'Kürdü, Türk'ü yerel yöneticiler içerideyken çözüm olmaz'

CHP Lideri Özgür, Abdullah Öcalan'ın çağrısı sonrası süreci değerlendirdi: Kürdü Türk'ü yerel yöneticiler içerideyken, kayyım uygulamaları devam ediyorken bu ülkede bir çözüm mümkün olmaz. Al ver pazarlığının içinde olmadık, sonunda da olmayız.

'Kürdü, Türk'ü yerel yöneticiler içerideyken çözüm olmaz'

Artı Gerçek - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuştu. 8 Mart öncesinde artan kadın cinayetlerine dikkat çeken Özel, İstanbul Sözleşmesini yeniden yürürülüğe koyacaklarını belirterek kadınlara "Tarihe not olarak düşüyorum. Bu grup İstanbul Sözleşmesi'ni yeniden yürürlüğe koyana kadar mücadeleniz mücadelemizdir." diye seslendi. Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Kartalkaya yangını ve Madımak katliamı üzerinden yüklendi ve "Sayın Erdoğan belli ki Kartalkaya'da da Madımak Katliamı'nda da yakanlardan yana, biz de yananlardan tarafız" dedi.

ÇÖZÜM İÇİN MECLİS'İ ADRES GÖSTERDİ

PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın yaptığı çağrı sonrasında sürece dair açıklamalarda da bulunan Özel, Kürt sorununun çözümü için yine Meclis'i adres gösterdi ve "Böyle bir sorun çözülecekse demokratikleşme ile Meclis çatısı altında çözülecek. Gazeteciler, Gezi tutukluları, Kürdü Türk'ü yerel yönetimciler içerideyken, kayyım uygulamaları devam ediyorken bu ülkede bir çözüm mümkün olmaz." dedi. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'un daha fazla sorumluluk alması gerektiğini de söyleyen Özel, " Al ver pazarlığının içinde olmadık, sonunda da olmayız.

Özgür Özel'in konuşmasının satır başları şöyle:

"Türkiye'de en önemli sorun kadına karşı şiddet durmuyor. 2024 yılını 445 kadın cinayeti ile kapattık. 2025'in bu kısa 2 ayında rakam 64'ü buldu bile. Kadınların maruz bırakıldığı şiddetin kaynağı sistemin ta kendisi. Ne oluyorsa bu ülkede, ne oluyorsa bu kadınlara iyi gelmiyor. Kadına karşı şiddete iyi gelmiyor. Kadın cinayetlerine iyi gelmiyor. Bu konuları uzun uzun konuştuk. Hafta boyunca konuşmaya devam edeceğiz. Madem ki Meclis çatısı altındayız, buradan salondaki kadınların huzurunda Türkiye'deki tüm kadınlara bir sözümüzü bir kez daha hatırlatalım. 100 yıl önce olduğu gibi 100 yıl sonra da.

Tarihe not olarak düşüyorum. Bu grup İstanbul Sözleşmesi'ni yeniden yürürlüğe koyana kadar mücadeleniz mücadelemizdir. Şimdi şimdi maalesef aslında bu içinde bulunduğumuz zor şartlardan nasıl bir umuda doğru yolculuğumuzun olduğunu, nasıl kararlı olduğunuzu, nasıl kararlı olduğumuzu gördük. Bizim bizim kitabımızda korkuya yer yok. Bizim kitabımızda umutsuzluğa teslim olmaya, yılgınlığa yer yok. Ama bu memleketi yıldırmak, umutsuzluğa sürüklemek, umudu değil korkuyu ve baskıyı örgütlemek isteyenler var. Onların yaptıklarına karşı kısa kısa değinmek, hatırlatmak, gördüğümüzü ve ne yaptığımızı söylemek durumundayım."

KARTALKAYA YANGINI: O CANLARIN HESABI SORULMADAN BU VİCDANLARDAKİ BU ATEŞ DİNMEZ

Büyük acı 40. gününde. Yüreği taş kesenlere karşı bu salon ve Kartalkaya'ya adalet isteyenler ateşi yüreklerinin altını yakan bir mumu hiç söndürmeyecek olanlardır. Biz o bir mumu Soma için de söndürmüyoruz, infilak eden havai fişek fabrikasında hayatını kaybedenler için de, Afyon için de, Çorlu tren kazası için de, Ermenek için de Sivas Madımak Oteli için de söndürmüyoruz. Nerede yüreğindeki o mum yüreğini yakmaya devam edenler varsa ahlaklı insanlar varsa iyi insanlar varsa onlara söz veriyoruz. Unutmuyoruz, unutturmuyoruz, affetmeyeceğiz ve teker teker hesabını soracağız. Bir yanda rapora korsan diyen sonra mahcup olan, kendi yazılarıyla mahcup olan Adalet Bakanı koltuğunda otursun. Bir yanda 10 güne bütün sorumlular hakim karşısına çıkacak deyip o günden beri susmuş olan İçişleri Bakanı otursun. Bir yandan bütün raporlar her şey sorumluluğunu işaret ettiği halde 78 candan sorumlu Turizm Bakanı otursun. Onları atayan her birini atayan Recep Tayyip Erdoğan'a şunu söylüyorum; bu işin siyaseti olmaz, bakan koruması olmaz, yandaş kayırması olmaz. Bu iş can meselesidir. O canların hesabı sorulmadan bu vicdanlardaki bu ateş dinmez. Bunu ya hissedeceksin ya hissedenlere saygı duyacaksın.

