Şenyaşar’dan sözünü kesen AKP'li vekillere: Katliam yapanları korumayın

Şenyaşar’dan sözünü kesen AKP'li vekillere: Katliam yapanları korumayın
AKP eski Milletvekili ve akrabaları tarafından ailesinin katledildiği günü Meclis’te anlatan Yeşil Sol Parti Urfa Milletvekili Ferit Şenyaşar, sözünü kesen AKP sıralarına, “Katliam yapanları korumayın” diyerek tepki gösterdi.

Artı Gerçek - Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Urfa Milletvekili Ferit Şenşayar, Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı ilk konuşmasında, Suruç'ta 14 Haziran 2018 tarihinde AKP eski Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve akrabaları tarafından babası ve iki kardeşinin katledilmesini anlattı. Katliamdan sonra Urfa’da annesi Emine Şenyaşar ile başlattığı adalet mücadelesinin kendisini Meclis’e getirdiğini belirten Şenyaşar, "Yaşanan bu adaletsizlik, 5 yıl boyunca Meclis’te gündeme geldi, ama adalet sağlanmadığı için halk beni Meclis’e gönderdi ve yaşadığımız bu adaletsizliği en sade şekliyle milletvekillerimize ve halkımıza anlatacağım” dedi.

‘KATLİAM YAPANLARI KORUMA’

“Evet, bir anne… Bu anneyi hepiniz çok iyi tanıyorsunuz. 5 yıl boyunca bu Meclis’te bu annenin adalet feryadı yankılandı, ama katliamı yapan iktidar partisinin bir milletvekili olduğu için adalet sağlanmadı” diyerek konuşmasına devam eden Şenyaşar’ın sözleri, AKP Giresun Milletvekili Nazım Elmas’ın “Diyarbakır annesi mi o” şeklindeki sataşmasıyla kesildi.

Bunun üzerine Yeşil Sol Parti Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “Bir sesinizi kesin lütfen ya! Bir saygılı olun, annesinden söz ediyor” dedi. Şenyaşar ise sataşmaya devam eden Elmas ve diğer AKP’li vekillere, “Konuşacaksan gel, burada konuş. Sözümü kesme! Katliam yapanları koruma” diye cevap verdi.

AKP’li vekillerin sataşması tutanaklara şöyle yansıdı:

“(AK PARTİ sıralarından gürültüler, “Önüne bak, önüne bak, kabadayılık yapma!” sesi)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) – Vekilim, siz devam edin.

FERİT ŞENYAŞAR (Devamla) – Müdahale etmeyin.

BAŞKAN – Lütfen, Genel Kurula hitap edin.

FERİT ŞENYAŞAR (Devamla) – Burada bir insanlık suçu var, burada bir katliam var. Katliam yapanları savunmayın.

REFİK ÖZEN (Bursa) – Siz laf atarken iyi!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) – Sen de sesini indir. Ya, insan biraz acıya saygı duyar ya, acıya, acıya! 2 kardeşini ve babasını kaybetmiş.

REFİK ÖZEN (Bursa) – Ya, tamam, Genel Kurula konuşsun. Kime parmak sallıyor?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) – Ayıp ya!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) – İnsanlıktan mı çıktınız ya!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) – Siz devam edin Vekilim.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen, hatibi dinleyelim. Lütfen.”

