Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi bildirisinden izlenimler: Şimdi kadınlara özgürlük zamanı!

Bildirge, bağımsız feminist mücadelenin sözünü ve politikasını Meclis’te temsil etme açısından önemli maddeler içeriyor. Üçüncü yol vurgusu yapan Çiğdem Kılıçgün Uçar, "Ne kadın düşmanı Cumhur İttifakı’na ne eril restorasyoncu muhalefete mahkumuz" dedi.

Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi bildirisinden izlenimler: Şimdi kadınlara özgürlük zamanı!

Yıldız TAR

ANKARA - Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi seçim bildirgesini bugün (2 Nisan) açıkladı. Ankara’da yüzlerce kadının katıldığı toplantıda açıklanan bildirge, toplumsal cinsiyet eşitliği ve çeşitliliği için atılacak adımların yanı sıra, bağımsız feminist mücadelenin sözünü ve politikasını Meclis’te bu dönem de temsil etme açısından önemli maddeler içeriyor.

DOST MECLİSİNE GİRME HAVASI VARDI

Ankara’daki bir otelde yapılan toplantının salonunda mor ve yeşil renkler öne çıkıyordu. Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 14 Mayıs seçimlerine listelerinden gireceği Yeşil Sol Parti Kadın Meclisi’nin çok iyi hazırlandığı daha kapıdan belliydi. HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm ve Yeşil Sol Partili kadınlar kapıda bütün katılımcıların tek tek elini sıktı, halini hatırını sordu. Bir toplantıdan ziyade dost meclisine girme havası vardı.

Basın bölümünde yer kapmak için biraz erken gittiğimden daha konuklar gelmeden salonu inceleme imkanı bulabildim. Toplantı salonunun dört bir yanına “Kayyım rejimine karşı buradayız, kadınlarla değiştireceğiz”, “Ji bo azadiya jinan dîsa em”, “Buradayız, eşbaşkanlık sistemiyle değiştireceğiz”, “Seba azadîye reyna cenîye reyna cuye”, “Ekolojik toplum için buradayız”, “Yeni yaşam için buradayız”, “Hemverê qırkerdişî reyna cenîye reyna cuye”, “Kadın düşmanı iktidara karşı buradayız”, “Ji bo aştiye dîsa jin dîsa jiyan” ve “İstanbul Sözleşmesi için buradayız” yazılı pankartlar asılmıştı. Bu pankartlar toplantının ilerleyen saatlerinde selfie çekmek isteyen kadınlara fon olacağından habersiz, tek başlarına son dakikalarını yaşıyordu.

FOTOĞRAF YARIŞI

Toplantının resmî akışı dışında, hem fuaye alanında hem de salonda hummalı bir fotoğraf yarışı vardı. Yanlış anlaşılmasın, vekillerle fotoğraf çekilme yarışından bahsetmiyorum. Uzun süredir birbirini görmeyen kadınlar, birbiriyle fotoğraf çektirmek için sürekli koşturuyordu. Hatta öyle ki bazen milletvekillerine telefonu verip, “Beni arkadaşımla çeker misin” diyenleri de gördü bu gözler. Bu sayede basın olarak görevimizi daha rahat yapabildik. İlk kez kimse basını “Benim de fotoğrafımı çeksene” diye darlamadı. Teşekkürler halkı için fotoğrafçı da olan milletvekilleri ve akıllı telefon teknolojisi.

Gelelim toplantıya. Sahneye ilk olarak HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan çıktı. Depremde hayatını kaybedenleri anarak konuşmasına başlayan Buldan, “Kadın partisi olan HDP’nin fikriyatını seçimlerde Yeşil Sol Parti’ye taşıyarak geliyoruz” dedi ve ekledi:

“Kadınların emeğini ve yaşamını güvence altına almak için geliyoruz. Kazanılmış tüm haklarımızı korumak ve geliştirmek için geliyoruz. İstanbul Sözleşmesi'ni uygulamaya koymak için geliyoruz. Bizim olan ne varsa geri almak için geliyoruz. Onları, biz kadınlar göndereceğiz.”

Buldan sözlerini “Jin, jiyani azadî” sloganıyla bitirdi. Salondaki kadınlar Buldan’a “Dünyayı yerinden oynatacağız” sloganıyla karşılık verdi.

