‘Toplum güvenliği’ gerekçesi ile cezaevlerinde tutulan hasta mahpuslar ölüyor
Remzi BUDANCİR
ARTI GERÇEK- Cezaevlerinde hak ihlalleri sürüyor. Hak ihlalleri ile karşı karşıya olanların başında hasta mahpuslar geliyor. Cezaevlerinde olan hasta mahpus sayısı oldukça yüksek. Bunların arasında durumu ağır olanlar da var. İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi'nin raporuna göre; Türkiye cezaevlerinde 604'ü ağır bin 605 hasta mahpus var. Ancak hasta mahpus sayısı bu rakamdan daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Adalet Bakanlığı’nın hasta mahpuslar ile ilgili bir açıklaması olmamasından dolayı net rakam bilinmiyor.
HASTA MAHPUSLAR ÖLÜYOR
Yıllardır cezaevlerinde kalan ve ağır hasta olmalarına rağmen infazları durdurulmayan mahpuslar cezaevinde yaşamlarını kaybediyor. En son hasta mahpuslar Abdulrrazak Suyur ve Halil Güneş yaşamlarını yitirdi. Aralarında 83 yaşındaki Mehmet Emin Özkan’ın da olduğu çok sayıda mahpusun durumu giderek kötüleşiyor. Hastanelerin hasta mahpusların durumu ağır olmasına rağmen "Cezaevinde kalabilir" yönünde raporlar vermesi ihlalin sürmesine neden oluyor.
ÇAKAS: DURUMU AĞIR OLAN 200 HASTA MAHPUS VAR
Artı Gerçek’e konuşan Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Genel Merkezi Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü Yusuf Çakas, kurumların açıkladığı listeye göre hasta mahpus sayısının bin 600 civarında olduğunu söyledi. Bunlardan durumları ağır olan yaklaşık 200 kişinin hemen tahliye edilmesi gerektiğini belirten Çakas, cezaevlerinden her an kötü haber alınabileceğini de ekledi. Cezaevlerinde hasta mahpuslarla ilgili uygulanan tedavi sistemini eleştiren Çakas, hastalanan mahpusların durumlarının giderek ağırlaştığını ifade etti.
‘ATK POLİTİK YAKLAŞIYOR’
Hasta mahpuslar konusunda Adli Tıp Kurumunun politik yaklaşarak ona göre raporlar düzenlediğini ifade eden Çakas, ATK’nin "cezaevinde kalabilir" dediği mahpusların hayatını kaybettiğini hatırlattı. ATK’nin bu raporları düzenlemesinin temel nedeni dosyalara yazılan "terör" ifadesi olduğunu belirten Çakas, "Özelikle örgütlü tutsaklarda dosyanın başına ‘terör’ yazılıyor. Onu yazdığın zaman o hekim ona doğru düzgün bakmaz. Adli Tıp Kurumuna infaz erteleme için giden dosyalarda ‘terör’ ibaresi geçiyor. Böyle bir şey yok. Hasta hastadır. Hiçbir şekilde fark etmez. Ayrımcılık yasağı, eşitlik ilkesine aykırılık… Nereden tutarsan tut bir eksiklik var. Sıdık Güler, Ramazan Özyiğit. Ergin Aktaş. Ramazan Tanrıverdi, onlarca isim var. Hasta tutsaklar meselesinde ATK’lerin rolünü ve Terörle Mücadele Kanununa yapılan atfı görmek lazım" ifadelerini kullandı.
