Dünyada iz bırakan kadınlar
Erkek egemen bir dünyada adını duyurmayı başarmış bilime, tarihe, sanata yön vermiş kadınlardan bazılarını 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için derledik.
YAŞAM- Hatşepsut
Antik Mısır’da 18. Hanedan döneminde hüküm sürmüş kadın firavun. Tarihte adı kayıtlara geçen ilk kadın yönetici. Bir kral gibi giyinmiş, geleneksel olan takma sakal kullanmış. Hatşepsut’un iktidarda bulunduğu zaman dilimi konusunda çeşitli görüşler olsa da yaklaşık olarak en erken MÖ. 1503’de tahta çıkmış ve en geç M.Ö. 1445’de iktidarı son bulmuş.
Sappho
Sappho, ünlü Yunan kadın lirik şairi. Lesbos Adası’nda doğmuştu ve yaşadığı adanın adından türetilen ilk "lezbiyen" şair olarak anılmaya başlandı. Bununla birlikte, cinsel tercihleri hakkında kesin bir delil yoktur. Hem erkeklerin hem de kadınların büyük tutkularını ustalıkla ifade eden şiirleri otobiyografik miydi, bilmiyoruz. Sappho şiirlerinde netliği ve basitliği tercih eder, konuşmaya açık olan üslubu tüm canlılığı ve açıklığı ile az sonra eyleme geçecek gibidir.
Cleopatra (M.Ö. 60-30)
Kleopatra, Antik Mısır’ın son firavunu. Roma İmparatorluğu'nun çalkantılı iç siyasetine karıştı. Mensubu olduğu Ptolemy Hanedanlığı, Mısırlı köklerini inkâr ederken o, Eski Mısır dilini öğrenmiş ve kendini Tanrıça İsis olarak tanıtmıştı. Bununla birlikte en az 9 dil bildiği söylenir. Plutharkos’a göre; "Kleopatra’nın gizemi, çarpıcı bir güzelliğe sahip olduğu için değil, onunla günlük temasın yarattığı önlenemez izlenimin, gözlemciyi şaşkına çevirmesindendi. Konuşması çekici, ikna edici ve tartışma biçiminin karakteri cezp ediciydi. Sesinin yankılandığını duymak bir zevkti; seçtiği dil hangisi olursa olsun, dilini ustalıkla çok telli bir enstrüman gibi ayarlardı."
Hypatia (M.S. 370-415)
Yunan filozof, matematikçi ve astronomdur. İskenderiye Kütüphanesi’nde felsefe, matematik ve astronomi üzerine dersler vermiştir. Yeni Platonculuk öğretisine bağlı olan Hypatia, Atina Hypatia doğayı; mantık, matematik ve deney ile açıklamaya çalıştı. Hypatia, günümüze kadar ulaşmış olan sayılı kaynaktan biri olan Yunan tarihçi Socrates Scholasticus’ un "Historia Ecclesiastica" adlı eserine göre; İskenderiye'nin en önemli iki figürü olan, İskenderiye Valisi Orestes ile İskenderiye piskoposu Cyril arasında anlaşmazlıklara sebebiyet verdiği ve politik işlere karıştığı gerekçesi ile 415 yılında kıptî Hristiyan bir çete tarafından taşlanarak öldürüldü.
Jane Austen (1775-1817)
"Sense and Sensibility", "Pride and Prejudice", "Emma" tüm romanları televizyon ya da sinemaya uyarlanmış gelmiş geçmiş zamanların en ünlü kadın roman yazarlarından biri. Kadınların okumaya ve yazmaya teşvik edilmediği bir dönemde, gelecekteki kadın yazarlara da ilham olacak biçimde, o dönemin kadınlarının en büyük özgürlük problemi olan evliliği reddederek ailesiyle yaşamış ve bu birbirinden ilginç karakterlerle dolu, kendi hayatının aksine mutlu evliliklerle biten, duygu ve anlam yüklü romanlarını yazmış.
Sojourner Truth (1797-1883)
Afrikalı-Amerikalı kölelik karşıtı ve kadın hakları savunucusu. Köle olarak doğdu, ancak kaçtı ve sivil haklar konusunda en çok konuşan Afrikalı-Amerikalı kadın konuşmacılardan biri haline geldi. Amerika’nın vicdanını uyandırmak için kölelik, ayrımcılık ve adaletsizlik üzerine güçlü sözler kullandı. 1851’de "Ben kadın değil miyim?" diye soran ve kadınların erkeklerle nasıl eşit olduğunu açıkça anlatan bir konuşma yapmıştır.
Marie Curie (1867-1934)
Polonya doğumlu Fransız bilim insanı. Curie, Nobel Ödülü’nü alan ilk kadın ve iki ayrı bilim kategorisinde bu ödüle layık görülen ilk ve tek kişi oldu. Paris Üniversitesi’nin ilk kadın profesörüydü ve radyoaktivite alanında çığır açan bir çalışma yaptı. İlk ödülünü 1903’te radyoaktivite araştırmaları üzerine aldı. İkinci Nobel Ödülü’nü 1911’de kimya dalında aldı. Birkaç yıl sonra da ilk X-ray makinelerini geliştirdi.
