Hasandin Yaylası madencilik tehdidi ile karşı karşıya: 'Direneceğiz, Hasandin'i vermeyeceğiz'

Hasandin Yaylası madencilik tehdidi ile karşı karşıya: 'Direneceğiz, Hasandin'i vermeyeceğiz'
Maden şirketleri Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde bölgenin en önemli su kaynaklarına ev sahipliği yapan Hasandin Yaylası'na göz dikti. Bölge halkı yaylanın talan edilmesine izin vermeyeceklerini belirterek dayanışma çağrısı yaptı.

Rojhat ABİ


DİYARBAKIR - Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Karabulak Mahallesi, Yuvacık, Kayacık, Ağaçkorur, Baloğlu ve Argün köylerinin ortak yaylası olan ve yeraltı su kaynaklarına sahip Hasadin Yaylası maden şirketlerinin hedefinde. Kolluk kuvvetleri ile başlatılan maden arama çalışmalarına karşı bölge halkı direniyor. Hasandin Yaylası’na gitmek isteyen maden arama personellerinin bölgeye girişini engellemeye çalışan köylüler, kamuoyuna destek çağrısında bulunarak yaşam alanlarının yok olmasına karşı direneceklerini belirtti.

Hasandin Yaylasında hayvancılık yaparak geçimini sağlayan Cengiz Yıldırım ile bölgedeki maden arama faaliyetlerine karşı hukuki süreç başlatan Diyarbakır Barosu Çevre ve Kent Komisyonu Genel Sekreteri avukat Ahmet İnan, bölgedeki son gelişmeleri Artı Gerçek'e anlattı.

'HASANDİN YAYLASI MADEN SAHASI OLURSA YAŞAM İMKÂNI KALMAZ'

Diyarbakır Barosu Çevre ve Kent Komisyonu Genel Sekreteri avukat Ahmet İnan, "Oradaki mesele, yoğun bir maden faaliyetinin olması. Köylüler 20 yıla yakın maden tehdidi ile uğraşıyorlar. Çünkü maden yapılması planlanan alan bütün köylerin ortak merası, ortak ormanın alanı, yaşam alanları. Arıcılık faaliyetleri var. Evlerin dibi. Çok önemli su kaynakları var. Coğrafyamızın dağ köyleri su üzerine varlığını gösterebiliyor. Su üzerine bir yaşam kuruyorlar. O su da alınırsa zaten yaşama imkânları yok. Bunun farkında olan köyler 20 yıldır maden şirketlerine karşılar" dedi.

MADENE KARŞI HUKUK MÜCADELESİ

Hasandin Yaylası'nda yapılmak istenen madencilik faaliyetine karşı hukuki mücadele vereceklerini anlatan İnan, "Bakanlığın duyuru uygulamaları üzerinden projelere baktığımız zaman, dört-beş tane proje var. Ve 2008, 2019, 2012, 2017 tarihli projelerin sürekli ruhsat devirleri olmuş. Galiba halkın tepkisinden dolayı bu şekilde sürekli ruhsat devirleri olmuş başlamamışlar. Hep böyle bir keşmekeş var. Biz aslında projeyi de tespit edemiyoruz. Pazartesi Diyarbakır Barosu adına bakanlığa başvuru yapacağız, oraya giren firmanın proje tespiti için. Biz daha önce de Diyarbakır Barosu olarak birçokhidroelektrik santraline ve bir baraj projesine karşı dava açıp kazanmıştık. Bu süreci artık tecrübeli bir şekilde yürüteceğiz" diye konuştu.

whatsapp-gorsel-2024-07-30-saat-11-40-42-be93bc29.jpg
Avukat Ahmet İnan

'ULUSLARARASI ANLAŞMALARA RAĞMEN DOĞA TALAN EDİLİYOR'

Türkiye'nin de imzacısı olduğu uluslararası anlaşmalara rağmen doğanın talan edildiğini vurgulayan İnan, "Aslında Türkiye imzalamış olduğu uluslararası anlaşmalarla iklim krizine dirençli bir politika izleyeceğini, bu kapsamda çoğu kurumuş olan su kaynaklarını, ormanlık alanlarını koruyacağını taahhüt etmiştir. Fakat uygulamada nerede bir ormanlık alan varsa talana açıyorlar. Su kaynaklarını kirletmeye yönelik, orman arazilerini yok etmeye, arıcılık ve hayvancılığı bitirmeye yönelik tüm projeleri de hayata geçiriyorlar. İnanılmaz bir çelişki var" dedi.

