MHP’ye itibar etmedi HDP’den etkilendi

Geçen hafta Ankara’da muhalefet partileriyle görüşen Almanya Başbakanı, MHP ile görüşüp görüşmeme konusunda kararsız kaldı ve anayasa değişikliği...

MHP’ye itibar etmedi HDP’den etkilendi

Geçen hafta Ankara’da muhalefet partileriyle görüşen Almanya Başbakanı, MHP ile görüşüp görüşmeme konusunda kararsız kaldı ve anayasa değişikliği sürecinde AKP ile kol kola yürüyen MHP’yi gerçekten muhalefet saymadı. HDP heyetinin tespitlerinden, özellikle de ‘barışçıl çözüm’ konusundaki görüşlerinden ise etkilendi.

Şafak YILMAZOĞLU – Almanya Başbakanı Angela Merkel’in geçen hafta Ankara’ya yaptığı 10 saatlik ziyaret iki ülkenin de medyasında gündem maddesi oldu. Almanya medyasının bu konudaki tutumunu görüşme öncesi ve sonrası diye ikiye ayırmak mümkün. Ziyaretin başkanlık getiren anayasa değişikliği öncesi Erdoğan’ın işine yarayacağına yönelik ağır eleştiriler yönelten bir çok gazete ziyaret sonrası Merkel’in yönelttiği eleştirilerin dozunu düşük buldu diyebiliriz.

Türkiye medyasında ise ki (yandaş ve yanaşma medya demek daha doğru olacaktır) durum algı operasyonuna dönüştürüldü. Onlara göre Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘islamist terör’ diyen şansölyeye ağzının payını vermişti.

Aslında tüm bunların arkasında gözden kaçan başka detaylar da vardı. Evet Merkel ilk kez Türkiye’de Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile görüştükten sonra muhalefet partileriyle de görüşmüştü. CHP lideri Kılıçdaroğlu ile 50 dakika, HDP heyeti ile de ‘maksimum 30 dakika’ olarak planlanan görüşmesini 50 dakikaya uzatmıştı. Aslında görüşmesi gereken bir ‘muhalefet’ partisi daha vardı; MHP.

Kulislere yansıyan bilgilere göre Merkel’in danışmanları ziyaret öncesinde MHP ile görüşüp görüşmeme konusunda kararsız kalmışlardı. Ankara’da siyasi çevrelerde de ‘Merkel tüm liderlerle görüştüğüne göre Bahçeli’yle de görüşmek istemiştir. Bahçeli mi kabul etmedi acaba?’ diyerek soru işaretine dönüşmüştü. Ama öyle anlaşılıyor ki Merkel, anayasa değişikliği sürecinde AKP ile kol kola yürüyen MHP’yi gerçekten muhalefet saymadı.

GÖRÜŞME 20 DAKİKA UZADI

Gelelim Merkel’in HDP heyeti ile yaptığı ve 20 dakika daha uzattığı görüşmenin detaylarına. Kulislere yansıyan bilgilere göre Merkel, HDP heyetinin tespitlerinden özellikle de ‘barışçıl çözüm’ konusundaki görüşlerden etkilenmiş hatta onayladığını açıkça göstermiş, konuşmasında da birkaç kez belirtmişti.

Protokol gereği Merkel’in ziyareti liderler düzeyindeydi. Ancak HDP Eş Genel Başkanları Demirtaş ve Yüksekdağ tutukluydu. Masada birkaç gün önce serbest bırakılan Grup Başkanvekili İdris Baluken ile Mithat Sancar ve Hişyar Özsoy vardı. HDP heyeti öncelikle cezaevindeki genel başkanların selamlarını iletti ve ‘onlar cezaevinde olduğu için heyet olarak görüşmeye katıldıklarını’ söyledi. Aslında sadece bu olay bile Türkiye’nin ve Türkiye’deki siyasetin durumunu anlatmak için yeterliydi. Ama Alman heyeti ara sıra da doğrudan Merkel’in yönelteceği sorular vardı. Öncelikle Baluken’e cezaevi şartlarını ve tutuklanma sürecini sordular. Yanıtını hepimiz bildiğimiz için bir kez daha tekrarlamaya gerek yok sanırım.

