Afet yasası teklifi: 'İnanılmaz bir soygun süreci yaşanacak'

Afet yasası teklifi: 'İnanılmaz  bir soygun süreci yaşanacak'
Kentlerin afetlere hazırlanması için Meclis’e sunulan yasa kabul edilirse, her yer rezerv yapı alanı ilan edilebilecek. Dönüşüm kapsamında borcunu ödeyemeyenler mülkiyet hakkını kaybedecek. Ayrıca uygulama projesi olmasa da araziler ihale edilecek.

Osman ÇAKLI


İSTANBUL - Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun (6306) ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM’ye sunuldu ve bu hafta görüşülmesi bekleniyor. Deprem kuşağında olan Türkiye’nin kentsel dönüşüm mekanizmalarında yaşanan tıkanıklıkların aşılması için hazırlandığı belirtilen yasa teklifi, tartışma konusu oldu. Yasa teklifi, içeriğinde yer alan maddeler ile mülksüzleştirmeye işaret ederken bunun da mümkün olan en kısa sürede yapılmasının çerçevesini oluşturuyor. Düzenleme özellikle İstanbul'da büyük bir yer değiştirme ve ranta imkan açacağı için eleştirildi.

İlgili yasa teklifinde ‘rezerv yapı alan’ tarifiyle herkesin mülkünden edileceği gibi kendiliğinden çöken, zemini kayan riskli bölgeler de dönüşüm nedeniyle boşaltılacak ve uygulama projesi olmadan ihale edilebileceği ifade ediliyor. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Esin Köymen’e göre yasa teklifi kentlerin afetlere hazırlanmasının ötesinde bir “soyguna” işaret. Yasa teklifi 6306 sayılı kanununda yer alan “mülksüzleştirme” uygulamalarını daha kolaylaştırıyor. Peki, nasıl mümkün olacak?

‘REZERV YAPI ALAN İLANIYLA MÜLKSÜZLEŞTİRME ARTACAK, YOKSULLAR KENT DIŞINA İTİLECEK’

31 Mayıs 2012 yılında yürürlüğe giren 6306 sayılı kanunla birlikte, 10 yıldır kentsel dönüşüm çalışmaları yürütülüyor. Ülke genelindeki yaklaşık 31 milyon konut ve 5 milyon ticari alandan oluşan toplam 36 milyonluk bağımsız bölümün 6 milyonunun risk altında olduğu belirtiliyor. Bu bağımsız birimlerden 2 milyonu ise acilen dönüştürülmesi gereken nitelikte.

6306 sayılı yasanın değiştirilmesindeki en ‘sorunlu’ başlıklardan birini rezerv yapı alanı tarifi oluşturuyor. Mevcut 6306 sayılı kanunda kent içerisinde bulunan ve afet riski altındaki alanların kent dışında ilan edilmiş rezerv alanlara taşınmasından bahsediliyor. Ancak teklifte, ‘rezerv yapı’ alanından söz ediliyor. Yani deprem gerekçesiyle, mülkiyet hakkınız bulunsa da yaşadığınız yer rezerv yapı alanı ilan edilebilir. Esin Köymen’e göre kent içerisinde mülkiyetlerin kullanımını da öngörülerek demografik yapı değiştirilmek isteniyor. Köymen, kent yoksullarının, çepere ya da daha uzağa itilmesinin kolaylaşacağını düşünüyor.

481dcde4-e30a-483b-a485-67dfc90aa444.jpg
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Esin Köymen

KİRA YARDIMI YERİNE YATIRIMCIYA YARDIM

Yani 2012’de yürürlüğe giren 6306 sayılı yasa, yeni teklifle birlikte ileri aşamaya taşınacak. Rezerv yapı alanı tarifinde, boş alanlar yerine mevcut yapı stoku olan yerler de ekleniyor. Bu sefer mülkiyetli alanlar da rezerv yapı alanı olabilecek. Mülkiyetinizin olduğu yer rezerv alan ilan edilmişse, mülkiyeti boşaltmanız istenecek. Mevcut 6306 sayılı kanununda kira yardımı yapılıyordu. Şimdi Cumhurbaşkanı kararına bağlanacak bir yatırımcıya yardımdan bahsediyor. Teklif yasalaşırsa, tapunuzun olduğu herhangi bir alan rezerv yapı alanı ilan edilebilir. Süreç bununla da sınırlı değil.

MÜLKİYETTE YAŞAMIYOR OLSANIZ BİLE KAPINIZ KOLLUK GÜCÜYLE AÇILABİLECEK

Mülkiyetiniz Türkiye’de, ancak siz başka yerde olduğunuzda rezerv yapı ilan edilmiş bir alandaki mülkiyetiniz kolluk gücüyle açılabilecek. Tebligatlar e-devlet üzerinden yapılabilecek. Köymen, uygulamanın Medeni Kanunun mülkiyet hakkını düzenleyen kısmına da aykırı olduğunu belirtiyor.

