Amasya'nın son Ermenisi Faruk Altınoğlu: Kendi memleketimde yabancı gibi hissetmek istemiyorum

Amasya'nın son Ermenisi Faruk Altınoğlu: Kendi memleketimde yabancı gibi hissetmek istemiyorum
Faruk Altınoğlu, Amasya'da yaşayan son Ermeni. 68 kuşağının önemli isimlerinden Garbis Altınoğlu'nun kardeşi, Hrant Dink'in okul arkadaşı olan Altınoğlu: "Bu memleketin öz vatandaşı benim. Kendimi kendi memleketimde yabancı gibi hissetmek istemiyorum."

Mehmet Menekşe


AMASYA - Rafael Altınyan ya da kimlikteki ismiyle Faruk Altınoğlu, Amasya'nın son Ermenisi. Amasya’da doğmuş ve hayatını bu kentte geçirmiş. Atalarından kalan eski ahşap bir evde eşiyle birlikte yaşıyor. Dededen kalma ayakkabıcılık mesleğiyle geçinmeye çalışıyor. Bakırcılar Sokağı'nın köşesinde derme çatma tamir tezgahını her gün açıyor.

'AMASYA'DA BEN TEK KALDIM'

Eşi Müslüman, o ise kendi özünde inancını yaşamayı sürdürüyor. "Aslımı inkâr etmiyorum. Ben özümde Ermeniyim" dese de Ermeni olduğunu hiçbir zaman özgürce söyleyemediğini belirtiyor. Kızını Türk ve Müslüman gibi yetiştirmiş, evlendirmiş, bir de torunu var. "Ben Amasya’da tek kaldım. Benden başka Ermeni yok" diyerek yalnızlığını dile getiriyor.

'BANA TÜRK BAYRAĞINI TAŞITMADILAR'

"Burası benim de vatanım, ben de bu toprakların insanıyım" diyen Altınoğlu, daha küçük yaşlarda ötekileştirilmenin acısını yaşamış:

"Amasya’da okuduğum Kılıçarslan İlkokulu'nda arkadaşlarım Ermeni olduğumu biliyorlardı. Türk bayrağını taşımak istiyordum onu bana taşıtmadılar. Ermeni olduğum için taşıtmadılar sanırım, bunu hissediyorum. Sonuçta ben bir vatanseverim, vatanımı canımdan çok seviyorum. Burası benim de vatanım. Ben de bu toprakların insanıyım, bu toprakların öz evladıyım. Dedemin dedelerinin geçmişi 1500’lü yıllara kadar uzanıyor."

HRANT DİNK İLE OKUL ARKADAŞLIĞI

Faruk Altınoğlu, 1966 yılında ilkokulu bitirdikten sonra eğitimine İstanbul'da Surp Haç Tıbrevank Yatılı Okulu'nda devam ediyor. Ancak ikinci sınıfta tüberküloz ve menenjit geçirince Amasya’da anne babasının yanına dönmek zorunda kalıyor. Altınoğlu, Agos Gazetesi'nin 19 Ocak 2007'de suikast sonucu öldürülen Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink ile okul arkadaşı. Hrant'ı az da olsa şöyle hatırlıyor:

"Hrant uzun boylu, kıvırcık saçlı bir arkadaştı. Hrant ile aynı yaştayım ama onunla ilgili çok fazla bir şey hatırlamıyorum. Okulda Türkiye'nin birçok ilinden gelmiş Ermeni çocukları vardı. Hayko vardı, Amasya’dan Ohannes Ciroğlu vardı, Hrant Dink vardı."

'ASKERDE ÇAVUŞ BENİ ERMENİ OLDUĞUM İÇİN DÖVDÜ'

Sadece okulda değil, askerde de ayrımcılığı iliklerine kadar hisseden Altınoğlu, o günleri şöyle anlatıyor:

"Askerliğimi Sarıkamış’ta yaptım. Beni önce Balıkesir’in Edremit ilçesine görevlendirmişler, sonra karalayıp Sivas yazmışlar. Üç ay Sivas’ta geri kalanını Sarıkamış’ta yaptım. Severek yaptım askerliğimi. Askerde Ahmet Gümüş diye bir arkadaş vardı, o çavuş biz erdik. Bizi askeri araçların nöbetine yolladılar. Beşir Korkmaz diye bir arkadaşla nöbetteydik. Renoların arkasında portatif kürekler vardı, onları almış gizlice Ahmet Gümüş. Kütahyalı çavuş, öbür arkadaşa pek vurmadı ama kürekle beni iyi dövdü. Bana kasıtlı olarak vurduğunu hissettim. Beni Ermeni olduğum için dövdü."

