'Devlete saygı duymayan ülkenin nimetlerinden yararlanmasın'

'Devlete saygı duymayan ülkenin nimetlerinden yararlanmasın'
Erdoğan sevgisini tekrarlayan Orhan Gencebay, 'Bu devlette yaşayıp da, devlete saygı duymayan bu ülkenin nimetlerinden yararlanmasın' dedi.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın yaptığı son atamalarla Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu’nda yer alan ve son yıllarda Erdoğan ve AKP’ye yakınlığıyla gündemde olan Orhan Gencebay, "Erdoğan'ı seviyorum, dik duruşuyla önemli bir görevi başarıyor. Devletine saygı duymayan bu ülkenin nimetlerinden yararlanmasın" dedi. Kendisine Özal döneminde 'Özalcı', Demirel döneminde 'Demirelci' dendiğini belirten Gencebay, 'Bugün de batsın bu dünya diyor musunuz' sorusuna ise, "Demiyorum, o zamanlar beş kuruş para yoktu kimsede. Bugün çok şükür güzel, aydın bir ülke var" cevabını verdi.

'MÜZİK KONUSUNDA TARTIŞILMAZ BİRİYİM'

Posta gazetesinden Alev Gürsoy Cinmen'e konuşan Gencebay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisini Kültür ve Sanat Kurulu’na atamasından memnun olduğunu belirterek, bu atamayla ilgili eleştiriler için, "Bilinçli kişilerin bunu eleştirmesine saygı duyarım ama bir müzik adamı ve araştırmacı olarak, sanatın da gelinebilecek en üst noktalarına gelmiş biri olarak, müzik konusunda tartışılmaz biri olduğumu düşünüyorum. 70 küsur kişi bu kurulların içinde, hepsi kendi konularında uzman. Ben de kendi alanımda emek veren biri olarak seçilmişim. Beni böyle kutsal bir göreve layık görenlere teşekkür ediyorum" dedi.

'GÖREV KUTSAL, PARAYLA ÖLÇÜLMEZ'

Gencebay’ın Alev Gürsoy Cimin'in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

- Bu kuruldakilerin alacakları maaş da tartışma konusu oldu. 11 bin liranın üzerinde olduğu söyleniyor, doğru mu?

Ben varlıklı bir insanım. Benim için böyle bir şey söz konusu dahi değil. Bunu dile getirmek bile bana onur kırıcı geliyor. Ben orada maaş almak için değil ülkeme yararlı olmak için varım. Bu maaşa ihtiyacım da yok! Bu görev kutsal, parayla ölçülemez.

'SANATÇI KESİNLİKLE MUHALİF DEĞİLDİR'

- 'Orhan Baba keşke böyle şeylere girmeseydi. İktidara yakın durarak kendini bitirdi' diyenler var. Ne düşünüyorsunuz?

"Bu sorunun soruluş tarzı bile yanlış ve çirkin. Ben ülkesini seven, parti ve particilik değil, devletini koruyan bir anlayıştayım. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dik duruşuyla, ülkesine sahip çıkışıyla son derece önemli bir görevi başardığını ve her Türk vatandaşı gibi Türkiye sevdalısı olduğunu düşünüyorum. Ben siyasetçi değilim. 'Sanatçı muhalif olmalı' diye bir söylem var. Sanatçı kesinlikle muhalif değildir. Sanat, siyaset yapmaz.

'ERDOĞAN’I SEVİYORUM'

- Siyasete girmeyi düşündünüz mü?

Hiçbir zaman... Sanatçı sanatını yapar. Benim siyasi isimlerle tanışıyor olmam, sevmem suç mu? Mesela sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı yıllar öncesinden tanır, severim. Burada yanlış olan ne? Evet, onu takdir ediyor ve seviyorum. Ben onu çok sevdiğimi hep söyledim. Doğruları savunurken linç edileceksem boynum kıldan ince…

'BANA ÖZAL ZAMANINDA ÖZALCI, DEMİREL ZAMANINDA DEMİRELCİ DERLERDİ'

- Cumhurbaşkanı'nın sizi ataması böyle düşünceleri getiriyor akla.

Kültür Kurulu’na bir sanatçı değil de kim atanacaktı? Burada nasıl bir gariplik var? Devletimize kim hizmet veriyorsa ben ona saygı duyarım. Cumhurbaşkanı Erdoğan halkımızın seçmiş olduğu bir lider, devletimizin başıdır. Dolayısıyla Recep Tayyip Erdoğan'a da büyük saygı duyarım. Ben Atatürk'üme nasıl saygı duyuyorsam, arkasından gelen bütün liderlere, ülkemi yönetenlere saygı duyarım. Bazı insanlarda saplantılar var. Süleyman Demirel ile baba-oğul gibiydim, bana 'Demirelci' diyorlardı. Özal zamanında 'Özalcı', Ecevit zamanında 'Ecevitçi...' Nedir bu rezalet?