Şenyaşar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“30 yıldır Suruç merkezde bir iş yerimiz vardı. İş yerimiz vergi dairesine kayıtlı bir iş yeriydi -ben o dönem ücretli öğretmenlik yapıyordum- ve iş yerimiz 24 saat güvenlik kamerasıyla izlenmektedir. Eski vekiliniz, AKP'nin eski milletvekili iş yerimize giriyor ve saldırı emri vererek iş yerimizden ayrılıyor. Eski milletvekilinin arkasından gelen akrabaları ve yandaşları şu an iş yerindeki kamera görüntülerinde görüldüğü gibi silahını çıkarıp 20-30 kişiyle iş yerimize saldırıyor. Şurada, kasada bulunan kırmızı tişörtlü kişi benim ve olayda mucize eseri sağ olarak kurtuluyorum ve bu adalet mücadelemizi burada veriyoruz. İş yerimizde bu şekilde silahlı sopalı 20-30 kişiyle beraber saldırıyor ve iş yerimize bakan 5 kardeş olarak bize yapılan saldırıya karşı meşru müdafaa veriyoruz ve iş yerinde 4 kardeş, hepimiz ağır bir şekilde yaralanıyoruz. Yaralı insanlar nereye götürülür? Doğanın kanunu gereği hastaneye götürülür. Tedavi amaçlı bizi Suruç Devlet Hastanesine götürüyorlar ve ailemize karşı ikinci saldırı bir devlet hastanesinde meydana geliyor. İş yerinde vefat eden kardeşim iş yerindeki kamera kayıtlarına baktığımızda vücudunda… Ben adalet almak için… Bu acıları beş yıldır bize yaşatıyorsunuz ve bu katliamın arkasında duranlara, bu katliamı yapanları savunanlara da Allah aynısını yaşatsın diyorum. İş yerimizde kardeşime 3 el ateş ediyor ve sonra hastaneye kaldırılıyor ve hastanede vücudunda 17 tane mermi izi çıkıyor. Diğer kardeşim aynı şekilde katlediliyor hastane içinde.

'ANNEMİN GÖZÜNÜN ÖNÜNDE BABAMI ÖLDÜRDÜLER'

Babam 60 yaş üstü olduğu için iş yerimize bakmıyor, olayı duyuyor ve devlet hastanesine gidiyor çocuklarının durumunu öğrenmek için, annemle birlikte, şu an ağıtlar yakan annemle beraber çocuklarının durumunu öğrenmek için devlet hastanesine gidiyor ve annemin gözü önünde babamı linç ederek katlediyorlar hastanenin içinde; babamda kurşun yarası yok, tamamıyla linç ederek katlediyorlar. Hastane katliam davası dört buçuk yıl gizli kalıyor. Peki, hastanenin içindeki güvenlik kameraları, hep soracaksınız değil mi güvenlik kameraları nerede? Yani bir devlet hastanesinde, yüzlerce polisin, tanığın olduğu bir yerde hastanenin güvenlik kamera kayıtları çalınır mı? Buna kimse inanmıyor ve bu hastane güvenlik kamera kayıtlarının devlet arşivinde olduğunu biliyoruz, şu an savcılığa verilmese de bu iktidar değiştiğinde o kamera kayıtları ortaya çıkacaktır.

EMNİYET MÜDÜRÜ VE KAYMAKAM TANIK

Evet, ben, burada, hastaneyle ilgili bir katliam anlattım. Olayın bir tarafıyım ve mucize eseri olarak ben kurtuluyorum, benim söylediklerime inanmayabilirsiniz. Burada hastane katliamıyla ilgili bazı tanıkların da ifadelerini anlatacağım. Hastane katliamının tanığı dönemin Şanlıurfa Valisi Abdullah Erin’dir eğer ben hastaneden sağ kurtulmuşsam valinin sayesindedir, Allah’ın takdiridir. Vali feryat ediyor, olayı önlemeye çalışıyor ama etkisiz kalıyor. Sonrasında valiyle görüştüğümüzde valinin bana söylediği cümle ‘Ben elimden gelen her şeyi yaptım, göğsümü size siper yaptım ancak sizi kurtarabildim’ dedi. Olayın tanığı dönemin Tarım Bakanı Fakıbaba’dır. ‘Bu adaleti sağlayın’ şeklinde Cumhurbaşkanıyla görüştü, bu adalet sağlanmadığı için şu an İYİ Parti’ye geçti. Olayın tanığı dönemin Urfa Emniyet Müdürüdür, olayın tanığı hastane katliamının tanığı dönemin kaymakamı Kenan Aktaş’tır, şu an merkezdedir, detaylarını öğrenebilirsiniz.

