Tuncer Bakırhan: Hukuki düzenlemeler artık kaçınılmaz
Partisinin PM toplantısında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, beklenen çağrının yapıldığını ve artık yasal düzenlemeler yapılması gerektiğini belirtti. Bakırhan, 'Çağrının bir muhatabı da Meclis’tir' dedi ve Bahçeliye de 'Süreç uzatılarak enfekte edilmemelidir' sözleri ile seslendi.
Artı Gerçek - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) yetkili kurulları, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın tarihi çağrısı sonrası toplanma kararı aldı. Parti Meclisi (PM) ve il eşbaşkanları, Eş Genel Başkanlar Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan başkanlığında Balgat’ta bulunan genel merkezinde toplandı. Yarın ise partinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Büklüm’de bulunan binada bir araya gelecek.
Toplantı öncesi konuşan Tuncer Bakırhan, Ramazan ayına işaret ederek, barış ve kardeşlik temennisinde bulundu.
ABDULLAH ÖCALAN’IN TARİHİ ÇAĞRISI
Devamında PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın tarihi çağrısına işaret ederek, sözlerini sürdüren Bakırhan, “Yeniden yapılandırma, dönüştürme çağrısı yaptı. Yeni araç-gereçlerle demokratik bir zeminde sürecin gelişmesi gerektiğine dair bir çağrıydı. Önemliydi. 50 yıldır süren çatışma zemininden çıkılmasını ve demokratik bir zeminde sorunların diyalog ve müzakereyle tartışılarak çözülmesine dönük bu çağrı önemliydi, olumluydu. Çağrı yapıldığı andan itibaren hem ulusal ve uluslararası kamuoyu tarafından yakinen takip edildi. Çatışmaların sürdüğü coğrafyamızda çatışmasız, şiddetsiz, savaşsız bir sürecin işaret edilmesi çok değerlidir, kıymetlidir önemlidir” diye belirtti.
YOL HARİTASI TARTIŞILCAK
Çağrıyı çok anlamlı bulduklarının altını çizen Bakırhan, şöyle devam etti:
“Biz de bu çağrıya çok büyük anlam ve kıymet biçtik. Çağrının ismi de çok önemliydi. İsmi içeriğinden fazlasını anlatan başlıktaydı. Başlık ‘barış ve demokratik toplum’ çağrısıydı. Biz de bu çağrıdan sonra ilk toplantımızı yapıyoruz. Çünkü çağrı aynı zamanda bir değişimi, dönüşümü sadece iktidarın önüne koymuyor, aynı zamanda siyasi partilerin, bizim, hepimizin önüne koyuyor. Yeni dönem aynı zamanda bir değişim ve dönüşüm dönemi olacak. Bu değişim dönüşüm ve önümüzdeki yol haritasını da bugün PM’miz ile birlikte tartışarak belirleyeceğiz.
SÜREÇ TOPLUMSALLAŞMALI
Yeni döneme yaklaşımımızı tartışacağız. Yeni dönemdeki eylem, söylem, planlama politikalarımıza dönük tartışmalar yürüteceğiz. Bir bütünen DEM Parti olarak örgütlü olduğumuz ya da olmadığımız her yerde değişip dönüşerek sürece uygun eylem etkinlikler yaparak bu sürecin toplumsallaşması, doğru anlaşılmasını, layıkıyla istenilen aşamaya gelmesi için de bir tartışma yürüteceğiz. Bugün Parti Meclis üyemizi çözüm ve barış umudunu büyütmek için topladık. Nasıl katkı sunacağımızı belirleyeceğiz. Ama bir şeyin de altını çizmekte yarar var. Bugün barışı mümkün kılan, bu barış sürecini mümkün kılan ve bugün aramızda olmayan, emek vererek, bedel ödeyerek bizleri bugünlere getiren bütün yol arkadaşlarımızı, canlarımızı saygı ve minnetle anıyoruz. Eğer bir barış duvarı varsa burada onların emekleri, bedelleri, alın terleri, harçları var. Saygı ve minnetle anıyor onların barış yoluna çözüm uğruna verdikleri emeklere bedellere ve yaşamlarını onurlu bir barışla taçlandıracağımızı da belirtmek istiyorum. Bir selam da Sayın Öcalan’a gönderelim. Çünkü bütün olumsuzluklara rağmen zehirli dillere ve tehditlere rağmen bunu mümkün kılan kendisidir. Çok büyük bir emeği var. Bu çağrıdan dolayı barışı mümkün kılan Türkiye’de tartışılır hale getiren Sayın Öcalan’a selamlarımızı iletiyoruz.
EL HAVADA KALMAMALI
Çalışacağız. Türkiye halkları bu acılardan sonra onurlu bir barışı fazlasıyla hak ediyor. Onurlu bir barış bu topraklara kesinlikle gelmeli. Sayın Öcalan’ın çağrısı da acı dolu geçmişe yapılan cesur ve tarihi bir müdahaledir. Kangrene dönüşmüş acıya yol açmış Kürt Türk ilişkilerini yeniden düzenlemek istiyor bunun düzenlenmesi için yeniden bir adım atıyor. Aslında Sayın Öcalan’ın çağrısı yeni değil. Kamuoyu da bilir, 93’lerden beri daha bir kaç öncesinden yaptığı çağrıya benzer çağrılar yaptı, yol haritaları açıkladı. Ama maalesef bu çağrılar ve yol haritaları dikkate alınmadı. Kimi dönemler sabotajlara provokasyonlara denk geldi ve bozuldu. Bütün olumsuzluklara ve sabotajlara rağmen ret ve inkarlara rağmen bu çağrı sabrın özverinin aynı zamanda kararlı duruşun da bir sonucudur. Bu çağrı kesinlikle boşta kalmamalı uzatılan el havada kalmamalı. Bunun için hepimize en fazla da PM’mize görev düşüyor. Muhalefete görev düşüyor. İktidara görev düşüyor. Bu çağrı sadece bir çağrı olarak kalırsa yazık olur. Anlamına, önemine denk bir duruş her birimizin göstermesi gerekiyor.
