Bir haksızlık ve vicdansızlık örneği olarak ÖZ GIDA-İŞ…

Hak-İş Konfederasyonuna bağlı Öz Gıda-İş Sendikasında uzun yıllar yönetici olarak hizmet verdim.

Bir haksızlık ve vicdansızlık örneği olarak ÖZ GIDA-İŞ…

Mustafa Paçal

Hak-İş Konfederasyonuna bağlı Öz Gıda-İş Sendikasında uzun yıllar yönetici olarak hizmet verdim.

1984 ile 2015 yılları arasında 31 yıllık sürede Şube Başkanı, Genel Eğitim Sekreteri, Genel Sekreter ve son olarak Genel Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundum.

2015 yılında yapılan genel kurulda sendikadan siyasi ve kişisel nedenlerle tasfiye edildim.

Görev yapmış olduğum süre içinde 1999 yılı ile 2015 yıllar arasında 16 yıl süreyle sendika ekonomik olarak zor durumda olduğundan genel olarak maaş dışında herhangi bir ödeme alamadık.

Sendikadan ayrıldıktan sonra alamadığım haklar ki bunlar hizmet ikramiyeleri, ikramiyeler, sosyal hak ve harcırahların ödenmesine sıra geldiğinde bana bir miktar parayı üç ayrı taksitte ödediler.

Yalnız bu ödemeleri bana son ücretim üzerinden yapmaları gerekirken geçmiş tarihlerdeki ücretler üzerinden ödeme yaptılar.

Durumu defalarca hatırlatmama rağmen beni bilerek yani kasıtlı olarak hak kaybına uğrattılar.

Konu hakkında bir anlaşmaya varılamaması üzerine bende dava açtım.

Dava uzun sürdü.

İlk derece mahkeme davada beni haklı buldu.

Özellikle hizmet ikramiyeleri konusunda sendika tarafı bu ödemelerin “yıllık kıdem tazminatı tavanını geçemez” uygulamada karşılığı kalmamış olan Yargıtay kararını tozlu raflardan indirerek delil olarak mahkemeye sunmalarına rağmen mahkeme bunu dikkate almadı.

Şöyle ki ilk derece mahkeme kararında “bu ödemeler sendikaların genel kurul kararı ile ana tüzük hükmü oluşturduğundan özel hukuk alanına girdiğini ve dolayısıyla hizmet ikramiyelerinin sendika ana tüzük hükümlerine göre ödenebileceğine karar verdi.”

Bu karar üzerine sendika tarafı bir üst mahkemeye İstinaf mahkemesine konuyu taşıdı.

Yani sendika adına demediler ki “yahu mahkeme kararı doğru, biz dahil tüm yöneticiler ana tüzük hükümleri gereği hizmet ikramiyelerini aldık. Davanın uzatılmasına gerek yok.” demediler.

Ve bir haksızlığın ve vicdansızlığın altına imza attılar.

Dava dosyası istinaf mahkemesince değerlendirildi.

Bu seferde mahkeme ilk derece mahkemesinin dikkate almadığı Yargıtay kararının dikkate aldı ve tam tersi bir karar vererek beni fark ödemeye mahkum etti.

Genel olarak istinaf mahkemeleri bu alanda tecrübesi olmadığından ilk derece mahkemesinin kararlarına uyardı.

Ama bu sefer böyle olmadı.

Sendika herhalde iktidara yakın olmanın avantajını burada kullanarak işin içine “hatırlı kişileri” soktu.

Belki de mahkeme kararını sendika vekilleri yazdı.

Ve mahkeme benden sendikaya faiziyle birlikte 350 bin TL para iadesi ödememe karar verdi.

Ben emekli bir insanım kıt kanaat geçinmeye çalışıyorum.

Mahkeme ödeme için İcra dairesine kararı gönderdi, ödemezsek haciz yoluna gidilecekti.

Parayı borç harç bulduk ve ödedik.

Şimdi sen otuz yıl bir sendikaya hizmet ver.

Ki nasıl hizmet bu, Öz Gıda-İş Sendikasında bugün işçi sendikacılığına benzer ne kadar iş yapılıyorsa hepsinin altında benim imzam var.

Yalnız bu hizmetlerimin karşılığı bu haksızlık ve vicdansızlık oldu.

Şimdi işin daha da vahimi artık istinaf mahkemesinin bu kararıyla tüm seçilmiş profesyonel sendika yöneticileri için bu karar emsal gösterilerek aldıkları hizmet ikramiyeleri yıllık kıdem tazminatı tavanından fazla ise bu farkın kendilerinden geriye dönük birikmiş faiziyle alınmasının yolu açılmış oldu.

Yani Öz Gıda-İş yöneticileri beni fark ödemeye mahkum ettirmek için yaptıkları bulundukları girişimle hem kendi ayaklarına hem de tüm sendika yöneticilerinin ayaklarına ateş etmiş oldular.

Bana yapılan bu kasıtlı kötülüğün peşini bırakmayacağım.

Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru hakkımı kullanacağım.

Devamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gideceğim.

Aynı zaman Öz Gıda-İş Sendikasının üyesi olduğu Hak-İş ve uluslararası sendikalara durumu bir mektupla ileteceğim.

Ayrıca medya ve kamuoyunda sendika adına bu kararı veren sendikanın başında olan zatı ve vekilini rezil edeceğim.