Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Akın: Bir bakıma ana muhalefet odağı haline geldik
Esra ÇİFTÇİ
Artı Gerçek - Kapatma davası açılan HDP'ye listelerini açan Yeşil Sol Parti, 14 Mayıs seçimlerde belirleyici rol üstlenerek adından en çok söz edilen partilerden oldu. Aday listelerinde gazeteciler, sanatçılar, insan hakları savunucuları, feministler ve birçok kesimden insan var. Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın, İzmir 2. Bölge milletvekili adayı. Akın, Artı Gerçek'in sorularını yanıtladı.
Yeşil Sol Parti son zamanlarda kendisinden en çok söz ettiren parti oldu. Sizce neden?
Yeşil Sol Parti’nin iki yıl önce yapılan olağan kongresinde birçok politik görevin yanı sıra önümüze, seçime girme yeterliliği elde etmeye yönelik bir örgütlenme çalışması yürütme hedefi konulmuştu. O günden beri kesintisiz olarak bu hedefe yönelik çalışmalarımızı sürdürdük. AKP-MHP iktidarının bizim de bileşeni olduğumuz HDP’yi kapatmaya ve halklarımızı seçeneksiz bırakmaya yönelik hamleleri karşısında Yeşil Sol Parti olarak sorumluluk almaya hazır olduğumuzu, halklarımızın seçeneksiz bırakılmasına izin vermeyeceğimizi açıkladık. Bunu yapmaktaki amacımız, bugünkü baskıcı rejimin elinde sopaya dönüştürülmüş olan yargı eliyle demokratik siyasete yapılmak istenen darbeyi boşa çıkarmaktı. HDP’nin, seçimlere Yeşil Sol Parti adı altında gireceğine dair kararı açıklandıktan sonra da bu sorumluluğu bütün ülke çapında hızlı ve kapsamlı bir örgütlenme çalışmasına dönüştürdük.
Biliyorsunuz HDP aynı zamanda Emek ve Özgürlük İttifakının da taşıyıcı partisi. HDP’nin kendi adıyla seçimlere girmeyeceği kararı sonrası ittifakın taşıyıcı partisi doğal olarak Yeşil Sol Parti oldu. Böylece partimiz hem üçüncü yol olarak adlandırdığımız Emek ve Özgürlük İttifakı siyasetinin fiili yürütücüsü oldu, hem de bir bakıma Türkiye’nin ana muhalefet odağı haline geldi.
'SORUMLULUĞUN FARKINDAYIZ'
Emek ve Özgürlük İttifakının taşıyıcısı olmamızın, HDP misyonunu devam ettiren parti olarak çalışmanın, bunların ötesinde ana muhalefet odağı haline gelmemizin bize yüklediği sorumluğun farkındayız. Siyasi iktidar da mevcut durumun farkında. O nedenle partimize ve parti çalışmalarımıza yönelik engellemeler, partililerimize yönelik saldırılar başladı ve giderek çoğaldı. Bu saldırıların en son örnekleri geçtiğimiz günlerde başta Amed’deki saldırı ve aynı süreçte birçok kentte gerçekleştirilen polis baskınlarıyla yaşadığımız saldırılardır. Fakat her ne zorlukla karşılaşırsak karşılaşalım, aldığımız sorumluluğu sonuna kadar yerine getirmekte, halklarımız için doğru seçenek olacak politikalar üretmekte, parlamentoda en güçlü şekilde temsil olanağı elde etmek için çalışmalarımızı yürütmekte ve sonrasında da seçim beyannamemizde kamuoyuna duyurduğumuz ilkeler çerçevesinde mücadelemize devam etmekte son derece kararlıyız.
'PARTİMİZ ÇOĞULCU VE KATILIMCI MÜCADELE ANLAYIŞINI ESAS ALIR'
Yeşil Sol Partiyi nasıl tanımlarsınız?
Partimiz, sürdürülebilir bir yaşam ve gelecek için ekolojik, özgürlükçü, eşitlikçi ve dayanışmacı bir toplumun kurulmasını hedefleyen bir partidir. Bunun için çoğulcu ve katılımcı mücadele anlayışını esas alır. Bu doğrultuda insan haklarını amasız fakatsız savunur, doğanın ve tüm canlıların haklarını gözetir. Militarizme karşı, emekten ve toplumsal adaletten yana mücadele yürüten ekolojist, barışçı ve demokratik bir partiyiz.
İnsanın, emeğin ve doğanın sömürülmediği, tüm insanların onurlu, özgür ve mutlu bir hayat kurabilecekleri bir toplumsal düzeni ve gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakmayı amaçlıyoruz.
Yeşil Sol Parti, insanların, hayatlarıyla ilgili kararlara her düzeyde katılımını mümkün kılan, doğrudan demokrasi idealine sahip çıkan, yerinden ve yerelden yönetim ile katılımcılığın, kapsayıcılığı esas alan, erkek egemenliğini reddeden, toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten, radikal demokratik bir toplum düzeni kurma hedefine yönelik siyasi mücadele yürütür.
