'İzmir’in Çernobili'nde nükleer atıklar kazma kürekle temizlendi: 'Çıkan tozda ağır metaller var'
İZMİR - İzmir'in Gaziemir ilçesindeki eski kurşun ve döküm fabrikası alanı, çevre tahribatı ve kamu sağlığına tehdit oluşturması nedeniyle halk arasında 'İzmir'in Çernobili' olarak adlandırılıyor. Bölgenin temizlenmesi gündemde ancak bu süreç, çevre sakinleri arasında kaygılara neden oluyor. TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Tabip Odası ve İzmir Barosu, Nükleer Fizik Uzmanı Prof. Dr. Hayrettin Kılıç’ın katılımıyla bir bilgilendirme toplantısı düzenledi.
17 YILDIR KENTİN GÜNDEMİNDE
Toplantının açılışında konuşan TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Aykut Akdemir, şunları söyledi.
"Yaklaşık 17 yıldır kent gündemini meşgul eden, çevre ve halk sağlığına zarar veren, kent suçu olarak değerlendirilen 'İzmir'in Çernobili' hakkında görüşlerimizi yenilemek için buradayız. TMMOB olarak ortak bir basın açıklaması gerçekleştirmiştik. Yeni başlayan çalışmaların durdurulması ve sürecin doğru yönetilmesi gerektiği çağrısında bulunmuştuk. Basın açıklamamız sırasında bazı firmalar İzmir Büyükşehir Belediyesine bilgilendirme toplantısı talebinde bulunmuş. Büyükşehir Belediyesi tarafından bizler de davet edildik.
Toplantıda bize bazı bilgilendirmeler ve açıklamalar yapıldı. Geçtiğimiz salı günü Gaziemir Belediyesi’nde toplantıya katılanlarla bir değerlendirme gerçekleştirdik. Hayrettin Kılıç Hocamız da dün Büyükişehir Belediyesi hollerinde bulunan bir salonda bir toplantı gerçekleştirdi. Hangi anlaşmada ne yapılması gerektiğine yönelik ortak bir akıl oluşturmaya çalıştık. Bugünkü toplantımız da iki hafta önce yaptığımız basın açıklamasında her şeyin şeffaf yapılması gerektiği ilke kararımız üzerinden, toplantıda firmanın bize yaptığı açıklamaları size aktarma sorumluluğumuz için bir araya geldik. 17 yıllık süreçte TMMOB, yerel yönetimler ve çevre savunucuları ile gelinen noktada, kurşun fabrikası alanında bir firma "temizlik yapacağım" diyerek yola çıktı ve çalışmalar başlattı."
'FİRMANIN DENEYİMİ VE ÇALIŞMALARI DENETLEYECEK UZMAN YOK'
Akdemir, temizleme süreci ile ilgili tespitlerini şöyle sıraladı:
-Çalışmayı gerçekleştirecek kuruluşun benzeri hiçbir iş deneyiminin bulunmadığı, -Alanda çalışmaları denetleyecek uzman ve deneyimli bir denetçi firma bulunmadığı; - Alanda uluslararası akrediteli yerli bir özel kuruluş bulunmakla birlikte bu firmanın görevinin yalnızca saha radyoaktivite ölçümlerinin doğrulanmasından ibaret olduğu ve bu konuda bile deneyimi bulunmadığı,
-Çalışmaların 10.08.2017 tarihli 'ÇED olumlu' kararı verilen ve başka bir firma tarafından hazırlanan proje kapsamında yürütüleceği, çalışma yönteminde değişiklikler olmakla birlikte yeni bir ÇED süreci yürütülmediği,-Alanda yalnızca (kapalı hacim oluşturmadan, açıkta) kazı, ayırma, depolama ve alandan taşıma gibi fiziksel işlemler yapılacağı; alandan uzaklaştırılacak atık miktarı ve niteliği ile ilgili yeni bir detaylı çalışma yapılmadığı ve tam olarak bilinmediği,-Radyoaktif nitelikli atıkların dahi kurşun kaplama gibi ilave koruyucu önlem alınmayan standart konteynerler ile taşınmasının planlandığı,
'TOZLANMA VE YAYILIM RİSKLERİNE YÖNELİK ÖNLEM ALINMAMIŞ'
-Tamamı açık alanda gerçekleştirilen çalışmalarda, radyoaktif materyal ve diğer tehlikeli maddelerin çevreye dağılmasına neden olacak tozlanma ve yayılım risklerine yönelik önlemlerin bulunmadığı,-Alanda çalışmalar sırasında yalnızca yüzeysel radyasyon hızı izlemelerinin yapıldığı, açıkta yapılan gömülü atıkların çıkarılması çalışmaları sırasında, çevre ve halk sağlığı riskleri ve acil durumların tespitine yönelik olarak atmosferik izlemeler başta olmak üzere, başka herhangi bir kirletici izlemesi yapılmadığı,
-İçeriği tam olarak bilinmeyen atıkların toprak altından çıkarılarak havayla temas etmesi ve olası diğer nedenlerle karşılaşılabilecek durumlara ilişkin alanda yeterli önlem alınmadığını, olası acil durum planının AFAD’a haber vermekten ibaret olduğu, -Yüklenici firma sahibinin, alanı kirleten firmanın ve dolayısıyla fabrika arazisinin çoğunluk hisselerini satın almış, dolayısıyla aynı zamanda çalışmaları finanse edeceği belirtilen 'arazinin yeni sahibi olduğu, -Miktarı ve niteliği tam olarak bilinmeyen gömülü nükleer ve tehlikeli atıkların çıkarılması sırasında, öngörülen tahmini bütçenin yeterli olmaması ve ilave bütçenin firma tarafından karşılamaması durumunda çalışmalar yarıda kalarak çevre ve halk sağlığının mevcut durumdan çok daha büyük bir tehlike oluşturacaktır. Bu riske karşı, bir maddi teminat veya B planı bulunmuyor.
