Orman yangınları artık evleri de yakıyor: 'Şehir yangınları artacak'

Orman yangınları artık evleri de yakıyor: 'Şehir yangınları artacak'
Hatay ve Mersin'deki orman yangınları ile evler de yandı. Yasalarla orman dışına çıkarılan bölgeler yerleşime açıldı, ormana toplu konutlar kuruldu. Uzmanlar, kentlerdeki can güvenliği sorununun artık Türkiye'de de görüleceği uyarısında bulundu.

Osman ÇAKLI


İSTANBUL – Hava sıcaklıklarının 45 dereceye kadar yükseldiği Türkiye’de gözler yeniden ormanlara çevrildi. Muğla’nın ilçeleri ile Adana, Osmaniye, Mersin gibi kentlerde geçtiğimiz hafta orman yangınları meydana geldi. Ardından Çanakkale’de başlayan yangın kontrol altına alınamazken iki gündür yangının sürdüğü Hatay Belen’de ise yangının kontrol altına alındığı duyuruldu. Yangınlarda yüzlerce hektar alanın yanı sıra Hatay'da yedi, Mersin'de beş ev de yandı.

2021’de meydana gelen geniş çaplı orman yangınlarından sonra eleştirilerin hedefinde olan bakanlık ile OGM özelinde yürütülen tartışmalar ağırlıkla hava gücü mevcudiyetine ilişkin süregeldi. Peki orman yangınlarında yerleşim yerleri neden yanıyor? Orman yangınlarındaki artışın sebepleri neler? Bu soruların cevabını, Ormancılık Politikası Uzmanı Prof. Dr. Erdoğan Atmış ve Yangın Ekoloğu Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu ile konuştuk. Her iki uzmana göre Türkiye’nin ormancılık politikaları yetersiz, böylelikle orman yangınları kaçınılmaz bir sonuç.

‘BÜYÜYEN YANGINDA HAVA GÜCÜNÜN ETKİSİ SINIRLI’

Ormancılık alanında uzman kişilere göre hava gücünden önce konuşulması gerekenin önleyici tedbirler olduğu yıllardır anlatılıyor. Kamuoyu baskısı yüzünden hava gücü envanteri bakanlık tarafından artırıldı. Yangın Ekoloğu Çağatay Tavşanoğlu, hava araçlarının yangınları söndürmede kritik rolleri olabileceğini ama yangınların söndürülmesiyle ilgili daha köklü sorunların olduğunu söyledi. Büyüyen bir yangında hava araçlarının oldukça kısıtlı etkisi olduğunu anlatan Tavşanoğlu, şöyle konuştu:

'YANGINA DİRENÇLİ KENTLER YAPMAMIZ GEREKİYOR'

“Yangınlar yine olacak, doğaya ve insanlara zarar gelmeyecek şekilde bir kurgunun olması gerekiyor. Ormanların içine kent-yerleşim alanı kurmamak gerekiyor. Hatay’da evlerin yandığını gördük. Bu kaçınılmaz bir şey ve buna her zamanki gibi hazırlanmadık. Yangına dirençli kentler yapmamız gerekiyor. Sadece yangını söndürmekle geçici işler yapıyoruz. Artık daha hızlı müdahale oluyor, korkumuz insanların ölmesi. İnsanlar ölürse bunun sorumluluğunu kim alacak? En yüksek teknolojiye sahip Kanada ve ABD’ye bakın, yangınları söndüremiyorlar. Helikopter ve uçak tartışması çok popülist oluyor. Kamuoyu helikopter geliyor diye mutlu oluyor olabilir ama sorun esasında ormancılık politikaları, köylerin boşaltılmasında yatıyor. Kentlerle, çadır kamplarla, turistik alanlarla orman arasında yanmaya daha az eğilimli zonlar yaratmak gerekiyor. Köyler ile kızılçam ormanları arasında sınır oluşturursunuz. Doğanın kendini toparlama kabiliyeti insandan daha yüksek, biz daha hassasız.”

'YANGINLA MÜCADELEDE BÜTÇE DÜŞÜRÜLDÜ'

OGM’nin 2023 yılı içerisinde yayımlanan ve 2022 yılını gösteren faaliyet raporlarına göre Türkiye ormanlarında endüstriyel odun üretimi 27,7 milyona ulaştı. Yine OGM 2023 yılı performans raporuna göre yangınlarla mücadele için 2023 yılı içerisinde 10 milyar 224 milyon TL’lik bir bütçe ayırıldı. Ancak yangınla mücadeleye ayrılan bütçe 2022 yılında 12 milyar 384 milyon TL idi.

