HES kıskacındaki Siirt Zorava Çayı'nda bir hukuk zaferi daha

HES kıskacındaki Siirt Zorava Çayı'nda bir hukuk zaferi daha
Siirt'in Eruh ilçesindeki Zorova Çayı'nda HES ısrarı devam ederken, şirkete karşı köylülerin açtığı davada bir zafer daha kazanıldı. Hukukçu Fatma Elçiçek, "Birçok HES projesi yolda buna dur demeliyiz" dedi.

Metin YOKSU


SİİRT - Zorava Çayı'nda AKP'nin ve HES şirketinin ısrarına rağmen mücadeleyi bırakmayan köylüler ve avukat Fatma Elçiçek, bir hukuk mücadelesini daha kazandı. HES şirketine karşı açtığı davaları bir bir kazanan bölge sakini ve hukukçu Fatma Elçiçek, "Siirt'in doğası ve suyu HES'ler ile yok ediliyor. Zorava'da örnek bir mücadele yürütülüyor. Ama çok az Siirt'in tamamında aynı kararlılık sürdürülmeli. Birçok HES projesi yolda buna dur demeliyiz" diye konuştu.

Siirt'in Eruh İlçesine bağlı Kuşdalı ile Bilgili Köyleri 1990'lı yıllardaki çatışmalı süreç nedeniyle diğer şehirlerde olduğu gibi buradaki tüm köylerde boşaltılmıştı. Yerleşime de izin verilmeyen bölgede bulunan ve sadece resmiyette adı Sıçan Deresi olan bölge halkının dilinde ve hikayelerinde adı Zorava olan akarsu Botan Çayı ile buluşuyor. Yaklaşık 100 kilometre uzunluğunda bulunan Zorava Çayı ve Vadisi dik yamaçları, ormanlık alanlarında bulunan meşe ağaçlarının yanı sıra bıttım, fıstık, nar vb. ağaçları ile görenleri kendisine hayran bırakan güzelliği bulunuyor. Yılın dört mevsimi görsel güzelliğin yanı sıra yükselti farklıları dolayısıyla da zengin bir fauna ve floraya sahip aynı zamanda. Kimi iddialara göre 1990'lı yıllardaki çatışmalı süreç nedeniyle bozulan doğa çatışmaların azalamasıyla birlikte bölgede yaban keçisi, ceylanlar, çizgili sırtlan, oklu kirpinin yanı sıra "Anadolu Leoparı" olarak adlandırılan leoparında aynı zamanda geçiş güzergahı konumunda yer alıyor. Koçerlerin yayla yolculuklarında kullanılan bölge çatışmalı sürecin azaldığı 2013 yıllarında "çözüm süreci"nin de yaşanması ile birlikte bölgeye yerleşimlerde artış başladı. Köylüler yeni evler yapmaya başlayarak 2000'li yılların başlarında dahi izinler ile girebildikleri bölgede yeniden tarımsal faaliyetlere başlayarak üretime katkı sundu. 2015 yılına gelindiğinde ise Zorava'nın yukarı kotlarında HES inşa edildi. Köylülere danışılmadan ve etkileri anlatılmadan inşa edilen HES kısa sürede bölgenin doğasına zarar verdi. Sularına ve doğalarına karşı işlenen eko kırımı gören köylüler için mücadele süreci sona ermiş ve sularını kaybetmişlerdi. Yaşanan eko kırım dolayısı ile bölge sakinleri Zorava'nın ikinci kaynağını korumaya almaya karar verdi. Aradan geçen kısa sürede ikinci ana kaynağın hemen yanı başına ikinci HES inşa edilmek istendi. HES'in tahribatını gören köylüler bunun üzerine hukuk mücadelesi başlattı.

