Bakırhan: İşbirliği olmuyorsa DEM Parti ile ilgili bir durum yok

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Mersin'de sivil toplum temsilcileriyle buluştu. Yerel seçimlerde ittifak tartışmalarıyla ilgili konuşan Bakırhan, "İşbirliği olmuyorsa DEM Parti ile ilgili bir durum yok" dedi.

Abidin YAĞMUR


MERSİN - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin Mersin İl Örgütü tarafından Akdeniz ilçesinden bulunan Nobel Oteli’nde düzenlediği etkinlikte sivil toplum örgütleri temsilcileriyle buluştu. Buluşmaya kentte bulunan birçok siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilci katıldı.

Burada konuşan Bakırhan, "Mersin'deki bütün hakları, inançları temsil eden bu mozaik gerçekten bizi sevindirdi. Aslında tam da DEM Parti bu salonda oturan bileşenler demektir. DEM Parti; Kürttür, Alevidir, emekçidir, yoksuldur, Tahtacıdır, kadındır, ekolojisttir, feministtir, gençtir. Dolayısıyla bugün bu salonda arkadaşlarımla birlikte olmaktan dolayı büyük mutluluk duydum" dedi.

FİLİSTİN VE ROJAVA ÖRNEĞİ

Dayanışma çağrısı yapan Bakırhan, Filistin ve Rojava'da yaşananlara dikkat çekti. Bakırhan, "Biz devrimciler, demokratlar, Kürtler, toplumun bütün renklerini oluşturanlar konuşarak dayanışarak, anlaşarak, anlayarak yol alabiliriz. Çünkü zor bir süreçle karşı karşıyayız. Dünya hiçbir dönem olmadığı kadar adaletsiz olmadı. Adalet yok, adalet adına oluşturulan kurumların bir işlevi, bir karşılığı yok. Olsaydı, Filistin'deki kıyımı, katliamı, işgali görürdü. Olsaydı, Rojava'da çocukların, okulların, enerji, eğitim sahalarının üzerine toplar yağmazdı. Olsaydı yine demokrat insanca yaşamak isteyen gençler, aydınlar, yazarlar hergün idam sehpasına gitmezdi" diye konuştu.

'BAŞKA BİR KURTULUŞUMUZ YOK'

40 yıldır demokrasi olsun, özgürlük mücadelesi verdiklerini vurgulayan Bakırhan, "Kürt ile Arap'ın bir sorunu yok. Alevi ile Sünninin bir sorunu yok. Bunu yaratanın sistemin kendisi olduğunu anlatmaya çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz. Başka bir kurtuluşumuz yok. Kürt'ü kapsamayan, Alevi'yi, Tahtacı'yı kapsamayan, emekçinin adil yaşamansının, geçimini düşünmeyen, bu konuda kaygılanmayan hiçbir sistemin başarıya ulaşma şansı olmadığını belirtmek istiyorum" dedi.

'BİR YILDA 740 BİN ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ KAYDINI DONDURDU'

Dünyayı saran kaos ve kriz dalgasının Türkiye'de de kendisini hissettirdiğini söyleyen Bakırhan, şunları söyledi:

"Paranın pul olduğu, insanların artık geçinemediği, bir yılda 740 bin öğrencinin üniversiteyi bıraktığı ya da kaydını dondurduğu bir ülkeden bahsediyoruz. 740 bin öğrencinin kaydının neden dondurduğunu biz çok iyi anlıyoruz ama sistemin bunu anladığını düşünmüyorum.

Türkiye'de asgari ücretle insanlar geçinemiyor. Türkiye'de emekçiler açlık sınırının altında bir yaşamla mücadele ediyorlar. Bir kart toplumu olduk. En yoksul emekçinin cebinde bile iki üç tane banka kartı bulunuyor. Birinden çektiği parayı öbürünün asgarisine yatırıyor, ordan çekiyor diğerine yatırıyor."

'MHP IRKÇILIK VE MİLLİYETÇİLİK YAPMASA NEYİN SİYASETİNİ YAPACAK?'

