'Yeni operasyonlar gelebilir'
HDP Milletvekili Mithat Sancar: Demokratik siyasete yönelik, bizlere yönelik bir ihtimal CHP’yi de hedef alacak siyasi operasyonlar geliyor.
ANKARA - Artı Tv’deki Ankara Gündemi programında, Ankara Temsilcisi Sibel Hürtaş’ın konuğu olan HDP Milletvekili Mithat Sancar, uyardı: "Siyasi operasyonlar geliyor."
HDP Milletvekili Mithat Sancar, Arti Tv’de özetle şunları söyledi:
YENİ OPERASYONLAR GELİYOR
Mithat Sancar: İç tüzük değişikliklerini bitirip, bizim milletvekillerimizin vekilliklerini düşürüp, Meclis’ten ses çıkmayacak ortamda kendi diğer planlarını hayata geçirmek istiyorlar. Muhtemelen başka operasyonlar geliyor. Demokratik siyasete yönelik, bizlere yönelik bir ihtimal CHP’yi de hedef alabilirler. Meclis kapandığında siyasi darbe operasyonunun diğer ayaklarını ekim ayına kadar devreye sokacaklar.
Yeni tutuklamalar mı bekliyorsunuz?
Mümkündür. Bu yaz çok sıcak geçecek.
HDP, Anayasa değişikliği konusunda siyasi iktidarın CHP’ye "evet" demesi için "kimse tutuklanmayacak" diye pazarlık yaptığı, garanti verdiği iddialarını gündeme getirdi. Neydi bu pazarlık?
Bu pazarlığa birebir tanık değiliz ama başka bilgiler var. Bu Anayasa değişikliği dokunulmazlıklarla ilgili tartışmalar yapılırken kuliste CHP’lilerle de sık sık sohbet ediyorduk. Bu konuyu özellikle konuşuyorduk. Bir iki kişiden değil epeyce CHP’li milletvekilinden duyduk. Evet dokunulmazlıklar kalkacak ama tutuklamalar olmayacak böyle bir garanti verilmiş diye duyduk. Durup dururken CHP vekillerin böyle bir değerlendirme yapmalarını bekleyemeyiz.
Zaten CHP’yi ikna etmelerinin altında başka gerekçeler olduğunu da söylemiştik. Mesela CHP yönetimine derin devlet çevrelerinden brifing verildiği gibi söylentiler çıktı. Hem böyle vaatler hem de başka türlü korkutmalarla evet demeye ikna etmişler anlaşılan. Sanırım çok büyük bir kısmı pişmanlık duyuyorlar.
O zaman söylediğimiz şey çıktı. Bu sıradan bir değişiklik değil siyasi operasyondur. Miyasi darbe süreci işliyor. Başkanlık sistemi için Anayasa değişikliği geliyor. Bu bir yol temizliğidir dedik.
Şimdi de bu siyasi operasyonların hız kesmeden devam edeceğini söylüyorsunuz?
Operasyonların geleceği kulislerde de konuşuluyor. Çeşitli çevrelerde de konuşuluyor. Kulağımıza gelen ciddiye alınacak bilgiler var. Bu iki ayı ağustos ve eylül ayını ciddi operasyonlarla geçirmeyi planladıklarına dair bilgiler var. Bunlar siyasi darbe operasyonlarının devamıdır.
TÜRKİYE TİPİ FAŞİZM
Tek adama dayalı rejimi yerleştirmek için. Tek adam tanımı burada hafif kalıyor. Bunun adı faşizmi yerleştirmek. Ben faşizmi sık kullanmaktan yana değilim. Ama bazı durumlar var gerçekten hem patik hem teorik açıdan denk düşüyor. Şu an yapmakta oldukları şey faşizmin inşasıdır.
Bu tabiki Türkiye tipi bir faşizmdir. Türkiye’de faşizm inşa ediliyor ve önümüzdeki iki ay bu inşa sürecinin kendi faşist rejimlerinin inşa sürecinin de diğer ayaklarını devreye sokacak gibi görünüyor.
AKP-MHP-ERGENEKON KOALİSYONU
Erdoğan, 7 haziran seçimlerinin sonuçlarını kabul etmedi ve sonra MHP ve Ergenekon ile bir koalisyona gidi savaş politikalarına döndü her türlü baskı yöntemini ortaya soktu. 1 Kasım seçimlerine bu ortamda gidildi siyasi darbe operasyonunun çok kritik bir aşamasıydı. Bu koalisyon iktidar oldu. Bu sağcı ırkçı unsuların en yoğun buluştuğu koalisyon Türkiye’de siyasi tasfiye sürecine karar verildi. Bu özellikle HDP’nin devreden çıkarılmasıydı.
HDP sadece Kürt siyasi hareketi olarak adlandırdığımız geniş yelpazeden ibaret değildir. HDP çok önemli bir şey yaptı Kürt dinamikleri ile Türkiye’de bunun dışında kalan demokrat dinamiklerini buluşturdu ve bu buluşma 7 Haziran’da büyük başarı elde etti bundan çok korktular. O nedenle HDP’yi tasfiye sürecini devreye soktular ve ilk adımı atarak, dokunulmazlıkları gündeme getirdiler.
VEKİLLİKLER DÜŞMEYE DEVAM EDEBİLİR
Anayasa değişikliği bu operasyonun çok önemli parçasıydı. 4 Kasım’da eş başkanlar ve milletvekilleri tutuklandı, vekillikler düşürüldü. Bizler hakkında yürüyen çok sayıda dava var. Her birimiz hakkında davalar yürüyor. Çağlar Demirel Besime Konca ve Ahmet ŞPıldırım hakkındaki davalar sonuçlandı. Bunlar kesinleşince Meclis’te okunup vekillikleri düşecek. Önümüzdeki aylar da meclis yeniden çalışmaya başlayınca başka arkadaşlarımızın vekilliklerinin düşmesi gündeme gelebilir.