2015 yılında alelacele inşa edilen ve bölgenin çatışmalı sürecinden faydalananlar 2018 yılında ikinci HES'i inşa etmeye karar vererek 2019 yılında süreci başlattı. ÇED süreci usüle uygun yapılmayan HES'in projesi hayata geçirilmeye çalışıldı. Bölge sakinleri imza toplayarak projeye karşı çıktı. Köylüler topladıkları imzaları aynı zamanda çocukluğu Kuşdalı Köyü'nde geçen Zorava'nın serin sularında büyümüş olan köylüleri Avukat Fatma Elçiçek'i avukat atayarak hukuk mücadelesi başlattı. Eko kırımı gözleri ile gören köylüler suyu korumak amacıyla henüz avukatlığa da yeni başlayan Elçiçek'e süreci emanet etti. Elçiçek, 2019 Nisan ayında Siirt İdare Mahkemesi'ne dava açtı. Yürütmeyi durdurma talebinde bulunan avukatın talebi kabul edildi. Fakat yerel mahkeme ÇED olumlu olduğu iddiasına dayanarak köylüler lehine davayı sonuçlandırarak köylülere de tazminat ödemeye mahkum etti. Aleyhte karara itiraz eden Elçiçek, davayı 2020 yılında Danıştay'a taşıdı. Bu süreçte de şirket yetkilileri HES'i inşa etmek amacıyla hazırlıklara alel acele girişirken Danıştay'tan çıkan hızlı karar davayı bozarak yerel mahkemeye iade etti. Danıştay kararında "ÇED raporunun ve alınacak diğer önlemlerin teknik ve bilimsel açıdan yeterliliğinin tespiti amacıyla, aralarında çevre mühendisi, jeoloji mühendisi, ziraat mühendisi, inşaat mühendisi, harita mühendisi, maden mühendisi olmak üzere tarafların iddiaları da dikkate alınarak gerekirse başka dallarda da öğretim üyeleri seçilerek oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetiyle, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak uyuşmazlığın esası hakkında alınacak rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir" ifadeleri yaşananların bilime aykırı yapıldığını kayıt altına aldı. ÇED'in usule uygun olmadığını ve köylülerin lehine yapılmadığını da savunan Elçiçek'in savunma dilekçesini uygun bulan Danıştay kararının ardından uzmanların içinde yer aldığı bilirkişi belirlendi ve keşif yapıldı. Keşif ile birlikte yapılan bilirkişi incelemesinde mahkemeye sunulan raporda ilk yapılan HES'in bölgede büyük bir tahribat yarattığı ve bununda gözle görünür olduğu da belgelendi.

AKP HES İÇİN ISRARCI

Mahkeme sürecinin yeniden işletilmesi ile birlikte köylüler davayı kazandı. Tüm bunlar yaşanırken mahkeme süreçlerinin aleyhlerine gören şirket ve AKP'liler hızlıca yeni imar düzenlemesine giderek bölgede ikinci HES yapılması için girişimlerde bulundu. AKP’liler projenin hayata geçmesi için projenin yerini değiştirerek yerleşim alanın kısa bir mesafe hesaplaması ile yerleşim yerinden ormanlık alana taşıdı. Danıştay’ın ÇED iptal kararına rağmen 2 Ağustos 2021 tarihinde Siirt İl Genel Meclisi’nde aynı bölgede HES yapılması için İmar Planı değişikliğine ilişkin öneri üç HDP oyuna karşı 15 oyla kabul edildi. Köylüler bu defada Siirt İl Genel Meclisi'nin imar değişikliği kararına itiraz ederek süreci bir kez daha yargıya taşıdı. AKP'liler HES'te ısrarcı olurken Siirt İdare mahkemesine açılan iptal davası da 31 Mart 2022 tarihinde kabul edildi. Danıştay tarafından da 06 Ekim 2022 tarihinde ise önceki açılan ve yerel mahkemeyi kazanan köylülerin davası da Danıştay tarafından onanarak avukata ve köylülere tebliğ edildi. Seçim sürecinin başlaması ile birlikte ise AKP İl Başkanı Ekrem Olgaç 5 Aralık 2022 tarihinde Zorava Çayı üzerinde ikinci bir HES yapılmasına, karşı olduklarını iddiasında bulundu. Yerel basın toplatısında konuşan Olgaç "HES’lerle ilgili orada daha önce verilmiş kararlar var. Yatırım belgeleri de var. Bu projeyi yapacak insanlar bize geldi, Siirt’te böyle bir şey yaparsak artısı mı olur eksisi mi olur diye danıştılar. Bizler de şu an için eksisi olur Bizler de Zorava Çayında bir HES’in olmasını istemiyoruz” açıklamasında bulunurken Meclis toplantısında AKP'lilerin oylarına değinmemesine dikkat çekmişti.