‘TOPLUM GÜVENLİĞİ’ GEREKÇESİ İLE HASTA MAHPUSLAR İÇERİDE TUTULUYOR
Durumu ağır olan ve sağlık kuruluşlarından "Cezaevinde kalamaz" raporu alınsa bile bu defa kolluk kuvvetlerine araştırma yaptırıldığını anlatan Çakas, "Toplum güvenliği" gerekçesi ile infazların durdurulmadığını söyledi. Hasta mahpus Ergin Aktaş’ın cezaevinde kalamaz raporu aldığını belirten Çakas, "Buna rağmen toplum güvenliği gerekçesiyle bir şekilde cezaevinde tutulmaya devam ediliyor. Adalet Bakanlığının buna cevap bulması gerekiyor. Cezaevinde kalamaz raporu verildikten sonra kişinin kolluk tarafından araştırılmasının hiçbir karşılığı yoktur toplum güvenliği açısından. En son Van cezaevinde olan Aydın Çubukçu yüzde 80’nin üstünde raporu var. 29 yıldır cezaevinde. Bunun dışında bakıyorsun yüzde 70-80-90 oranında raporu olanlar var. Adalet Bakanlığı, Adli Tıp Kurumlarından ‘Cezaevinde kalamaz’ raporu verildiği halde toplum güvenliği gerekçesi ile kaç kişinin infazının devam ettiğini bize izah etmek zorunda. Bir hafta da 4 ölüm var. Adalet Bakanlığının bu konuda açıklaması yok. Adalet Bakanlığı, Ceza Tevkifevleri bu konuda açıklama yapmayacaksa hangi konuda açıklama yapacak" diye sordu.
HASTA MAHPUSLAR İLACA ULAŞAMIYOR
Cezaevlerinde hasta mahpuslar için uygun tedavi koşullarını yaratılmadığını hatırlatan Çakas, hastaneye sevklerin ringle yapıldığını, kelepçeli muayene dayatıldığı ve yatağına kelepçelendiklerini söyledi. Durumu ağır olan hasta mahpusların eğitim ve araştırma hastanelerinin olduğu kentlerde kalması gerektiğini belirten Çakas, "Rıdvan Yusufoğlu Patnos Cezaevindedir. Hayatını kaybeden hasta tutsaklar gibi yarın öbür gün onunda haberini alabiliriz. Rıdvan Yusufoğlu sürekli ilaca ulaşamıyor. Her ilaç meselesi krize dönüşüyor. Tedavisi için en azından Diyarbakır gibi bir yerde, ya da Van gibi bir yerde Eğitim Araştırma hastanesinin olduğu bir yerde olması gerekiyor. Sen Rıdvan’ı niye Patnos’ta tutuyorsun? Rıdvan yarın öbür gün hayatını kaybettiği zaman bu bir ölüm değil, öldürme halidir" ifadelerini kullandı.
KİMSE R TİPİNE GİTMEK İSTEMİYOR
Çakas, hasta mahpusların götürüldüğü "Rehabilitasyon Merkezi" olarak bilinen R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna da değindi. Hiçbir hasta mahpusun R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gitmek istemediğini ifade eden Çakas, "R Tipi dediğimiz Rehabilitasyon Tipi cezaevi. Özel hastalara göre geliştirilmiş ama hiçbir hastanın memnun olmadığı, hiçbir şekilde tedavi olamadığı bir yer. Koğuşta olsa arkadaşları daha iyi bakar. Diyarbakır’da Eğitim Araştırmaya gittiğiniz zaman bodrum katında bir mahkûm koğuşu var. Valla normal koşullarda hiçbir insan orada durmaz. Kelepçeli getiriyorsun, kelepçeli tutuyorsun, kelepçeli muayene ediyorsun, hiçbir tedavi koşulunu standartlara göre yapmıyorsun" dedi.
KARANTİNA KOĞUŞU ÖLÜM ODASINA DÖNÜŞTÜ
Cezaevlerinde hasta mahpusların götürüldüğü karantina koğuşunun "ölüm odası" olarak ifade edildiğini belirten Çakas, "Onlarca hasta tutsak var. Sırf karantina koğuşunda kalmamak için tedaviyi kabul etmiyor. Karantina odası ölüm odasına dönüşmüş" dedi. En son cezaevinde yaşamını yitiren Halil Güneş’in karantina koğuşunda hayatını kaybettiğini beliren Çakas, "Halil Güneş 5 gün boyunca karantinada tek başına kaldı. Karantinada gece 3’e kadar sağa sola dönmüş. Hiç kimse dikkat etmemiş. ‘Sağa sola dönüyorsa demek ki sağlığı iyidir. Ölmemiş" gibi yorumlamışlar. Gece 3’ten sonra yatağında hareketsiz kalmış. Bunu da uyuyor diye yorumlamışlar. Sabah 8’i 24 geçe sayımda tespit etmişler. Bir hasta gece 3’e kadar yatağında sağa sola dönüyorsa sizin sorumluluğunuzdadır" dedi.