'KLAVYE DELİKANLILARINI POLİS BULUYOR'

- Ağır eleştirileri duymak size ne hissettiriyor?

Bunlarla ben ilgilenmiyorum. Sevim Hanım ilgileniyor. Son hastalandığım gece Sevim Hanım’ın hüngür hüngür ağladığını gördüm. Sordum ama bana söylemedi. Meğer bana ‘Gebersin’ diyenler olmuş. O gece bizim için sabrın sonuydu ve hastaneden çıkar çıkmaz adli makamlara başvurduk. Ne yazık ki bu klavye delikanlıları, gizli profiller, bilmiyorlar ki bizim polisimiz tarafından anında bulunuyorlar. Şu ana kadar 17 kişiyi saptadık. Haklarında soruşturma başlatıldı. Bu acımasızlık değil, bu bir emsal teşkil edecektir. Yalnız bana değil birçok sanatçıya yapılan hakaretler suskun kalmamamızı gerektiriyor. Ne hakla, ne cüretle!

'DEVLETE SAYGI DUYMAYAN ÜLKE NİMETLERİNDEN YARARLANMASIN'

- 'İktidar yandaşı' diyenlere ne diyorsunuz?

Son derece kaba, çirkin ve cahil bir söylem. Ben devletimi sever sayarım. Devletini sevmeyen insanlar da var. Bu devletin içinde yaşayıp da, devlete saygı duymayan bir insana benim bakışım farklı olur. O zaman bu ülkenin nimetlerinden yararlanmasın. Varsa devletimizin eleştirilecek bir yönü, söylesin. Ama eleştirinin de bir adabı var. Mesela geçenlerde hastalandım bana, 'Öl, geber' diyenler oldu. Neden bunu diyorlar ki? Ben ne yaptım? Ben ülkem için, geleceğimiz için taşın altına elimi her zaman koymaya hazırım.

'BEN DEĞİŞMEDİM'

- Yani 'Değişmedim' mi diyorsunuz?

Değişmedim, değişmem de. Ben Türkiye'nin Orhan Baba'sıyım ve hep öyle kalacağım.

'KİMSE DÜŞÜNCESİNİ BAŞKASINA KABUL ETTİRMEYE ÇALIŞMASIN'

- ülkedeki kutuplaşma artıyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Bencilliğe. Demokrat olmamaya. Bazen de art niyete ve bilinçsizliğe. Böyle kutuplaşmayı insanlığa ve demokrasiye yakıştıramıyorum. Hangi partiden, hangi düşünceden olursa olsun, insanlığa ve demokrasiye saygılı olsun herkes. Kimse kendi düşüncesini başkasına kabul ettirmeye çalışmasın. İrade özgürdür. Kendi fikrini başkasına zorla kabul ettirme çabası korkunç, Peygamberimiz diyor ki, "Hor görme, hoş gör!"

- Sizce devletin sanata çok müdahil olması doğru mu?

Devlet olumsuzlukları kaldırır, olumlu ortam oluşturur ki, konunun erbapları gerekeni yapsın. Devlet, sanatın sahibi değildir. Sanatçı da memuriyet statüsünde görülmemelidir. Sanatçının duygusu da düşüncesi de özgür olmalıdır. Devletin görevi de bu güzellikleri korumak ve gelişmesine yardımcı olmaktır.

'ESKİDEN KİMSEDE BEŞ KURUŞ PARA YOKTU BUGÜN ÇOK ŞÜKÜR GÜZEL BİR ÜLKE VAR'

- Bugün dünyaya baktığınızda 'Batsın bu dünya' diyor musunuz?

Demiyorum, demem de. Şimdi öyle bir ortam yok. O zaman çok kötü bir ortam vardı, ülkemin daha iyi olması için eleştirilerimi yaptım. Rabbim bir daha öyle ortamlar göstermesin bize. Ben de öyle beste yapmayayım bir daha. O zamanlar sağcı-solcu bir mahalleden geçemezdi. Beş kuruş para yoktu kimsede. Bugün çok şükür güzel, aydın bir ülke var. Sorunlar elbette olacak ama dünya sorunlarla boğuşuyor.

'REKLAMDA OYNADIĞIM İÇİN PİŞMAN DEĞİLİM'

- Bir deodorant markasının reklamında oynamanız da çok konuşuldu…

Bu konuda ilk ve son kez konuşacağım. Güzel bir reklam o. Temizlik imandan gelir. İnsanlar kendilerini temiz tutmalılar. O reklam da bunu anlatıyor. Bunun neresi kötü? Pişman değilim. Keyifli bir reklam oldu. Beni güvenilir bulup seçmeleri de ayrı bir incelik. Türkiye'de son dönemde yapılan en iyi reklam olduğu kabul edilmiş. Mutlu oldum.

Öne Çıkanlar