UYGULAMA PROJESİ OLMADAN İHALE EDİLECEK

Yasa teklifinde ayrıca riskli bölgenin uygulama projesi olmadan da ihale edilebilmesi yer alıyor. Esin Köymen, uygulama projesinin ne olduğunu şöyle anlatıyor:

“Her türlü uygulamaya dönük detay projelerin hazırlandığı bir süreçten bahsediyoruz. Bütün bunlara gerek olmaksızın, yerinde imalat yapmak demek aslında proje sürecini de bypass etmek demek.”

Yasa teklifinde yer alan ilgili madde fiilen deprem bölgesinde yaşanıyor.

Örneği ise Köymen şöyle veriyor:

“Adıyaman’da bir arpa tarlasında zemin kazdılar, zemin suyla doldu. Bir tarafa temel attılar ve su doldu oraya. Hazır projelerle gidip monte etmeye çalıştılar. Deprem konutları, hazır sosyal konut projelerinden seçildi. Topografya nedir, coğrafi koşullar nedir bakılmadı. Uzun lafın kısası depreme hazırlanmak böyle olmaz. İnanılmaz bir soygun süreci yaşanacak.”

‘BU BİR TİCARET’

Mevcut rezerv alanlardan örnek veren Köymen, şöyle konuşuyor:

“Mesela Kanal İstanbul’un çok büyük bir kısmı hazine arazisinden oluşuyor. Özel mülkiyetlerin olduğu alanları ikinci-üçüncü alıcılar mevcut fiyatlarından daha yükseğe satın alıyorlar. İmar planı süreciyle de son alıcının elinde çok büyük bir mülkiyet oluşuyor. Yani hiçbir ‘Avcılar en kötü yerdir, burayı boşaltıp şuraya alalım’ gibi süreç yaşanmadı. İktidarın ortaklarının hatta aile bireylerinin buralardan mülkiyet aldığını biliyoruz. Dolayısıyla bu bir ticaret.”

ÜÇTE İKİ YERİNE SALT ÇOĞUNLUK İSTENİYOR

2012 yılında yürürlüğe giren 6306 sayılı kanunda, yer alan “mülksüzleştirme” uygulaması özetle şöyle idi: Üzerindeki binanın yıkıldığı arsanın maliklerine yapılan tebligatı takip eden 30 gün içinde üçte iki çoğunluk ile anlaşma sağlanamaması durumunda acele kamulaştırma yapılabiliyordu. Meclis’e sunulan yasa teklifinde değiştirilmesi istenen uygulamalardan biri de üçte iki yerine, salt çoğunluğun (50+1) sağlanması.

ÖNCEDEN İPOTEK EDİLİYORDU ŞİMDİ TAPU ALINACAK

Mesela bir gayrimenkul firması beş daireli binadan üç daire alınca salt çoğunluğu ele geçirmiş olacak. Mevcut 6306’da kredi alabiliyordunuz, mülkiyet sahibi olmaya devam ediyordunuz, devlet tapunuzu almıyor ama ipotek koyuyordu. Yeni yasa teklifi ile Kentsel Dönüşüm Başkanlığı mülkiyetleri alıyor, size oturum izni veriyor. Eğer borcu ödeyemezseniz mülkiyet kamuya geçiyor. Yani miras hakkı da ortadan kalkıyor.

‘YEREL YÖNETİM DEVRE DIŞI BIRAKILIYOR’

6306’nın uygulanma biçiminin daha önce hazine arazilerinin üzerindeki gecekondu diye tabir edilen ağırlıkla yoksulların yaşadığı yerlere yapılan bir “saldırı” olarak gerçekleştiğini anlatan Köymen, yalnızca hazine arazilerine değil mülkiyetli alanlar da kolluk gücü kullanılacağını yineliyor. Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’nın plan yapmaktan, ruhsat vermeye kadar her aşamayı elinde bulunduracağını da söyleyen Köymen, yerel yönetim mekanizmasının aradan çıkarılacağını ifade ediyor. Köymen’e göre ilk hedef şöyle:

“Askeri alanlar çok hızlı şekilde rezerv yapı alanları ilan edilecektir. Önceki pratikler bunu gösteriyor. Yerel yönetim bypass ediliyor. Türkiye’nin içerisinden geçtiği ekonomik koşullarla birlikte bu teklifi düşünmek gerekiyor. Bankaların kredi vermediğini düşündüğümüz zaman, ödeme gücü olmayanlar ne yapacak? Mülksüz kalacak. Burada bütün yapılı ya da yapısız yerlerde, hatta yıpranan tarihi dokuların olduğu alanlarda da Kentsel Dönüşüm Başkanlığı yetkili. Yani buralarda da uygulama yapma yetkisi bulunuyor.”

‘TARİHİ DOKULAR DA ŞANTİYE SAHASINA DÖNÜŞEBİLİR’

Kentsel Dönüşüm Başkanlığı tarihi dokular üzerinde de yetki sahibi olacak. Köymen’e göre başkanlık için, her yer şantiye alanına dönecek. Köymen, konutların bir yatırım aracı olmaktan çıkarılması gerektiğini söylerken, mevcut uygulamalarla tekelleşme sürecinin hızlanacağını belirtiyor.

Öne Çıkanlar