Iğdır Avrupa’nın en kirli havasını soluyor: 'Her 100 ölümden 28’i hava kirliliği kaynaklı'

Iğdır Avrupa’nın en kirli havasını soluyor: 'Her 100 ölümden 28’i hava kirliliği kaynaklı'
Iğdır, hava kirliliğiyle gündemde. Temiz Hava Hakkı Platformu’nun hazırladığı rapora göre, Iğdır’da her 100 ölümden 28’i hava kirliliği kaynaklı.

Şenol BALI


VAN - Iğdır, hava kirliliğinde Avrupa'da birinci sırada. Coğrafi konumu, rüzgâr erozyonu, hidroelektrik santralleri ve Ermenistan'daki Metzamor Nükleer Santrali, kalitesiz kömür tüketimi, egzoz salınımları kirliliğin nedenleri olarak sıralanıyor. Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) hazırladığı rapora göre Iğdır’da her 100 ölümden 28’i hava kirliliği kaynaklı.

Azerbaycan'a bağlı Nahçivan Özerk Cumhuriyeti, Ermenistan ve İran ile sınırı bulunan ve 200 bin nüfusa sahip olan Iğdır, 850 metre ile Doğu Anadolu Bölgesi'nin en düşük rakıma sahip kenti. 5 bin 137 metreyle Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı'nın yanı sıra kent; Küçük Ağrı Dağı (3896 metre), Zor Dağı (3 bin 196 metre), Kızılcaziyaret Dağı (2887 metre), Durak Dağı (2811 metre) ve Pamuk Dağı (2639 metre) ile çevrili.

HAVA KİRLİLİĞİNDE KİRLİLİĞİNDE AVRUPA BİRİNCİSİ

15 sağlık, çevre ve iklim örgütünün oluşturduğu Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) 2023 yılının mart ayında yayınladığı rapora göre Türkiye'de havası en kirli beş kent ise sırayla Batman, Iğdır, Ağrı, Şırnak ve Malatya. Dünyada 131 ülke ve 7 bin 323 kentin hava kalitesinin ölçüldüğü 2022 Dünya Hava Kirliliği Raporu'nda da Avrupa bölgesinde havası en kirli kent Iğdır. İsviçre merkezli IQAir'in hazırladığı bu rapora göre kentte metreküp başına düşen partikül oranı 66,2 mikrogram. Türkiye ise bu raporda dünya hava kirliliği sıralamasında 45'inci sırada bulunuyor.

KİRLİLİĞİN NEDENLERİ

Kentteki havanın bu denli kirli olmasında etrafının dağlarla çevrili olması, rüzgar erozyonu ve bunun sonucunda taşınan toz parçacıkları, Ermenistan’da bulunan Metzamor Nükleer santralı, betonlaşma ve egzoz salımları, çevresel tahribatlar ile kalitesiz kömür kullanımı gibi nedenler sıralanıyor. Kente 2017 yılında doğal gaz verilmeye başlansa da kirlilik oranında gözle görülür bir düşüş yaşanmadı.

BAŞLICA NEDEN RÜZGAR EROZYONU

Iğdır Üniversitesi Çevre Mühendisliği Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Aysun Altıkat öncülüğünde 2020 yılında hazırlanan "Iğdır İli Partiküler Kirlilik Düzeyi ve Partiküler Kirliliğin Diğer Kirleticiler ile İlişkileri" başlıklı araştırmada kentteki hava kirliliğinin başlıca nedeni olarak rüzgar erozyonu gösterildi. Iğdır'ın içinde bulunduğu Sürmeli Çukuru'nun topografik yapısından dolayı çevresine göre oldukça alçakta kaldığı vurgulanarak, "Özellikle kurak aylar olan yaz döneminde kuvvetli rüzgârlarla atmosfere karışan tozlar Iğdır ilinde yoğun aerosol kirliliğine neden oluyor. Bu parametre Iğdır'da kış mevsiminde olduğu gibi yaz mevsiminde de partikül madde kirlilik sınır değerlerinin aşılmasına neden oluyor. Bu nedenle Iğdır, yıl boyunca partikül madde kirliliği sınır değerlerinin aşıldığı bir il. Aralık ilçesi rüzgâr erozyonu alanı Iğdır Ovası'nın en büyük partikül madde kaynak alanı" denildi.

