Mezopotamya Ekoloji Hareketi'nin bölgeye girişine izin verilmedi: 'Geliyê Godernê'de ekokırım suçu işleniyor'

Silvan Barajı'nın yapımı nedeniyle tahrip edilen Geliye Godernê'de Mezopotamya Ekoloji Hareketi'nin çağrsıyla yapılmak istenen açıklamaya izin verilmedi. Bölge girişinde yapılan açıklamada "Gelîyê godernê’de büyük bir ekokırım suçu işlenmektedir" denildi.

Rojhat ABİ


DİYARBAKIR - Diyarbakır'ın Lice, Kulp ve Hazro ilçeleri üçgeninde yer alan ve 'Taş Köprü' olarak da bilinen Geliyê Godernê bölgesinde, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında süren

Silvan Barajı inşaatı için ağaçların kesimleri ve ekolojik tahribat sürüyor. Mezopotamya Ekoloji Hareketi'nin çağrsıyla bugün bölgede açıklama yapılmak istendi. Açıklamaya Amed Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri, Ekoloji Derneği, DEM Parti Ekoloji Komisyonu, Polen Ekoloji, Mardin Ekoloji Derneği, Dicle Özgür Öğrenci Dayanışması, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Diyarbakır il örgütü ile çok sayıda yurttaş katıldı.

JANDARMA BARİKAT KURDU

Ancak jandarma barikat kurarak yaşam savunucuları ve sivil toplum örgütlerinin bölgeye gitmesine engel oldu. Bunun üzerine Gelîyê Godernê'nin girişinde açıklama yapıldı. Açıklamada, "Sermaye elini Godernê'den çek", "Doğamıza, kültürümüze ve tarihimize sahip çıkıyoruz", "Gelîyê Goderne yıkılmasın", "Godernê tê tunekirin bêdeng nemîne" (Godernê yok ediliyor sessiz kalma), "Doğana, kültürüne sahip çık, Godernê'ye ses ver" yazılı pankart ve afişler taşındı. Ayrıca Kürtçe ve Türkçe, "Ekokırım suç mahali" yazılı güvenlik şeridi çekildi.

'YAŞAM VE TARİH YOK EDİLMEK İSTENİYOR'

Amed Emek ve Demokrasi Platformu’ndan Serhat Çakmak, “Bugün Goderne’de, Taş Köprü’de açıklama yapmak istedik. Yapmak istediğimiz açıklama güvenlik güçleri tarafından bu noktada engellendi. Biz biliyoruz ki burada yanı başımızda akan bu nehir binlerce yıldır tüm insanlığın, börtü böceğin, tüm canlıların yurdu ve yaşam alanıdır. Bugün yapılmak istenen barajla tüm yaşam alanı sular altında bırakılmak isteniyor. Burada sadece bir yaşam değil aynı zamanda çok derin bir tarih de yanı başımızda yapılacak barajla beraber yok edilmek isteniyor” dedi.

'İLİÇ KATLİAMINDA İMZASI OLANLARA GODERNÊ’Yİ BIRAKMAYACAĞIZ'

DEM Parti Ekoloji Komisyonu Eşsözcüsü Melis Tantan ise “Bugün Geliyê Godernê’deyiz. Burası hem tarihi hem kültürel hem doğal mirasımızın olduğu bir yer. Milattan önce 10 bin yıllarından gelen bir miras. Sadece Kürtlerin değil, Ermenilerin, Süryanilerin bugüne kadar yaşatmaya çalıştığı bir miras. Kürdistan coğrafyası ve dört parça Mezopotamya, yıllardır barajlarla, operasyonlarla, insansızlaştırma ve doğayı yok etme politikalarıyla yok edilmeye çalışılıyor. Halklarımız burada yaşamını, köylerini, doğasını korumak için mücadeleye devam ediyor. Goderne’de 2009’dan beri süren Silvan Barajı Projesi yazık ki ne ilk ne de son olacaktır. Burada tüm bir coğrafyada sadece bir kırım işlenmiyor. Doğanın yok edilmesini içeren bir ekokırım yıllardır burada tüm nesillerin hayatına kastedecek şekilde sürdürülüyor. 50 köy yok edilecek ve burada insan kırımı yaşatılacak. Tarihimizi, mirasımızı, doğamızı yok edenlere karşı mücadele edenler olmaya devam edeceğiz. Tarihi biz yazacağız. Bugün Goderne’den tüm halklarımıza çağrımız, doğamıza, kültürümüze ve tarihimize sahip çıkalım. Dün İliç katliamında imzası olanlara yarın Goderne’yi bırakmayacağız” diye konuştu.