'MÜCADELE İÇİN BİR OLMAMIZ GEREKİYOR'

Hasandin Yaylasında yaşayan halkın orada maden istemediğini dile getiren İnan, şu çağrıyı yaptı:
"Bir olmamız lazım. Bizim en zorlandığımız algı, 'devlet istiyorsa yapar' algısıdır. Eğer bu algı olursa çok zorlanırız. Vekalet alma konusunda zorlanıyoruz. STK'ler olarak dahil olamıyoruz. Orada yaşamının yok olduğunu biliyor ama o umutsuzluk, o teslimiyet göç etmesine yol açıyor. Aslında gayet iptal edilebilecek ve kabul edilmeyecek bir şey. Ama şu anda bölge halkı aşırı tepkili ve duyarlı. Bu nedenle hukuki süreçle beraber toplumsal süreç iyi işlerse olumlu sonuç alırız."

'HASANDİN MEMLEKETİN NEFESİDİR'

Hasandin Yaylası'nda yaşayan ve hayvancılık yapan Cengiz Yıldırım da madene karşı mücadele edeceklerini söyledi. Yıldırım, "Evim orada, hayvanlarım orada. Orada yaşıyoruz. Hayvanlarımız orada otlanıyor. Hasandin, bu memleketin nefesidir. Eğer birileri bizim nefesimize karışırsa, biz de onların nefeslerini keseriz. Şirket sahibi Mehmet Eren diye bir Kulpludur, İstanbul'da yaşıyor. Burada destekçileri kim bilmiyoruz. Uğraşacağız, çıkartmaya çalışacağız. Hasandin için şimdiye kadar biz elimizi taşın altına koymuştuk. Bundan sonra da başımızı da taşın altına koyacağız. Gereken neyse halk olarak birlik olarak yapacağız. Birlik olmamız lazım. Bütün Pasurlulara sesleniyorum. Hasandin için, kendileri için, aileleri için, milleti için, bu toprakları için herkes harekete geçmeli ve ellerinden geleni yapmalı" dedi.

amca.jpg
Cengiz Yıldırım

'YAYLAMIZA ZARAR GELİRSE BURADA YAŞAYAMAYIZ'

Hasandin Yaylasına bağlı onlarca köyün bulunduğunu dile getiren Yıldırım, madencilik faaliyeti yapılırsa yaylada yaşayacaklarını vurguladı. Dayanışma çağrısı yapan Yıldırım, "Burası bizim yaylamızdır, bizim yaşam alanımızdır. Nurada bir sürü köy var: Karakol Köyü, Arp Köyü, Balanur Köyü, Cevdetçi Köyü, Yayık Köyü, Ağaçkorur Köyü. Bunların tamamı oranın yeraltı su kaynağıyla beslenen köylerdir. Saydığımız köylerin tamamı hayvancılıkla uğraşıyor, arıcılıkla uğraşıyor. Eğer bu su kaynaklarımıza herhangi bir zarar gelirse biz bu memlekette yaşayamayız. Eğer Hasandin düşerse Kulp düşer. Kulp düşerse Diyarbakır düşer. O kadar önemli bir yer. Yetkilerle herhangi bir diyalogumuz olmadı. İstanbul'da ve diğer birçok kentte Kulplular Derneğimiz var. Derneklerin tamamı bizimle birlikte. Diyarbakır'daki kurumlar ve Diyarbakır Barosu da bizimle. Direneceğiz, Hasandin'i vermeyeceğiz. Herkes de halk için elinden gelenin fazlasını yapmalı" diye konuştu. (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar