Kılıçdaroğlu'ndan 15 vekil açıklaması

CHP lideri Kılıçdaroğlu gazetecilerin İYİ Parti'ye geçen 15 milletvekilinin geleceğiyle ilgili sorularına yanıt verdi.

Kılıçdaroğlu'ndan 15 vekil açıklaması

POLİTİKA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Muğla'nın Marmaris ilçesinde düzenlenen 'Anadolu Medya Buluşması Çalıştayı'nda konuştu. Toplantıdan sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, İYİ Parti'ye giden 15 vekilin isterlerle geri dönebileceklerini söyledi.

"SADE BİR VATANDAŞ OLARAK KONUŞUYORUM"

Medya ve gazetecilerin sorunlarına ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, "Ben burada gazeteci dostlarıma şunu açık yüreklilikle ifade etmek isterim. Bu konuşmayı bir siyasi partinin mensubu olarak yapmayacağım. Bu konuşmayı sade bir vatandaş olarak yapacağım" dedi.

Kılıçdaroğlu Binali Yıldırım'ın 'bedelli askerlik' açıklamalarına ilişkin, "Sayın Yıldırım soru üzerine bedelli askerlikle ilgili olumsuz bakmıyoruz dedi. Ama aynı partiye mensup sözcü çıkıp o Yıldırım şahsi görüşüdür. Bu bizi ilgilendimez. Siyasette böyle komik bir durum olamaz. Başbakan’ın sözü, sözcüsüne bile geçmiyor. Çünkü oraya halkın değil; Saray’ın iradesiyle geldi" dedi.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:

Çalıştayın 2. günündeyiz. 400'den fazla kişiyle birlikteyiz. Bizim için çok önemli bir çalıştay. Açılışta sadece gazetecilik yaptıkları için bedel ödeyen gazetecilerin fotoğraflarını gördük. Hayatım boyunca lehte veye alehte haber yazan hiçbir arkadaşımı suçlamadım. Demokrasi bu şekilde işler çünkü. Eğer bir ülkede demokrasi yoksa gazetecilikte de sorun vardır.Gazeteci halk adına sorgulama yapar. Çağdaş devletlerde basın 4. kuvvettir. Basın halkın kulağı gözü sesidir. Biz hala medya 4. güç olarak anayasamıza yazdırmadık. Talep ettim ama kabul edilmedi. Ne diyor anayasa 66. maddesi 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.' 1921 anayasasından beri var bu madde.

12 Eylül darbe hukukun getirdiği şöyle bir sorun var, eğer parlemento bir fikir sunulmuşsa iktidar kanadının vekilleri eleştirmiyorlar. Vekiller bir daha beni aday göstermezler diye korkarak konuşamıyor.

'BENİM DOKUNULMAZLIĞIM VAR AMA GAZETECİLERİN YOK'

Bir başka sorun yargı organı, anayasanın 138. maddesi, 'Hakimler görevlerinde bağımsızdırlar. Hiçbir organ bakan makam yargı yetkisinin klullanılmasında fikir beyan edemez', asıl önemli madde budur. Bu madde benim içinde çok önemli, gazeteciler için daha da önemli. Çünkü benim dokunmazlığım var ama sizin yok. Her an yazdıklarınız için mahkeme karşısına çıkabilirsiniz. Bakın bir örnek veriyim: Deniz Yücel. İddinamesi 1 gecede hazırlandı, tutuklandı. Hangi yargıdan hangi bağımsızlıktan söz ediyoruz. Dolayısıyla gazetecilerin kendilerine otosansür uyguladığı bir dönem yaşıyoruz. Başka bir örnek vereyim size: 15 Temmuz darbe girişimi oldu. Darbeciler yargılansın mı? Elbette ki yargılansın. 33 eve anayasal düzeni kasten değiştirmeye 7 kez müebbet verildi. Komutan talimat verir erler uymak zorundadır. Uymazsanız zaten suç işlemiş olursunuz. Sonra dönüp bana diyeceksiniz ki adalet var. Bu erlerden son sözü, 'Aylardır içerdeyim. Babam buraya gelmek için telefonunu satmış. Fakir bir aileyiz. Neden burada olduğumu anlamıyorum. Sadece askere gitmiştim.'

Erler neden biz yargılanıyoruz diye soruyorlar. Oğlu şehit olan bir anne bu erler için ağlıyor. Adalet var diyorlar hangi adalet? Bunu hangi vicdan kaldırır.Bana kimse bu ülkede adalet,can mal güvenliği var demesin. Bülent Ecevit 60 yıl önce o da bir gazeteciydi. Hapse girdi,silahlı saldırıya uğradı, hürriyetsizlik acı fakat haksızlık ondan da acı der. Biz bugün iki acıyı birlikte yaşıyoruz. Ecevit 60 yıl önce söylemiş bunları.

Yürütme, acaba Türkiye'de yürütme organı sağlıklı bir şekilde çalışıyor mu? Tek başına iktidar olmuş bir iktidar düşünün muhalefet partisi yok. Ama bu başbakan bir gün davet ediliyor saraya. Eline istifa dilekçesi veriyorlar. Bu darbe değil de nedir? Peki kaçınız demokraside bu böyle olmaz! Demokrasiye katletmektir bu diye yazabildi.

