TİP Genel Başkanı Erkan Baş Meclis’ten seslendi: Burası A Haber stüdyosu olmayacak

İşçi grevlerini de değerlendiren Baş, 'Adaletsizliğin olduğu yerde grev yapmak temel bir haktır ve aksi kesinlikle düşünülemez' dedi.

TİP Genel Başkanı Erkan Baş Meclis’ten seslendi: Burası A Haber stüdyosu olmayacak

ARTI GERÇEK- TİP Genel Başkanı Erkan Baş, AKP milletvekillerinin, muhalefet vekillerinin konuşmasını engellemek için sadece şubat ayı içerisinde tam 68 defa açıklama yaptığını belirterek, "Burası A Haber stüdyosu olmayacak" dedi.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) haftalık basın toplantısı düzenledi.

AKP hükümetinin muhalefetin sesini kısabilmek için elinden geleni yaptığının altını çizen Baş, "1 yılda konuştuğunuz kadar konuşmayı 1 aya sıkıştırma nedeniniz bizim sözümüzü kısmaksa bilin ki bunu asla başaramayacaksınız, burası sizin hamaset sahneniz değil milletin kürsüsü… Meclis Basın toplantısı odasını A Haber stüdyosuna çevirmenize izin vermeyeceğiz. Neredeyse bütün basına el koymuşsunuz, burayı da kapatmaya çalışıyorsunuz… Burada duyulmayınca açlığın yoksulluğun zulmün görünmez olacağını mı sanıyorsunuz? Bizi Meclis TV’de sansürleseniz işçilerin çektiği videolarda duyacaksınız, kadın eylemlerinde sokakta duyacaksınız, gençlerin gür sesli isyanında duyacaksınız. Biz onların sesiyiz. Bu sesi kısamayacaksınız" dedi.

‘İŞÇİLİK GURUR VERİCİ BİR ŞEYDİR’

Türkiye’de hakları için mücadele eden işçileri gündeme getiren Baş, "İşçilik gurur verici bir şeydir" dedi. Baş sözlerini şöyle sürdürdü:

"İşçilik, başkasının emeğini ve hakkını sömürmeden, çoluğuyla çocuğuyla onurlu bir yaşam sürmek anlamına gelir. İşçi olmak demek, bir toplumdaki tüm değerleri üreten olmak demektir. İşçi sınıfı, kolektif bir çalışmayla toplumun yaşaması için gereken her şeyi üretir. Onların ürettikleri üzerinden büyük servetler elde eden küçük bir azınlık ise işçilerin asla elde edemeyecekleri sefil ve şaşalı bir hayat sürer. Siyaset de burada başlar. Evet esas siyaset, patronların ve işçilerin bir sınıf olarak davranmasıdır. Bir partinin, elbette bir insanın da solcu ya da sağcı olduğunu anlamak için, toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan emekçilerin hakları ve özgürlükleri konusundaki tavrına bakmanız yeterlidir. Devamını söylemeden önce bir kere daha altını çizmek istiyorum, biz işçi kardeşlerimizin bırakalım 3 bini 4 bini, hakkını alamadıkları bir damla ter için dahi verdikleri tüm hak mücadelelerinde yanlarındayız. Koşulsuz-şartsız, amasız-fakatsız emeği ve alın teri için direnen tüm işçilerin mücadelesini büyütmek ve halkımıza duyurmak için sorumluluk hissediyoruz."

‘GREV YAPMAK TEMEL BİR HAKTIR’

Son dönemlerde artan işçi grevlerini de gündemine alan Erkan Baş sözlerine şöyle devam etti:

"İşçiler bu grevler boyunca ne istediler? İstedikleri şuydu: İşverenin önerdiği ücretler bizim geçinmemize yetmiyor. Belediyeler tarafından kamuoyuna servis edilen rakamlar bizim aldığımız ücretleri yansıtmıyor. Yalnız o belediyelerde çalışan işçiler değil, tüm belediyelerde çalışanlar, bu ülkede yaşayan milyonlarca emekçi, yol, yemek, sosyal hak ve ikramiyeler dahil edildiğinde dahi yoksulluk sınırının neredeyse yarısı ücretlerle çalışıyor. Oysa bu en temel talebin karşısında AKP’lilere yakışır şekilde grevi amacından saptıran, işçileri-emekçileri şımarıklıkla suçlayan bir anlayış peydah oldu, psikolojik ve gerektiğinde fiziksel olarak grev kırıcılığına kalkışıldı. Bir kez daha altını çiziyoruz, adaletsizliğin olduğu yerde grev yapmak temel bir haktır ve aksi kesinlikle düşünülemez.

