Tuncer Bakırhan Antep'te konuştu: İktidarı, devlet aklını bir kez daha müzakereye davet ediyoruz

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan Antep'te konuştu: Bu ülkenin geleceği için, 86 milyon için, demokrasi için, tekrar iktidarı, varsa bir devlet aklını çözüme, müzakereye, Kürt sorununu demokratik yollarla çözmeye bir kez daha davet ediyoruz

Sinan ŞAHİN

ANTEP - Bugün DEM Parti Antep İl Örgütü 2. Olağan Kongresine DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, EMEK Antep Milletvekili Sevda Karaca, BİRTEK SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen, Barış Anneleri ve partililer katıldı. Konuşmasına Kürt sorununa değinerek başlayan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, iktidarı tekrar çözüm süreci başlatma çağrısı yaptı ve şöyle konuştu:

"Kürt meselesi bizim Türkten, Araptan, Azeriden Çerkezden farklı olan dilimizin, kültürümüzün, politik tercihlerimizin yaşam bulmasıdır. Kürt meselesi nasıl çözülür? Kürtlerle çözülür. Bu ülkenin ortak aklıyla çözülür. Bu ülkenin bütün siyasi partileri, toplumsal örgütlerinin katıldığı bir zeminde çözülür. Kimle çözülür? Şimdi biz diyoruz ki Türkiye'nin rahat nefes aldığı iki yıl var; 2013 ile 2015 yılları arasındaki çözüm süreci. Hatırlarsanız, asker cenazeleri, silahlı güçler, PKK'li gençlerin cenazeleri gelmiyordu. Türkiye ekonomisinin pik yaptığı, insanların artık umutla uyandıkları, birbirlerine selam verdikleri, kamplaşmanın kutuplaşmanın olmadığı iki yıl yaşadık. Bu iki yılda ne oldu? Sayın Öcalan dedi ki 'demokratik bir cumhuriyette birlikte yaşayalım'. O zaman devlet aklı da buna biraz yaylandı ya da işine geldiği için bir çözüm masası kurdu"

'HİÇBİR ZULÜM DAİM DEĞİL'

Ortak yaşam vurgusu yapan Bakırkan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şimdi bizim birlikte yaşama dışında şansımız var mı? Bizim gidecek başka evimiz yok. Bu topraklar bizim. Bin yıllardır bu topraklarda birlikte kardeşçe yaşıyoruz. Bin yıllarca daha da yaşayacağız. Bugünkü ırkçı, milliyetçi, yok sayan, reddeden yönetimler birgün gidecek. Hiçbir şey sonsuz değil. Hiçbir zulüm daim değil. Birgün muhakkak Kürt gençleri, Türk gençleri, bu ülkede yaşayan bütün halklar, 'Ya bu Kürt kardeşlerimiz bizim gibi konuşmuyor. Bu Kürt, Alevi yurttaşlarımız, Tahtacı yurttaşlarımız, Gayrimüslimler bizim gibi ibadet etmiyorlar. Başka bir ibadet biçimleri var' diyecekler .Birgün Kürt gençlerinin, Türk gençlerinin ölmesini sağlayan bu anlayışı kesinlikle yerle bir edecekler, nalet okuyacaklar"

'NEYİ ÇÖZDÜNÜZ?'

Red ve inkar politikalarını eleştiren Bakırkan, "Şimdi yeniden sesleniyoruz. Ya kardeşim, bir değil iki değil 25-30 milyon Kürt yaşıyor, ne yapacaksın bunu? 100 yıldır bastırdın, cezaevine attın, cezalandırdın, açlıkla imtihan ettin. Dilini inkar ettin, reddettin, Türktür dedin, başka birşey dedin. Çok ileri gittiler, inancımıza dahi dil uzattılar. Neyi çözdünüz? Devletin 100 yıllık politikasıydı tutsaydı bu salon böyle dolar mıydı? Dün Akdeniz'de halk buluşmasına on binler gelir miydi? Demek ki devlet aklı bir yerde yanlış yapıyor" dedi.

'KÜRT MESELESİNİ ÇÖZMEK İSTEMEYEN ASIL BÖLÜCÜLERDİR'

Bakırhan, şöyle devam etti:

"Kürt meselesini çözmek istemeyenler bu ülkenin düşmanlarıdır. Kürt meselesini çözmeyenler asıl bölücülerdir. Kürt meselesini çözmeyenler bu halkları karşı karşıya getiren, düşmanlaştıran çok kötü bir ruhsal anlayışa sahiptirler. Cezaevlerinde açlık grevleri de var. Cezaevlerindekiler artık diyor ki: Be kardeşim artık yeter. Kavga yeter. Aşımızdan, ekmeğimizden bu savaşa giden, bu mermiye, topa giden paralar gitmesin. Ne olsun? Kürt anasını görsün, dilini konuşsun, seçmiş olduğu iradesiyle kentlerini yönetsin. Neyi amaçlıyorlar?"