‘DOKTOR HALİL GÜNEŞ’E ‘BU İLANÇ SENİ ÖLDÜRÜR’ DEMİŞ’
Halil Güneş’in yıllardır tüm kurumların hasta tutsak listesinde olduğunu hatırlatan Çakas, Güneş’in kullandığı ilaçlar ile ilgili ailesi ve avukatlarının aktardığı bir bilgiyi paylaştı. Çakas, "Ailesinden ve avukatlarından aldığımız bilgiye göre söylüyorum. Halil Güneş’e bir hekim ‘Bu ilaçlar seni öldürür’ demiş. Bunların araştırılması gerekiyor. Savcıların resen soruşturma başlatması gerekiyor. Halil Güneş’in saat 3’e kadar yattığında, sağa sola döndüğü halde müdahale edilmemesinin sebebinin araştırılması gerekiyor" diye konuştu.
İNFAZ DURDURMA BAŞVURULARI AZALDI
Ağır hastalık durumlarına rağmen ısrarla ifrazların durdurulmasının tepki ile karşılandığını anlatan Çakas, artık cezaevlerinden infaz durdurma taleplerinin azaldığını söyledi. Mahpusların infaz durdurma talebinde bulunmadığını ifade eden Çakas "Çünkü alamayacaklarını biliyorlar. An ağır koşullarda, ölüm döşeğinde olan kişinin infazı durdurulmuyorsa ben başvursam ne olacak diyor. Bu şekilde yaklaşıyor. Garibe Gezer’in meselesi bu. Garibe Gezer bir hasta tutsak aslında. Cinsel saldırıya, tacize uğramış bir hasta tutsak. Abdulrezak Şur bir hasta tutsak. Halil Güneş hasta tutsak. Dışarıda hayatını kaybeden Salih Tuğrul bir hasta tutsaktı. ATK’ların bu politik rolden sıyrılması ve özellikle yeni düzenleme ile getirilen toplum güvenliğinde bir an önce o kanun maddesinin değiştirilmesi, kaldırılması gerekiyor" dedi.
‘BUNLAR NORMAL ÖLÜMLER DEĞİL’
"Normal küçük bir hastalık bile cezaevinde büyük bir hastalığa dönüşebiliyor" diyen Çakas, şunları söyledi: "Mehmet Emin Özkan. R Tipine sevki yapılacaktı kabul etmedi. Kabul etmez tabi. Bir kere o yolculuğu kaldıracak birisi değil. Gitse orada tedavisini yapacak hiç kimse yok. Burada en azından koğuş arkadaşları destek olabiliyor. Mehmet Emin Özkan’la ilgili net şunu söylüyorum. Biz bu röportajı yaparken de Mehmet Emin Özkan’ın acı haberini alabiliriz. Bu normal bir ölüm değildir. Sıradanlaştırmamak lazım.
‘İNSANLARIN EVLERİNDE ÖLÜM HAKKI ELİNDEN ALINIYOR’
Vicdanen söylemek istediğim bir şeyi de izah etmem gerekiyor. Haksız tutuklamaların, bu sistemin tümünün ortadan kaldırılmasıdır. Bunların hiç birini yapamıyorsanız bile insanlara ailelerin içinde ölüm hakkını tanımanız gerekiyor. Huzur içinde hayatlarını sonlandırsınlar. Çünkü bitirmişsiniz hayatlarını. Tedavi bile olsa tedavilerinin sonuç alamayacağı noktaya getirmişler bazılarını. Gerçekten tedavileri de sonuç vermeyecek, bunu çok iyi biliyoruz. Evlerine ölüm hakkı ellerinden alınmış. Ailesinin, eşinin, çocuğunun yanında son günlerini geçirme hakları elinden alınmış. Bu vicdansızlıktır. Bunu siyasetin dışında değerlendirin. Bu insanı, hukuki, ahlaki ve vicdanidir."