'Şiddetin normalleştirilmesi çocukken başlıyor'

'Şiddetin normalleştirilmesi çocukken başlıyor'
'Şiddet öğrenilen bir davranıştır ve çocuk gördüğünü yapar.'

Hürriyet yazarı Ömür Kurt, şiddet eğilimi olmayan erkeğin nasıl yetiştirileceğini Prof. Dr. Yıldız Dilek Ertürk ile Doç. Dr. Seher Cesur Kılıçaslan'a sordu. Şiddetin cinsiyetle bağlantılı oldığuna ve toplumda şiddeetin bir erkeklik göstergesi olarak algılandığına dikkat çeken Dr. Kılıçaslan "Öncelikle bu fikrin ortadan kaldırılması gerekiyor. Çocuk evinde, sosyal hayatında, medyada yetişkinlerin sorunlarını şiddet kullanarak çözdüklerini görüyor. Böylece şiddetin bir sorun çözme aracı olduğu yanılgısına kapılıyor." diye yorumladı.

Ömür Kurt'un Hürriyet'te "Şiddetin normalleştirilmesi çocukken başlıyor" başlığıyla yayımlanan bugünkü yazısı şöyle:

Televizyon programlarından gazetelerin üçüncü sayfalarına kadar sıradanlaştırılan ‘şiddet’ haberlerinin kaynağı aileyi gösteriyor. Psikolog Prof. Dr. Yıldız Dilek Ertürk ve Doç. Dr. Seher Cesur Kılıçaslan’a "Şiddet eğilimi olmayan erkeğin nasıl yetiştirileceğini sorduk. Uzmanlara göre ‘şiddet’ cinsiyetle bağlantılı ve öğrenilen bir şey. Eğer şiddet bir sorun çözme yöntemi olarak görülürse ve ailede normalleşirse, çocuk da büyüyünce şiddet eğilimli oluyor.

"Şiddetin normalleştirilmesi ailede başlar"

Psikolog Prof. Dr. Yıldız Dilek Ertürk: Şiddetin normalleştirilmesi ailede başlar. Şiddet öğrenilen bir davranıştır ve çocuk gördüğünü yapar. Bu nedenle anne babanın "Şunu yap, bunu yap" demesinden ziyade rol model olması gerekiyor. Eşlerin birbirine karşı konuşma tarzları, hitapları, küslükleri, barışmaları her şey rol modeldir. Ayrıca anne babanın, neyin şiddet olduğunu bilmesi de çok önemli. Sadece fiziksel veya sözlü şiddet yok, psikolojik şiddet de var. Burada annenin etkisi özellikle önemlidir. Babadan şiddet gören anne aynı şiddeti çocuğa gösterir, çocuk şiddet davranışını normal görür. "Kocamdır döver de sever de" anlayışı çocukların şiddeti öğrenmesinin baş gerekçesidir. Çünkü aileden gelen bir normalleştirme vardır. Aynı zamanda şiddetin çocuklardaki dürtüsel bir boyutunun da olduğunu biliyoruz. Örneğin, çocukta beklenmeyen bir vurma davranışı, bağırma, öfkelenme vb. bir durumda da psikiyatrik destek alınması gerekir. Oyuncak seçimi de çok önemli. Çocukları şiddete yönelten silah, savaş aleti vb. oyuncaklarla oynamamalı. Çünkü oyuncak öğreticidir. Ekran da çok önemli. Şiddet içerikli yayınlardan çocuklar uzak tutulmalı. Çocuğunun şiddete yönelmeyen bir birey olmasını isteyen aile empatik ve duyarlı çocuk yetiştirmeli.

"Şiddetle cinsiyetin bir bağlantısı var"

Doç. Dr. Seher Cesur Kılıçaslan: Şiddetin ne yazık ki cinsiyetle bir bağlantısı var. Bu bağlantıda erkek, şiddet uygulaması, kadın ise şiddetin uygulanması beklenendir. Atasözlerimizde erkeklerin kadına şiddet uygulamasının öğütlendiğini görüyoruz: "Kadının sırtından sopayı karnından sıpayı (bebeği) eksik etme." Kızlar eğitilirken dövülmelidir: "Kızını dövmeyen dizini döver." Ayrıca erkek çocuklarının şiddete eğilim geliştirmesinde de iki önemli sebep var. İlki toplumda şiddetin bir erkeklik göstergesi olarak algılanması, diğeri ise şiddet kullanımının bir sorun çözme yöntemi olarak benimsenmesi. Öncelikle bu fikrin ortadan kaldırılması gerekiyor. Çocuk evinde, sosyal hayatında, medyada yetişkinlerin sorunlarını şiddet kullanarak çözdüklerini görüyor. Böylece şiddetin bir sorun çözme aracı olduğu yanılgısına kapılıyor. Doğal olarak, kendisi de sorunlarını şiddet yoluyla çözmeyi deniyor. Erkek çocuklarımıza hayata başladıkları andan itibaren erkeklik ile şiddet kullanımının bağdaşmadığını gösterirsek, onlara sorunlarını akıl yoluyla çözmeyi öğretirsek büyüdüklerinde daha uygar bireyler olacaklardır.

Öne Çıkanlar