'YÜREĞİMİZ MADIMAK İÇİN YANMAYA DEVAM EDİYOR'

"Bir diğer taraf yüreğimiz Madımak için yanıyor dedik. Yanmaya devam ediyor 32 yıldır. Ama maalesef 35 canımızı yakarak öldürenlere yapılan muamele vicdanları kanatmaya devam ediyor. Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala için verdiği kararları uygulamayanlar Anayasa Mahkemesi'nin Sivas katilleri için 'iyi halden yararlanabilirler, terör örgütü üyesi değiller' kararı üzerine aslında insanlığa karşı bir suç olduğu için zaman aşımı olmayacağı halde bazı sanıkları zaman aşımından yararlandıranlar. Bazılarını çok daha beter durumdaki insanlar koğuşlarında can çekişirken onlara kullandırtmadığı hakları Hayrettin Gül ve Ahmet Turan Kılıç için af yetkisi kullananlar bu sefer de bir AYM kararını araçsallaştırarak bu şubat ayı içinde 29 caniden 23'ünü serbest bıraktı. 6 suçlunun da ilerleyen günlerde tahliye edilmesi bekleniyor. Ve Erdoğan zamanaşımı kararında mikrofon tutulduğunda şunu demişti. Milletimiz için hayırlı olsun. Sayın Erdoğan her zamanki gibi safını seçmiş. Biz de safımızı belli edelim."

Erdoğan görünen o ki Kartalkaya'da da, Madımak'ta da yakanlardan yana. Biz de yananlardan tarafız. Bu büyük yürek yangınlarının bu büyük bir yürek yangınlarının emsal olmaz."

'AL VER PAZARLIĞININ İÇİNDE OLMADIK, SONUNDA DA OLMAYIZ'

"Tayyip Erdoğan bu sorunu inkar etmiş bir siyasetçidir. Sayın Bahçeli'nin DEM grubunun elini sıkmasıyla başlayan süreci dikkatle, itinayla ve sorumluluğumuzu taşıyarak takip ediyoruz. CHP DEM Parti ile görüştüğünde terörist ilan ediliyorken, kayyım atamaya itiraz ettiğinde eleştirilmişse, CHP'nin bir belediye başkanı taziye için telefon açtığı için terör örgütü mensubu kabul edilip içeri atılırken heyet görevlendirmesinin önü açılıyorken CHP'ye bir özür bile dilemiyorlar. Bu sorunun Meclis çatısı altında çözülmesini savunuyoruz. Demokratikleşme adımları atılarak, kanunlar yapılarak çözülmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Tam bir samimiyet, şeffaflık ve toplumsal mütabakatla sürdürülmesi gerektiğinin atını çiziyoruz. 2015'te olduğu gibi Erdoğan tarafından nasıl felakate sürüklendiğini biliyoruz. Bugün de aynı yanlış bakış açısı olduğunu ifade ediyoruz. Dolmabahçe'de masa kurulup canlı yayın hazırlıkları yapılırken Erdoğan tarafından inkar edildiğini hatırlatıyoruz. Bu süreci 'Erdoğan doğru yönetiyor' diyenlere hatırlatıyorum; Erdoğan'ın Dolmabahçe mamasındaki tüm aktörlerle yine aynı masada olduğunu hatırlatırım. Müzakerelerin devlet tarafından yürütüldüğünü söylediğimizde DEM'den yalanlama yaptılar. Açık çağrı yapıyorum; Öcalan'a bir sihirli değnek değmesi ile, her şey yoluna girecek denmesiyle çözülmez, bunun gerçekliği yok. Böyle bir sorun çözülecekse demokratikleşme ile Meclis çatısı altında çözülecek. Gazeteciler, Gezi tutukluları, Kürdü Türk'ü yerel yönetimciler içerideyken, kayyım uygulamaları devam ediyorken bu ülkede bir çözüm mümkün olmaz. Çıkar ilişkilerine dayalı bir ilişki olursa bu işin sonunda Kürtler de Türkler de kaybeder. 2015'te doğru bir süreç yönetilmeseydi, o günden bu güne akan kan, gözyaşı olmazdı. Despotik bir iktidar herkesi pataklayıp hapse tıkacak, sonra da demokratikleşme konuşulacak. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, sorumluluk almalıdır. Al ver pazarlığının içinde olmadık, sonunda da olmayız.

chp Özgür Özel