MAZLUMDER'den Sezgin Tanrıkulu'na destek: Açıklamaları ifade hürriyeti kapsamındadır
Artı Gerçek - MAZLUMDER, bir televizyon kanalında TSK'ye ilişkin ifadeleri nedeniyle hakkında soruşturma açılan ve hedef gösterilen CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'na ilişkin bir açıklama yayımladı.
'Sezgin Tanrıkulu'nun açıklamaları ifade hürriyeti kapsamındadır' başlıklı açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
"09.09.2023 tarihinde, cevap hakkını kullanmak maksadıyla bir televizyon programına bağlanan Sezgin Tanrıkulu, geçmişteki olaylardan ve çeşitli mahkeme kararlarından bahisle TSK hakkında bazı eleştirel açıklamalarda bulunmuştur. Akabinde hakkında bir linç kampanyası başlamış ve soruşturma açılmış, hatta Adalet Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı gibi kurumlar ile bazı siyasi partilerden soruşturmayı etkileyecek nitelikte sert açıklamalar yapılmıştır.
'HİÇBİR KURUM ELEŞTİRİDEN AZADE DEĞİLDİR'
Tanrıkulu’nun sarf ettiği sözler Türkiye tarihinin belli bir dönemine işaret etmekte olup, benzer sözler farklı zamanlarda birçok kişi ve kurum tarafından da dile getirilmiştir. İfade hürriyeti temel insan haklarından olup, sadece hoşa giden yaygın görüşler için değil, yaygın söyleme uygun olmayan muhalif söylemler için de geçerlidir. Bu hak bağlamında hiçbir kurum eleştiriden azade değildir ve hiçbir kurumun dokunulmazlığı yoktur. Kamu otoritesi, bağımsız yargıyı etkileyecek şekilde linç kampanyasına katılmak bir yana, bu hakkın kullanımını herkes için eşit bir şekilde sağlamakla yükümlüdür.
İlgili sözlere ilişkin karşı eleştiri hakkının kullanılması da ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilebilirken gerçekleşen linç, kişinin hedef gösterilmesi ve masumiyet karinesinin ihlal edilmesi anlamına gelmektedir. Devletin en üst organları tarafından yapılan açıklamalar ise adil yargılanma hakkını zedeleyici niteliktedir. İfade hürriyetinin ihlal edildiği bu tarz örnekler son zamanlarda sıklaşmaya başlamıştır. Bu yolla, bazı kurumların dokunulmaz, bazı kişi veya makamların eleştirilemez hale getirildiği açıktır. Halbuki insan haklarına saygılı bir Hukuk Devleti’nde eleştirilemez kişi veya kurumlar olamaz.
'SALDIRILARI KINIYORUZ'
MAZLUMDER olarak,
- İfade hürriyetine yönelen sistematik saldırıları kınıyor,
- Medya yoluyla masumiyet karinesinin ihlal edilmesini ve sorumlu makamların adil yargılanma hakkını zedeler nitelikteki açıklamalarını insan haklarına uygun görmediğimizi ilan ediyor,
- Hukuk Devleti’nde hiçbir kurumun eleştiri dışı olamayacağını bir kez daha hatırlatıyoruz."
NE OLMUŞTU?
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TV100'de yayınlanan bir programa telefonla bağlanarak "TSK'nın yaptığı her şey, eleştiriden azade değil. Biz milletvekiliyiz bunları sorgularız. TSK değil mi 12 Eylül'de darbe yapan? Bu ordu değil mi 15 Temmuz'da darbe girişimi yapan, köyleri yakan... Benim takip ettiğim davalar var. 15 köylüyü helikopterden atan TSK değil mi? AİHM kararıyla sabit hale gelen... Biz eleştirel yaklaşırız. Soru sorarız, doğru olup olmadığını sorarız, TSK üzerinden bu tür şaibelerin kalkması amacıyla bunu sorarız. 40 yılda her şeyi doğru yapsaydı Türkiye bu durumda olmazdı. AİHM kararı orada, 15 tane köylü, kim attı? Bu kadar köyü yaktı? Daha yeni Roboski Uludere oldu... Sizler de eleştirel yaklaşamadığınız için Türkiye bu noktaya geldi" ifadelerini kullanmıştı.
TV100 HEDEF GÖSTERMİŞTİ
Tv100, Tanrıkulu'nun açıklamalarına dair haberlerini "Tanrıkulu'nun TSKye dönük iftiraları" ibaresiyle servis ederek hedef göstermişti.
