Tehlike anında nelerden kaçınmalı?

Tehlike anında nelerden kaçınmalı?
Uzmanlar doğal afetler, yangın, kaza veya buna benzer tehlikeli durumlarda insanlarda var olan biyolojik mekanizmaların insanları doğru yönlendirmediğini düşünüyorlar.

YAŞAM- Psikologlar insanların stres ve baskı altında kendilerine zarar verecek kararlar alabildiğini söylüyor. Bazen mucizevi kurtulma hikayeleri ortaya çıksa da bu genellikle yaptıkları sayesinde değil, onlara rağmen oluyor.

"Felaketlerden kurtulma eğitimlerinde insanlara ne yapmaları gerektiği değil, öyle bir durumda yönelebilecekleri bazı davranışlardan kaçınmaları öğretiliyor."
BBC Future'dan Zaria Gorvett bu konuyla ilgili makalesinde Portsmouth Üniversitesi'nden psikolog John Leach'in görüşlerinden faydalanmış. Leach insanların 80-90'ının kriz anlarında  yanlış davrandığını tahmin ediyor.

Acil bir durumla ya da felaketle karşılaşma halinde hangi davranışlardan kaçınmak gerekiryor?

DONUP KALMAK

Felaket anlarında insanların genelde verdikleri tepki donup kalmak oluyor. Bu tepki sadece insanlarda değil hayvanlarda da aynı şekilde oluyor. Psikologlar bu durumlarda verilen içgüdüsel tepkiyi savaşmak-sıvışmak-donup kalmak şeklinde ifade ediyorlar. 
Çünkü korku anlarında paralize olduğumuzda beynimiz frene basmaya başlıyor. Vücutta adrenalin hızla dolaşıyor ve kaslar geriliyor; boynun üstündeki ilkel "küçük beyin" hareketsiz kalma yönünde sinyal gönderiyor.
Hayvanlarda da aynı tepki geçerli: Bu davranış av olmamak için başvurulan son çaredir. Ama felaket anında hayatta kalmak için bu içgüdüyü yenmek gerekiyor.

DÜŞÜNEMEMEK

Stres halindeyken beynimizin doğru düşünme becerisini yitirdiğine dair birçok veri bulunuyor. Aslında en ideal anlarda bile beynimiz oldukça yavaş çalışıyor; oysa felaket anında gelişmeler çok hızlıdır.
Uçakların acil durumda 90 saniye içinde boşaltılması gerekir, zira daha fazla zaman geçtiğinde yangın ihtimali büyük ölçüde artar. Oysa böyle bir durumda çoğumuz bu süre içinde hala kemerlerimizi çözmekle uğraşırız.
Felaket anlarında seçenekleri tartma süreci daha da yavaşlar. Beynin ilk tepkisi dopamin hormonunu salgılamaktır. Mutluluk ve ödüllendirme ile ilgili bu hormon kritik anlarda vücudu tehlikeye hazırlama görevi de görür. Adrenalin ve stres hormonu olarak bilinen kortizol gibi hormonların salgılanmasını sağlar. İşte işlerin karışmaya başladığı nokta burasıdır.
Bu hormon kokteyli, beynin alın korteksi adı verilen ve işleyen bellekten sorumlu olan kısmını felce uğratır. Böylece unutkan ve kötü kararlar almaya daha yatkın hale geliriz.

TÜNEL GÖRÜŞÜ

Kriz anında, sorunu çözecek tarzda yaratıcı düşünme becerisine sahip olmak gerekiyor. İnsanların felaket karşısında verdiği tepki 'ısrar' yönünde oluyor: Yani aldığımız sonuca bakmadan sorunu aynı şekilde çözmeye çalışıyoruz.
Örneğin uçakta acil iniş durumunda kemerlerimizi bulmak için hep aynı yere bakarız. Ya da pilotlar kriz anında sadece bir tek cihaza takılıp kalırlar.
Tünel görüşünün oluşmasının nedeni olarak, beynin strese tepki olarak alın korteksini devre dışı bırakıp kriz anında esnek düşünme becerisini engellemesine bağlanıyor.

RUTİNE TAKILIP KALMAK

Hawaii Üniversitesi'nde afet ve acil durum idaresi uzmanı James Goff'a göre, "Tsunami sırasında eve cüzdanını almak veya ocağı açık unuttu mu diye kontrol etmek için geri dönerek hayatını kaybedenlerin sayısı oldukça yüksek".
Felaket anında insanın cüzdanını düşünmesi çılgınlık ya da aptallık olarak görünebilir, ama bu oldukça yaygın bir davranış. İnsanın normal zamanlarda gösterdiği rutin tavırların kriz anında da tekrarlanması şeklinde ortaya çıkıyor.

NEDEN KRİZ ANINDA BU REFLESKLERİ DEVRE DIŞI BIRAKAMIYORUZ?

Çünkü beynimiz gündelik yaşamda aşinalığa çok bağımlı. Leach bu durumu "Rutin sayesinde içinde bulunduğumuz anı yaşıyor ama geleceğe bakıyoruz" şeklinde açıklıyor.
Yeni durumlar zihnimizi fazlasıyla meşgul eder; içinde bulunduğumuz ortamı anlamaya çalışırız. Başka bir ülkeye gittiğimizde veya yeni bir işe başladığımızda kendimizi yorgun hissetmemizin bir nedeni de bu olabilir.
Acil bir durumla karşılaştığımızda ise beynimiz yeni duruma adapte olma işiyle başa çıkamayabilir. Bunun yerine, hiçbir şey olmamış gibi bildiğimiz şeyleri yapmaya devam ediyoruz.

İNKÂR

Aşırı durumlarda bu tavrımızla tehlikeyi tümüyle göz ardı etmeye kadar vardırabiliriz. "Halkın yüzde 50'den fazlası bunu yapıyor, mesala tsunami sırasında sahilde izleyici olabiliyor" diyor Goff.
İnkar ise genellikle iki nedenden kaynaklanıyor: Tehlikeyi kavrayamıyorlar veya kavramak istemiyorlar. 
Risk Frontiers adlı risk danışmanlık şirketinde uzman Andrew Gissing'e göre, "İnsanlar dumanı görünceye kadar bekliyor; bu ise evden çıkmak için çok geç olduğu anlamına gelir".
Araştırmacılar çoğu insanın riskleri tartmada çok kötü olduğunu ifade ediyorlar. Tehlike arttıkça beynimiz gerçek durumdan ziyade duygulara yönelir ve kendisini rahatlatmak için stresli düşünceleri uzaklaştırır.
Kanser hastalarının semptomları için doktora başvurmadan önce ortalama dört ay beklemesini bununla açıklayabiliriz.

TEHLİKE ANINDA NE YAPMALI?

Peki tehlike anında içgüdülerimize güvenemeyeceksek neye güveneceğiz?
Goff, doğal felaketlerden kurtulma yolunun acil durum planına sahip olmaktan geçtiğini söylüyor. "Ne yapacağınızı önceden bilir ve erken tedbir alırsanız kurtulabilirsiniz" diyor.

Leach ise otomatik reaksiyonların yerini hayat kurtaracak davranışların alması ve bunların yerleşmesi için sürekli pratik yapmak gerektiğini söylüyor. Kısacası felaketlerden korunmak için hazırlıklı olmak, hızlı hareket etmek, rutin davranışlardan sakınmak ve inkârı bırakıp riskli durumu kabul etmek gerekir. 

Öne Çıkanlar