Cengiz Holding Kazdağları’nda mahkeme engeline takıldı

Cengiz Holding Kazdağları’nda mahkeme engeline takıldı
Cengiz Holding’in Bayramiç’te açmak istediği bakır madenine verilen izni mahkeme iptal etti. Davayı değerlendiren çevreci Akbulut, mahkeme olumlu sonuçlanmış olsa da Çanakkale’de çevre sorunlarının bitmediğini söyledi.

Osman Çaklı


Artı Gerçek- Cengiz Holding’e ait Truva Bakır Maden İşletmeleri A.Ş’nin Çanakkale’nin Bayramiç ilçesine bağlı Hacıbekirler köyü mevkiinde açmak istediği bakır madenine verilen ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu’ raporunu mahkeme iptal etti.

Çanakkale 1. İdare Mahkemesi’nin verdiği kararda, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği tarafından geçtiğimiz temmuz ayında şirkete verilen ‘ÇED olumlu’ raporunu uygun bulmadı. Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Başkanvekili Mehmet Akbulut kararı Artı Gerçek’e değerlendirdi.

‘MADEN KATMA DEĞER SAĞLASA BİLE DOĞAL KAYNAKLARI TÜKETECEK’

Henüz faaliyete başlamayan bakır madeninin, kapasite artışı için ÇED süreci başlattığı Halilağa Bakır Ocağı’na karşı 87 kişi ve dernek tarafından açılan davada karar çıktı. Daha önce 20 Ekim 2022 tarihinde madene karşı açılan davayı görüşen mahkeme heyeti ‘yürütmenin durdurulmasına’ karar vermişti. 6 Aralık’ta görülen duruşmanın ardından Çanakkale 1. İdare Mahkemesi kararı bugün taraflara tebliğ etti. Büyük oranda zeytincilikle geçinen Bayramiçliler, sebze meyve üretimiyle de uğraşıyor. Madenin açılmak istendiği arazi yaklaşık olarak 257 hektar büyüklüğünde. Arkeolojik Sit Alanları’nın 150 metre yakınında bulunan bölgede yapılan bilirkişi incelemesi de davacılar lehine raporlandı.

Arkeoloji bilimi açısından incelenen bölge her ne kadar maden alanına 150 metre mesafede olsa da Mehmet Akbulut’a göre madenciliğin etkisi proje yürütülen alanla sınırlı kalmıyor. Mahkeme tutanaklarına yansıyan incelemede, ÇED raporunda alanın kültür varlıkları açısından steril olduğu kanıtlanmaya çalışılsa da ruhsat alanı antik Troas bölgesinde yer aldığından kümülatif değerlendirilmesinin gerektiği olduğunu belirtti. Arkeolojik açıdan ÇED iptaline mahkemece gösterilen gerekçe şöyle: “Bölgenin kalkınmasında önemli paya sahip olacak maden sahalarının sayı olarak artırılması ve sahalarının genişletilmesinin bölgenin doğal ve kültürel değerlerinin korunmasını olumsuz yönde etkileyecek. Başlangıçta katma değer sağlasa bile zaman içerisinde maden sahalarının bir sonucu olarak mevcut doğal kaynakların tükeneceği ve bu durumun ekolojik, sosyal ve kültürel peyzaj üzerinde olumsuz etkilere neden olacak.”

‘ORMANLARIN BİLİNEN İŞLEVLERİ GÖZ ARDI EDİLDİ’

Orman mühendisliği açısından yapılan değerlendirmede mahkeme, maden şirketinin ÇED raporuna yazdığı kesilecek ağaç sayısıyla kendi yaptığı inceleme arasında tutarsızlık tespit ettiğini belirtti. Mahkeme kararında dikkat çeken başka bir ifade ise şöyle:

“Ormanların bilinen işlevlerinin göz ardı edildiği anlaşılmaktadır. Ormanların artık parayla ifade edilebilen oksijen üretme, karbon yutağı olma, erozyon kontrolü, yüzey ve yeraltı sularını kontrol etme fonksiyonlarından 50-100 yıl (+17 yıl maden işletme süresi) yoksun kalma bedeli dikkate alınmadan eksik bir ekonomik değerlendirme yapıldı…”

‘MAHKEME LEHİMİZE OLSA DA ÇANAKKALE’DE ÇEVRE SORUNU BİTMİYOR’

Konuyla ilgili görüştüğümüz Mehmet Akbulut, “Mahkeme sürerken şirket, mahkemeye rağmen yeni bir ÇED süreci başlatıp bu hakkı elde etmişti. Buna itiraz ettik tabi. Bölge zaten arkeolojik alan. Raporda birinci ve üçüncü derece sit alanı olarak saptanan yerler dışında kalan alanların yeterince araştırılmadığı, kült verilerine işaret eden kaya kümelerinin değerlendirilmediği açıkça belirtilmiştir. Bilirkişiler de bizim lehimize karar verdi. Süreç tamamıyla hukuksuz ilerledi. ÇED toplantısı Pandemi koşullarında yapılmak istenmişti, biz yapılmaması gerektiğini söyledik. Ardından İnceleme Denetleme Komisyonu (İDK) sürecinde öğrendik ki ÇED toplantısı yapılmış gibi not düşülmüş. Çanakkale’de mahkeme kararları olumlu olsa da çevre mücadelesi bitmiyor” dedi.

‘YER ÜSTÜNDEKİ KATMA DEĞER 10 KAT DAHA FAZLA’

Bayramiç’te yerin altında olan katma değerin yerin üstündeki katma değerden daha zayıf olduğunu sözlerine ekleyen Akbulut, şu ifadeleri kullandı:

“Projenin süresi toplam 19 yıldır. Proje kapsamında bu süre içerisinde yerin altından elde edilecek katma değer elde edilecek ancak yer üstünde var olan katma değer tamamen geri dönülemez biçimde yok edilecektir. Yer üstünden tarım ve hayvancılık ve orman gelirleri sayesinde elde edilecek katma değer ise binlerce yıl sürecektir. Prof. Dr. Kenan Kaynaş tarafından Biga Yarımadası’nda tarım hayvancılıktan elde edilecek değer madencilikten elde edilecek değer ile karşılaştırılmış ve yer üstü değerlerinin yerin altından en az 10 kat daha fazla olduğu kanıtlanmıştır.”

TEMA’nın raporlarına göre Kazdağı’nın yüzde 79’u madenciliğe ruhsatlandırılmış durumda. Bölgede madencilik faaliyetlerinin 12 tanesine karşı fiili ve hukuki mücadele veriliyor.

Öne Çıkanlar