Uludağ'ın 2 bin hektarlık bölümünün Alan Başkanlığı'na devredilmesine tepki: Uludağ’ın koruma zırhını delecek karar

Uludağ'ın 2 bin hektarlık bölümünün Alan Başkanlığı'na devredilmesine tepki: Uludağ’ın koruma zırhını delecek karar
Uludağ’ın iki bin hektarlık bölümünün milli park statüsünden çıkarılarak Alan Başkanlığı'na devredilmesine tepkiler büyüyor. Kararın insan baskısını artıracağını söyleyen hak savunucuları endemik türlerin ve yaban hayatının tehlikede olduğunu söylediler.

Ezgi BULUT


BURSA - Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kararı ile Bursa’nın oksijen ve su kaynağı olan Uludağ’ın iki bin hektarlık bölümü 1961 yılında aldığı milli park statüsünden çıkarılarak Alan Başkanlığı'na devredilmesine tepkiler büyüyor.

Çevreciler ve hak savunucuları Uludağ hakkındaki bu kararın, insan baskısını ve alan kullanımını arttıracağını dolayısıyla endemik türlerin ve yaban hayatının tehlikeye gireceğinden endişeliler.

'32 TÜR LOKAL ENDEMİK BİTKİ YAŞIYOR'

Uludağ’ın deniz kıyısından başlayarak zirveye kadar yedi farklı orman zonunun bir arada görülebildiği ender yerlerden biri olduğunu dile getiren Bursa Su Kolektifi Üyesi ve Ziraat Mühendisi Şafak Erdem, Eteklerinde yer alan Akdeniz bitkilerinden tutun yükseklerde Alpin çayırlara kadar geniş bir skala ile seyrediyor. Bu yüzden Uludağ endemik türler bakımından zengin. 32 tür lokal endemik bitki sadece Uludağ'da yaşıyor. Uludağ sadece orman dokusu ile önemli değil aynı zamanda orman içi açıklıkları ve alpin çayırlıklar sebebiyle de en önemli ekosistemlerden biri.” dedi.

'YANLIŞ YERE YAPILACAK BİR OTOPARK BİLE BİTKİ TÜRÜNÜ TAMAMEN YOK EDEBİLİR'

Uludağ'da turizm faaliyetleri ile birlikte çayırlık alanlarda ciddi bir kayıp yaşandığına dikkat çeken Erdem, “Sadece Uludağ'da yaşayan endemik bitkilerin birçoğunun sayısı 2 bin 500’lerden az. 2 bin 500 çiçekli bitki demek yayılış bakımından küçük alanlar demek. Yani bir otopark, yanlış yere yapılan kayak pisti ya da bir otel o türü tamamen dünya üzerinden yok edebilir.” uyarılarında bulundu.

Son 20 yılda Milli Parklar Kanunu’na aykırı yapılan projelerin Bursa Barosu ve TMMOB önderliğinde açılan davalarla iptal edilerek doğal yapının günümüze kadar korunmasının sağlandığını hatırlatan Erdem, davalarla iptal edilen projelerin ve daha fazlasının Alan Başkanlığı ile yapmak istediklerini söyledi.

'ULUDAĞ’IN KORUMA ZIRHINI DELMEK İSTİYORLAR'

Dünyanın hiçbir yerinde ekolojik milli parklarda böyle kötü bir örneğin olmadığına dikkat çeken Erdem, “Kanun ile beraber Uludağ Milli Parkı içerisinde kalan 2 bin 100 hektar alan sit dereceleri ve kararları, her tür ölçekli plan hazırlama yetkisini Alan Başkanlığı'na veriyorlar. Uludağ’ı yerelden değil merkezi yönetimle birlikte turizme, ranta açmak istiyorlar. Bunlarla da yetinmeyip Cumhurbaşkanına sınırları istediği kadar arttırması yetkisi veriyorlar.

Milli Parklar Kanunu ve uluslararası sözleşmelerle sıkı bir şekilde korunan Uludağ'ın koruma zırhını delmek istiyorlar. Kanundan sonra Cumhurbaşkanı Kararı ile yapılan şey de bu. Uludağ'ı yıllardır koruyan Milli Parklar Kanunu, Uludağ Alanı ilan edilen 2 bin 100 hektarlık alanda artık hükümsüz.” diye konuştu.