'DEDEMİN VE BABAMIN MALLARININI YANINDAN GEÇEREKEN İÇİM SIZLIYOR'

Faruk Altınoğlu'nun doğduğu ev de belediye tarafından yıkılmış:

"1985 yılında Amasya Belediye Başkanı Mustafa Hatipoğlu bizim doğum büyüdüğümüz evi yıktı. Burası Gümüşlü Mahallesinde, kent merkezinde, çok değerli bir yer. Doğduğumuz büyüdüğümüz evininde bulunduğu arsa hamurlama yapıldı, 23 kişiye bölündü. Şimdi bizim yerimiz dahi diyemiyoruz. Resmen gasp ettiler. Kaldığım ev annemin babasının, yani dedemin evi. Çakallar mevkiinde, Hamza düzünde dokuz dönüm bağımız var. Bu arsa babam ile halalarım üzerine tapulu. Zilliyet davası açtım ancak olayı çözemediğim gibi bir de bin TL ceza geldi. Mirasçıların bazılarının ismi Türk bazılarının ismi Ermeni olunca orada bir sıkıntı yaşandı. Şu anda o arazi boş duruyor ve ben karnımı doyurma konusunda sorun yaşıyorum. Dedemin, babamın mallarının yanından geçerken içim sızlıyor. Onların mallarına sahip çıkamadım."

'DEDEMİN MEZARININ ÜZERİNE İMAM HATİP LİSESİ YAPILDI'

Faruk Altınoğlu'nu en çok üzen şeylerden biri de Ermeni Mezarlığı'nın üzerine imam hatip lisesi yapılması:

"Dedemin mezarına dahi sahip çıkamadım. Dedemin, babaannemin mezarının olduğu yer düzlenmiş, imam hatip lisesine ek bina yapılmış. 1960’lı yıllarda Ermeni cemaati tepki göstermiş, lisenin oraya yapılmasını istememişler. İyi hatırlıyorum, Ermeni bayramında imam hatip lisesinin yapıldığı yere gruplar halinde insanlar giderdi. Bunun için beni arayan, soran olmadı. Ben kendi annemi Türk mezarlığına defnetmek zorunda kaldım. İmkân verilse Ermeni mezarlığına defnederdim.”

'GARBİS ALTINOĞLU BENİM AĞABEYİM'

Faruk Altınoğlu'nun abisi Garbis Altınoğlu TKP-ML ve MLKP'nin kurucularından. Altınoğlu, uzun süre hapis yattıktan sonra 2019'da Belçika'da ölen ağabeyini şöyle anlatıyor:

"Ağabeyim Garbis benden sekiz yaş büyüktü. Ben ortaokula başladığımda o Boğaziçi Üniversitesi'nde okuyordu. Ağabeyimle çok az beraber olduk. O hep dışarıdaydı, okuyordu. Ara tatillerde Amasya’ya geliyor, arkadaşlarıyla görüşüyor, tekrar İstanbul’a gidiyordu. Ağabeyim son yıllarda Belçika’da yaşadı, orada vefat etti. Cenazesine de gidemedik. Babam çok mazlum, sessiz bir kişiydi. Kanundan, yasadan, polisten korkardı. Ağabeyimin öğrenci olaylarına karışmasını istemezdi ama ağabeyime çok karışmazdı."

'KENDİMİ DIŞLANMIŞ, ÖTEKİLEŞTİRİLMİŞ HİSSEDİYORUM'

Ermeni olduğunu öğrenen birçok kişinin kendisinden uzaklaştığını dile getiren Altınoğlu'nun tek isteği kimliğini özgürce ifade edebildiği bir hayat:

"'Nerelisin?' diye sorduklarında kaçamak cevaplar veriyorum. Herkese etnik kökenimi söylemek istemiyorum. Erbaalıyım, şuralıyım, buralıyım diyorum. Bazı insanlar Ermenilere karşı pek hoşnut olmayabiliyor. Her zaman kendimi dışlanmış, ötekileştirilmiş hissediyorum. Ermeni olmayı ben seçmedim ki, olduğum için de gurur duyuyorum. Kimliğimi özgürce ifade ettiğim bir hayat yaşamak isterdim. Ben Ermeni olabilirim ancak Türk vatandaşıyım, bu toprağın insanıyım. İnsan özünde ne ise öyle kalmalı ve kimliğini özgürce ifade etmeli. Bunu gizlememeli, özgürce yaşamalı. Ben barıştan, demokrasiden, özgürlüklerden yanayım. Herkes beni olduğum gibi kabul etsin, ötekileştirmesin, düşmanca davranmasın. Bu toplumdaki tüm insanlar aynı haklara sahip olsun, kimsenin hakkı yenilmesin, herkes insanca yaşasın istiyorum. Bu memleketin öz vatandaşı benim. Kendimi kendi memleketimde yabancı gibi hissetmek istemiyorum. Çevremdekilerin çoğu bana diyor ki ‘Sen muhacirsin', gülüp geçiyorum. Ben Amasya’nın öz be öz çocuğuyum ama muhacirliği içimde yaşıyorum. Herkesi oldu gibi kabul ettim, hiçbir insan hakkında ayrım yapmadım. Ancak benim bu topluma gösterdiğim saygı, hoşgörü bana gösterilmiyor. Ermeni olduğumu öğrenen birçok kişi benden uzaklaştı."

Öne Çıkanlar