Radyasyon günlük hayatın parçası haline geldi
HABER MERKEZİ- Günlük hayatımızın vazgeçilmezi cep telefonları, çevremizdeki radyasyon kaynaklarından sadece biri. Cep telefonlarının yaydığı radyasyonun tehlikeli olduğu görüşü yaygın. Radyo frekansları ise iyonlaştırıcı olmayan bir tür radyasyon yayıyor. Yani X ışınları, kızıl ötesi ve gamma ışınları tarafından yayılan ve DNA'nın yapısını değiştiren iyonlaştırıcı radyasyona göre etkileri daha az.
Bazı bilim insanları ise radyo frekanslarından yayılan radyasyonun da tümör oluşumuna hatta gebelikte düşüklere neden olabileceği gerekçesiyle dikkatli olunmasını öneriyor. Televizyonlardan kablosuz internet bağlantı alanı anlamına gelen Wi-Fi sağlayıcılarına kadar birçok kaynak, radyasyon yayıyor. Belki şaşıracaksınız ama sigara da bunlardan biri. En bilinen radyasyon kaynakları arasında cep telefonları bulunuyor.
'CEP TELEFONLARI 'OLASI KANSEROJEN' RİSKİ TAŞIYOR
Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı cep telefonlarını, 'olası kanserojen' unsur olarak tanımlıyor. Bu da yapılan araştırmalarla cep telefonunun kansere neden olduğunun kanıtlanamadığı anlamına geliyor. Cep telefonlarından yayılan eneji vücutta dokuların ısınmalarına neden olacak kadar yüksek olmasa da ACS, dikkatli olunmasını tavsiye ediyor. Radyasyonun sağlığa zararını ölçmek için bilim insanları özgül emilim oranı (SAR) değerine bakıyor. SAR değeri ise her cep telefonu modeline göre değişiyor.
'Wİ-Fİ HORMON DENGESİNİ BOZUYOR'
Bilim insanları on yıllardır Wi-Fi'ın sağlığa olan etkilerini araştırıyor. 2016'da Endocrin bilim dergisinde yayınlanan bir araştırma, Wi-Fi'dan yayılacak yüksek seviyede radyasyonun hormon dengesini bozabileceği, oksidatif strese neden olabileceği, bunların sonucunda da kanser ve beyin hastalıklarına davetiye çıkacağını ortaya koymuştu. Araştırmacıların vardığı sonuç ise Wi-Fi'ın kansere neden olmayacağı yönünde.
Amerikan Kanser Topluluğu'na göre, Wi-Fi sağlayıcı cihazların yaydığı radyasyon, bir moleküldeki atomları harekete geçirecek ve titreştirecek enerjiye sahip olsa da, atomları iyonlaştıramıyor. Yani x-ray ışınları gibi kanser riskini artırdığı düşünülen yüksek enerjili radyasyonlar kadar tehlikeli değil.
'MİKRODALGA FIRINLARI DA RİSKLİ'
Amerika Birleşik Devletleri Sağlık ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan bilgilere göre mikrodalga fırınlardan yayılan radyasyon halk sağlığı için risk oluşturmuyor. Mikrodalga fırında yemek ısıtırken yaydığı radyo frekans dalgaları, vücuttaki dokuları ısıtacak kadar yüksek ama iyonlaştırıcı olmayan radyasyon yaydıkları için DNA hücrelerine hasar verip kansere neden olacak kadar enerji taşımıyor.
Dizüstü ve masaüstü bilgisayarlar cep telefonları kadar bağımlı olduğumuz diğer aletler. Birçoğumuzun kablolu değil kablosuz internet kullandığı düşünülürse, etrafımızda iki tip radyasyon kaynağı bulunuyor. Bunlar farklı frekanslarda elektrik ve manyetik alanlar yaratıyor. Özellikle dizüstü bilgisayarların vücuda daha yakın tutularak kullanılması, sağlık kaygılarını artırıyor.
ABD Çevreyi Koruma Ajansı EPA'ya göre, sigara içen bir kişi, akciğerler ve vücudun diğer bölgelerine zamanla yerleşip büyüyen küçük ve çok sayıda radyonüklidleri soluyor. Tütünün içindeki radyoaktif elementler polonyum ve kurşun, sağlığı tehdit ediyor.
Bunlar, üreticilerin tütün çekirdeklerinin boyutunu büyütmek için kullandığı gübrelerde doğal olarak bulunuyor. Yağmur bile radyoaktifleri temizlemeye yetmiyor. Filtresiz sigaralar bu nedenle daha tehlikeli. Üstelik pasif içiciler de radyasyonu soluduğu için sadece sigara kullanıcıları için tehlike oluşturmuyor. (BBC)