Yeşil Sol Partili kadınlardan kayyım protestosu: Geçit vermedik, vermeyeceğiz

Yeşil Sol Partili kadınlardan kayyım protestosu: Geçit vermedik, vermeyeceğiz
Yeşil Sol Parti, Demokratik Yerel Yönetimler Kadın Kurulu, kayyım atamalarının yıldönümünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Uçar, "Kayyım hırsızlıktır, gasp demektir. Dün geçit vermedik bugün de geçit vermeyeceğiz" dedi.

Artı Gerçek - .Yeşil Sol Parti'nin kayyım protestosu Diyarbakı Büyükşehir Belediyesi önündeki eylem yasağı nedeniyle yakınlardaki bir marketin önünde yapıldı. Eylem nedeniyle belediyenin önü polis ablukasına alındı. TOMA'lar da hazır bekletildi. "Ne qeyum ne talan, dîsa jin dîsa jiyan” (Ne kayyum ne de talan, yine kadın yine yaşam) sloganıyla düzenlenen açıklamaya Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, Yeşil Sol Parti Siirt Milletvekili Sabahat Erdoğan Sarıtaş, Diyarbakır Milletvekili Halide, Türkoğlu, Şırnak Milletvekili Newroz Uysal Aslan, Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, Mardin Milletvekili Beritan Güneş ile Tevgera Jinên Azad (TJA ), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır il örgütü katıldı. Kadınlar, yerine kayyım atanan ve tutuklu bulunan belediye eş başkanlarının posterlerini taşıdı.

'14 MAYIS SEÇİMLERİ BİZ KADINLAR İÇİN MEŞRU DEĞİL'

Açıklamanın Kürtçesini yerine kayyum atanan Savur Belediyesi Eşbaşkanı Gülistan Öncü okudu. 14 Mayıs seçimlerine dikkat çeken Öncü, şunları söyledi:

"Kadınlar başta olmak üzere halklarımız kendi iradelerini tayin için sandık başına gitti fakat seçim startının verildiği ilk günden bu yana gerçekleşen gözaltı ve tutuklama operasyonları ile seçim çalışmalarımız linç girişimleriyle durdurulmak istendi. Kobani Kumpas Davası ve HDP Kapatma Davası’na kadar, siyasetimiz denklem dışına çıkarılmak istenerek mevcut süreç seçime doğru tam bir baskı iklimine dönüştürüldü. En önemlisi de AKP-MHP ittifakının faşizmin cephesini genişlettiği gerçeği dururken 29 aydır kendisiyle iletişim kurulamayan Kürt halk önderi Sayın Abdullah Öcalan’a uygulanan ağır tecrit koşullarının toplumsal yaşamın her alanına yayılması, bir bütün olarak adeta halkların da bu tecride maruz kaldığı hakikati açık bir şekilde ortadadır. Tüm bu koşullara bakıldığında elbette 14 Mayıs ve akabinde gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçiminde mevcudun yeniden Cumhurbaşkanı ‘seçilmesi’ özellikle kadın düşmanı politikaların birincil hedefi olan biz kadınlar için meşru değildir.”

'BELEDİYELERİMİZ GASP EDİLDİ'

2019 yerel seçimlerinde üç büyükşehir, 45 ilçe ve 12 belde olmak üzere 65 belediye, bin 230 belediye meclis üyeliği ve 101 İl Genel Meclis Üyeliği kazandıklarını hatırlatan Öncü, şöyle devam etti:

"Belediyelerimizde; eş başkanlık sistemi, belediye kadın meclisleri, meclis içinden kadın kurulları, kadın koordinasyonları, kadın komisyonları, kadın-erkek eşitlik komisyonları oluşturulmuş. Üç büyükşehir belediyemizde kadın politikaları daire başkanlıkları aktifleştirilerek çalışmalar başlatılmıştır. Aynı şekilde tüm il-ilçe belediyelerimizde kadın müdürlükleri oluşturulmuştur. Tüm bu kazanımlar ortada iken, demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmamızı, eşit temsiliyeti ve kadınların siyasette özne olmasını esas alan demokratik yerel yönetim modelimizin açığa çıkardığı belediyeler bir gece yarısı gasp edildi. 19 Ağustos 2019'da Amed, Van ve Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne kayyımlar atandı ve akabinde aynı zihniyet onlarca belediyede kayyım darbesiyle irade gaspına imza attı.”

