'Aşık olup bir göğsümü daha kaybedemem'

'Aşık olup bir göğsümü daha kaybedemem'
Yeni imajı ile beğeni toplayan sanatçı hem yeni projelerini hem de özel hayatına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Senfonik Divalar projesiyle Açıkhava’ya çıkmaya hazırlanan şarkıcı Nilüfer hayranlarıyla buluşma heyecanı içinde.  Yeni imajı ile beğeni toplayan sanatçı hem yeni projelerini hem de özel hayatına ilişkin Hürriyet'ten Cengiz Semercioğluna açıklamalarda bulundu. "Aşk hayatım sıfır" diyen Nilifer, "Hayatımda bir erkek olmasını hayal bile edemiyorum. Kimseyi çekemem artık. Âşık olup öteki mememi de kaybedemem, bir tane yeter" dedi.

Söyleşinin dikkat çeken bazı bölümleri şöyle:

-Bu yaz en çok sevindiğin ve üzüldüğün şey ne oldu?

En çok Ayşe Nazlı’nın okula kabul edilmesine sevindim. Ama o yazdan önceydi. Üzüldüğüm şey ise köpeğim öldü. Kocaman Akbaş... 9 yaşındaydı... Allah başka dert vermesin, sağlığımız sıhhatimiz yerinde, güzel bir yaz oldu.

-1-2 ay sürdü mü tatil?

Yok toplamda çok fazla yapmadım. Bodrum’da 3 hafta kaldım. Ama ekim ayını da orada geçirmeyi düşünüyorum. O zaman dediğin süreye yaklaşırım herhalde...

-Ayşe Nazlı nerede?

O, şu an İngiltere’de. Bu sene orada üniversiteye başlayacak.

YALNIZLIKTAN KORKMUYORUM

-Artık sana Londra yolları göründü. Ayşe Nazlı’yı görmek için sürekli gidip geleceksin o zaman...

E özlüyor insan... Bayramda konser vermek için Bursa’ya gittim. Evimden de uzaktaydım... Evdeyken kedilerim var, onlarla oyalanıyorum.

Ama oradayken, bir uyandım burnumun direği sızladı. Nasıl bir özlem hissettim... Hemen telefon etmek istedim ama orada saat daha erkendi. Bekledim, sonra arayıp "Kızım ben seni çok özledim" dedim. Onun da, benim de gözlerimiz doldu.

-Şimdi 18 yaşında artık reşit oldu. İlk defa mı bu kadar ayrı kalıyorsunuz?

Evet... Ama orada çok mutlu, umarım da bu memnuniyeti devam eder.

-Kuş evden uçtu... Ne hissediyorsun, yalnızlık seni korkutuyor mu?

Yok... Ben yalnızlığa alışkınım. Hayatımın büyük bir bölümü de yalnız geçti. Ayşe Nazlı’dan önce Sarıyer’deki kocaman evimde kedimle beraber yaşıyorduk.

Gece evde kalan personel bile yoktu...O kadar kimseyi istemeyen, tek başına kalmayı seven biriydim. Tabii Ayşe Nazlı’dan sonra hayatım çok değişti.

Ama dediğim gibi yalnızlıktan korkma gibi bir sıkıntım yok, aksine yalnız kalmayı severim.

-Heyecansız olur mu bu işler?

Şu an yok... Tabii sahneye çıkmadan önceki son dakika heyecanı çok başka. Kalbinin atışı hızlanıyor... Ama şimdilerde sürekli konserle ilgili toplantılar yapıyoruz. Ne yapalım, nasıl bir yenilik koyalım diye kafa yoruyoruz. Hatta son birkaç gündür aklım takılıyor, doğru düzgün uyku uyamıyorum. Düşünmekten hep uykularım bölünüyor.

-Provalar ne zaman?

19-21 Eylül tarihlerinde prova yapacağız. Senfonik bir konser olacağı için provalarımız daha fazla olacak.

-Senfonik konserin farkı ne?

Senfonik konser; daha fazla prova, daha kalabalık kadro demek. Ben daha önce de birçok kez senfonik konser verdim. Yaylıların, nefeslerin, gerçek seslerin sana eşlik etmesi daha keyifli oluyor.

-Senfonik konser, her sanatçının harcı mıdır?

Prova yaptıktan sonra herkes senfonik konser verebilir. Sadece şu fark var; kendi orkestramla birlikte olduğum zaman şarkının bir yerinde kesip seyirciye de söyletebiliyorum. Ama senfonik konserde bunu yapma şansımız çok olmuyor.