'BU BÖLGELER OTELCİLERİN İNSAFINA BIRAKILDI'

Birinci ve ikinci turizm bölgelerinin de 2 bin 100 hektar alan içerisinde bulunduğunu belirten Erdem, birinci bölgenin şu ana kadar Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü'nün koruması altında olduğunu, ikinci bölgenin ise daha önce Turizm Bakanlığı’na devredildiğini hatırlatarak şöyle konuştu:

“Ama her iki alanda yine de Milli Parklar Kanunu geçerliydi. Son Cumhurbaşkanı kararından sonra endemik ve lokal endemik türlerin yayılış gösterdiği bu bölgeler otelcilerin insafına kalmış durumda. Cumhurbaşkanının onayı ile Uludağ Alanı sınırları, sınırsızca genişletilebilecek. Böylece milli park sınırları da istendiği gibi daraltılabilecek. Uludağ'da soyu tükenmeye yüz tutmuş apollo kelebeği, ülkemizde az sayıda bulunan sakallı akbaba gibi türler daha büyük tehlike altına girecek. Bursa'nın su ihtiyacını karşılayan Uludağ'daki su varlıkları da olumsuz etkilenecek.”

'ULUDAĞ, FARKLI HABİTATLARI SAYESİNDE ZENGİN BİR BİYOÇEŞİTLİLİĞE SAHİP VE KORUNMALIDIR'

Endemik türler, bitki zonları, yaban hayatı gibi milli park olmasını sağlayan değerlere hala sahip olan Uludağ’ın 1 metrekaresinin bile ranta kurban edilmesine göz yummayacaklarını dile getiren Erdem, Türkiye'nin Biyoçeşitliliğin Korunması Sözleşmesi'nin taraflarından olduğunu ve 2022-2024 yılları arasında sözleşme dönem başkanlığını yürüttüğünü hatırlatarak, “Uludağ, farklı habitatları sayesinde zengin bir biyoçeşitliliğe sahip ve korunmalıdır" dedi.

'AYNI DURUM KAPADOKYA'DA DA YAŞANMIŞTI'

Uludağ Milli Parkı’nın vasfının değiştirilmeyesine Aralık 2022’den beri emek ve ekolojik topluluklar ile çeşitli imza kampanyalı ve protestolar ile karşı çıktıklarını dile getiren Erdem, “Biz bunu bekliyorduk, çünkü aynı süreç Kapadokya için de işletilmişti. 2019 yılında Kapadokya Milli Parkı ile ilgili olarak önce Kapadokya Alanı hakkında bir kanun mecliste düzenlendi ve 22 Ekim 2019’da Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla Göreme Vadisi ve çevresi milli park ilan edildi. 33 yıldır milli park statüsünde korunan bu alanın tüm koruma önlemleri kaldırılmıştı. Kapadokya’da tarihe ve doğaya verilen zararlarla ilgili haberleri gazetelerden takip ettik. Aynı şeylerin Uludağ’da da yaşanmaması için mücadelemizi sürdüreceğiz.” dedi.

'ULUDAĞ’I BİRKAÇ OTELCİYE TESLİM ETMEYECEĞİZ'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararı ile 13 bin 024 hektarlık Uludağ Milli Parkı’nın 2 bin 100 hektarlık bölümünün milli park statüsünden çıkarılarak, bütün imar yetkisinin Uludağ Alan Başkanlığı’na devredildiğini aktaran Bursa Barosu Çevre Komisyonu Başkanı Eralp Atabey, "Nihai hedefin tüm alanın milli park özelliğinin kaldırılması olduğunu düşünüyorum. Bundan sonraki süreçte yeni planlar yapacaklarını tahmin ediyoruz. Geçmişte açtığımız davalarda olduğu gibi, yeni planlar karşısında da dava açmaya devam edeceğiz. Uludağ’ı birkaç otelciye teslim etmeyeceğiz" dedi.

MİLLİ PARK ALANLARINDA YASAKLANAN FAALİYETLER

Milli park alanları 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu ile kuralsız ve kontrolsüz yapılaşmaya karşı güçlü koruma nitelikleri içeriyor. Ekolojik dengeyi korumak amacıyla milli park alanlarının kontrolsüz yapılaşmaya karşı engel oluşturduğu düşünülüyor.

2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’nun 14. Maddesi kanun kapsamına giren yerlerde yasaklanan
faaliyetler şöyle belirtiliyor:

a) Tabii ve ekolojik denge ile tabii ekosistem değeri bozulamaz,

b) Yaban hayatı tahrip edilemez,

c) Bu alanlarda tabii özelliklerin kaybolmasına veya değişmesine yol açabilecek her türlü müdahaleler ile toprak, su ve hava kirlenmesi ve benzeri çevre sorunları yaratıcı faaliyetler gerçekleştirilemez,

d) Tabii dengeyi bozacak her türlü orman ürünleri üretimi, avlanma ve otlatma yapılamaz,

e) Onaylanmış planlarda belirtilen yapılar ve tesisler ile Genelkurmay Başkanlığının savunma sistemi için gereken tesisler dışında, kamu yararı açısından kesin bir zorunluluk olmadıkça hiçbir yapı ve tesis kurulamaz ve işletilemez veya bu alanlarda mevcut yerleşim sahaları dışında yerleşim yapılamaz.

Öne Çıkanlar