Ormancılık Politikası Uzmanı Prof. Dr. Erdoğan Atmış da yangınla mücadeleye ayrılan bütçenin önceki yıllara göre daraltıldığını ve orman içerisindeki beşeri faaliyetlerinin arttığına dikkat çekti. Atmış, yangınların sayısının her yıl yüzde 1-2 bandında arttığını anlatarak bunun nedenlerinin, orman içerisindeki çeşitli yapılaşmalara ve enerji projelerine izin verilmesi olduğunu kaydetti.

‘ARTIK ŞEHİR YANGINLARI GÖRECEĞİZ’

Orman içinde şu an 800 bin hektara yaklaşan büyüklükte ormancılık dışı amaçlarla kullanılmak üzere tahsis olduğunu sözlerine ekleyen Atmış, ifadelerine şöyle devam etti:

“Bu kadar tesisi orman içine sokarsanız, milyonlarca insanı da orman içine sokmuş olursunuz. O zaman yangın riski zaten artar. 2B ile orman dışına çıkarılan bölgelerde yerleşim oldu, ek-16 ile büyük toplu konutlar kuruldu. İnsanlarımız artık gezmeyi seviyor, ormanlarda kamp yapıyor, pikniğe gidiyor. Hükümet pikniği yasaklıyor, 81 ilde ormanlarda piknik yapmak yasak, bu doğru evet ama diğer sorunlar ne durumda? 2018’den beri uyarıyoruz. Türkiye’de çok görülmüyordu ama artık şehir yangınları göreceğiz.”

‘İNSAN ETKİLEŞMİ YANGIN RİSKİNİ ARTIRIYOR’

Yunanistan’da yaklaşık 15 yıl önce çıkan yangını hatırlatan Atmış, yerleşim bölgelerinin küle döndüğünü insanların vefat ettiğini belirterek, benzer durumun Türkiye’de yaşanma riskine dikkat çekti:

“Yangına dirençli evler yapmak yerine ormanın içine taşıyorsunuz, bir kere bundan vazgeçilmeli. Bir diğer sorun odun üretimidir. Yangın tehlikesi olan yerlerde odun üretimi yapılmaz. Para kazanmak için odun üretimi rekor miktarda artırıldı. Yani ormanlarda insan etkileşimi arttı bu da yangın riskini beraberinde getirdi. Hava zaten bu aylarda sıcak olur. Temmuz ayının 15’inden itibaren bağıl nem düşük oluyor ve otlar kuruyor. Yıllardan beridir böyledir, temmuz-ağustos aylarında en fazla yangın çıkar. Türkiye’nin en büyük 20 yangınının yarısından çoğu temmuz ayında çıkmış, yeni bir durum değil zaten.

Orman yangınlarıyla mücadelede erken müdahale çok önemlidir. Yangın büyüdükten sonra özellikle bu aylarda o yangının söndürülmesi çok zor. Yangını söndürmeye geç kalırsanız yangın büyür ve şov için uçak kaldırıp ateşin üzerine su atarsınız.”

‘SORUN ORMANCILIK POLİTİKALARINDA’

Uçak tartışmasının kısır kaldığını, başarısızlığın nedeninin ormancılık politikaları olduğunu belirten Atmış, muhalefetin de tartışmaları hava gücüne sıkıştırdığı eleştirisini yaptı. Atmış, yeterli orman işçisinin olmadığını, bütçenin 2018 yılından itibaren kademeli olarak düşürüldüğünü bunun bir sonucu olarak da yangınla mücadelede etkinliğin zayıfladığını vurguladı. Plansızlığın kamu kaynaklarını daha çok tükettiğini belirten Atmış, “Eleman az olduğu için yangına müdahale edilemiyor. Böylece yangın daha çok büyüyor, sonra yangını söndürmek için daha fazla para harcanıyor. Bütçeyi de döner sermayeden karşılıyorlar, bu gelir nereden geliyor tahsis edilen orman arazilerinden ve odun üretiminden. Ormanlar hem aşırı odun üretimi, hem turizm hem de yangın ile yok ediliyor. Hepsini bir arada değerlendirince ormancılık politikasının yanlış olduğunu görüyoruz” diye konuştu.

Öne Çıkanlar