclis üyeliğine aday olan isimler de katıldı.

‘BELEDİYE MECLİSİNİN SÖZCÜLÜĞÜ İÇİN ADAYIM’

Filiz Kerestecioğlu’nun en çok önemsediği konu yönetim biçimi. Kerestecioğlu, hem Artı Gerçek’e yaptığı özel açıklamalarda hem de basın toplantısında sık sık belediye meclisine vurgu yaptı. Adaylığının gerekçesini de "Çankaya Belediye Başkanlığı için değil, belediye meclisinin sözcülüğü için aday oldum" diye açıkladı.

‘BELEDİYENİN 154 GÜNDEM MADDESİNDEN 118’İ İMARA DAİR’

Kerestecioğlu’nun gündem maddelerinin başında ise imar rantı geliyor. Basın toplantısında verdiği bilgiye göre, Şubat ayında Çankaya Belediye Meclisi’nin 24 gündem maddesinden 11’i, büyükşehir belediye meclisinin de 154 gündem maddesinden 118’i imara dair. Yine bin kişi başına düşen AVM sayısında Ankara’nın Türkiye birincisi olduğu bilgisini veren Kerestecioğlu, belediye meclislerinin imar rantına karşı mücadele edebileceğini belirtiyor.

‘İÇİMDEN ÇİFTÇİ ÇIKTI’

Kerestecioğlu, Ankara’nın tarım arazilerine de vurgu yaparak, ucuz gıda üretiminin mümkün olduğunu belirtiyor. "İçimden çiftçi çıktı" diyen Kerestecioğlu, Artı Gerçek’e yaptığı özel açıklamalarda Çankaya’da bu yönde yeni bir model geliştireceklerinin de mesajını verdi.

BELEDİYE MECLİSLERİNE KADINLARIN DA GİREBİLMESİ İÇİN ADAYIM

Filiz Kerestecioğlu’nun Artı Gerçek’in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

-Çankaya adaylığınız sürpriz oldu bizim için. Siz de adaylığınızı "Biraz sürpriz aslında" diye açıkladınız. Adaylık sürecinizi anlatabilir misiniz?

HDP olarak, bölgede kayyumlardan belediyeleri geri alacağız, batıda da bu otoriter baskıcı iktidarı gerileteceğiz ve bunun için demokratik siyasete belli kanallar açacağız şeklinde bir genel stratejiyi gündeme getirdik. Bu aslında HDP’yi, kimlerin kazanacağını belirleyecek bir konuma da koyuyordu. Yerel siyasetin her yerde güçlenmesi gerektiğini savunuyoruz. Özellikle belediye meclislerinde kolektif ve çoğulcu bir yapı olması gerekiyor. Denetimsizlik çok büyük ve her şey imar rantı üzerinden belirleniyor. İşte belediye meclislerinin denetim sağlayabileceğini söylüyoruz. Bu nedenle Ankara’da da sözümü söylemek istedik. Bala, Polatlı, Haymana, Keçiören ve Çankaya’da aday gösterdik. Ankara milletvekili olarak yereli de bildiğim, hem seçmenlerimize daha fazla hitap edebilmek hem yerel demokrasiyi güçlendirecek ve başka bir belediyeciliğin mümkün olduğunu anlatabilmek için arkadaşlar benim aday olmamı önerdiler. Ben de belediye meclisine özellikle kadınların da girebilmesi için, - bizim ilk sıralardaki adaylarımız kadın adaylar- onların sözcüsü olabilmek için kabul ettim. Hakkımızda bir partiyi destekliyor diye spekülasyon yapılıyor. Biz bir partiyi değil demokrasiyi destekliyoruz. Nereye kimi koyarsan zaten o seçilir mantığından da çıkarmak lazım bu seçimleri. Çünkü belediyeler, yerel hizmet veren ve kulaklarını insanların ihtiyaçlarına en fazla açması gereken yer.