'EŞBAŞKANLIK ERKEK EGEMEN İKTİDAR İÇİN TEHLİKEYDİ'

Kayyım atamalarıyla eşbaşkanlık sisteminin de hedef alındığını vurgulayan Öncü, açıklamaya şöyle devam etti:

“Eşbaşkanlığa ‘suç’ isnad edildi, kayyım atamasının gerekçesi yapıldı. AKP-MHP faşist blokunun sosyal yardım adı altında muhtaç ekonomisi ile yaratmak istediği ‘akul ve makbul kadın olun’ dayatmasına karşı ortaya koyduğumuz model, erkek egemen iktidar aklının devamlılığı için ‘tehlike’ niteliğindeydi. Fakat belirtmeliyiz ki biz kadınların özne olmadığı hiçbir siyasetin toplumsallaşamayacağı gerçeği ortadadır. Bugün İmralı’da uygulanan tecrit aynı zamanda bir rejim olarak uygulanırken kayyım zihniyeti de bu tecrit rejiminin derinleştirilmiş hali olarak durmaktadır. Hâlihazırda yaşam alanları bu denli hedef alınmış ve saldırı altındayken kadın özgürlük mücadelesi yürüten bizler nezdinde mayıs ayında gerçekleşen seçimlerin hiçbir meşruiyeti yoktur.”

'KAYYIM REJİM HALİNE GELDİ'

Öncü'nün ardından söz alan Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar da Türkiye’nin 1993 yılında Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na imza attığını hatırlattı. Uçar, şöyle konuştu:

"Korkacağımız şey özerklik olmamalı, yerel demokrasi olmamalı. Korkacağımız şey insanların yaşamını dahi koruyamayan bu ülke için tehlike haline gelen AKP- MHP iktidarı olmalıdır. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konan şerhlerin Kürt sorunuyla, Kürt halkının mücadelesiyle ilgili olduğunu biliyoruz. Bu şerh artık sadece Kürtleri etkilemiyor. Yerel yönetimlerle yönetilen bütün yerlerde bütün Türkiye halklarını etkileyen bir konuma gelmiş durumda. Bugün aynı zamanda iki dönemdir HDP ve DBP’li belediyelere kayyım atanan bir zaman dilimindeyiz. Kayyımın kendisini, rejim haline gelmiş durumda."

'GEÇİT VERMEYECEĞİZ'

Yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak'a ablasının cenazesi için sadece dört saat izin verildiğini söyleyen Uçar, "Bu iktidar kayyımı rejimini devam ettirmek istiyor. Güvenlik güçleri başta olmak üzere, bütün devlet mekanizmaları bu rejimin kendisinden besleniyor. Dün geçit vermedik bugün de geçit vermeyeceğiz, yarın da geçit vermeyeceğiz" dedi.

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar

'KAYYIM HIRSIZLIK, GASP DEMEKTİR'

6 Şubat depreminde kayyımların hiçbir yapmadığını belirten Uçar, "Kayyım rejimi bu coğrafyada hırsızlık demektir. Kayyım rejimi devlet eliyle yürütülen hırsızlık demektir, gasp demektir. Kürtlerin kendi coğrafyasında seçme ve seçilme hakkının gasp edilmesidir. Devlet Kürdistan diye bir coğrafya yok diyor, aslında bütün uygulamalarıyla Kürdistanı ortaya koyuyor. Yerel ve genel yönetimlerde demokrasiye dair söz kuracaksa mevcut devlet aklının ve iktidarın ilk adım atacağı konu başlığı Kürt sorununu konusunda sorumluluk alması, demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözüm iradesini ortaya koymasıdır. Koymayacaksa Kürt halkı iradesini teslim etmedi etmeyecektir" diye konuştu.

'KAYYIM DEVLET KRİZİDİR'

Yedi buçuk ay sonra yapılacak yerel seçimlere değinen Uçar, son olarak şunları ekledi:

“Yerel seçimlere giderken propaganda belli ‘kayyım atayacağız’ diyorlar. Bizim için kayyım devlet krizidir. Devletin yönetme krizidir. Kürt sorunu çözülmediği müddetçe bu kriz en başta iktidarı vurmaya devam edecektir. Her başı sıkıştığında başvurduğu bu yöntemi reddettik, reddetmeye de devam edeceğiz. Cezaevinde belediye başkanlarımız var, dışarıda toplumcu ve halkçı belediyeciliği savunan mücadele arkadaşlarımız, halkımız ve bugün burada olan bizler demokratik yerel yönetimlerin hayat bulacağına olan inancımızla yeni dönemin yerel seçimlerini daha güçlü karşılamanın sözünü veriyoruz. Bu vesile ile tutuklu olan tüm seçilmişlerimizi saygı ve sevgiyle selamlıyoruz."

Öne Çıkanlar