HUKUKİ DÜZENLEMELER ARTIK KAÇINILMAZ
Çağrının somut adımlara dönüşmesi, siyasi ve hukuki düzenlemeler artık kaçınılmazdır. Çağrı bekleniyordu evet çağrı yapıldı. Çağrı sonrası örgüt olumlu ve pozitif bir cevap verdi. Artık hukuki ve siyasi düzenlemeler de bir an önce hayata geçirilmelidir. Ertelenmemelidir. Önüne kimi bahaneler konulmamalıdır. Bu konuda Meclis’e tarihi bir rol düşüyor. Belki Meclis son 50 yılda çok önemli rol oynamayla karşı karşıyadır. Bu çağrının bir muhatabı da Meclis’tir. Adımların atılması yasal anayasal düzenlemeler için Meclis çok önemli bir zemindir. Umarım önümüzdeki günlerde Meclis de bu konuda bir yol alır ve bu çağrıya uygun düzenlemeleri yapar.
YENİ BİR HİKAYE YAZMA DÖNEMİ
Yeni bir hikaye yazma dönemindeyiz. Çatışmaların olmadığı insanların yaşamlarını yitirmediği bu ülkenin enerjisinin ekonomisinin boşa harcanmayacağı, bir arada eşitçe yaşayacağımız bir hikayeyi yazmak bugün daha mümkündür. Onun için çok kıymetlidir. Bu sürece katkı ve destek sunmak lazım. Bu süreç sadece alkışlarla ve eleştirilerle gidecek bir süreç değil. Biz alkışlıyoruz ama bize de büyük bir görevler düşüyor. Bunları da layıkıyla yerine getirmek için dünden daha fazla çalışması gerekenler bugün bu salonda oturan siz değerli PM üyeleri ve il eşbaşkanlarımızdır. 50 yıldır acılar yaratan, ülkeyi çürüten bir sorunun silahlı ve çatışmaların ortadan kalkmasını sağlayacak bu çağrının neyine itiraz edilir niye karşı çıkılır? Bunu anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum. Olsa olsa bunun tek bir sebebi olabilir. Demek ki bu çatışmalı ve acılı süreçten birileri palazlanıyor rant yiyor.
ÜLKE KAZANACAK
Hiç kimsenin ama hiç kimsenin bu süreci heba etme gibi bir lüksü yoktur. Bu süreç heba edilmemelidir. Çağrı, demokratik Türkiye isteyen herkese büyük sorumluluklar yüklüyor. Bu sorumluluktan kimse kaçmasın. ‘Demokratik Türkiye’ deyip sonrasında çeşitli gerekçeler ve bahanelerle bu sürecin ilerlemesinin önünde engel olmak gerçekten Türkiye halklarına yapılacak en büyük kötülüktür. Çağrıyı dar, partisel çıkarlar, grupsal çıkarların önüne koymak da aslında bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür. Ortak geleceği esas alan bir çağrı alkışlanır, desteklenir. Bu çağrı heyecanlandırır. Ülkenin çatışmasız bir zeminde siyaset yapmasını sağlayacak bu çağrı kesinlikle desteklenmesi gerekiyor. Barış hepimize kazandıracaktır. Evet Kürtlere kazandıracak.
Çünkü en büyük zulmü, en büyük anti demokratik uygulamaları yaşayan Kürtlerdir. Sadece Kürtlere kazandırmayacak, eşit yurttaş olmak isteyen Alevilere, diğer inançlara kazandıracaktır, emekçilere kazandıracaktır. Çünkü bu ülkenin 3-4 trilyon doları savunma ve güvenliğe harcanıyor. İşte bu barışın gelmesiyle birlikte aynı zamanda bu savunmaya, şiddete çatışmaya ayrılan bütçe de emekçiye, emeklilere, toplumun dört bir yanına harcanacak ve ülke kazanacaktır. Ülkemiz hep çoklu krizlerle tarif ediliyor. İlk defa çoklu krizlerle değil, çoklu kazançlarla anılacak, tartışılacak bir sürecin başlangıcındayız. Çoklu krizler yerine çoklu kazançların olacağı bir süreci birlikte yaşayacağız. Çağrıya sahip çıkmak gerçek Türkiye vatanseverlerinin ve yurtseverlerinin görevidir.
BAHÇELİ’YE ÇAĞRI
Bir kandırmaca oyalama süreci değilse, klasik ve klişe laflarla muhataplarına hitap eden dilin terk edilmesi lazımdır. En baştan en sona kadar herkese bunu söylemek istiyorum. En fazla da iktidara ve mensuplarına söylemek istiyorum. Yine Bahçeli’nin çağrıya ve PKK’nin tutumuna ilişkin vurguları kıymetli buluyoruz. Dün açıkladı. ‘Bu çağrıyı kundaklamaya izin vermeyeceğiz’ dedi. Kıymetliydi. Evet izin vermemenin yolu kardeşlik hukukunu koruyacak demokratik ve hukuki güvencelerdir Sayın Bahçeli. O yüzden hukuki güvencelerin bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor. Çünkü uzayan her süreç enfekte olmaya müsaittir. Geçmişte de görüldü dünya deneyimlerinde de görüldü. Bu süreç uzatılarak enfekte edilmemelidir. Hepimize düşen en büyük sorumluluklardan biri budur.
Konuşmanın ardından toplantı basına kapalı devam etti. (MA)