-En fazla milletvekilini belediye başkan adayı gösteren parti HDP oldu. Neden böyle bir tercih yapıldı?

Bunda partimize yaşatılan zorlukların da etkisi var. Kim aday olsa tutuklanması, gözaltına alınması, engellenmesi gündeme geliyor. HDP propagandası yapmak bile suç listesine konulmuş. Partiye yönelik baskılar, binlerce üyemizin gözaltına alınması, tutuklanması, belediye eş başkanlarımızın tutuklu olması, tüm bunların da etkisi var.

HDP İÇİN HUKUK YOK

-Gerçekten HDP’ye yönelik çok daha özel baskı uygulanıyor. Bu böyle nereye varacak, HDP nasıl etkileniyor, halka gitmekte zorlanıyor mu?

Halka gitmemizi engellemiyor. Tamamen engellemiyor dersek doğru olmaz tabi, biz çok daha fazla etkin olabiliriz ama sizlerin de gördüğü ortada bir gerçeklik var. Örneğin Leyla Güven’e destek için yapılan eylemlerde milletvekillerine de yönelen baskılar var. Ankara gözaltılarından sonra il binası önünde yaptığımız basın açıklamasında bile gaz sıkılarak müdahale edilmesi... Bunlar "terör operasyonu" diye sunuluyor. Oysa 2-3 sene önceki basın açıklamaları ve ihbar olduğu söyleniyor. 2-3 sene önce herkesin gözü önünde yapılan basın açıklamalarını kim niye ihbar eder? Basın açıklaması ihbar edilecek bir şey değil. Bunların hepsi iktidarın HDP’ye yönelik baskılarının süslemesi. Ve bunu bir beka sorunu olarak ortaya koyuyor. Oysa Prof. İbrahim Kaboğlu’nun duruşmasına gittim bu hafta, sayın Kaboğlu duruşmada "eğer ülkede hukuk yoksa beka sorunu vardır" dedi. "Siz aç yatabilirsiniz sabaha aç kalktığınızda ölmezsiniz ama konut dokunulmazlığınız yoksa ölmüş olabilirsiniz. O yüzden hukukun herkes için olması lazım. HDP için hukuk yok bu ülkede. Ben bir hukukçu olarak hiçbir şeye hukukla cevap veremiyorum. Tamamen siyasi yargılamalar. Baskılar özellikle 3 senedir yoğunlaşarak devam ediyor, nedeni de halkla bağımızı koparmak hem de çoğulcu bir yapıyı yönetmek zordur, tekçiliği, tek sesliliği yönetmek çok daha kolaydır. HDP ise çok sesli ve 6 milyondan fazla insana hitap ediyor ve bu insanlar kaçıncı kez sınandılar, yine bize oy veriyorlar, bu engellenemiyor.

-Necmettin Erbakan Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Karalı, "Yerel seçimde hiçbir kadın belediye başkanı adayına oy vermeyeceğim" demişti ve bu sözleri birçok kesimden büyük tepki almıştı. Ama aday listeleri belirlendikten sonra gördük ki aslında birçok siyasi parti Karalı gibi düşünüyormuş.

Doğru yorumlamışsınız.

BELEDİYELERDE ‘ERKEK RACONU’ İMAR ÜZERİNDEN KURULUYOR

-Gerçekten kadın aday oranı neden bu kadar düşük kaldı? Seçmenler mi kadın adaylara güvenmiyor, parti liderleri mi?