'60 KİLOMETRE ÇAPTA YAŞAYANLARA BİYOLOJİK ETKİLERİ OLACAK'
Nükleer Fizik Uzmanı Prof. Dr. Hayrettin Kılıç, alanda kazma kürekle temizlik yapıldığını belirterek , "Burada 17 yıldır devam eden bir sorun var. Sizleri biraz rahatsız edebilecek, üzülebilecek bir hesabın sonuçlarını söyleyeceğim. Kazma kürekle burayı temizlemeye başlamışlar. Bundan sonraki şirketin raporlarına göre günde 15 bin ton toprak yığını çıkarılırken, bunların öğütülmesi, yüklenmesi ve taşınması sırasında çıkan tozlar var. Bir önceki raporda bu tozların saatte 1 kilogram olduğu söyleniyordu. İzmir'de 50-60 kilometre etrafında yaşayan insanların biyolojik etkileri olacak. Bu taşıma ve kırma sırasında, 1 metreküp toz çıktığında ya 100 mikron ya da altıdır. 100 mikron altı ve üstü tozlar çöker alanda. Ancak üstündeki tozlar meteorolojik yapıya göre dağılır. Saniyede 5 kilometre hızla esen rüzgar varsa, 5 mikronluk toz 15 dakika sonra Konak'ta olur. Bu Turanlar şirketi burayı temizlerken kurdukları programda 100 mikronun altındaki tozları filtre edecek ve toplayacak bir teknolojileri yok" dedi.
'ÇIKAN TOZDA AĞIR METALLER VAR'
Bu tozların insan sağlığına zararlarına dikkat çeken Kılıç, şöyle konuştu:
"Onların verdiği rakamla hareket edersek, 2.5 mikron büyüklüğündeki toz taneciği ki bunun içinde radyoaktif izotoplar ve milyarlarca atom var. 2.5 milyon dememin sebebi, nefes alırken 2.5 mikrondan küçükler ciğerlerimize yerleşiyor. 5 mikrondan küçükler tekrar dışarı çıkma imkânı yok. 1 metreküp kepçe aldığında dökerken, bin tane toz var.
Bunun bile insanlara etkisi nedir? 1 günde burada oturan herkes 900 defa nefes alıyor. 1 günde 21 bin 600 defa normal bir insan nefes alıyor. 1 yılda yaklaşık 8 milyon kez nefes alıyorsunuz. Böylece, 1 yılda her nefes aldığınızda 1 metreküpteki partiküllerin sayısı 8 milyon partiküldür. Bu 1 sene içerisinde burada oturan insan, oradan çıkan 2.5 mikronluk tozlarla 8 milyar partikül yerleşmiş oluyor. Bunun içinde izotop ve ağır metaller yer alıyor. Sizin solumanızdan direkt olarak bu şahıslar sorumlu.
Burada tespit edilen Europium-3, Atom 155 ve 154 nükleer santrallerin kontrol çubuklarında kullanılan maddelerdir. Bu izotoplar sadece tek başına olamazlar. Reaktörün kontrol çubuklarından çıktılarsa, en az 73 tane radyoaktif element vardır. Bu çok basit bir kirlenme değil, uluslararası platformda 'mafya' ibaresi var. Bunlar Türkiye'ye nasıl, hangi yollardan geldi? Tesiste bunlar eritildi mi? Eritildiyse, içinden çıkan maddelerden kim para yaptı? Eritilmiş ve gömülmüşse, bunların bağımsız bir kurum tarafından tespit edilip şirket tarafından kaçırılmaması gerekiyor."
'ALANIN ÜSTÜ BETONLA KAPATILAMAZ'
Alanın üstünün beton ile kapatılması önerisine de tepki gösteren Kılıç, "Türkiye’de çöp depoları patlıyor. Bunu üstünü betonla kapatamazsınız. Daha altta ne olduğunu bilmiyorsun. Radyoaktiflerin bozulma ömrü 20-30 bin yıl. Türkiye’de böyle bir teknoloji yok. Dünyada da çok az. Elimde bir cihaz var bununla ilgili tıklamaları sayıyoruz radyasyona yaklaştıkça burada çok seyrek tık sesi duyuyoruz. Ancak alana gittiğimde yeni çekilen çite yaklaştığımda kulaklarım tık sesini sayamaz hale geldi ve hemen uzaklaştım" dedi.
BARODAN SİVİL İTAATSİZLİK ÇAĞRISI
İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz ise sivil itaatsizlik çağrısında bulundu. Yılmaz, "Bizler daha önce gördük. Yürütmeyi durdurma kararı alıncaya kadar binalar dikildi. Böyle bir aşamada yapılması gereken sivil itaatsizlik. Bunu başında yerel yönetimler büyükşehir ve tüm sendikalar olmadı. Konu sürekli gündemde tutulmalı. Uluslararası ve iç hukukta yapılması gerekeni yapacağız ancak bizim bir an önce harekete geçmemiz ve kazma küreği durdurmamız gerekiyor. Bunu için büyükşehir ve ilçe belediyelerine büyük görevler düşüyor. Biz çözüm yollarını tartışırken orada kazma kürek çalışmaları devam ediyor" diye konuştu. (ARTI GERÇEK)