İKTİDARA MÜZAKERE VE ÇÖZÜM ÇAĞRISI

Çözüm çağrısı yapan Bakırkan, şöyle dedi:

"Şimdi çağrımız budur: Tekrar bu ülkenin geleceği için, bu ülkedeki gençler için, yoksullar, emekçiler için 86 milyon için, demokrasi için, demokratik cumhuriyet için, tekrar iktidara varsa bir devlet aklını çözüme konuşmaya müzakereye, Kürt sorununu demokratik yollarla çözmeye bir kez daha davet ediyoruz."


" />

'HEM MÜCADELE EDECEĞİZ HEM DEMOKRASİ DERSİ VERECEĞİZ'

DEM Parti'nin adalet, kardeşlik, barış mücadelesi verdiğini belirten Bakırhan, "Aynı zamanda da bu merkeziyetçi, bu tekçi zihniyete karşı demokratik bir ders veriyor. Eş başkanlık sistemi demokratik bir dersti. Halk oylamasıyla adaylarını belirlemek demokratik bir dersti. Biz bunlarla hem mücadele edeceğiz hem demokrasi dersi vereceğiz" dedi.

'DEMOKRASİ DÜŞMANI ANLAYIŞI SANDIĞA GÖMMELİSİNİZ'

Bakırhan, Antep'teki yerel yönetimi de şu sözlerle eleştirdi:

"Antep'e 20-30 yıl önce de gelip gidiyorum. Gerçekten çok güzel bir kentti. Şimdi milyonlarca insanın yaşadığı, yeşil alanın olmadığı, gri bir kent haline dönüştü. Ve bu gri kentle övünüyorlar. Siz Antep halkı bunu kabul etmemelisiniz. Antep'in kötü yönetildiğini en iyi siz biliyorsunuz. Dolayısıyla Antepliler olarak, bu talancı, bu demokrasi düşmanı, bu emekçinin yoksulun derdine derman olmayan, sermayedarlar için bu yerel yönetimler anlayışını sandıkta gömmelisiniz. Gücünüzü dayanışarak, işbirliği yaparak ortaya koymalısınız"

'MUHALEFETİN DE İŞBİRLİĞİNE NE KADAR KAPALI OLDUĞUNU GÖRDÜK'

Tuncer Bakırkan yerel seçim için de ortak mücadele vurgusu yaptı:

"Bizler tek tek kendi partilerimizle, kendi aramızda mücadele ederek bu haksızlığı, hukuksuzluğu durduramayız. Dolayısıyla Antep halkı kent uzlaşısıyla; Kürdün, Arabın, emekçinin, yoksulun, Alevinin, kadının, gençlerin içerisinde yer aldığı bir dayanışmayla aslına bu seçimlere girmesi gerekiyordu .Evet geç kalındı çünkü her siyasi partinin kendisine göre kırmızı çizgisi ve bahaneleri vardı. Biz bu dönem kırmızı çizgileri ortadan kaldırdık.Kötü yönetenlere karşı, sağcı, ırkçı milliyetçi, halkları inançları yok sayan bu anlayışa karşı halkımıza dedik ki: Yerel demokrasiyi güçlendirmek için diğer siyasi partilerle, kurumlarla ortaklaşarak adaylarınızı belirleyin.Türkiye'nin birçok yerinde de partimiz kent uzlaşısı için elinden geleni ortaya koydu. Ama maalesef sadece iktidar değil, muhalefet de ortaklaşmaya, işbirliğine, güç birliğine ne kadar kapalı olduğunu bir kez daha gördük"

'İTİRAZ EDENLER DEMOKRATİK BİR ZEMİNDE BULUŞMALI'

"İtiraz edenler bir araya gelmeli" diyen Bakırkan, şöyle devam etti

"İtiraz edenler demokratik bir zeminde buluşmalı. Bu sistemi beğenmeyenler ortaklaşmalı. Bu talan sistemi değişmelidir diyenler bir araya gelmeli şiarıyla hareket etmelidir. Önümüzdeki yerel seçimlerde de başta Türkiye'nin birçok yerinde kent uzlaşısı ile belirlediğimiz adaylarımızla seçime gideceğimizi belirtmek istiyorum... Kendinize güvenin, umutlu olun, dik olun. Yürüttüğünüz demokrasi mücadelesinin ne kadar onurlu bir mücadele olduğu bilinciyle bir arada olun. Kazanırız, kazanmayız demeyin. Başka bir parti kazanır demeyin. Kesinlikle partimizin belirlemiş olduğu adaylarının yanında kenetlenerek Japonya'da Kürdün anadilde eğitimini dahi reddeden bunlara, demokrasi düşmanlarına, kayyımcı zihniyete dersini verin."