Seçmenlerin güvenmediğini düşünmüyorum. Nasıl parlamenter siyasette erkek egemenliği hakimse belediyelerde de bir "erkek raconu" var ve bu imar üzerinden kuruluyor. Birbirleriyle çok iyi anlaşıyorlar. Farklı partilerden olmalarının çok da bir önemi yok. Çankaya Belediyesi’nde de, büyükşehir belediyesinde de en fazla meclis kararlarının imar üzerine olduğunu görüyorsunuz. Gündelik hayata en fazla değen insanlar kadınlar. Yaşlı bakımı, çocuk bakımı, hasta bakımı bütün bunlar maalesef kadınların sırtında olan işler. Kadınlar eğitimde, siyasette, istihdamda engellendiği gibi parlamenter siyasette de yerel yönetimlerde de engelleniyor. Bunlar erkeklerin koyduğu engeller. Direkt olarak ‘kadın olmasın’ diye telaffuz edilmese de patriyarkanın (ataerkil) getirdiği engeller. Erkeler arasında top çeviren, kadın görmez bir siyaset ile karşı karşıyayız. Sonuçları rakamlar ortaya koyuyor. AKP’de 1297 adaydan sadece 24’ü, CHP’de -ki kadınlara yüzde 33 oranında temsil hakkı tanınmasına rağmen- 904 adaydan 48’i, MHP’de 750 adaydan 14’ü, İYİ Parti’de 122 adaydan 57’si, Saadet Partisi 81 ilde kadın aday yok, ilçelerde 34 kadın aday var.

Bizim partimizi ayırmak istiyorum, bizim adaylarımızın yarısı kadın. 251 yerde kadınlar eş başkan adayı. Bu işte kadınların, bizlerin mücadelesinin sonucu. Tabi ki eksiklikler var. Erkek egemenliğinin bir çırpıda ortadan kaldırılması mümkün değil. Bu, sürekli bir mücadele. Belediye başkan adaylarının oranı parlamentodaki kadın temsil oranına göre de daha az. Dediğim gibi rant, imar, otoriter ve tahakkümcü siyaset erkeğe ait olan bir şey. Militarizm en fazla erkeğe ait, hiyerarşi en fazla erkeğe ait. Aynı zamanda ekonomi de yine erkeğe ait bir şey. Bunun en belirgin yansımasını da yerel siyasette görüyoruz.

-Sahada seçmenlerden sırf kadın olduğunuz için olumsuz tepkiler alıyor musunuz?

Hayır aksine daha fazla teveccüh gösterildiğini görüyorum. Gençler çok daha fazla sıcak yaklaşıyorlar, onların sesi olmak çok daha mümkün oluyor, çünkü onlar da görülmüyor. Kadın olarak olumsuz değil olumlu tepkiler almışımdır.

KADINLARIN EMEĞİ TEMSİLİYETE DÖNÜŞMÜYOR

-CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu kadınların aday olmak istemediğini söyledi. Bu gerçekten böyle mi?

Buna kendi partisinden kadınlar da gereken cevabı verdiler. Ben orada da kadınların rahatsız olduğunu düşünüyorum. En fazla koşturanlar kadınlar, siyasetin gündelik yükünü kadınlar sırtlanıyor. AKP’de de öyle, onları iktidara getiren kadınlar. CHP’de de böyle. Ama bu emek, kadın temsiliyetine dönüşmüyor. Kadınlar aday olmak istemiyor değil, kadınların önü tıkanıyor. Hem o saydığım eğitim ve istihdamda engellenmesi, bakım hizmetinin kadınlara ait görülmesi gibi kanallarla tıkandığı gibi diğer yandan yürütülen siyaset biçimi demokratik ve yatay bir siyaset değil. Bu siyaset dilinde kadınlar kendilerine yer açmaya çalışıyorlar. Aslında her partide bu mücadelenin olduğunu görüyorum.

‘İTAAT ET’ SÖZÜNÜN YANSIMASI ŞİDDET OLUYOR

-İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım’ın "itaat et, rahat et" açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kadın seçmenlere yönelik bir toplantıda "itaat et, rahat et" sözünün evlerdeki yansımasını görüyoruz: "İtaat etmiyorsan şiddet uygularım." Onun arkasından söylediği "her türlü şiddete karşıyız, her türlü önlemi aldık" gibi açıklamalar gerçekten hikaye oluyor. Siz kadınların karşısına geçiyorsanız, o zaman diyeceksiniz ki, hakkınızı aramaktan vazgeçmeyin, sizin mücadelenize saygı duyuyoruz, diyeceksiniz. Eşitlik ve özgürlük için söz kuracaksınız. "Hem erkeğe hem kadına söyledim" gibi çevirmeler işe yaramaz, orada itaat etmesi gerekenin kadın olduğu bellidir. Bu söylem kadınları ikincilleştiren, şiddete uğramalarına da neden olan bir söylemdir. Eşitlikçi olmayan her söylem şiddete yol açar.