Reddi nedeniyle büyük acıların yaşandığı kimlik, tanınma ve temsil sorunları konusunda, tüm etnik, dini ve kültürel kimlik sorunlarının barış içinde kalıcı çözümünün mümkün olduğuna ve bu sorunların eşit yurttaşlık ilkesi esasına göre çözülebileceğiniz savunuyoruz. Eski ve yeni statüko güçlerinin dışında, insandan, doğadan ve emekten yana yeni bir halklar koalisyonunu oluşturmak ve güçlendirmek için mücadele ediyoruz.
Kürt sorununun ve kimliğe dayalı diğer tüm çatışmaları çözmenin yolunun ancak, yerelin ve halkların kendi kendini yönetmesine olanak verecek demokratik, katılımcı, yerel ve yerinden yönetim esasına dayalı idari ve siyasi bir yapı oluşturmakla mümkün olabileceğini savunuyoruz.
'İNSANLAR YOKSUL VE GİDEREK DE YOKSULLAŞIYOR'
Seçimlere sayılı günler kaldı. Siz ayrıca İzmir’den milletvekili adayısınız. Halk daha çok ne istiyor ne talep ediyor?
AKP-MHP iktidarının insanların hayatında dokunup da sorun haline getirmediği hiçbir şey kalmadı. İnsanlar, yoksul ve giderek daha da yoksullaşıyor. Halk geleceği konusunda son derece kaygılı. İktidarın uygulamaları nedeniyle toplumsal dayanışma, barış ve adalet duygusu yok edildi. Hukuka ve resmi bütün kurumlara duyulan güven tarihin en düşük seviyesinde.
İktidar tam bir baskı, sindirme, susturma, ayrıştırma, imha ve tecrit uygulama rejimi inşa etti. İnsanlar öncelikle soluk almak istiyor. Halk, en temel demokratik haklarını kullanırken, herhangi bir endişe duymak istemiyor. İnsanlar, açlıkla, yoksullukla, depremlerde enkaz altında kalmakla boğuşmak zorunda kalmış olmaktan kurtulmak istiyor. Halk, bu rejimin artık değişmesini istiyor. Bu değişim isteği her yerde karşımıza çıkıyor.
'İKTİDARIN UYGULAMALARINA KARŞI YÜKSELEN YAYGIN BİR İTİRAZ DALGASI VAR'
Gezi’de ve 7 Haziran sürecinde gördüğümüz gibi iktidarın uygulamalarına karşı yükselen büyük ve yaygın bir itiraz dalgası var.
Bu kötü gidişatı tersine çevirmenin ilk adımı elbette bu rejime dur demektir. Ancak yetmez., Bugünkü koşulların oluşup güçlendiği sistem de değiştirilmeli. Bunun için de demokratik, sivil katılımcı ve ekolojik bir anaysa yapmak gerekiyor.
Halk, AKP iktidarının yirmi yıldan bu yana sürdürdüğü ayrıştırma, yok sayma, kavga ettirme politikalarından kurtulmak istiyor. Son aylarda birçok kişinin yaptığı benzetmeyle söylemek gerekirse halk, artık bu cehennemin kapılarını kapatmak istiyor. Halk “artık yeter” diyor ve değişim istiyor; biz de halklarımızın seçeneksiz olmadığını söylüyor, “buradayız ve birlikte değiştireceğiz” diyoruz.
'TOPLUM İKİ SİYASİ ODAK ARASINDA SIKIŞTIRILMAK İSTENİYOR'
14 Mayıs seçimlerine ittifaklar damgasını vuruyor. Cumhur İttifakı, Millet İttifakı ve sizin de içinde olduğunuz Emek ve Özgürlük İttifakı. Diğer ittifaklardan farkınız ne?
Biraz önce de söylediğim gibi Yeşil Sol Parti, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın taşıyıcısı. Belli yerlerde bazı özgünlükler ve sınırlı düzeydeki farklılıklar olmakla birlikte ittifak içinde olduğumuz parti ve kurumlar, Yeşil Sol Parti listelerinde yer alarak seçimlere giriyor.
Bugün toplum, iki siyasi odak arasında sıkıştırılmak, toplumdaki değişim isteği, bu iki odaktan birine yedeklenmek isteniyor. Tek adam rejiminin Cumhur İttifakı da bilindik devlet kodlarıyla hareket eden restorasyoncu Millet İttifakı da Türkiye halklarını katılımcı, eşitlikçi, ekolojik bir demokratik düzene taşıyamaz. İşte bu yüzden ülkenin yeni bir yola, yani üçüncü bir yola ihtiyacı var. Bugün yaşadığımız sorunlarla bir daha karşılaşmamak için gerçek anlamda bir demokratik düzeni inşa etmek zorundayız. İşte Emek ve Özgürlük İttifakı olarak mücadelesini verdiğimiz şey, bu iki ittifak karşısında demokratik bir düzeni inşa etmek üzere üçüncü yolu oluşturmaktır.
