Çevre örgütleri ve hukukçular Van'da konferans düzenledi: Bölgedeki ekolojik tahribat ele alındı

Çevre örgütleri ve hukukçular Van'da konferans düzenledi: Bölgedeki ekolojik tahribat ele alındı
Türkiye’nin birçok kentinden çevre örgütleri ve hukukçular Van’da düzenlenen konferansta buluştu. Katılımcıların bölgelerinde yaşanan ekolojik tahribatlara ilişkin sunum yaptığı konferansta, ekolojik mücadelenin hukuki boyutu da ele alındı.

Şenol BALI


VAN - Van Çevre Derneği, Van Barosu ve Doğaya Güç Kat Ağı ortaklığıyla çevre ve hukuk konulu konferans düzenlendi. Van Barosu’nda bir araya gelen akademisyenler ve hukukçular, çevre sorunlarını ve mücadele yöntemlerini tartıştı.

Modetarörlüğünü Van Barosu Başkanı Sinan Özaras'ın yaptığı konferansa, aralarında İstanbul, Ankara ve İzmir gibi kentler ile Ağrı, Iğdır gibi bölge kentlerindeki çevre mücadelesi ele alındı. Katılımcıların, bölgelerinde yaşanan çevre sorunlarını masaya yatırdığı konferansta hukuki ve toplumsal mücadele yöntemleri tartışıldı. Van Gölü Havzası’nda yaşanan sorunların da ele alındığı konferansta, ekolojik tahribatlara karşı bölgeler arası ortak mücadele koşulları da ele alındı.

'HEDEFİMİZ ÇEVRE MÜCADELESİNDE YOL HARİTASI OLUŞTURMAK'

Artı Gerçek'e konuşan Doğaya Güç Kat Ağı Koordinatörü Osman Erdem, “Türkiye’nin doğal değerlerinin korunması için yereldeki sivil toplum örgütleri arasında iş birliğinin kurulması amacıyla oluşturulmuş bir ağız. 2 Şubat’ta Van Gölü Havzası'ndaki sulak alanları ele aldık. Takip eden günlerde bunu ileriye götürerek Van Çevre Derneği ile Doğaya Güç Kat Ağı’nın desteğiyle bölgedeki diğer sorunları ve bunun önlenmesine dönük hem teknik hem de hukuki olarak yapabilecek çalışmaları konuştuk. Hedefimiz bir yol haritası oluşturmak. Geniş bir çerçeveden bölgeyi ele almak istiyoruz. Ağ olarak da buna destek olacağız" dedi.

'BATIDAN DOĞUYA DOĞRU ÖRGÜTLÜLÜK DÜŞÜYOR'

Erdem, Türkiye’nin genelinde çevre mücadelesinin güçlü olmadığını, örgütlülüğün zayıf olduğunu belirtti. Batıdan doğuya gittikçe de bu örgütlülüğün daha da düştüğünü dile getiren Erdem, şunları söyledi:

"Türkiye’nin tamamında çevre mücadelesi ortak yürütülüyor. Ama maalesef çevre mücadelesi çok güçlü değil. Batıda daha örgütlü bir hal var. Bunun dışında bazı çevre sorunları batıda daha hissedilir durumda. Van Gölü kirliliğini konuşuyoruz ama Marmara Denizi geçtiğimiz yıl müsilaj ile kaplandı. Türkiye nüfusunun üçte biri orada yaşıyor ve sanayisinin üçte biri o bölgede toplanmış. Buradaki atık sular Marmara Denizi’ne boşalıyor. Bu sorun, orada daha önce hissedildi. Bunun için daha görünür olabiliyor. Bu görünürlük olayı, örgütleme ile de ilgili. Mesela Muğla’da çok sayıda çevre örgütü var ama Konya’ya geldiğinizde bu sayı bir veya ikiye düşüyor. Doğuya doğru gittikçe bu örgütleme düşüyor."

'DOĞUDA ÇEVRE MÜCADELESİ VERENLERİN SESİ DUYULMUYOR'

Konferansa Ağrı’dan katılan Doğu Anadolu Çevre Platformu üyesi Mehmet Nuri Taşdemir ise doğuda çevre mücadelesi verenlerin seslerinin duyulmadığını söyledi. Taşdemir, "Bu konferansla batı ve doğunun çevre mücadelesinde birleşmesi amaçlandı. Biz doğuda çevre mücadelesi verenler olarak sesimizi fazla duyuramıyoruz. Batı kentlerinden çevre mücadelesi veren arkadaşların buraya gelmesi bize güç verecek. Bölgede birçok sorunumuz var. Ağrı’da Mollakara altın madeni, Ağrı Dağı buzullarının erimesi, Diyadin Kaplıcaları'nın durumu ve kuraklık gibi sorunlar var. Mollakara madeni devreye alınırsa bölgede göç başlayacak. Van Gölü havzası dahil olmak üzere bölgenin çoğu bu siyanür ve arsenik gibi kimyasal atıklardan etkilenecek ve bu bölgenin kırımı anlamına gelecek. Aynı zamanda Murat Nehri’ni de zehirlenecek. Fırat’a ulaştığı 722 kilometre boyunca insan yaşamını, tarım ve hayvancılığı etkileyecek ve bir başka tahribat olacak" diye konuştu.

'MÜCADELEYİ İLERİYE GÖTÜRMEYİ HEDEFLİYORUZ'

Yaşanan çevre tahribatına karşı önemli bir muhalefetin de yapılmadığını söyleyen Taşdemir, “Maalesef kentte bunlara karşı bir ses veya muhalefet yok. İnsanlar ekonomik olarak muhtaç hale getirilmiş. Şirketler, halkın arazilerini yüksek fiyatlarla kapatmış veya iş sözü vererek vaatlerde bulunmuş. Ama şirket, madenleri 10 yıl boyunca madeni çıkardıktan sonra çıkıp gidecek ve doğayı tahrip edecektir. Sonra kanser, böbrek gibi hastalıklar burada baş gösterecek. Bu tarz konferansların mücadelenin ileriye götürmesini umuyoruz. Batıda dostlarımızı yanımıza aşarak gündem yapmak istiyoruz. Umarım faydalı olur" dedi.

Öne Çıkanlar