-Çankaya’da AKP’nin adayı da kadın. Bir kadın adaya karşı yarışacaksınız...

Başarılar dilerim ona da. Kadın adayların olması iyidir. Ve kadınlardan yana olmak tabi ki iyidir. Onların sorunlarını çözmekten yana olmak gerekir. Umarım bu yönde bir politika yürütür kendisi de. Ben kadın dayanışmasının önemli olduğunu düşünen bir insanım, hayatım boyunca bunu savundum, savunmaya da devam ederim. Bir zamanlar nasıl başörtülü kadınlar kamusal alanlara alınmazken o zaman bunun sözünü kurduysak, bu dönemde de iktidarın kadın hareketine yönelik baskıcı uygulamalarına, kazandığımız hakları gasp etmeye yönelik uygulamalara karşı o cenahtan ses çıkması gerektiğini düşünüyorum. Benim beklentim bu.

BELEDİYELER ARACILIĞIYLA YENİ BİR GIDA ÜRETİM SİSTEMİ KURULABİLİR

-Nasıl bir Çankaya düşünüyorsunuz?

Ankara ve Çankaya’da ciddi sorunlar var. Şehir hastaneleri mesela. Ankara’nın en önemli sorunlarından birisi. Sıhhiye, bir sağlık merkezi olabilecekken, müşteri sistemli şehir hastaneleri kurulup insanların sağlığa ulaşımları güçleştiriliyor. İşte Gar binası, Atatürk Orman Çiftliği, bunlar üzerinde oynanan oyunlar var. Çankaya’da imar ve asfalt, beton uygulaması, hafriyat kamyonları, ulaşımdaki sorular temel sorunlar olarak görülüyor. Her şey rant üzerine kurulu. Yine tekçi ve erkek bir siyaset var burada da.

Bu ülkede bir ekonomik kriz var ve belediyeler aracılığıyla yeni bir gıda üretim sistemi kurulabilir. Mesela Çankaya’da İmrahor Vadisi’nde kent bostanlarının kurulabileceğini düşünüyoruz. Çay Yolu’nda birçok arsa var, burada üretim yapılabilecek tesisler kurulabilir. Bugün tanzim denilen, aslında tanzim olmayan, insanları yıpratıcı bir şekilde kuyruklara sokan sistem ucuz gıda sağlama oyunlarıdır. Çünkü seçime kadar devam edecek muhtemelen, sonrasında ne olacağı belirsiz. Daha önce solun ortaya çıkardığı sistemler bunlar. Gerçekten ucuz gıda sağlıyordu, mesela Çukobirlik’ten, Tariş’ten sağlıyordu. Daha ucuza mal edilen yerlerdi. Ama bu iktidar ne yaptı, tüm üretimi durduracak bir noktaya getirdi. Bugün ciddi bir tarım ve hayvancılık sorunu var.

140 BİN METREKARE ARSA SATIŞA ÇIKARILDI

Çankaya’nın mesele 464 bin dekar arazinin yüzde 22’si tarım, yüzde 11’i ise mera çayır arazisi. Bunlar bunun için kullanılabilir. Kent bostanları için belediye arsaları var. 2018’de yaklaşık 140 bin metrekare arsa Çankaya Belediyesi tarafından satışa çıkarılmış. Büyükşehirin arsa stoku da dikkate alındığında bu alanlar kent bostanı yapılabilir. Tarım arazilerinde daha fazla yaş sebze meyve üretimi yapılabilir. Bugün kente yakın arazilerin sadece yüzde 2’sinde sebze meyve üretimi yapılıyor. Halbuki daha fazlası yapılabilir. Yani kendi gıdasını üretebilecek bir şehirde yaşıyoruz. 20 tarım ürününde Türkiye’de önde olan bir şehirde yaşıyoruz. Başka şehirleri beslemesi de mümkün.