'MÜCADELE EDECEĞİZ'

AKP'lilerin oyları ile hazırlanan yeni imar planlaması ile ilgili İl Özel İdaresi'ne açılan dava ile birlikte yeniden bilirkişi incelemesi 2023 yılının başlarında yapıldı. Yapılan incelemenin bilirkişi raporu mahkemeye ve köylülere 17 Nisan tarihinde tebliğ edildi. Avukatlara ulaşan tebliğe göre rapor yeniden köylülerin lehine çıktı. Oy birliği ile imar planının hatalı olduğu ve çevreye büyük zarar verileceği belirtilerek önceki bilikişi incelemelerinde yazıldığı gibi aynı görüşler dile getirildi. Sürece ilişkin konuştuğumuz davanın avukatı Fatma Elçiçek, "Hali hazırda bir mahkeme kararı var iken yeniden imar planlama düzenlerinin yapılması birilerinin bu doğayı sadece üç beş kişinin menfaati için yok etmek istediğinin en büyük kanıtıdır. Yatırımlar olabilir ama burada yapılan bir HES'in ne doğa ile barışık halde ne de bölge insanına yarıyor. İlkel bir yöntem olan HES'ler sadece doğaya zarar veriyor" dedi. Elçiçek 12 Aralık 2022 tarihinde yapılan keşif incelemesinin oy birliği ile kabul edilmesinin ve köylülerin lehine sonuçlanmasının da tüm anlattıklarına kanıt olduğunu vurguladı. Bu saatten sonra yapılacak HES'in hukuka uygun olmayacağını vurgulayan Elçiçek, "Birileri ısrarcı olabilir ama hukuk ve köylüler kazanmıştır. Şimdi de bilirkişi raporunun ardından mahkeme kararını bekleyeceğiz. Daha önceki davayı kazandık. Onlar başka bir plan yaptılar. Biz yine kazandık. Onlar planlarını ne kadar değiştirip yeniden HES'i yapmak için girişimlerde bulunsalar biz de yeniden karşı dava açacağız. Yeniden mücadele vereceğiz. Çünkü herşeyden önce köylüler doğaya verilen zararı gördü ve buna karşı mücadele veriyor" şeklinde konuştu. Betona çevrilen Siirt'in, en yakın doğal güzelliği olan Botan Çayı'nın vadisinin baraj sularına gömüldüğününü artık insanların da doğa ile tamaslarının kesildiğini hatırlatan Elçiçek, "Bakın Zorava sadece oradaki köylülerin değil. Tüm Siirtlilerindir. Ve ciddi bir kamuoyu var. Siirtlilerin kaçış alanı da olan Zorava'da HES'i kimse istemiyor. Çıkın sokakta insanlara soru sorun HES'i isteyen kimseyi bulamazsınız. Birileri masa başında kararlara imza atıyor. Atmayın hangi partiden olursanız olun gidin orada yerinde inceleme yapın zaten tahribatı gözleriniz ile göreceksiniz" şeklinde konuştu. İklim krizi ile boğuşulan günlerde suyu korumamız gerektiğini vurgulayan Elçiçek, "Eğer suyu korumazsak doğayı korumazsak susuz kalacağız. Kuraklık olacak. İklim krizi kapıda değil bizzat yaşıyoruz. Yağışlar düzensiz olmuşken sadece üç beş kişiyi zengin eden projeler değil halka ve doğaya faydası olacak projeler üretmeliyiz" dedi. Zorava Çayı'nda bir hukuk mücadelesini daha kazandığını HES ve şirketine karşı açtığı davaları bir bir kazandıklarını yineleyen Elçiçek, "Siirt'in doğası ve suyu HES'ler ile yok ediliyor. Zorava'da örnek bir mücadele yürütülüyor. Ama çok az Siirt'in tamamında aynı kararlılık sürdürülmeli. Birçok HES projesi yolda buna dur demeliyiz. Siirt için onlarca baraj projesi yapıldı. ve sırada olan birçok proje var. Siirt'in bölgenin micro iklimi barajlar ile yok edildi. Bunlara artık dur dememiz gerekiyor. Zorava mücadelesi bölgeye de ilham olduğunu düşünüyoruz" diye konuştu.

Öne Çıkanlar