-Projenin adı "Senfonik Divalar"... Sen kendini diva olarak görüyor musun?

Projenin mimarı Nurcan Karaca... O, bu ismi uygun görmüş. Yoksa benim bugüne kadar hiç ismimin önüne bir sıfat koymak ya da koydurmak gibi bir tercihim olmadı. Öte yandan ‘diva’ sıfatıyla çok ters düştüğümü sanmıyorum. Sonuçta 45 senedir müzik kariyerim devam ediyor. Bunun Türkiye’de büyük bir başarı olduğunu düşünüyorum.

AMY WINEHOUSE ÖLÜNCE AŞIRI ÜZÜLDÜM

-Genç kuşakta kendi çizgine, müzik tarzına yakın bulduğun isimler var mı?

Sertab Erener, çok iyi bir ses. Tabii artık onu genç kuşağa değil, başka bir yere koymak lazım. Uzun senelerdir müzik piyasasında... Onun dışında çok iyi sesler var. Her ne kadar söyledikleri şarkılar zevkime hitap etmese de iyi sesler duyuyorum.

-Senin zevkine hitap eden müzik ne peki?

Dünyada bile müzik tarzı çok değişti. Artık sound’un önde olduğu şarkılar yapılıyor. Ama mesela Adele var. Çıktı bunları yıktı... İyi sesiyle, melodik şarkılar yaptı. Ondan evvel Amy Winehouse vardı. O ölünce aşırı üzülmüştüm. O da yarattığı müzikle fenomen oldu. Maalesef artık iyi sesler, böyle tek tük çıkıyor. Başka da isim sayamıyoruz.

-Yıllar önce meme kanserini atlattın... Her şey yolunda, bir sıkıntı yok değil mi artık?

Yok, çok şükür, 7 sene filan oldu. Şimdi gayet sağlıklıyım.

-"Keşke bu sağlık problemini kamuoyuna yansıtmadan yaşasaydım" diyor musun?

Hayır, o zaman tedavi sürecinde hiç ortaya çıkmamam lazımdı. Üstelik bu hastalığı öğrendiğimde "13 Düet" albümünün çalışmalarını yapıyorduk. Çok yoğun bir yaz geçirmiştim, hastalığımı da yazın sonunda öğrendim. Kemoterapim bitince hemen stüdyoya girdim, hatta kafamda hâlâ saçlarım yoktu. Bir de kadınlara destek olmak istedim. Çünkü kanser tedavisinde saçları döküldüğü için birçok kadının çok üzüldüğünü biliyorum. Oysa bu durum beni üzmedi. Hatta güle oynaya saçlarımı kazıtmaya gittim.

-Bu arada yeni saçlarını çok beğendim...

Teşekkür ederim, ben de çok sevdim. Güzel oldu, gençleştim.

-Saçlarını kestirmek nereden esti?

- Saçlarım çok uzundu, sıkıldım.

Birden gidip kestirdim, herkes de çok beğendi.

-Hiç estetik yaptırdın mı?

Yüzümde sadece botoks var. Doktorum İsmail Kuran, beni çok iyi tanıyor, öyle abartı şeyler sevmediğimi bildiği için de çok minimal düzeyde dokunuşlar yapıyor. Onun dışında estetik operasyonum yok. Hiçbir zamanda olamayacak, çünkü korkuyorum. Hem ya başka biri olursam diye, hem de acısından korkuyorum.

HAYATIMDA ERKEK OLMASINI HAYAL BİLE EDEMİYORUM

-Aşk hayatında neler oluyor?

Aşk hayatım sıfır... Zaten olsa kesin duyarsınız. (Gülüyor) Benim aşk hayatım artık kızım, işim, kedilerim, bahçedeki çiçeklerim, domateslerim biberlerim. Benim aşklarım bunlar. Hayatımda bir erkek olmasını hayal bile edemiyorum.

-Niye bu kadar katı konuşuyorsun?

İstemiyorum.

- Gençsin, güzelsin... Niye aşk olmasın ki?

İçimde öyle bir istek yok. Yeniden o problemleri yaşamak istemiyorum. Kimseye dert laf anlatacak halim yok.

-Yaş ilerleyince insanlar, "artık kimseyi çekemem" mi diyor?

Evet, öyle kimseyi çekemem... Böyle o kadar huzurluyum ki. Ben seyahate gideyim, denize gireyim istiyorum.

RÖPORTAJIN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Öne Çıkanlar