KÜRTÇE OYUNUN YASAKLANMASINA TEPKİ

Zeugma Müzesi Kültür Merkezi'ni 'Qral û Travîs' adlı Kürtçe oyunu yasaklamasını eleştiren Bakırhan, şöyle dedi:

"Kürdün tiyatrosunu, dilini yok sayan bu Antep merkezine marka kent diyebilir miyiz? Demokrasi kenti diyebilir miyiz? Bunlar sadece tiyatrolarımızı yasaklamıyorlar. Japonya'da yaklaşık 10-15 bin civarında bir Kürt topluluğu var. Kürtler, Japonya devletine anadillerinde eğitim görmek istediklerini söylediler. Japonya Milli Eğitim Müdürü de sınıflar tahsis etti, öğretmenler buldu. Burada Kürt tiyatrosuna karşı çıkanlar, Ahmedi Xani ismine karşı çıkanlar, Celadet Berdirhan ismine karşı çıkanlar ne yaptılar? Japonya devletiyle ciddi bir kriz yaşadılar. Neymiş Mahlakanlı Kürtlerin çocukları Japonya'da niye Kürtçe konuşuyormuş. Bu ülke sadece kendi sınırları içinde yaşayan Kürde düşman değil. Sibirya'da, Japonya'da, dünyanın neresinde olursa olsun, Kürt lâl olsun, dilini konuşmasın, kimliğine sahip olmasın, kendi iradesini seçmesin diyor."

'KÜRTLERİN DİLİNİ KONUŞAMAMASI DİĞER PARTİLER İÇİN DE AYIP DEĞİL Mİ?'

"Kürdün dilini konuşmasının bu ülkeye ne zararı var?" diyen Bakırkan, şöyle devam etti:
"Malazgirt'te kapıyı açanlar, Çanakkale'de bu ülkenin kurtuluşu için canını verenler, vergi verenler, askerliğini yapanlar, bu ülkenin en zor döneminde Türkiye halkları ile dayanışan, birlikte olan, Türkiye demokrasisinin savunuculuğunu yapan Kürtlerin dilini konuşmaması Saadet Partililer, Yeniden Refah Partililer DEVA Partililer, Gelecek Partililer, CHP'liler için de bir ayıp değil mi? 21. yüzyılda bir ülkede 20 milyonun üzerinde bir halk dilini konuşamıyorsa bu 86 milyonun ayıbıdır. Kardeş olacağız, barış içerisinde yaşayacağız, birbirimizi kucaklayacağız, dışardan oynanan oyunlar karşısında yek vücut olacağız ama biraz adil olacağız, biraz vicdanlı olacağız."

'KÜRT MESELESİ ÇÖZÜLMEDİĞİ MÜDDETÇE HER KÖTÜLÜĞÜ YAPACAKLAR'

Bakırkan, "Kürt meselesi adil, eşitlikçi bu ülke halklarının rıza gösterdiği, ortak bir akılla çözülmediği müddetçe bunlar ırkçılık, milliyetçilik, vatan, beka perdesiyle birlikte her kötülüğü yapacaklar" dedi.

'ANTEP'TE BELEDİYENİN ALDIĞI KARARLARIN YÜZDE 80'İ İMAR RANTI'

AKP'li Antep Büyükşehir Belediyesi'ni eleştiren Bakırkan şöyle konuştu:

"Ben de Siirt'te Belediye Eşbaşkanlığı yaptım. Biz ihalalerimizi halka açık, şeffaf yapıyorduk. Bütün kent dinamikleri böyle salona geliyordu, tekliflerini yapıyordu. Siirt halkı için en yararlı olan teklifi kim verdiyse ihaleyi alıyordu. Şimdi ben buraya gelmeden Antep Büyükşehir Belediyesinin yapmış olduğu, meclisten geçen kararlar nedir diye baktım, merak ettim. Normalde bir mülteci, göçmen kentidir. Mültecilerin entegrasyonu için aş bulması için, insanca yaşaması için Antep'te yaşayan yoksulların, emekçilerin daha rahat ve huzurlu nefes aldıkları bir Antep için kararlar alınması gerekirken, Antep'te ucuz su içmeleri için rahat ulaşım için karar alınması gerekirken. Antep Büyükşehir Belediye Meclisi'nin aldığı karar imar rantı. İmar demek rant demektir, para demektir. Bir belediye meclisindeki karaların yüzde 70'i 80'i imarla ilgili ise bilin burada hizmeti yokadalet yok, huzur yok. Rant var, çevresine, partilerine bir peşkeş çekme hali var. Bunlar ülkeyi yönetemedikleri gibi bu kenti de yönetemiyorlar" diye konuştu.