ERİL RESTORASYONCU MUHALEFET VURGUSU

Buldan’ın ardından Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar sahneye çıktı. Uçar, “Bizler ırkçılığa, ayrımcılığa, kadına yönelik şiddete, nefret suçlarına, kırıma, yıkıma karşı süren bu yürüyüşte her zaman en öndeydik, önde olmaya devam edeceğiz” dedi.

Uçar’ın konuşmasına salondaki kadınlar “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganlarıyla eşlik etti. Uçar, sözlerine şöyle devam etti:

“Biz kadınlar ne kadın düşmanı Cumhur İttifakı’na ne de eril restorasyoncu muhalefete mahkumuz. Demokratik cumhuriyeti nihayete kavuşturmak ve kadınların özgür yaşayacağı yüzyılı birlikte inşa etmek istiyoruz. Savaşın, sömürünün karşısında dimdik durup halkların mücadelesini büyütmeye geliyoruz. Az kaldı, tek adam rejimini birlikte göndereceğiz. Şimdi kadınlara özgürlük zamanı, buradayız kadınlarla değiştireceğiz!”

Uçar’ın konuşmasında üçüncü yol vurgusu ön plandaydı. Seçimlere hazırlanan bir partinin eş sözcüsü olmanın sorumluluğuyla sandığı ve sonrasını işaret etti. Bir yandan da “yol” vurgusuyla Alevilerin eşit yurttaşlık mücadelesine selam vermeyi ihmal etmedi. Kadın mücadelesinden gelen bir isim olarak, konuşmasında sadece toplumsal cinsiyet eşitliğine değinmedi, kadınların özgürlük mücadelesini önemsediğini sık sık belirtti.

'KÜRT SORUNU DEĞİL, KÜRT GERÇEKLİĞİ VARDIR'

Uçar’ın konuşmasında en çok alkış alan bölümse “Türkiye’de Kürt sorunu değil, Kürt gerçekliği vardır” dediği bölüm oldu. Tam bu sırada, en önde bir kız çocuğunun olanca sesiyle “Jin, jiyan, azadî” sloganı atması da bu alkışlarda etkiliydi tabii ki. Uçar, “Şimdi kadınlara özgürlük zamanı, buradayız kadınlarla değiştireceğiz” dediğinde salonda çoktan coşku hakimdi.

Eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın cezaevindeki kadın siyasetçiler adına mesajı okunurken salondaki kadınlar pankartlarını kaldırdı. Tutuklu siyasetçiler Sebahat Tuncel ve Leyla Güven’in mesajlarına ise salondaki kadınlar “Yıkılsın zindanlar, tutsaklara özgürlük” sloganıyla yanıt verdi. Toplantının en önemli anlarından biri, cezaevindeki kadın siyasetçilerin mektuplarıydı.

SEÇİM MÜZİKLERİ HALAYA UYGUNDU

Ardından Kadın Meclisi’nin seçim müzikleri tanıtıldı. Türkçe müziğin, partinin genel seçim müziğinden çok daha iyi olduğunu vurgulamak gerekiyor. Halaya da horona da uygun bir arka planı, anlaşılır ve net sözleri olan bir şarkı olmuş. Favorim, “Özgürlük tohumunu yeniden ekeceğiz” kısmı oldu. Bir an basın masasından kalkıp halay çekecektim ki, kendimi tuttum. Türkçe şarkının klibinde iki yerde LGBTİ+ hareketinin sembolü olan gökkuşağı bayrağının yer aldığını da vurgulamadan geçemeyeceğim.

Kürtçe müzik ise tek kelimeyle epikti. Marş havasında, görüntülerle birlikte dinlendiğinde oldukça etkili bir müzik olmuş. Halay çekmesi zor diye düşündürse de, toplantı bitiminde kadınlar bu düşüncemin yanlışlığını kanıtladı. Halklarımız her şarkıda, her yerde halay çekebiliyor. Bunu bir kez daha görmüş olduk.

BİLDİRGEDEN KISA KISA

Bildirgenin açıklanmasına geçildiğinde artık salonda bir sabırsızlık hakimdi. Bildirge, çok kapsamlı ve konuşmacıların da belirttiği üzere masa başında hazırlanmamış. Hayatın neredeyse her alanına dair sözü ve eylem planı olan bir yol haritası olmuş. Depremin yarattığı yıkımdan, eşit temsile; kayyum rejiminden LGBTİ+ haklarına; İstanbul Sözleşmesi’nden barış mücadelesine o kadar çok başlık var ki. Bildirge, kadın-erkek eşitliğinin ötesine geçen feminist bir bakışa sahip diyebiliriz.