ÇANKAYA ÇARŞI KADINLARA VERİLEBİLİR

Bu yeni bir model ile olur ancak. Güveli ve ucuz gıda temin edilebilir. Eski Maltepe pazarının olduğu yerde Çankaya çarşı var, 5 yıldır boş. Neden boş duruyor? İmar ve satış üzerinden planlar yapılıyor. Halbuki oradaki dükkanlar kadınlara verilebilir ya da bostanlardan elde edilen ürünlerin satılabilir.

Bir takım hizmetler yapılmış, yapılıyor ama çok daha fazlasını yapmak mümkün.

KENT HAFIZASI YOK EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR

-Saraçoğlu Mahallesi ne olacak?

Tarihi canlı tutmak, kentin hafızasına değer vermek bir demokrasi örneğidir. Saraçoğlu benim de gençliğimde en fazla dolaştığım yerlerden birisi, Ankara’nın kimliklerinden birisi. Tıpkı Gar binası, Ulus’ta satışa çıkarılan İller Bankası gibi. Aslında kent hafızası yok edilmeye çalışılıyor. Bununla ilgili sivil toplumun ciddi bir mücadelesi var ve bazı şeylerin durdurulmasını sağlıyor. Saraçoğlu’nun yıkımı da mücadele ile engellenebilir. Son bir takım açıklamalar yapıldı, "tarihi binaları yıkıp yeniden yapmak" gibi. Tarih yıkıp yeniden yapılacak bir şey değil, yaşatılacak bir şey. O hafıza ile nesiller büyüyecek.

KENT DEMOKRASİSİ KURULMALI

-Peki nasıl bir yönetim anlayışını benimsiyorsunuz?

Kent demokrasisi Filiz Kerestecioğlu’nun başkan olmasıyla kurulacak bir şey değil. Belediye meclisleriyle, mahalle meclisleriyle kurulabilir. Bir yeri satmaya kalktığınızda belediye meclisleri bunu tartışmalı. Gerçekten yerelin sesini yansıtmalı. Kent demokrasisi aynı zamanda bütçenizin şeffaf olması ile kurulabilir. Sizden gelir gider tablonuz sorulduğunda sayın Gültan Kışanak’ın yaptığı gibi kamuoyuna doğrudan açıklamakla olabilecek bir şey.

Mahalle meclisleri mutlaka olması gerekiyor. Muhtarlar çok önemli. Ben çok sayıda kadın muhtar olmasını çok isterim. Yerelin sorunlarını, ihtiyaçlarını en iyi tespit edebilecek insanlar muhtarlar. Onların belediye meclislerine yansıttığı sorunları, belediye meclisinde hep birlikte tartışacağız, çözüm üreteceğiz.

-Çankaya’da CHP’nin adayı Alper Taşdelen ve oyları böleceğiniz yönünde eleştiriler var. Ne diyeceksiniz?

(Gülerek) İşte oylar bölünmesin, bize versinler. Biz başka bir belediyeciliğin mümkün olduğunu düşünüyoruz. Bir yer için kimi koyarsak koyalım nasılsa seçilir mantığı olmamalı. Gerçekten o yereli seven, sorunlarını bilen, tek başına değil ya da sadece particilik ve yandaşlıkla değil halkla birlikte, meclislerle, mahalle muhtarlarıyla birlikte çözümler getirecek bir anlayışla belediyelerin yönetilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu yüzden adayız.

Fotoğraf: Mert İnan

Filiz Kerestecioğlu yerel seçimler