'TÜRKİYE, LİBYA'DA, GÜNEY KÜRDİSTAN'DA, ROJAVA'DA NE YAPIYOR?

Bakırkan, insanların artık geçinemediği için intihar ettiğini, cinnet geçirdiğini vurguladı. İktidarın dış politika alanlarındaki uygulamalarını eleştiren Bakırkan, "Bir ülke kendi ekonomisine, kendi demokrasisine, kendi ülkesindeki özgürlüklere yoğunlaşması gerekirken Libya'da, Güney Kürdistan'da, Irak'ta, Rojava'da, Suriye'den ne yapıyor sorusunu bir kez daha buradan yenilemek istiyoruz. Türkiye'nin ihtiyacı olan dışındaki ülkelere asker göndermek değil, silah ihraç etmek değil. Türkiye'nin ihtiyacı; kendi ülkesindeki demokrasiye, özgürlüklere Ortadoğu'daki bu çatışmalara, bu savaşlara iyi bir örnek olmaktır, model olmaktır. Savaşsa ,çatışmayla modern olunmayacağını Antep çok iyi biliyor. Bakın Suriye Savaşına Türkiye dahil olmasaydı bugün Suriye'de yaşayan 100 binlerce insan Antep'te olmayacaktı, Antep'e göç etmeyecekti. Suriye'de biz barışın yanında dursaydık, Kürtler demokratik haklarını elde etsin deseydik Antep'te nüfus bu kadar yoğun olmayacaktı. Suriyeli kardeşlerimiz, Suriyeli emekçiler, yoksullar göç etmek zorunda kalmayacaktı" dedi.

'SAVAŞ POLİTİKALARINA İTİRAZ ETMELİYİZ'

Bütün siyasi partilerin savaş politikalarına karşı çıkması gerektiğini dile getiren Bakırhan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dolayısıyla DEM Parti demeden başka siyasi partiler demeden de bizden Türkiye'nin başta Ortadoğu'da bu savaş politikalarına hizmet eden, çatışmalara hizmet eden siyasetine itiraz etmeliyiz. Sadece biz Türkiye Rojava'yı niye bombalıyor dememeliyiz. Saadet Partili, Yeniden Refah Partili, Cumhuriyet Halk Partili ve diğer siyasi partiler de bunu demelidir. Bizler bu savaş politikalarını izlediğimiz müddetçe daha çok göçmen almaya, daha çok mülteci almaya, daha çok işsizleşmeye, daha çok aşımızdan ekmediğinizden kısmak zorunda kalacağız. Çünkü bu ülkeyi yönetenler 'biz açız' dediğimizde 'merminin fiyatı kaç lira' diye soruyorlar. Bizler de Türkiye hakları olarak onlara merminin fiyatını bilmiyoruz ama bu ülkenin mermi ihraç etmesine ihtiyacı olmadığına haykırmalıyız" diye konuştu.

'BİZİM ADAYLARIMIZI BAŞKA YER DEĞİL HALK BELİRLER'

Partilerinin iki yılda dört kez isim değiştirdiğine dikkat çeken Bakırkan, "Dünyanın en antidemokratik, en faşizan ülkelerinde bile iki yıl içerisinde bir parti ismini değiştirmez dört defa. Hangi koşullarda mücadele ettiğimizi, nasıl ağır şartlarda direndiğimizi siz değerli halkımız herhalde çok iyi biliyordur. Çünkü bunu en çok yaşayanlar sizlersiniz. Şimdi biz bütün bu zulüm politikalarına kayyımcı sisteme, bu yok eden, yoksullaştıran, özgürlük düşmanı, demokrasi düşmanı anlayışa karşı ne yaptık biliyor musunuz? Bize diyorlardı ki DEM Parti'nin adayları başka yerlerden belirleniyor. Biz ne yaptık? Bugüne kadar dünyada hiçbir yerde olmayan bir sistem uyguladık. Sandıkları Amed, Batman, Siirt, Kars, bütün Kürt illerinde halkın önüne koyduk. Dedik ki halkımız adaylarını seçsin. Bizim adaylarımızı başka yer değil, halk belirler. Ama AKP'nin adayları Saray'ın karanlık koridorlarında belirleniyor. AKP'nin adayları tek kişi tarafından belirleniyor" dedi.

EŞBAŞKANLIĞA AYHAN VE SATAN SEÇİLDİ

Kongrede DEM Parti Antep İl Eşbaşkanlığına Hacer Ayhan ve Mehmet Satan seçildi. Kongreye CHP Antep İl Teşkilatı, Saadet Partisi Şehitkamil İlçe Teşkilatı, Özgürlük İçin Hukukçular (ÖHD) ve İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) Antep şubeleri ile Antep 78'liler Meclisi üyeleri de katıldı.