Önder: Barış bir buçuk saatlik mesafede

HDP'li vekiller, Öcalan’ın barış sürecinde oynadığı role dikkat çekerek, ‘İmralı’ya acilen bir heyet gitmeli’ dedi.

Önder: Barış bir buçuk saatlik mesafede

HABER MERKEZİ - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın koşullarına ilişkin Meclis’teki düzenlenen basın toplantısında konuşan HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, "Barış, Türkiye'ye bir buçuk saatlik mesafede. İmralı barışın teminatı olduğu için, oraya uygulanan tecrit vatana ihanetle eş anlamlıdır. İmralı Adası'na ya avukatlarının ya ailesinin ya da siyasi bir heyetin acilen gitmesi gerekiyor" dedi.

HDP’nin İmralı heyetinde yer alan Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile Meclis Başkanvekili İstanbul Milletvekili Pervin Buldan, Urfa Milletvekili Dilek Öcalan, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın güvenlik ve sağlık koşullarına ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenlendi.

'TECRİT ARTIK KABUL EDİLEMEZ'

Toplantıda konuşan Sırrı Süreyya Önder, "Hem bölge barışı, hem iç barış Türkiye’ye bir buçuk saatlik bir mesafededir. İmralı üzerinde yürütülen tecrit artık kabul edilemezliği bir yana, ülke ve bölgedeki çözüm zeminini tahrip etmeye dönük bir hal almıştır. Barışın güvencesi olabilecekken bizatihi savaşı kışkırtan bir tecrit anlayışıyla gidilecek hiçbir yer yoktur. Bütün bunları göz önüne aldığınızda İmralı'daki tecrit, vatana ihanetle eş anlamlıdır. Peki Sayın Öcalan’ın bugün yaşananlara yaklaşımı neydi? Ortak gelecek, ortak vatan diyordu. Herkesin kendisi olarak yaşayabileceği, kendisi olarak ifade zemini bulabileceği demokratik cumhuriyet diyordu. Sınırların olmadığı, sadece gevşek sınırların olduğu bir demokratik konfederalizm öneriyordu" şeklinde konuştu.

Önder sözlerini şöyle sürdürdü; "Bugün barış adına bölgeye ve ülkeye kim bir çift laf ederse, partisi ne olursa olsun, içinde savaş içermeyen, ‘kalkın gidelim şurayı fethedelim yakalım’ demeyen, ‘çözelim bu meseleyi’ diye başlayan her cümle Sayın Öcalan’ın mutlak geçmişte yaptığı belirlemelerden birisine yaslanmak zorundadır. Hal böyleyken artık mesele Sayın Öcalan’ın sağlığı, güvenliği olmaktan çıkmış, bu ülkenin geleceğine kast eden bir zemine dayanmıştır."

'BULABİLDİKLERİ TEK YOL DÜŞMANLIK'

İmralı’nın, devletin ne görmezden geleceği, ne de üzerine gidebileceği bir zemin olamadığını söyleyen Önder, "Bu anlamda Sayın Öcalan'la bir yılı aşkın bir süredir kimse görüşemiyor. İmralı'ya konulduğu günden beri zaten hiçbir hukuk kuralına sığmayan, insan haklarını tahrip eden bir yaklaşımla mutlak bir tecrit içerisinde. Şu an birçok insan, başta cezaevlerindeki tutsaklar olmak üzere Sayın Öcalan üzerindeki tecridin barışa tehdit olduğunu söyleyerek bir direniş başlatmışlardır. Hatırlayın, çözüm süreci böyle bir direnişin ardından başlamıştı. Her seferinde bu kadar enerji ve zaman kaybedene devlet adamı denmez, ahmak denir. İnsan deneyimlerinden ders alan bir canlıdır. Bugün devleti yönetenler muazzam bir varoluş savaşının içinde. Bulabildikleri tek yol da Kürt düşmanlığı, ama bu yolun da sonuna geldiler. HDP'yi kriminalize etmekle varılabilecek bir yol yok. Hangi kamuoyu araştırmasına bakarsanız bakın HDP'nin oyları bir santim gerilemiyor. Bu barışa, insanlığa, demokrasiye sadakatin bir göstergesidir."

Daha sonra söz alan Pervin Buldan ise "Sayın Öcalan’ın barış sürecindeki rolüne hep birlikte tanıklık ettik. Bir umut vardı, huzur vardı. İmralı Adası’na ya avukatlarının ya ailesinin ya da siyasi bir heyetin acilen gitmesi gerekiyor" dedi.

Dilek Öcalan da, "Türkiye kendi hukukunu bile hiçe sayarak, İmralı’da mutlak bir tecrit sürdürüyor. Talebimiz şahsımız adına değildir. Toplumun talebi, İmralı’daki tecridin kaldırılmasıdır" şeklinde konuştu.

HDP sırrı süreyya önder Dilek Öcalan Pervin Buldan imralı Abdullah Öcalan