'İŞÇİLERİ HEDEF ALAN KARŞISINDA BİZİ BULUR’

"Ve ayrıca halkımıza seslenmek istiyorum: Eğer sahildeki yalısının bahçesinde spor yaparken "Sakin ol şampiyon, evimdeyim" tweeti atanlardan veya beşli çete ile halkın birikimlerini arasında bölüşen Saraylılardan değilseniz Türkiye’nin her bir karış toprağında her işçinin çıkacağı grev nihayetinde sizin lehinizedir, sizin haklarınız ve çıkarlarınız için yapılmaktadır. Bu ülkede grevler AKP tarafından yasaklanmaktadır. İşçileri hedef alan karşısında bizi bulur!"

'KADIN CİNAYETLERİ, UYGULANMAYAN AİHM KARARLARI... İŞTE AKP'NİN İNSAN HAKLARI EYLEMLERİ BUNLARDIR'

Erkan Baş, Erdoğan’ın ‘İnsan Hakları Eylem Planı’ açıklamasıyla ilgili ise şunları söyledi:

"İnsan Hakları konusunda eylem planı açıklayacakmış… Sevgili yurttaşlar Türkiye nüfusa oranla cezaevindeki tutuklu ve hükümlü sayısında dünyanın ilk sıralarında. 12 yaşın üzerinde her 1000 kişiden 4’ü cezaevinde. Uzun tutukluluk süreleri konusunda rekor kırmaya devam ediyoruz. Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş başta olmak üzere, siyasi tutuklularla ilgili sorunlar devam ediyor ve ne Anayasa Mahkemesi ne de AİHM kararları uygulanıyor. Kadın cinayetleri hız kesmeden devam ediyor. Kadın ile erkeği eşit görmediğini açıkça ilan eden bir iktidarla karşı karşıyayız. En yetkili ağızlardan, LGBTİ+’larla ilgili, insan haklarına açık saldırı anlamına gelen ayrımcılık ve resmi makamlardan yine ayrımcı uygulamalar devam ediyor. Ev hapsi, elektronik kelepçe gibi zorbaca uygulamalar yaygınlaşıyor. Geçen hafta söylemiştim. Daha geçen hafta, 4 genç bizzat polisler tarafından evlerinin önünden kaçırıldı. Şiddete maruz kaldılar, ölümle tehdit edildiler. Gözaltında ve cezaevinde insanlık dışı uygulamalar, çıplak arama da dahil olmak üzere çeşitli kötü muamele ve işkence iddiaları sürekli dile getiriliyor. İşte AKP iktidarının insan hakları eylemleri bunlardır."

‘KADIN CİNAYETLERİ CİNSKIRIMI BOYUTUNA ULAŞTI’

Konuşmasının son bölümünde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün yaklaştığını hatırlatan Baş, kadınların Türkiye’de Coronavirus salgınının yanında bir de kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetle mücadele etmek zorunda kaldıklarını söylerken, "Kadın emeğinin ve kadın eşitlik özgürlük mücadelesinin ne denli önemli olduğunu hepimiz pandemi ile birlikte bir kez daha görmüş olduk" ifadelerini kullandı.

Baş şunları kaydetti:

"Pandemide en çok kadınların işsiz bırakıldığı, en çok kadınların yoksullaştığına şahit oluyoruz. Eve kapanmalar nedeniyle yaşlı ve çocuk bakımı, bakım ve ev işleri, çocukların eğitimi kadınların sırtına yükleniyor. Bunların yanında kadınlar ve LGBTİ+’lar bizzat devlet yetkilileri tarafından neredeyse/sanki pandeminin sorumlusuymuş gibi hedef gösteriliyor. Bunlar yetmiyormuş gibi pandemi koşullarında kadınlar sürekli devlet yetkilileri tarafından sırtı sıvazlanan, aflarla, tahliyelerle sokaklara salınan erkek şiddetiyle ve adaletsizlikle baş etmeye çalışıyorlar. Peki tüm yurttaşlar için çalışma yürütmesi, yasa çıkarması gereken Meclis ne yapıyor?

"Kadınların LGBTİ’lerin yaşam hakkı için son derece önemli olan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayı, 6284 sayılı kanunu kaldırmayı, kadın ve çocukların nafaka hakkını gasp etmeyi gündem yapmaya çalışıyor. Bir kez daha söyleyelim o zaman kadınların yasal kazanımları üstündeki gölgenizi çekin. Aynı zamanda tüm yurttaşlarımızı kadınların 8 Mart haftası nedeniyle yükselttikleri sese kulak veremeye, eylem ve etkinliklerine destek olmaya davet ediyorum."

HDP chp akp TBMM tıp Erkan Baş