TANRIKULU'NDAN İLK AÇIKLAMA
Sözlerinin tartışma yaratması üzerine sosyal medya hesabından açıklama yapan Sezgin Tanrıkulu, “Dünkü açıklamalarımdan sonra bazı dijital platformlarda hakkımda ağır eleştirinin ötesine varan açıklamalar yapan / yazan herkesle tek tek hukuk önünde hesaplaşacağım. Günü geldiğinde aman 'Özür dilerim, ben yanlış yaptım, affedin' vb sözlerle lütfen karşıma gelmeyin” demişti.
SORUŞTURMA BAŞLATILMIŞTI
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Tanrıkulu'nın açıklamalarını gerekçe göstererek hakkında soruşturma başlatmıştı.
CHP'DEN İLK AÇIKLAMA
Tanrıkulu'nun açıklamalarının ardından ise CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun, milletimizin gözbebeği Türk Silahlı Kuvvetleri’ni töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir” ifadelerini kullanmış, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise "TSK bizim göz bebeğimizdir" açıklamasında bulunmuştu.
TANRIKULU'NDAN SORUŞTURMA YORUMU
CHP'li Sezgin Tanrıkulu hakkında başlatılan soruşturmaya ilişkin "AKP'nin derin devletin yeni sahibi olduğunun bir kez daha itirafıdır" demişti.
DİYARBAKIR BAROSU'NDAN DESTEK
Diyarbakır Barosu, hedef gösterilen Sezgin Tanrıkulu’na destek vermiş ve yapılan açıklamada "Önceki dönem Baro Başkanlarımızdan ve Diyarbakır Milletvekili Av. Sezgin Tanrıkulu’na yönelik bir TV proğramında sarfettiği sözler nedeniyle eleştiri sınırını aşan ve hedef gösterici saldırıları kınıyoruz. Bu ve benzeri linç kampanyalarının neden olduğu sonuçları en acı şekilde yaşamış bir kurum olarak yetkilileri gerekli tedbirleri almaya ve herkesi sorumlu davranmaya davet ediyoruz" denilmişti.
TANRIKULU: ZORA DÜŞÜNCE SUSANLARDAN DEĞİLİM
Tanrıkulu, hedef alınması sonrası yeni bir açıklama yaparak insan haklarını savunmaya devam edeceğini söylemişti. Tanrıkulu, "Ben hakikatleri dönemin koşullarına göre eğip bükenlerden, zora düşünce susanlardan değilim" demişti.
BAKAN TUNÇ: SORUŞTURMA FEZLEKESİ MECLİS'TE, SÜREÇ MECLİS'İN TAKDİRİNDE
Adalet Bakanı Tunç, CHP'li Tanrıkulu'nun TSK açıklamalarını kabul etmenin mümkün olmadığını belirtmişti. Soruşturma fezlekesinin Meclis gündemine geldiğini söyleyen Tunç, "Bundan sonraki süreç Meclis’in takdirindedir" demişti.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER'DEN DESTEK: KARDEŞİMİZDİR
Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, Tanrıkulu'na destek mesajı yayımlayarak, "Yıllarca hak mücadelesi verdi. Mazlumların yanıbaşında durdu. Kardeşimizdir" ifadelerini kullanmıştı.
TANRIKULU'NUN KONUŞMASINDA DİLE GETİRDİĞİ KONULAR
Diyarbakır - 1993
8 Ekim -25 Ekim 1993 arasında Kulp ilçesinin dağınık mezralardan oluşan (Gurnik, Mezire, Pireş, Kepir ve Şuşan) Alaca köyü ve Muş'a bağlı Kayalısü köyünün (Licik mezrası) civarında, General Yavuz Ertürk Komutasındaki Bolu Tugayı tarafından yürütülen askeri operasyonda köy ve mezralarından toplanarak gözaltına alınan 11 kişiden bir daha haber alınamadı.
Kaybedilenlerin isimleri şöyle: Mehmet Salih Akdeniz, Celil Aydoğdu, Behçet Tutuş, Mehmet Şerif Avar, Hasan Avar, Bahri Şimşek, Mehmet Şah Atala, Turan Demir, Abdo Yamuk, Nusreddin Yerlikaya, Ümit Taş (16 yaşında).
Şırnak - 1994
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 12 Kasım 2013’te verdiği kararda Şırnak'ın Kuşkonar ve Koçağılı köylerine 25-26 Mart 1994'te düzenlenen hava operasyonu sırasında öldürülen 34 sivilin yakınları tarafından açılan davada, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (AİHS) ihlal ettiğini belirtmişti.
Türkiye’nin, mahkeme kararı gereği davacılara, mahkeme masrafları da dahil olmak üzere 2 milyon 310 bin 700 euro ödemesine karar verilmişti. (HABER MERKEZİ)
Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a Sezgin Tanrıkulu tepkisi
Özgür Özel'den Sezgin Tanrıkulu'na destek: Kendi evladımız birilerinin önüne atılmamalıydı