Sistemin ırkçılık ve milliyetçilikten beslendiğini vurgulayan Bakırhan, "Kürtler ya da Araplar birbirleriyle gerçekten ciddi bir sorun mu yaşıyor? Hayır. Sorunu yaşatmak isteyen sistemin kendisidir çünkü onlara kan veren, can veren milliyetçiliktir ırkçılıktır. Şimdi MHP, milliyetçilik ve ırkçılık yapmasa neyin siyasetini yapacak? Emekçiden yana bir siyaset yapabilir mi? Demokrasi, özgürlük dersen en yabancısı olan bir siyasi partidir. Dolayısıyla bu milliyetçi ve ırkçı politikaları en başta Mersin'de Türkiye'nin dört bir yanında def etmemiz gerekiyor aksi halde çocuklarımız bundan etkilenecek" diye konuştu.

'SOKAKLARIMIZDA UYUŞTURUCU KOL GEZİYOR'

Türkiye'nin ekonomik, demokratik ve hukuki açıdan kötü yönetildiğini belirten Bakırkan, şöyle konuştu:

"Çok ciddi bir çürüme var. Mahallelerimizde, sokaklarımızda uyuşturucu kol geziyor. Size soruyorum: Kürdün, Alevinin, emekçinin hak aradığı, her yeri mobeselerle izleyen denetleyen, bir tweet atanı bile köşe bucak arayıp bulan bu sistem Akdeniz'de, Siirt'te, Batman'da kimin uyuşturucu dağıttığını, sattığını bilmiyor mu? Biliyor ama çürütüyor çünkü kendi çocukları güvenli limanlardadır. Onların ne yaşadıkları bu ülkeyi yönetenlerin çok umrunda değil. Ama bizim umrumuzda. Çünkü biz ezilenler adına mücadele yürüttüğünü söyleyen kurumlarız" diye konuştu.

'SON 40 YILDA HER İKİ YILDA BİR PARTİMİZ KAPANMIŞ'

Partilerinin ismini iki yılda dört kez değiştirdiklerini hatırlatan Bakırhan, şöyle konuştu:

"Neredeyse 40 yılda her iki yılda bir siyasi partimiz kapanmış, ismi değişmiş. Diyebilir miyiz bu ülkede siyasi partiler özgürce siyaset yapıyorlar? Aslında hepimiz tabloyu görüyoruz ama tablo karşısında ne yapacağımız konusunda biraz farklılıklarımız var. Her biriniz kendi partisiyle, programıyla, kendi kırmızı çizgileriyle hareket ettiği müddetçe emin bu sistem güçlenecek, büyüyecek, belki bu salonlarda toplantılar da yapamayacağız.

Ama biz 'Kürt niye anadilini konuşmuyor'u sorduğumuz zaman, Tahtacılar niye inancını rahat ve özgürce yaşamıyor, Alevilerin cemevi -AHİM de buna karar verdi- ibadethane statüsüne kavuşmalı, uyuşturucuya hayır, çeteleşmeye hayır, bu talana, bu yolsuzluk düzenine hayır demediğimiz müddetçe maalesef buralarda sadece konuşarak kalmak durumundayız."

'BU SİSTEME ARTIK SON DEMEMİZ LAZIM'

Cezaevlerindeki açlık grevlerine değine Bakırhan, şöyle devam etti:

"Bu zulüm karşısında tecrid politikası kaldırılsın diyor insanlar. Ne kötülüğünü gördük iki yıllık çözüm sürecinin? Daha huzurlu, daha mutlu değil miydik? Meseleleri daha açık, şeffaf konuşmuyor muyduk? Meselerin üzerinin örtüldüğü, yok sayıldığı, inkar edildiği bir Türkiye'de hiçbirimiz mutlu olmuyoruz maalesef.

Eminim mücadelemizle birlikte başta cezaevindeki antidemokratik uygulamalara, tecrid uygulamalarına karşı çıkan, Kürt meselesini çözümünde sayın Öcalan'ı işaret gösteren, bu meselesinin bir an önce hal yoluna girmesini, gençlerin yaşamını yitirmemesini, bu ırkçılık milliyetçilik üzerinden siyaset yaparak bütün haksızlıklarını, hukuksuzluklarını, yolsuzluklarını 'vatan, millet, sakarya, beka' örtüsüyle örten bu sisteme artık son dememiz lazım."