‘GODERNÊ'DE EKOKIRIM SUÇU İŞLENİYOR'

Ortak açıklamayı ise Mezopotamya Ekoloji Hareketi’nden Gökhan Saran okudu. Saran, “Bugün burada, ilk toplumsallaşmanın yaşandığı, tarımın ve dolayısıyla yerleşik yaşamın merkezi konumundaki Mezopotamya havzasının eşsiz biyoçeşitliliği ile destanlara, mitolojilere konu olan binlerce yıllık tarihsel ve kültürel mirası olan Gelîyê godernê’de büyük bir ekokırım suçu işlenmektedir" dedi.

‘KÜRDÜN DOĞASI YAŞANMAZ HALE GETİRİLİYOR’

Yüz yıllık imha inkâr siyasetinin farklı boyutlar taşındığını söyleyen Saran, “Başta Amed olmak üzere tüm Kürdistan’da dağlarımız, yaylalarımız petrol ve maden arama şirketleri tarafından delik deşik edilirken vadilerimiz ise HES’ler ve barajlarla sulara gömülmektedir. Dere ve nehirlerin barajlara hapsedilmesi ile en temel yaşamsal varlık olan su gasp edilirken özel savaş yöntemi olarak yürütülen siyasi, kültürel ve fiziki soykırımın devamı olarak Kürdün doğasını da yaşanmaz hale getirilmektedir" diye konuştu.

'GELÎYÊ GODERNE YOK EDİLECEK'

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti barajları öyle bir boyuta getirdi ki dünya literatürüne güvenlik barajı kavramını kattı" diyen Saran, şöyle devam etti:

“Ülkenin tüm maddi imkanlarını seferber etme pahasına siyasi iktidarın alelacele çalışmasını yürüttüğü Silvan Barajı, Farqin (Silvan), Pasur (Kulp), Lice ilçelerini etkilerken, barajın bitmesiyle 50'den fazla köy on binlerce yurttaş ve milyarlarca canlının yaşam alanı olan Gelîyê Godernê’yi yok edecektir. Bunca haklı itirazı bugün dahi duymamazlıktan gelen güya iktidarın su işleri, baraj yapımına devam etmiştir. Hasankeyf’te olduğu gibi Gelîyê Godernê’nin tarihi köprüsü dağların dinamitlerle patlatılması sonucu hasar görmüş, yakınlarda yaşayan canlılar ve köylüler bu patlamaların yarattığı korku ve tehlike ile yaşamak zorunda bırakılmıştır. Canlı yaşam için ekolojik kırım olacak Silvan Barajı Gelîyê Godernê’yi ekolojik kırım suç mahalline çevirmiştir. Oluşacak dolgu, ormanları yok edip koridoru dolduracak ve kuşların yaşam koridorları da ellerinden alınacaktır. Güvenlik ve ulaşım nedeniyle insanların ulaşamadığı bu alanda dağ keçileri, tilki, tavşan, sincap ve onlarca sürüngen canlı türünün doğal yaşam alanları sular altında kalacak ve yaşam şansları kalmayacaktır."

'HALK YENİDEN GÖÇE ZORLANACAK'

Daha önce köy boşaltmalarla göç eden halkının bu defa da ‘güvenlik barajı’ olan Silvan Barajı nedeniyle göçe zorlanacağını vurgulayan Saran, "Kamu yararı maddesi devreye girecek, o da sonuç vermezse acele kamulaştırma ile insanların yaşam alanları gasp edilerek göçertilmek istenecek. Tekçi ulus devlet aklının yüzyıllık politikası canlı yaşamı yok etmeye devam etmektedir. Bu ve benzeri barajların kuruluş amaçlarından biri endüstriyel tarım politikalarını işletmektir. Tarımda toplulaştırma hamlesi ile olabildiğince geleneksel, doğal, organik tarım ve hayvancılık yapan küçük çiftçilik bitirilmeye çalışılmaktadır. Küçük tarım alanları birleştirilerek sermayeye sunulması planlanırken desteklemeler de bu tarım politikası neticesinde belirlenmiş, geçimlik aile çiftçiliği endüstriyel tarım sisteme muhtaç bırakılmıştır” dedi.

'YAŞAM ALANLARIMIZI SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ'

“Gelîyê Godernê’de oluşacak olan ekolojik ve toplumsal kırımdır” diyen Saran, açıklamayı şöyle tamamladı:

"Gelîyê Godernê ekolojik kırımın suç mahalidir. Merkezi iktidar ve onun uzantısı kurum ile şirketler de yaşanan ekolojik kırım suçunun faili olarak tarihteki karanlık yerini alacaktır. Bu toplumun doğa ile uyumlu, barışık ve dayanışmacı karakteri ile yaşama iradesi sergileyen tüm yurttaşlar olarak bizler; doğamızı, tarihimizi, kültürümüzü savunmaya devam edeceğiz. Nehirlerimizi, vadilerimizi ve tüm yaşam alanlarımızı savunmaya devam edeceğiz. Hep birlikte bu yıkıma dur diyeceğiz. Dicle özgür aksın, Godernê Hasankeyf olmasın."

Açıklamaya katılanlar basın açıklamasının ardından oturma eylemi yaptı.

(HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar