Komisyonda söz alan akademisyenler dünya örneklerine değindi: Türkiye kendi örneğini yaratacak

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda konuşan akademisyenler, dünya deneyimlerinden örnekler vererek, süreç ile ilgili 'güven' vurgusu yaptı. Anayasa hukukçusu Veznedaroğlu, Güney Afrika ve İrlanda örneklerine değinerek 'Türkiye kendi örneğini yaratacak' dedi.

Komisyonda söz alan akademisyenler dünya örneklerine değindi: Türkiye kendi örneğini yaratacak

Artı Gerçek - Kürt sorununun çözümü kapsamında Meclis'te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun 10’uncu toplantısında bugün akademisyenler söz aldı.

Toplantının birinci oturumunda; Prof. Dr. Havva Kök Arslan, Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Sevtap Yokuş Veznedaroğlu, Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik, Doç. Dr. Çerağ Esra Çuhadar, ikinci oturumda ise; Fatih Ulusoy, Hüseyin Oruç, Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, Doç. Dr. Vahap Coşkun Ve Prof. Dr. Talha Köse aktarımda bulundu.

Toplantının açılış konuşmasını ise Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş gerçekleştirdi.

'TÜRKİYE KENDİ ÖRNEĞİNİ YARATACAK'

Sürecin Türkiye ve Ortadoğu’da Kürtler başta olmak üzere her dinden ve etnik kimlikten olan ezilen halklarının barış içerisinde yaşaması açısından önemine dikkat çeken, Prof. Dr. Havva Kök Arslan, “Öte yandan sürecimizin dünya siyasetinde 500 yılın en büyük bir kırılma dönemine denk gelmesi bu sürecin önemini kat kat artırmaktadır” vurgusu yaptı.

Türkiye’de yaşanan sürecin diğer örneklere hiç benzemediğine işaret eden Sevtap Yokuş Veznedaroğlu, Güney Afrika ve İrlanda örneklerine değinerek “Bu deneyimler bize şunu gösteriyor ki Türkiye kendi örneğini yaratacak” diye konuştu.

12 Eylül darbesinin ardından tasarlanan 1982 Anayasası'nın başlangıcının barışa dönük bir dille yeniden kaleme alınması gerektiğine dikkat çeken Sevtap Yokuş Veznedaroğlu, “Madde de idari vesayetine ilişkin hükümde düzenlenen ‘yeniden konuyla ilgilidir’ ile yerel demokrasinin önü açılamaz. Bakın, aslında hepsi, tam da bu komisyondan hareketle yapılabilecek işler. Bunları yapıp bu komisyon yapabilir. Buna muhtelif yoktur” ifadelerini ekledi.

DÜNYADAN ÖRNEKLER

Sonrasında aktarımda bulunan Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik ise barış süreçlerinin uzun ve iniş çıkışlı süreçler olduğuna işaret ederek Guatemala örneğinden bahsetti.

Ayşe Betül Çelik, Guatemala’da tarafların konuşmaya başlaması ve anlaşmaya varması arasındaki sürenin 10 yılı aştığını belirterek, “Sudan'da da 11 yıl sürdü. Her iki örnekte de tarafların dönülmeyecek noktadayız demesi bu sürecin sadece son birkaç yılı. Filipinler'de barış sürecinde 17 yıl ve 4 başkan görmüş. Kolombiya'da bütün başarısız denemeleri de göz önünde bulundurursak 32 yıl ve 7 başkan görmüş. Biraz önce arkadaşlarımın da dediği üzere umudu yitirmemek gerekiyor. Yani bu işin doğası böyle ve siyasi iradeyi sağlam tutmak gerekiyor” dedi.

'SÜRECİ BELİRLEYEN EN ÖNEMLİ FAKTÖR GÜVEN'

Kimlik, kültür ve güven eksikliği konularında atılması gereken adımlara da dikkat çeken Ayşe Betül Çelik, “Etnik çatışmaları kimliklerin kabul edilmemesinden kaynaklı süreçler olarak tanımlarsak kalıcı kalması için de bu kimlikleri bir tür eşit kabul etme ve aidiyet hissi verilmesi gerekiyor. Bu bazen coğrafi özerklikle oluyor, bazen kültürel özerklikle oluyor. Fakat süreci belirleyen en önemli faktör de güvendir. Güven süreç içerisinde oluşuyor. Ayrıca sürecin içeriden gitmesi ama bu süreci destekleyecek teknik desteğini de Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlardan alınması önemlidir” şeklinde konuştu.

KISA VE ORTA VADELİ ADIMLAR

Sonrasında aktarımda bulunan Doç. Dr. Çerağ Esra Çuhadar da atılacak adımların kısa ve orta vadeli adımlar olarak ele alınması gerektiğine işaret ederek, “Öncelikle bir barış süreci çeşitli adımların dikkatle planlanması ve uygulanmasını gerektiriyor. Ben bunları üçe ayırıyorum; Aktörlerle ilişkilerin yönetilmesi, sürecin mimarisi ve tasarımı olarak üç ana başlık altında toplayabiliriz. Çok kısa bir zamanda ve tek bir adımda kalıcı barışa ulaşılan bir örnek bulunmamaktadır. Farklı adımların farklı zamanlarda hayata geçirildiği ve bunların bir takvime bağlanması doğaldır ve gereklidir” dedi.

YEMEN ÖRNEĞİ

Yemen’de Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 2013-2014 yıllarında uygulanan bir yönteme atıfta bulunan Çerağ Esra Çuhadar, “Bu model bazı toplumsal aktörlere gözlemci statüsü verilerek oluyor. Bu bazen seçilmiş gruplara veriliyor. Mesela Liberya'da kadın gruplarına, sivil toplum gruplarına tanınıyor. Çatışan tarafların karar alıcılarına yakın temsilcilerin bir araya geldiği, gayri resmi bir ortamda onlara bir anlaşmaya varma baskısından uzak bir şekilde çeşitli kritik konuları tartışabilecekleri güvenli ve rahat bir alan, ortam sunulması şekli ise bir diğer çözüm yöntemidir” dedi.

Komisyonun süreci tasarlayıp, planlayıp, bir sonraki adımların ne olacağına karar vermesi gerektiğine dikkat çeken Çerağ Esra Çuhadar, “Bunlar için bir yol haritası kararlaştırmak konusunda komisyon uzlaşmaya varmalıdır” dedi. (MA)

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu akademisyenler