KİRLİLİK YAZ AYLARINDA DA SÜRÜYOR

Makalede,rüzgar erozyonun yanı sıra küresel toz taşıma sisteminden kaynaklanan parçacıklar ile Nahçıvan üzerinden ovaya gelen tozların da hava kirliliğini tetiklediği belirtildi. Yaz aylarında kalitesiz kömür tüketiminin olmamasına rağmen hava kirliliğinin sürdüğüne dikkat çekildi ve kirliliğin yaz mevsiminde de devam etmesinin rüzgar erozyonu ile ilgili olduğu vurgulandı.

'EROZYON KONTROL ALTINA ALINMALI'

Araştırmada erozyonun kontrol altına alınması ve ağaçlandırma yapılması gerektiği dile getirilerek şöyle deniliyor: "Özellikle rüzgâr erozyonu olan alanların rehabilite edilmesi ve yeşillendirilmesi gerekmektedir. Bu alanlara kuraklığa dayanıklı ağaçlar dikilmeli ve mevcut bitki örtüsü korunmalıdır. Ayrıca erozyon alanları hayvancılık faaliyetlerine kapatılmalı ve yerel halk tarafından tahrip edilmesinin önüne geçilmelidir."

'KENTİN COĞRAFİK YAPISI NEDENİYLE HAVA SİRKÜLASYONU ÇOK YAVAŞ'

Artı Gerçek’e konuşan Doğu Çevre Platformu üyesi Zeynep Balamir, hava kirliliği için iklim krizi, kalitesiz kömür kullanımı ve Ermenistan’daki Metzamor Termik Santrali gibi nedenler sıralasa da en önemli nedenin kentin coğrafik yapısı olduğuna dikkat çekti. Balamir, “Kentteki hava kirliliği yaz-kış devam ediyor. Çanak şeklinde çukur bir ovada ve hava hareketleri çok fazla değil. Sanayi gelişmemiş ama yapılaşmanın da etkisi var hava hareketlerinde. Ovada yer alan kentteki hava sirkülasyonu çok yavaş" dedi.

Zeynep Balamir

HES'LER VE METZAMOR NÜKLEER SANTRALİNİN ETKİLERİ

Ekolokik tahribata da dikkat çeken Balamir, "Aras Nehri ile çok oynadılar, HES’lere gömdüler. Bu da bölgedeki iklimi etkiledi. Metzamor Nükleer Santrali’nin de etkisi var. Doğal gaz kente geldi ama yaygınlaşması lazım. Havanın kirli olması birincil olarak bu coğrafik yapıyla ilgili. Tarım ve hayvancılığın bırakılmasıyla köy nüfusu kentlere akın etti. Belediyelerin kent planlamasına dikkat etmesi lazım. Binalar arasında hava akımlarının olması lazım. Araba yakıtlarının da etkisi var. Hâlâ tezek ve kalitesiz kömürler kullanılıyor" diye konuştu.

'ÜÇ ÖLÜMDEN BİRİ HAVA KİRLİLİĞİ KAYNAKLI'

Uzun yıllardır devam eden ve siyasetin de sık sık gündemine gelen hava kirliliğinden dolayı kentte kanser, koah, astım gibi hastalıklarının yoğun olduğu belirtildi.Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) hazırladığı aynı rapora göre, Iğdır’da son yıllarda gerçekleşen üç ölümden biri hava kirliliği kaynaklı. Rapora göre Türkiye genelinde 2021 yılında hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı en az 42 bin 67. Raporda Iğdır’da her 100 ölümden 28’inin hava kirliliği nedeniyle meydana geldiği vurgulandı.

'HAVA KİRLİLİĞİNİN NEDEN OLDUĞU HASTALIKLARLA İLGİLİ BİLİMSEL ÇALIŞMA YOK'

Mehmet Kum

Konuyla ilgili konuştuğumuz doktor Mehmet Kum, kentte şimdiye kadar hava kirliliğinden kaynaklı hastalık ve ölümlerle ilgili bilimsel bir çalışmanın yapılmadığını söyledi. Iğdır’da uzun yıllardır görev yapan Kum “Bununla ilgili bilimsel bir çalışma yok. Elbette kamuoyunda hastalıkların arttığı yönünde haberler ve söylemler var. Bu yönlü bilimsel çalışmaların yapılması lazım" dedi.

Öne Çıkanlar