'MESELE SEÇİM DEĞİL, BU ÜLKENİN GELECEĞİ'

Ortak mücadele vurgusu yapan Bakırhan, "Dolayısıyla birbirimize ihtiyacımız var. En çok da bizim size ihtiyacımız var. Mesele seçim değil; seçim sonuçları değil, çıkardığımız vekil sayısı, aldığımız belediye sayısı değil. Bu ülkenin geleceğidir, çocuklarımızın geleceğidir. Ortak Mersin olarak itirazımızı ortaya koyalım, taleplerimizi ortaya koyalım, dayanışalım, birbirimizi eleştirelim, birbirimizi besleyelim. Başka çıkar yolumuz yok. İstanbul'da, İzmir'de böyle olsun. " dedi.

CHP'YE 'DOKUNULMAZLIK' TEPKİSİ

Ana muhalefet partisi CHP'yi de eleştiren Bakırkan, şöyle devam etti:

"Bizi kandıran, oyalayan birbirinden farklı olmayan siyasi anlayışların bu ülkeye kattığı birşey yok. Can Atalay'ı cezaevine gönderen ana muhalefet partisinin dokunulmazlıkların kaldırılmasına dönük verdiği destektir. Selahattin Demirtaş'ı, Gültan Kışanak'ı, milletvekillerimizi, belediye başkanlarımızı oraya gönderen bizzat 'Anayasaya aykırı ama evet' düşüncesidir. Şimdi bu olmasaydı Can, Hatay halkıyla olacaktı. Vekillerimiz bugün sizinle birlikte olacaktı. Dolayısıyla uyarıcı da olmamız lazım. Siyasi partileri demokratik bir zemine çekmek gibi sizin büyük bir görev ve sorumluluğunuz var."

'YERİ GELDİĞİNDE GERİ ÇEKME HAKKIMIZI KULLANACAĞIZ'

Ortak mücadele çağrısını yineleyen Bakırkan, şunları söyledi:

"Sizlerden aldığımız güçle birlikte, bugün Adalet Nöbetinde gidip ziyaret ettiğimiz Barış Annelerinden aldığımız güçle birlikte sadece demokrasiyi söz olarak dile getirmeyeceğiz, pratik sahada da uygulayacağız. Hatta yeri geldiği zaman, sizin kararınızla birlikte seçim beklemeden geri çekme hakkımızı da kullanacağız. Bir defa seçtiğimiz ama beş yıl boyunca ilkelerimize, politikalarımıza, halklarımızın ortak değerlerine, yaşamlarına hizmet etmeyen biri varsa niye bu halkın talebi üzerine geri çekilmesin?

Beş yıl mecbur mu kalacağız? Belki yanlış seçtik, belki eksik yaptık. Dolayısıyla hep birlikte hem demokrasi mücadelesi vereceğiz. Hem bu merkeziyetçi, bu tek adamcı sisteme, buradaki bu akıl, bu kıymetli, bu değerli, bu süzülerek gelen bu vicdanlı, bu her şeyi kendi yüreğinde hisseden, sokakta açlık çeken insanın acısını burada hisseden, Kürdün Alevinin, emekçinin başarısını, sevincini burada hisseden bu toplum aynı zamanda geri çekme hakkına da sahip olmalıdır. Biz sadece şekle burada bir toplantı yapmayacağız."

'DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK YOK, AÇLIK VE YOKSULLUK VAR'

14-28 Mayıs seçimlerinden sonra yaptıkları toplantılardan büyük dersler çıkardıklarını dile getiren Bakırhan, şu ifadeleri kullandı:

"Emin olun, birlikte başarmamak için hiçbir sebep yoktu. Eskiden devrimciler sık sık tekrarlar; devrimin objektif koşulları, subjektif koşulları oluşmuştur. Evet belki devrimin objektif subjektif koşulları yoktur ama kesinlikle demokrasinin, ortak değerlerimizin kazanmasının objektif subjektif koşulları oluşmuştur. Demokrasi yok, özgürlük yok. Açlık var, yoksulluk var, işsizlik var, kadın katliamı var.

Çevre hiçbir dönem olmadığı kadar ranta, AKP'nin müteahhitlere peşkeş çekilmiştir. Neredeyse nefes alamayacağımız bir çevre ile doğayla karşı karşıyayız. E nedir objektif koşullar nedir? Evet, sadece bunun önünde tek bir engel var. Bir olamıyoruz, beraber olamıyoruz. Ortak adayımız, ortak yönetimimiz diyemiyoruz. Birlikte yönetme konusunda hâlâ eksikliklerimiz, yetmezliklerimiz var. Allah aşkına şimdi burada oturan bu tabloda daha değerli, daha nitelikli bir yer gösterin.