'BAŞBAKAN'IN SÖZÜ SÖZCÜSÜNE GEÇMİYOR'

Sayın Yıldırım soru üzerine bedelli askerlikle ilgili 'olumsuz bakmıyoruz' dedi. Ama aynı partiye mensup sözcü çıkıp 'o Yıldırım şahsi görüşüdür. Bu bizi ilgilendirmez' dedi. Siyasette böyle komik bir durum olamaz. Başbakan’ın sözü, sözcüsüne bile geçmiyor. Çünkü oraya halkın değil; Saray’ın iradesiyle geldi. Yıldırım'ın istifa etmesi gerekiyor fakat etmiyor. Neden halkın iradesiyle gelmedi oraya. Arada bir konuşuyorum maaşımı alıyorum ohh, keyfi yerinde çünkü.

'Devlet basın ve haber olmaz hürriyetlerini sağlacaktır' yani basının önündeki bütün engelleri devlet kaldırmalıdır. Anayasa bu haldeyken anayasa kuralları açıkça ihlal ediliyor. Ve siz güç kaybediyorsunuz. Medyanın güç kaybetmesi demokrasinin güç kaybetmesidir. Kanalların tıkanması demektir.

'MEDYA HALK ADINA GÜCÜ DENETLER, ÖVMEZ'

Az önce söyledim. Medya halk adına gücü denetler. Gücü övmez. Bunu en iyisi siz tanımlarsınız zaten. Kurallara aykırı bir şey haberdir. Şimdi gazeteciler haber yapamıyorlar. Olay görülüyor. Tanık olunuyor ama haber yapılamıyor.

Ben 20 Temmuz darbesi dediğim için kızıyorlar bana. Ben inanarak söylüyorum bunu. 15 Temmuz darbesini eleştirenlerden biriyim. Ben İstanbul'dayken o gece Meclis'e vekillerini gönderen ilk Genel Başkanım ben. Peki 20 Temmuz'a ne ihtiyacımız vardı? 800 gazetecinin pasaportuna el konuldu. Sarı basın kartı iptal edildi. 173 Medya kuruluşu kapatıldı. 150 gazeteci hapiste. 54 gazetecin mal varlığına el konuldu. Ne mal varlığı olacak sanki gazetecinin. Yani sivil ölüme terk etti. Buna adalet denmez.

Ve yine sokaktaki bir vatandaş olarak gözlüyorum. Medya üzerinde inanılmaz bir baskı var. Mali cezalar var tehdit var hapis cezası var. RTÜK üzerinden cezalar var. Eğer övüyorsanız 24 saat hiç bir sorun yok ama eleştiriyorsunuz o zaman ceza ödüyorsunuz. Sendikalar var neden var kapatın sendikaları ki istediklerinizi dilediğiniz gibi yapın. Bugün medyada geldiğimiz nokta şudur. Bugün medya güçleri atama yoluyla medya sahibi oluyor. Kendi güçleriyle değil atamayla yapılıyor.

'KANALLARIN İSİMLERİ FARKLI AMA İÇERİK HEP AYNI'

Çok kanal var gibi görülüyor ama hepsi aynı. İsmi farklı ama içerik hep aynı. Eleştiri yok medya kuruluşlarında. 5 temel sorunumuz var demokrasi, eğitim: Hiçbir anne bana çocuğunun hangi okula gideceğini bilmiyor. Kendi çocuklarını denek olarak kullanan tek ülkeyiz. Dış politikayı zaten biliyorsunuz. Komşusu olmayan bir ülkeyiz. Gerginlik giderek artıyor. Bu hepimizi rahatsız ediyor. Ve ekonomi, Türkiye ekonomisi şuanda tefecilere emenat edilmiş durumda. Son 15 yılda Londrada bir grup tefeciye ödedikleri para 150 milyar dolar.

Şuanda hükümet en yüksek durumda borçlanmış durumda. Faizi düşüreceğiz dediler komite kurduk dediler. Tam tersine faiz yükseldi. Bunları düşünmek zorundayız. Önümüzde seçimler var. Gazetecilerden özel bir isteğim var. Hangi inançtan görüşten olursanız olun gelin demokrasi etrafında birleşelim.

15 VEKİL CHP'YE GERİ DÖNECEK Mİ?

Daha sonra yerel gazetecilerin sorularını yanıtlayan CHP lideri, İYİ Parti'ye geçen 15 vekille ilgili sorulara "İsterlerse arkadaşlarımız geri dönecek" yanıtını verdi.

CUMHURBAŞKANI ADAYI OLACAK MI?

Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağına yönelik soruları da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, "Genel başkanların cumhurbaşkanı adayı olmaması gerektiğini söylemiştim. Yine aynı noktadayım. Cumhurbaşkanlığı kavramı 80 milyonu kucaklayan bir kavramdır. Bir genel başkanın 80 milyonu kavraması çok zordur. Şahsi düşüncem cumhurbaşkanı bir ülkenin sigortasıdır. Devletin sigortasıdır. Siyasal partiler arasında görüş farklılıkları olabilir. Tartışmalar olabilir. Cumhurbaşkanlığı makamında sorunlara çözüm üretilir. Ama cumhurbaşkanı tarafsız değilse soruna ne kadar tarafsız yaklaşılabilecek? Sadece bugünü değil geleceği düşünüyoruz" diye konuştu.


kemal kılıçdaroğlu Konuşma marmaris