Geçmiş dönemlerde mahkumiyetleri kesinleşenler olmuştu ama Genel Kurul’da okunmuyordu. Şimdiye kadar uygulanmadı ama ilk kez Figen Yüksekdağ ve Nursel Aydoğan’a uygulandı. Devamsızlıktan düşürme de ilk kez bize uygulandı.
Mevcut Parlamento hukukuna aykırı olduğunu göre göre yapıyorlar bunları. Hukuksuz ve eşitlik ilkesini tamamen bir kenara bırakarak, tamamen keyfi olarak bunu yapıyorlar.
AKP’LİLER DE RAHATSIZ
AKP içinde hala benim kaygıları olduğuna inandığım insanlar var. Vicdanen rahatsız olduklarını bize söyleyen epeyce milletvekili oldu. Fakat tabi çok büyük bir kontrol ve çelik bir otorite yapısı var AKP’de.
Meclis açıldığında 60-70 milletvekili ya olur ya olmaz ve en az katılım da her zaman iktidar partisinde olur. Meclis’te sıkı bir devam olmadığını zaten herkes biliyor. Bütün hukuk kurallarını bir kenara atıyorlar ama daha kötüsü etik kurallar da çiğneniyor. Mahçubiyet duygusu, utanç duygusu ortadan kalkmış. Hicap duymak önemli bir erdemdir.
Yıkılmaması gereken pratik sınırlar var. Onu aştığınız zaman herşey mübah hale geliyor. Şu an AKP iktidarı her türlü sınırı bir kenara atıyor.
ZANA’NIN DA VEKİLLİĞİ DÜŞÜRÜLEBİLİR
İç Tüzük’le getirilen ant içme şartı Leyla Zana’yı da etkileyecek mi?
Leyla Zana yemin etmeyince Meclis’e gelemiyor odası kapalı danışmanını aldılar sekreterini aldılar. Bu arada da Meclis’e gelmedi diye devamsızlıktan atacaklar. Bu kadar şeytani bir siyasi pratik açıkçası kolay rastlanabilecek bir şey değil. Yemin etmediği için Meclis çalışmalarına katılamıyor katılamayınca devamsız sayılıyor. Yemin etmemeyi de mazeret saymıyorlar. Üstelik bu metnin ne kadar problemli olduğunu kendileri de söylüyorlar.
KOBANE OLAYLARI BİZİM KATKIMIZLA DURDURULDU
Bir de Eş Başkan Selahattin Demirtaş’ın 6-8 Ekim Kobane olayları nedeniyle yargılanmak istenmesi var. HDP ise bu olayların araştırılmasını istiyor. Ne oldu 6-8 Ekim’de?
Kobane olayları bizim katkılarımızla durduruldu. Çok ciddi provokasyonlar oldu o dönemde. Şunlar şu provokasyonları yaptı diyemem ama askeri birliklerin en üst kademesinde yer alanlar bugün darbecilikten tutuklu. Bu kadar karmaşık bir dönem. Bu dönemi tamamen ideolojik propagandaya ve linç kampanyasına dönüştürmelerinin altında yatan bir neden de buradaki suçluluk psikolojisidir.
DAVUTOĞLU KOBANE OLAYLARINI ENGELLEYEMEDİĞİNİ SÖYLEDİ
6-8 Ekim gerçekten aydınlatılırsa burada gerçekten kimin sorumluluk altında olacağını iktidar da biliyor. Bizzat benim de katıldığım akil insanlar heyetinde olarak akademisyen ve yazar olarak, olaylardan kısa bir süre sonra Davutoğlu (Ahmet Davutoğlu, dönemin Başbakanı) bizleri çağırdı uzun uzun konuştu. 70-80 kişi vardık. Kobane olayları geliyordu. Herkes görüyordu, herkes uyarıyordu.’ Rojava politikasını neden değiştirmediniz neden bu tedbirleri almadınız bağıra bağıra gelen bu olayların faturasını şimdi HDP’ye çıkarıyorsunuz’ diye açıkça söyledim.
Davutoğlu, kem küm etti bir şey diyemedi. ‘Ben fark ettim dedi engellemeye çalıştım’ dedi. Çağıralım Ahmet Davutoğlu’nu, Efkan Ala’yı Yalçın Akdoğan’ı bakalım 6-8 Ekim’de aslında ne oldu. Tarafsız bir araştırma olsun. Biz payımıza düşen sorumluluğu yerine getiririz. Davutoğlu bu dönemde Selahattin Demirtaş’la da görüştü. Öcalan’ın da katkıları oldu. Şimdi bunu silmeye, unutturmaya çalışıyorlar. Kendi planlarını hayata geçirmeye çalışıyorlar.
YENİDEN HAFIZA YARATMAYA ÇALIŞIYORLAR
Hafızayı sıfırlayıp yeni hafıza yaratmaya çalışıyorlar. Bu faşizmin yöntemlerinden biridir. Siler yeni hafızalar yaratır. Yeni efsane repertuvarları oluşturur.
Bu repertuvarın en önemli unsuru 15 Temmuz. Hiç tartıştırmıyorlar, istedikleri hikayenin aynen kabul ettirilmesi için dayatıyorlar. Bir diğeri de 6-8 Ekim. Onu da gerçekleri karartıp kendi kurguladıkları hikayeyi dayatmaya çalışıyorlar. Bu da yeni rejimin inşasında ki repertuarlardan biri. Faşizme efsane temeli oluşturulacak. Mitos diyoruz buna. Yani 6-8 Ekim’e bu kadar yüklenmeleri tesadüf ya da sıradan bir şey değildir.