Cumhuriyet davasında yedi tahliye

Duruşma 11 Eylül'e ertelendi. Savcı, Ahmet Şık hakkında yeni bir suç duyurusunda bulunulmasını istedi. Karar, 'hak, hukuk, adalet' sloganlarıyla protesto edildi.

Cumhuriyet davasında yedi tahliye

GÜLTEN SARI/ FATMA YÖRÜR

İSTANBUL- Cumhuriyet davasının beşinci duruşmasında avukatların savunmalarının ardından iddia makamı adına söz alan duruşma savcısı Hasan Bölükbaşı, yedi kişinin tutukluluğunun devamını istedi. Savcı, yaptığı savunma nedeniyle de Ahmet Şık hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi. Mahkeme, Güray Öz, Musa Kart, Bülent Utku, Hakan Kara, Önder Çelik, Mustafa Kemal Güngör ve Turhan Günay'ın tahliyesine karar verdi.

11 Eyül tarhine ertelenen duruşmanın Silivri Ceza İnfaz Kurumu'nda yapılacağı öğrenildi.

Avukat Kemal Aytaç, 11 Eylül duruşmalarının Silivr'ye alınmasının nedenini açıklarken şunları söyledi: " 5 gün boyunca salon yetmezliğinden yaşanan kavgalar nedeniyle biz avukatların talebi olmaksızın mahkeme başkanı davayı Silivri'ye attı. . Oradaki salon 700-800 kişilik. Bu kadar ilgiyi Çağlayan'a sığdıramadılar."

Cumhuriyet yazar ve yöneticileri Akın Atalay, Murat Sabuncu, Önder Çelik, Hakan Kara, Kadri Gürsel ve Ahmet Şık'ın tutukluluğunun devamını isteyen savcı, Güray Öz, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör ve Musa Kart için de adli kontrol şartıyla tahliye talep etti. Turhan Günay içinse şartsız tahliye talebinde bulundu. Savcı, Cumhuriyet davasıyla birleştirilen @jeansbiri adlı twitter hesabını kullandığı gerekçesiyle tutuklanan Ahmet Kemal Aydoğdu'nun da tutukluluğunun devamını istedi.

Bölükbaşı şunları söyledi:

"Savunmaların eksikliklerin belirlenmesi savunma sırasında ceza muhakemeleri kanunun duruşmadan bağışık tutulmasına karar verilmesi, sanıklara isnat olunan güveni kötüye kullanma suçların teknik açıdan değerlendirilmesi ve bilirkişi görevlendirilmesi, Akın Atalay, 2014 olarak yayın koordinatörü olan Murat Sabuncu, vakıf yönetim kurulu üyesi Önder Çelik hakkında iddiaların yoğunluğu, Önder Çelik ile ilgili iddia ve deliller sanık Ahmet şık iddianame belirlenen ve Twitter sosyal paylaşım sitesi ve Cumuhiriyet .com tr’de yayınlanan haberlerin, kaçak Can Dündar’ın PKK/KCK terör örgütleri amaçları doğrultusunda terör örgütlerine lojistik destek sağlayan paylaşım ve beyanları, iddianamedeki iddiaları yanıtlamaktan uzak beyanlarda bulunarak iddialarla ilgili esasa ilişkin savunma yapmaktan kaçınması, Kemal Aydoğdu dosyada belirlenen deliller ve yukarıda isnat edilen suçlar, kuvvetli suç şüphesi varlığı, sanıklar açısından delillerin toplanamaması, delilleri karartma şüphesi bulunması, tutuklama sebeplerinin ortadan kalkmamış olması, adli kontrol tedbirinin yetersiz kalacağı, kanunda ön görülen cezanın alt ve üst sınırlarının tutuklu Akın Atalay, Murat Sabuncu, Öncer Çelik, Kadri Gürsel, Ahmet Şık ve Ahmet Kemal Aydoğdu'nun tutukluluk halinin devamına karar verilmesi. Adli kontrol ile Güray Öz, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör, Hakan Kara ve Musa Kart'ın tahliyesine, Turhan Günay'ın tahliyesine..."

Savcı; tutukluluğun devamı talebini "kuvvetli suç şüphesi, delillerin toplanmaması, delilleri karartma şüphesi"ne dayandırdı.