'ÜÇÜNCÜ YOL ÇİZGİSİNİ OLUŞTURMAK GEREKİYOR'
Üçüncü Yol, sermayenin egemenliğine dayalı tekçi ulus-devlet anlayışına karşı, egemenlerin biri sağda biri solda gözüken iki tarihsel blokunun dışında ezilenlerin tarihsel ittifakını ve egemen güçlerden bağımsız bir yürüyüş çizgisini ifade ediyor. Üçüncü yol çizgisinin temel stratejik hedefi bütün eşitsizlik ve sömürü biçimlerine, mevcut egemenlik ilişkilerine son veren, doğanın yağmalanmasına hayır diyen yeni bir yaşam idealini gerçekleştirmektir. Demokratik Cumhuriyet'in vazgeçilmezleri, çoğulcu, eşitlikçi, özgürlükçü, doğadan yana, insanca yaşama hakkının öncelenmesidir. Bu doğrultuda Anayasa başta olmak üzere mevcut bütün yapı gözden geçirilmeli, yerel ve yerinden yönetimi benimseyen katılımcı bir yapı kurulmalıdır. Emek ve Özgürlük İttifakı işte bu demokratik cumhuriyeti inşa etmek için mücadele ediyor.
Bu demokratik cumhuriyette hiç kimse dili, dini, etnik kökeni, cinsel yönelimi, kadın veya genç olması, siyasi düşüncesi nedeniyle baskı altına alınmayacaktır. Bu cumhuriyette insanın, doğanın egemeni değil bir parçası olduğu kabul edilecektir. Bu Cumhuriyette devlet, toplumun egemeni olmayacaktır. Hizmet eden devlet gibi içi boş sloganlar değil yatay toplumsal örgütlenmeler üzerinde yükselen bir yapı inşa edilecektir.
'PARTİMİZ HER KESİM İÇİN POLİTİK BİR ALAN AÇIYOR'
Yeşil Sol Parti mecliste nasıl bir sinerji yaratacak?
Uzun yıllardır biriken sorunlar ve yaşanan çoklu kriz, toplumda bir değişim ihtiyacını son derece güçlendirmiş durumdadır. İktidar ile çıkar ilişkisi içerisinde olan bir grup azınlık dışında, toplum ve tüm toplumsal kesimler bugünkü gidişattan rahatsız. Siyasetin görevi de tam bu noktada başlıyor. Toplumsal değişim talebini, halkın, emekçilerin, ezilenlerin, yok sayılanların lehine politik bir iradeye dönüştürme işi de siyasal öznelere düşüyor. Yeşil Sol Parti, işte bu toplumsal değişim ihtiyacının siyasi bir mecraya yönelmesini sağlayabilecek bir siyasi aktördür.
Yeşil Sol Partinin emek ve doğa sömürüsü, ekolojik yıkım, kimlik ve tanınma adaleti, iktisadi adalet, cinsiyet ve cinsel yönelim ayrımcılığı konusunda kapsamlı politik çözüm önerileri var. Partimiz, iktidarın ve genelde de sömürü rejiminin mağduru olmuş her kesim için politik alan açıyor.
Yeşil Sol Parti hem demokrasi hem ekoloji ve hem de diğer bütün canlılar için mücadele ediyor ve bunları birbirinden ayırmıyor. Metropollerdeki gençlerin de beyaz yakalı emekçilerin de fabrikalarda çalışan işçilerin de Anadolu’nun taşrasındaki kesimlerin de her türlü ayrımcılığa maruz bırakılmış her kimlikten, her inançtan ve her kuşaktan insanın da yüzünü rahatlıkla dönebileceği bir partiyiz. Yeşil Sol Parti’nin toplumsal alanda hakiki bir karşılığı olduğunu çok net görüyoruz. Bu karşılığın 14 Mayıs seçimlerinde güçlü bir siyasi iradeye dönüşeceğine yürekten inanıyoruz.
İBRAHİM AKIN KİMDİR?
İbrahim Akın 1961 yılında Uşak’ta doğdu.12 Eylül darbe sürecinde 1981 yılında ağır yaralı olarak gözaltına alındı. 86 gün süren ağır işkence ve sorgunun ardından, 7 yıla yakın cezaevinde kaldı. Cezaevi sonrası kısa bir süre yaşamını Uşak’ta sürdürdü. Uşak’ta İnsan Hakları Derneği’nin kurulmasına öncülük edenler arasında yer aldı. 1989 yılında İzmir’e yerleşti ve halen İzmir’de yaşamaktadır. Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) İzmir İl Başkanlığı ve Parti Meclisi üyeliği yaptı. Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) kurucu ve MYK üyeliği sonra da Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi kurucu üyeliği ve MYK üyeliği görevlerinde bulundu. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) genel meclis üyeliği yaptı. Yeşil Sol Parti Konferans Kongresinde Genel Eş Sözcülüğü görevini üstlendi. Akın evli ve iki çocuk babasıdır.