Bu başlıklardan bazıları şöyle:
*Cumhuriyet’i bizler için; kadınlar, halklar, emekçiler, bütün öteki ve ezilenler için demokratikleştirmeye geliyoruz!

*6 Şubat depreminin ilk üç gününde bölgeye bir vinç dahi gönderemeyen AKP-MHP iktidarına karşı yerel demokrasiyi tesis etmek ve kayyımlara son vermek için geliyoruz!

*22 yıllık “tek adam” rejimi, en fazla kadın cinayetinin yaşandığı dönem olarak tarihe geçti. Kadın katillerine cezai indirim sağladı.

*Partimiz ile meclis; kadınların, emekçilerin, halkların, gençlerin, LGBTİ+’ların, engellilerin, çocukların, kültürlerin, inançların, tüm ezilenlerin meclisi olacak.

*Kadınlarla ilgili tüm sorunlara doğrudan kadınların ve kadın örgütlerinin çözüm geliştirdiği Kadın Bakanlığını kurmaya geliyoruz!

*Mahkeme salonları şiddet faillerini ve katil erkekleri yargılayan yerler değil, kadınları yeniden şiddete maruz bırakan yerler haline geldi. Kadınları katleden erkeklere tahrik ve iyi hal indirimleri veriliyor.

*Yüzyıllardır bu topraklarda inkâr edilen, asimilasyon politikalarıyla dili ve kültürü yok sayılan, bin bir emek ve bedelle bugünlere gelen Kürt halkının özgürlük mücadelesi var. Savaş ve şiddet politikaları Kürt halkının mücadelesine engel olamadığı gibi Kürt sorununa çözüm de olmuyor.

*Savaş yaşamlarımızı, sevdiklerimizi, doğamızı çalıyor. On yıllardır devam eden bu savaşın hem mağduru hem direnenleri olarak biz kadınlar barışın ne olması gerektiğini en çok bilenleriz.

*Kürt sorununun çözümünün ancak masada, muhatapları ile yapılan müzakerelerle çözüleceğini söylemeye devam ediyoruz.

*Savaşlara değil yaşama bütçe diyoruz. Kadınların ihtiyaçlarını/ taleplerini esas alan toplumsal cinsiyet eşitlikçi bütçeler yapmak için geliyoruz!

*Ekoloji eksenli bir toplumu savunmaya ve Demokratik Cumhuriyet’i bu ilkeyle inşa etmeye geliyoruz!

*Güvencemiz olan İstanbul Sözleşmesi’ni geri getireceğiz ve 6284 sayılı yasa ile birlikte etkin bir şekilde uygulanmasını sağlayacağız. Kadın örgütleriyle birlikte denetleyeceğiz.

*İşyerlerinde farklı anadile, kimliğe, inanca veya kültüre sahip olan kadınlara, LGBTİ+’lara, ve mültecilere yönelik ayrımcılığın ortadan kaldırılması için gerekli önlemleri alacağız.

*Nefret cinayetleri ile şiddeti teşvik eden ve cezasızlığı doğuran yasaları değiştirecek, şiddet gören kadınların korunması için gerekli yasal önlemleri alacağız.

*Cezaevlerindeki işkence, tecrit, infaz yakma, çıplak arama, görüş yasakları, sürgün gibi temel insan hakları ihlallerine son vereceğiz.

*Toplumsal, kültürel ve siyasal alanda LGBTİ+’lara karşı başta nefret cinayetleri olmak üzere, her türlü eşitsizliği ve ayrımcılığı ortadan kaldıracağız.

*Medyada şiddet içeren dizi film ve programlar ile ayrımcı, ötekileştirici, kutuplaştırıcı, düşmanlaştırıcı dilin son bulması için gerekli adımları atacağız.

*Milliyet, din, dil, inanç, inançsızlık, cinsel yönelim ve cinsel kimlik, mültecilik temelli nefret suçlarını engellemek için TCK’da yeni düzenlemeler yapacağız.

*Yaşanan afetlerin en ağır sonucunu ise biz kadınlar yaşıyoruz. Kadınlar, engelliler, mülteciler, LGBTİ+’lar ayrımcılığa ve şiddete maruz kalırken devletin koruyucu mekanizmaları çalışmıyor.

*Cinsiyet kimliklerinin ihtiyaç amaçlı olan sağlık giderlerinin ücretsiz karşılanmasını sağlayacağız.