Savcı, Ahmet Şık’ın hakkında yaptığı savunma nedeniyle yeni suç duyurusunda bulunmasına karar verilmesini talep etti.

Savcının 'Can Dündar'ın ifadeye gelmemiş olması nedeniyle diğer sanıkların da kaçması şüphesi gözönünde bulundurularak.." ifadesi avukatların tepkisini çekti.

Bir avukat şunları söyledi:

"Can Dündar kaldıraç olarak kullanıldı, çünkü diğerlerinin tutukluluğuna bahane edildi. O halde Akın Atalay da geldi. Onun gelmesi neden tutukluluğu istenen beş kişinin serbest bırakılması için gerekçe olamıyor ki.
Bu bir ne şiş yansın ne kebap talebidir. 'Bakın bizde basın özgürlüğü var' mesajı verilmeye çalışılıyor.
Normalde savcı mütalasını vermek için ara istemez çünkü zaten talebi bellidir. Neden yarım saat ara istedi. Çünkü dışarıdan talimat aldı, şu kadarını bırak şu kadarını al talimadı."

YEDİ TAHLİYE

Mahkeme heyeti verilen 1.5 saat aranın ardından ara kararını açıkladı. Bu sırada iki sıra sivil polisin ailelerin oturduğu yere yerleştirilmesi dikkat çekti. Avukat Fikret İlkiz, salonda polis olup olmadığını sordu. Hakim 'olabilir' dedi. Mahkeme Başkanı sözlerine avukatlara teşekkür ederek başladı, "Beş günlük zorunlu bir yol arkadaşlığıydı" dedi. Duruşmayı 11 Eylül'e erteledi.

Avukatların cezaevlerinde sanıklarla görüşmesi konusundaki kısıtlılık kararı kaldırıldı. Yakalama kararı devam eden Can Dündar ve İlhan Tanır dışındaki sanıkların vareste tutulmaları talebi kabul edildi.

Hakan Kara'nın da dile getirdiği 'sanıkların kişisel arşivlerini içeren materyallerin incelemesi bittiyse teslim edilmesine', bundan sonraki celsede tanıkların dinlenilmesine karar verildi.

'ARALIK'TA BİTİRMEYİ İSTİYORUZ'

Mahkeme Başkanı "11 Eylül tarihinde bundan sonraki duruşma. Aşamalarda Kasım ve Aralık'ta celseleri koyarak bu yıl içinde davayı bitirmeyi istiyoruz. Bilirkişi konusunda sanıkların haklı serzenişleri bizce de var. Açık kaynak araştırmasına gerek yok bu davada. Ancak gayrimenkuller yönünden bilirkişi heyeti oluşturulmasına ihtiyaç var."

Mahkeme heyeti oy birliğiyle Güray Öz, Musa Kart, Bülent Utku, Hakan Kara, Önder Çelik, Mustafa Kemal Güngör ve Turhan Günay'ın tahliyesine karar verirken Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel ve Ahmet Şık'ın tutukluluğunun devamına karar verdiğini açıkladı. Dosyası Cumhuriyet davasıyla birleştirilen Ahmet Kemal Aydoğdu'nun da tutukluluğunun devamına karar verildi.

ŞIK: SADECE ANNE BABAMIN ELİNİ ÖPMEK İÇİN EĞİLDİM

Mahkeme Başkanının kararı açıklamasınan ardından salonda alkış koptu. "Ahmet çıkacak yine yazacak", "Kadri çıkacak yine yazacak" sloganları atıldı. Bu sırada Ahmet Şık'ın, "Bu alçak ve ahlak yoksunu organize kötülük örgütleri bilsinler ki bugüne kadar sadece ben anne babamın elini öpmek için eğildim. Bundan sonra da öyle olacak" dediği duyuldu.

'TAMAMI BIRAKILIP ÖZÜR DİLENMELİ'

Davada kararın açıklanmasından sonra adliye önünde basın açıklaması yapılarak karar protesto edildi. Yüzlerce insan 'hak, hukuk, adalet', "Faşizme karşı omuz omuza", "Yaşasın hürriyet, kahrolsun istibdat" sloganları attı.

CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, kararı 'gazetecilere gözdağı vermek' olarak değerlendirdi. Gazeteciliği mahkum etmeye çalışanların kendisinin mahkum olduğunu vurgulayan Yarkadaş, şunları söyledi:

"Tamamının hemen derhal tahliye ve beraat etmesi gerekiyordu. Siz bizim arkadaşlarımızı neyle suçluyorsunuz da hala tutukluluklarının devamına karar veriyorsunuz. Hangi suçu işledi bu arkadaşlarımız. 270 günde bulamadığınız suçu 11 Eylül'e attığınız duruşmada mı bulacaksınız. Bu kamuoyunu aldatmak, meşgul etmek ve gazetecilere gözdağı vermektir. Gazeteciliği mahkum etmeye çalışanlar bugün Çağlayan adliyesinde kendileri mahkum olmuştur. Gazeteciler derhal beraat etmelidir ve kendilerinden özür dilenmelidir. Hem onlardan, hem ailelerinden hem okurlarından özür dilenmelidir.
Biz iyi ki Ahmet'in Akın'ın Kadri'nin Murat'ın arkadaşıyız. Onlarla aynı dünya görüşünü paylaşmaktan gurur duyuyoruz."

KERESTECİOĞLU: GİDİYORLAR, BİRLİKTE KAZANACAĞIZ

HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu da tahliye kararına kimsenin yeterince sevinemediğini söyledi. Kerestecioğlu, "Biz bunu çok yaşadık, hakikaten sevinmemiz gereken bir şey var. Onlar gidiyorlar aslında. Zulüm daha çok arttıkça, saçmalıklar arttıkça, böyle çöpe atılacak iddianameler daha çok arttıkça gerçekten gidici olduklarını görüyoruz. Asla bizi yenemeyecekler, asla bu mücadele bitmeyecek. Tutuklu tüm gazeteci arkadaşlarımız, vekiller serbest bırakılana kadar bu mücadele devam edecek" dedi.

HDP'nin başlattığı Vicdan ve Adalet Nöbeti'nin gelecek hafta İstanbul'da yapılacağını anımsatan Kerestecioğlu, herkesi dayanışmaya çağırırken "Bundan sonra hiçbirimiz birbirimizin elini bırakmayalım, mücadeleye devam edelim. Birlikte kazanacağız" diye konuştu.

Cumhuriyet Davası Koordinasyonu da yaptığı açıklamada "Dava çöktü ama mahkeme zulmü devam kararı verdi. Cumhuriyet davası bir özgürlük davasıyla ki öyle, biz kazandık; boyun eğmeyenler, 'zorbalar şunu bilsin ki hiçbir zalimlik, tarihin akışını engelleyemez' diyenler kazandı.
Cumhuriyet davası, korku imparatorluğuna karşı sözünü korkmadan söyleyebilmekse ki öyle, biz kazandık; 'insanların cesaret hakkı vardır ama bazı kişiler için bu hak bir görevdir' diyenler kazandı" dedi.

Tutukluluğuna devam kararı verilen Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel ve Ahmet Şık'ın isimleri tek tek okunurken kalabalık "Alacağız" diye bağırdı.

NAZİRE GÜRSEL: BU GAZETECİLERİ İÇERİDE TUTMA DAVASIDIR

Dava sonrasında tutukluluğunun devamına karar verilen Kadri Gürsel'in eşi Nazire Gürsel davayı gazetecileri içerede tutma davası olarak değerlendirerek şunları söyledi: "Buna vakıf davası dediler kamuoyunda bugün vakıf üyelerinin tamamı tahliye oldu. Sadece 21 gün yayın danışmanı olan Kadri Gürsel ve sadece 3.5 ay genel yayın yönetmeni olan Murat Sabuncu'yu tuttular. Demek ki bu bir basın davası değilmiş. Açıkça gördük. Akın Atalay'ın tutulma sebebi vakıf başkanı olması değil. Can Dündar'ı ise almadılar. Dolayısıyla bu bir vakıf davası değildir. Bu en güçlü isimleri Ahmet Şık da dahil gazetecileri içerde tutma davasıdır. Milletimiz bunun cevabını verecektir. Bu yıl içinde davanın tamamlanması ile ilgili söyledikleri hiçbir şeye inanmıyorum. Özgür kalan arkadaşlarım ve eşleri için çok mutluyum"

Kalabalık daha sonra tahliye edilenleri karşılamak üzere Silivri Cezaevi'ne doğru yola çıktı.

Cumhuriyet davası