Soysert: Giderek daha kapitalist bir sisteme teslim oluyoruz
‘Elimi Bırakma’ isimli dizide Sumru karakterini canlandıran oyuncu Dolunay Soysert, insanlığın temel sorununun giderek daha kapitalist olmasından kaynaklı olduğunu söyledi. İnsanlardaki genel mutsuzluğun nedeni ile ilgili konuşan Soysert, "Bence yaşadığımız tüm sorunların, eşitsizliğin, adaletsizliğin temelinde sahip oluğumuz mantalite yatıyor" dedi.
"Giderek daha kapitalist, tüketmeye yönelik bir sisteme teslim oluyoruz" değerlendirmesinde bulunan Soysert'e göre, "Bu da özümüzde sahip olduğumuz saflığı ve iyiliği yitirmemizden kaynaklanıyor." Soysert'in Posta gazetesinden Oya Çınar'a verdiği söyleşinin dikkat çeken kısımları şöyle:
-İzleyici gözüyle bakınca Sumru çok keskin ve sivri uçları olan bir kadın. Siz Sumru’yu nasıl anlatırsınız?
Ben o kadar köşeli olduğunu düşünmüyorum Sumru’nun. Evet, kafası hep entrikaya çalışıyor. Her işten nasıl bir çıkar sağlayacağına bakıyor ama kimse Sumru’nun geçmişini bilmiyor henüz. ‘Bir insan nasıl bu hale gelir’ sorusunun cevabı havada. Ben işin daha çok o yanıyla ilgileniyorum. Çünkü yaşadığı travmalar insanı o hale getirebilir.
BU TOPLUMUN ÇALIŞMA GERÇEĞİNDE MOBBING VAR
-Aslı Enver ile ‘Personel’ oyununuz tam bir sistem eleştirisiydi. Mobingi konu alıyordu. Siz hiç mobbinge maruz kaldınız mı?
Kişisel olarak mobbing yaşamadım ama bu tamamen benim şansım. Çünkü mobbing artık hayatın her alanında, her sektörde var. Kişiler bunu mobbing yaptığını düşünerek yapmıyor ama yaptıkları mobbinge giriyor. Çalışma saatlerinize tecavüz edilmesi bile bir mobbing. Maalesef bu toplumun çalışma gerçeğinde bu var. Şimdi adı kondu sadece. İnsanlar artık neye maruz kaldığını biliyor.
30'LU YAŞLARIMDAKİ KADAR RAHAT DEĞİLİM OTOSANSÜR YAPIYORUM
-İnsanlarda genel bir mutsuzluk var. Sizce neden?
Bence yaşadığımız tüm sorunların, eşitsizliğin, adaletsizliğin temelinde sahip oluğumuz mantalite yatıyor. Giderek daha kapitalist, tüketmeye yönelik bir sisteme teslim oluyoruz. Bu da özümüzde sahip olduğumuz saflığı ve iyiliği yitirmemizden kaynaklanıyor. Ama tüm bunlar yaşadığımız dünyanın sorunu, sadece bizim değil.
-Çözüm ne sizce?
Nasıl çocuklar yetiştiriyoruz, ona bakmak lazım. Çok iyi niyetli çalışmalar yapılıyor ama yeterli değil. Temelde insan zihniyetinin değişmediğini hatta giderek daha kapalılaştığımızı düşünüyorum. Üniversite yıllarında ya da 30’larımdaki rahatlığım ne yazık ki yok. Kendi oto sansürümü koymak zorunda olduğum bir sürü alan var.
Ama umutsuz muyum asla? Bugün doğan çocukları daha modern, daha açık fikirli bir şekilde yetiştirebilirsek, onlara kadın ve erkek ayrımı yapmadan, insana insan gibi bakmayı öğretebilirsek 15 yıl sonrasının nesli çok daha bilinçli ve aydınlık olacaktır.
‘SAMİMİYET ADI ALTINDA ÖZGÜRLÜĞE TECAVÜZ EDİYORLAR’
Soysert, "Kadın olduğunuz için bir konuda engellendiğinizi hissettiniz mi hiç?" sorusuna "Türkiye de kadın olmakla ilgili hepimizin sıkıntısı var. Bu yıl devam eden oyunum ‘Kul’da da bunu işliyoruz. Yalnız kadın olmanın, çalışan kadın olmanın zorluklarına değiniyoruz. Toplumun sizden beklediği o resmin içine giremezseniz neye maruz kalırsınız? Bunların cevaplarını vermeye çalışıyoruz. Bu sadece taciz anlamına gelmiyor. Toplumun baskısı var. ‘Komşu bakışı’ dediğimiz şey bile sizin üzerinizde ağır bir baskıya dönüşebiliyor. Ardı arkası kesilmeyen sorular var: Evlenmeyecek misin? Çocuk yapmayacak mısın? Bunlar kişisel özgürlüğünüzü kısıtlıyor. Ve bu sorular bizim ülkemizde bir kadına dünyanın en normal soruları gibi fütursuzca soruluyor. Samimiyet adı altında herkesin kadınların özgürlük alanına rahatlıkla tecavüz ettiğini bir kadın olarak hissetmemeniz mümkün değil. Biraz geç bir saatte sokakta yürürken bile önce insan olduğunuzu değil kadın olduğunuzu düşünürsünüz" diye yanıt verdi. (YAŞAM HABERLERİ SERVİSİ)
Söyleşinin tamamını okumak için tıklayınız