TANIKLARIN İFADELERİNİ ANLATTI

Evet, hastanede bir katliam yapılıyor; hastane çalışanları var, doktorlar var, Emniyet var. Onların da bazı… Dava üzerinde gizlilik kararı kalktığı için birkaç kısa tanıkların ifadesini burada açıklayacağım. Hastane çalışanı Galip, ben soyadını açıklamıyorum çünkü Fakıbaba ‘Bu olayda bir adaletsizlik’ dediği için tehdit edildi ve ‘Beni yakalasalardı öldüreceklerdi’ şeklinde de açıklaması medyada bulunmaktadır. Sağlık çalışanı Galip nokta nokta kendine bıçak çekildiğini söylüyor. Doktor Mert nokta nokta soy adını söylemiyorum ve doktorun ifadesini aynen birkaç cümleyle açıklıyorum: ‘Birçok kişinin elinde silah olduğu…’ Kendisinin, doktorun kendisinin darbedildiğini… ‘Buradan canlı kimse çıkmayacak’ diye bağırdıklarını söylüyor. Emniyet Müdürünün raporunu açıklıyorum: ‘Polise de taş ve sopalarla saldırdılar.’ Hastanedeki saldırı sadece bize yapılmıyor, polislere de taş ve sopalarla da saldırıyorlar. Uzman Çavuş Gökhan -soyadını söylemiyorum- kalabalığın yollara taşlar koyduğunu, ambulans şoförlerinin rehin alındığını ve ambulanslara saldırıldığını açıklıyor. Evet, bizi hastaneye götürüyorlar. Hastaneden birkaç dakika önce -arkanıza saklanan- eski milletvekiliniz hastaneye giriyor, burada kamera kayıtları var, polislerin, polis araçlarının kamera kayıtları var, kırk beş dakika hastanenin içinde kalıyor ve bu katliamı yaptıktan sonra hastaneden arkasında gelen ailesiyle beraber, yandaşlarıyla beraber hiçbir olay olmamış gibi elini kolunu sallayıp polislerin arasından ayrılıp gidiyor.

AMBULANS ŞÖFÖRÜNÜ REHİN ALMIŞLAR

Eşit yurttaşlıktan bahsediyoruz. Burada 2 tane fotoğraf var: Bizim yaralılarımızı taşıyan ambulans, 2 ambulans kullanılamaz hâle geliyor. Burada hâlâ ambulansın üzerinde parke taşı var, ambulans şoförleri rehin alınmış, ambulansların tekerlerine silahla sıkılmış ve beş yıl önce bu olay oluyor, bu ambulansla ilgili hâlâ bir soruşturma başlatılmış değil.

KARŞI TARAFIN YARALILARINA AMBULANS UÇAK

Karşı taraftan da yaralılar oluyor ve bu yaralılar ambulans uçaklarla Ankara'ya getiriliyor. Bu mu adaletiniz, bu mu eşitlik? Evet, olay iki yıl gizli kalıyor ve gizli kalırken, bir gizlilik kararı varsa, aramızda hukukçular var, o gizlilik kararı iki taraf için geçerli oluyor. Burada olaydan iki gün sonra şu an ismini anmak istemediğim İçişleri Bakanı medyaya çıkıyor, iş yerimizin görüntülerini, on saniyelik görüntüsünü medyayla paylaşıyor ve diyor “Hani nerede uzun namlulu silahlarla saldırmışlar? Milletvekili nerede, herhangi bir uzun namlulu silahlarla saldırmamıştır.” Burada iş yerimize yakın MOBESE kayıtları var ve MOBESE kayıtlarında elinde uzun namlulu silah bulan kişi iş yerimize saldırmaya kalkışıyor ve burada da Emniyetin raporu var, raporda açıklıyor.

ADALETSİZ HERGÜN YÜZÜNÜZE ÇARPACAK

Olay üzerinden beş yıl geçti, katliam yapanlar dışardadır ama beş yıldır bir kardeşimiz tutuklu ve rehin olarak hâlâ cezaevinde bulunuyor. Annem beş yıldır mücadele ediyor, şu anda ameliyat olmuş, 6 Ekim’de duruşmamız var, bu duruşmada adalet sağlanmadığı takdirde annemle birlikte hem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde hem de Adalet Bakanlığı önünde mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu adaletsizlik giderilmediği taktirde de bu adaletsizlik her gün bu Mecliste yankılanacak ve yüzünüze çarpılacaktır.” (MA)

Öne Çıkanlar