'Profesörün limonatası'

'Profesörün limonatası'
Mersin Üniversitesi'nde barış bildirisine imza attıkları gerekçesiyle ihraç edilen 3 akademisyen ve 1 aktivist, kütüphane ve kafe 'Kültürhane'yi açtı.

HABER MERKEZİ- İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Ayşe Gül Yılgör, Doç. Dr. Ulaş Bayraktar ve İletişim Fakültesi'nde görevli uzman Galip Deniz Altınay ile aktivist Nalan Turgutlu Bilgin, kütüphane kurma fikri ile bir araya geldi. İhraç edildikten sonra meslek yaşamlarına yurtdışında devam eden akademisyenlerin kitaplarını toplayan Prof. Dr. Ayşe Gül Yılgör ile arkadaşları 'Kültürhane' adı altında  kütüphane ile kahveyi buluşturdu. Dünyadaki en yaygın tasnif sistemi olan, Amerikan Kongre Kütüphanesi'nin tasnif sistemine göre sıralanan binlerce kitabın yer aldığı Kültürhane'de, çay kahve servisini de akademisyenler yapıyor. Kimi zaman içecek servisi yapan Prof. Dr. Yılgör, Doç. Dr. Bayraktar ve Uzman Altınay, kimi zaman da kütüphane kısmına geçerek öğrencilerle bilimsel çalışmalarını sürdürüyor.

PROFESÖRÜN LİMONATASI

Öğrencileri ile buluşup bilimsel çalışmalar üretmeyi sürdüren Prof. Dr. Ayşe Gül Yılgör, kafede yaptığı limonata ile de ün kazandı. Menüde 'Profesörün Limonatası' olarak yer alan limonatayı yapan Yılgör, kütüphanede eğitim, kafe kısmında ise müşterilere çay veriyor. Bir profesörü servis yaparken görünce insanların şaşırdıklarını belirten Prof. Dr. Yılgör, "Hatta kimi zaman sipariş almak istediğimde 'Hocam estağfurullah' diyorlar. Böyle bir tepki oluyor ama önemli olan bir şeyleri birlikte üretmek. Bu kimi zaman bir ders olur kimi zaman limonata. Bilim insanı için mekan önemli değil. Kütüphane kısmında yüksek lisans doktora öğrencilerimizle çalışma yapıyor, tezlerine fiili danışmanlık yapıyoruz. Söyleşiler, imza günleri, atölye çalışmaları yapacağız. Kültürel, akademik ve bilimsel faaliyetlerimizi, resmi olarak üniversitenin kapıları kapatılmışsa gayri resmi olarak kentin içinde yapacağız. Kentin dört bir yanında akademik faaliyete devam edeceğiz. Üniversite kente yayılacak. Kültürhane'de bu duraklardan birisi" dedi.

KÜTÜPHANE VE KAFEYİ EKLEMLEDİK

Asıl başlangıç noktasının kütüphane olduğunu kaydeden Prof. Dr. Yılgör, "İmzacı akademisyenlerin iş akdi, sözleşme zamanı rektörün inisiyatifiyle feshedildi. Bu arkadaşlar kalifikasyona sahip oldukları için yurtdışından burs bulup gittiler. Kişisel kütüphanelerini bize bıraktılar ve binlerce cilt kitap kaldı. 'Ölü raflardan yaşayan raflara çıkaralım' dedik kitapları. Öğrenciler ve araştırmacılar yararlansın diye kütüphane fikri ile başladık. Kitap ve kahve ayrılmaz bir parça olduğu için kafe ile kütüphaneyi eklemledik. Tanımlanmış roller yok. Profesör bunu, öğrenci bunu, servis elemanı bunu yapar diye bir şey yok. Hiyerarşik olan en kıymetli görünen işten en değersiz görünen işe kadar birlikte yapıyoruz" diye konuştu.

ÇAY HOPA'DAN KAHVE ZAPATİSTALAR'DAN

Doç. Dr. Ulaş Bayraktar ise şunları söyledi: "Bizim durduğumuz yerde duran ve ihraç edilen tüm arkadaşlarımıza her an selam yollamak, onları yad etmek için bir vesile olarak gördük. 1 numaraya 2 çay, 3 numaraya 1 poğaça demek yerine, Bediz'e 1 çay, Ali Ekber'e 2 poğaça diyoruz. Her seferinde kulaklarını çınlatıyoruz. Madem çay kahve vereceğiz, bunları da durduğumuz yerle ilişkili kurmak istedik. O yüzden çaylarımız Hopa Çay Kooperatifi'nden geliyor. Kahveyi, Zapatista Kahve Kolektifinden alıyoruz. Dayanışma için onlardan alıyoruz. Odama gelen öğrenci ve arkadaşlarıma da çay getiriyordum zaten. Gerektiğinde ben de servis yapıyorum. O an kim ortamdaysa sipariş de alıyor, servis de yapıyor, bulaşık da yıkıyor. Biz egoları ile var olan insanlar değiliz. Neden utanayım. Bu emektir ve emek kapsamında kitap yazmakla çay bardağı yıkamak arasında çok farklı olduğunu düşünmüyorum. Hiçbir emek diğerinden kıymetli değil bence." (DHA)

Öne Çıkanlar