Elbette referandum süreciyle ilgili değerlendirmeleri de merak ediyorlardı. İşte bu noktada Merkel araya girip sorular yöneltti. HDP Milletvekili Mithat Sancar’a göre ilgiliydi ve bilgilendirmesi iyi yapılmıştı. "Özel olarak sorduğu sorulardan biri darbe girişiminin içinde kimler vardı, gerçekten sadece cemaat miydi? Neydi, nasıl oldu. Gerçekten Gülenistler mi yaptı diye sordu" diyor Mithat Sancar.

MERKEL DARBECİLERİ SORDU

Sancar, Meclis Darbe Komisyonu üyeliği de yaptığı için bu konudaki tüm gözlemlerini aktardı. "Aydınlatılmamış önemli sorular olduğunu ilettik, darbe girişiminin siyasi ayağıyla ilgili hiçbir doyurucu soru sorulmadığını söyledik. O gece yaşananlarla ilgili büyük soru işaretleri ortada duruyor. Ve bunları komisyondan aydınlatmak için bütün çabalarımıza rağmen yanıt bulamadık.. Genel Kurmay Başkanı, MİT Başkanı ve Cumhurbaşkanının davet edilmesini istedik. AKP çoğunluğu tarafından reddedildi. Darbenin aydınlatılması konusunda AKP’yi istekli görmediğimizi belirttik. Elimizdeki bilgilere göre cemaatin içinden cemaate yakın kişilerin darbe girişiminin içinde olduğunu ama bize göre tek başına onların olduğunun şüpheli olduğunu anlattık. Başka kişiler muhtemelen vardı. Planlaması ve icrası nasıl gerçekleşti sorularını yanıtlama imkanı olmadı. Net olan sonra hızla Erdoğan’ın kendi planlarını devreye soktuğu."

Bir diğer soru "darbe girişiminden sonra Erdoğan’ın icraatları, uygulamaları keskinleşti mi?" oldu.

MÜLTECİLER KONUSU DA GÜNDEME GELDİ

Elbette mülteciler de, barış süreci de gündemdeydi. Sancar, bu konuda neler söylediklerini şöyle anlatıyor: "Biz Türkiye’yi ziyaret etmesini prensip olarak yanlış bulmuyoruz. Köprülerin atılmasına karşıyız. Dolayısıyla burada bulunması önemli. Fakat bu tür ilişkilerde ve temaslarda hem Almanya hem Avrupa kurumlarının kendi diğer ilkelerini mutlaka öne çıkarmaları gerektiğini önemsediğimizi belirttik. Ama demokrasi, insan hakları, hukuk devleti gibi değerlerin bir kenara bırakılarak ilişkinin yürütülmesini doğru bulmadığımızı söyledik. Mülteci sorunu da konuşuldu. AB ile Türkiye arasında Almanya’nın öncülük yaptığı anlaşmayı doğru bulmadığımızı, çözüm için uygun olmadığını söyledik. Kalıcı ve insancıl çözümün Türkiye’de barışın değilse bile bir barış sürecinin başlaması olduğunu söyledik. Kürt sorununda barışçıl çözüm hem Türkiye hem Suriye’de pek çok meselinin çözülmesinin anahtarı. Rojova’daki oluşum ve Suriye desteklenirse Türkiye’de bir barışçıl çözüm başlarsa hem Suriye’nin kuzeyi yani Rojova hem Türkiye doğal bir güvenli bölge anlamına gelir. Ayrıca özel bir askeri yöntemle güvenli bölge oluşturmak ne çözümdür ne de bir fayda getirir. Tam tersine sorunları derinleştirir. Doğan, güvenli bölge Kürt ve toplumsal barıştan geçer."

Ankara HDP merkel almanya başbakan