Rosa Luxemburg (1870-1919)
Polonya doğumlu Alman Marksist devrimci. Toplumsal reformu Almanya’ya getirmeye çalıştı. Alman emperyalizmine ve uluslar arası sosyalizme karşı yazdığı güçlü ve korkusuz yazılarla tanındı. 1919’da, Almanya’ya komünist devrim getirme girişimden sonra öldürüldü.
Eleanor Roosevelt (1884-1962)
Amerikan başkanı F. D. Roosevelt’in eşi ve siyasi yardımcısı. Eleanor, yaşamı boyunca kampanya yürüttüğü insan hakları alanına önemli katkılar sağladı. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu Başkanı olarak, 1948 BM İnsan Hakları Deklarasyonu’nun taslağına yardımcı oldu.
Virginia Woolf (1882-1941)
Bilinç akışı tekniğini ilk kez Mrs. Dalloway eserinde kullanan İngiliz feminist yazar, evine çok yakın olan Ouse Nehri’ne, cebine taşlar doldurup atlayarak intihar etti. İntihar nedeni sadece manik depresif olması ve yeteneğini kaybettiğini düşünmesi değil, aynı zamanda adının Nazilerin ölüm listesinde olmasıdır. Edebi başarısının yanı sıra dünyanın belki de gelmiş geçmiş en mutsuz kadını olmasıyla da ünlüdür ve bunu eserlerinde fazlasıyla hissettirir.
Frida Kahlo (1907-1954)
Meksikalı ressam. 6 yaşındayken geçirdiği çocuk felci yüzüden bir bacağı sakat kalmış; 18 yaşındayken ise otobüsünün tramvayla çarpışması sonucu çok kişinin öldüğü kazada tramvayın demir çubuklarından biri sol kalçasından girip leğen kemiğinden çıkmıştı. Yaşaması mucize olan ufak tefek bu kadının, sonrasında hayatı boyunca yaşayacağı dinmeyen fiziksel acıları ve elbette eşi Diego Rivera’ya duyduğu büyük aşkı onun yaşamını belirleyen en önemli mihenk taşları oldu. İnişli çıkışlı hayatı, acılarıyla başa çıkmak için tüm gücüyle yaptığı resimleri, politik görüşleri nedeniyle 20. yy’ın popüler kültür ikonlarından biri olan Frida Kahlo’nun 145 eserinin 55’i oto-portredir.
Simone de Beauvoir (1908-1986)
Fransız varoluşçu filozof. Jean-Paul Satre ile yakın bir kişisel ve entellektüel ilişki geliştirdi. Kitabı "İkinci Cins", topluma ve tarihe egemen olan cinsiyet ayrımcılığı geleneğini tasvir etti. Bu, feminist hareket için tanımlayıcı bir kitap oldu.
Rosa Parks (1913-2005)
Amerikan sivil hakları savunucusu. Alabama Montgomery’deki yolcu otobüsünün koltuğundan beyaz bir vatandaş için kalkmayı reddetti ve dolayısıyla Amerikan tarihinin en önemli sivil hak olaylarına yol açtı. Sivil haklar mücadelesinde en saygıdeğer figürlerden biri.
Eva Peron (1919-1952)
Arjantin halkı tarafından çok sevilen ve "Evita" adı verilen tarihi figür. Arjantin Başkanı Juan Domingo Perón’un ikinci eşi. Hem yoksullar hem de kadın haklarının yaygınlaştırılması için hayatı boyunca yorulmadan çalıştı. 1952’de 33 yaşında kanserden öldü.
Duygu Asena (1946 – 2006)
Duygu Asena pedagogdu. Asena, "Kadınca", "Onyedi", "Ev Kadını", "Bella", "Kim", "Negatif" dergilerini yönetti. Milliyet gazetesinde başladığı köşe yazarlığını Cumhuriyet ve Yarın’da sürdürdü. İlk kitabı "Kadının Adı Yok"la adını duyuran Duygu Asena, geniş bir okur kitlesine ulaştı. Ancak "Kadının Adı Yok", 1998’de müstehcen bulunarak yasaklandı. Yayınına 2 yıllık dava süreci sonunda izin verilen kitap, yönetmen Atıf Yılmaz tarafından filme alındı. Yazıları ve kitaplarıyla Asena Türkiye modern edebiyatının feminist yazarı olarak tanındı.
Malala Yusufzay (1997-…)
Taliban’ın güçlü olduğu Pakistan’ın kuzeyindeki Svat Vadisi’nde yaşayan Malala Yusufzay, eğitim ve kadın hakları konusunda Taliban’a karşı sürdürdüğü aktivistliğiyle tanındı ve kızların okuması için yürüttüğü kampanyalar nedeniyle ülkede sembol isim. Sürdürdüğü mücadele nedeniyle Taliban’ın ölüm listesinde yer alan Yusufzay, 2012’de okuldan eve dönerken Taliban’ın düzenlediği silahlı saldırıda başı ve boynundan vuruldu fakat hayatta kalmayı başardı. Özellikle kadın hakları ve eğitim hakkı konusunda küresel anlamda önemli bir isim haline gelmesinden ötürü kendisine 2014 Nobel Barış Ödülü verildi.