Parlamento demeyin, biz oradayız, bundan nitelikli değil. Buradan toplum bütün renklerini daha temsil eden bir yer değil. Siyasi parti genel başkanlarının karar vererek seçtikleri. Üyeler, bireyler buradan daha nitelikli ve kıymetli değil. O zaman oralar değil, buraları bence merkeze koymak lazım. Buraları önemsemek lazım" dedi.

'BİZİ RAHAT BIRAKMAYIN, ELEŞTİRİN, ÖNERİ SUNUN'

Toplantıları sürdüreceklerini anlatan Bakırhan, "Her konuda danışacağız, akıl alacağınız, dinleyeceğiz. Sizden bir şeyler çıkaracağız ama lütfen siz de başta yerellerimiz olmak üzere, vekillerimiz olmak üzere, genel merkezlerimiz olmak üzere bizi rahat bırakmayın eleştirin. Yazın, çizin, öneri sunum.. Yani bir rehavet var. Lütfen vicdan sahibi olan, bu ülkenin bu kötü gidişatına hayır diyen, itiraz eden; çocuklarımız, geleceğimiz gençlerimiz için daha demokratik, daha yaşanılır bir ülke, bir Türkiye diyenler bizi rahatsız etsinler. Çünkü rahatsız olduklarını ben biliyorum" diye konuştu.

'İŞBİRLİĞİ OLMUYORSA DEM PARTİ İLE İLGİLİ BİR DURUM YOK'

Yerel seçimler için mesaj veren Bakırkan, ittifaklarla ilgili şu mesajları verdi:

"Emin olun, yani birincil ağızdan söylüyorum, hiçbir dönem olmadığı kadar Türkiye'deki demokrat, devrimci, ilerici, sol, sosyalist, sosyal demokrat insan olan partilerle kurumlarla, işbirliğine ve güç birliğine elimizi açtık. Yani eğer bir şey olmuyorsa ya da eksik oluyorsa, tamamına ermiyorsa DEM ile ilgili bir durum yok. DEM Parti demokrasi mücadelesi veriyor. Eğer bir şey demokrasiye hizmet edecekse, halklarımıza hizmet edecekse, barışına kardeşliğine hizmet edecekse, emekçilerin rahat bir nefes almasını sağlayacaksa her şeyi yapar.

Her konuda belki düşünür, tartışır, konuşuruz ama bu konuda her şeyi yapma hakkını kendimizde görüyoruz çünkü bunlar bizim bu masanın, bu salonun ortak değerleri. Elimizden geleni yapmaya çalıştık ama maalesef kronik, kimi hastalıkların sahibi siyasi akıllar yedek güç, destekler güç... İşte bir biçimiyle ortak yönetime, kentlerin kent uzlaşısıyla yönetilmesine karşı olan hâlâ bir direnç, bir akıl olduğunu belirtmek istiyorum.

Buna rağmen birçok yeri zorladık. Birçok yerde kent uzlaştı çerçevesinde adayların çıkması için elimizden gelen çabayı ortaya koyduk. Kimi yerlerde kent uzlaşısı da oldu. Onlar muhtemelen önümüzdeki günlerde bizim yetkili bu konuda çalışma ülke arkadaşlarımız tarafından kamuoyuna açıklanacak.

Ama bazı yerlerde kadını çevre, ekolojiyi, Kürdü, Alevi'yi, farklıyı, ötekiyi, Tahtacıyı dikkate almayan, ırkçı, milliyetçi, toplumcu olmayan, toplumcu bir anlayışı hissetmeyen, uygulamayan kimi örneklerle de karşılaşmadık değil. Vallahi biz. Bir sağcı, kentin dokusuna, değerlerine aykırı bir insan için yıllarımızı vermedik. Hiçbirimiz öyle. Dolayısıyla bu yaklaşımız aynı zamanda kendisine muhalefetin diye yönetim olmak, iktidar olmak isteyen insanlara da bir mesajdır."

Öne Çıkanlar