90 yaşındaki Mecdelli Souad Al Alem: İkinci Nakba'yı yaşıyorum, bu daha kötü

90 yaşındaki Mecdelli Souad Al Alem: İkinci Nakba'yı yaşıyorum, bu daha kötü
1948'de genç bir kadınken Filistin köyü Mecdel'i terk etmek zorunda kalan Souad Al-Alem, bugün de İsrail tarafından Gazze içinde göçe zorlananlardan... 90'lı yaşlarındaki Filistinli kadın "Şimdi 2023'teki Nakba'yı yaşıyorum. Bu ikincisi daha kötü" dedi.

Artı Gerçek - 90'lı yaşlarındaki Filistinli Souad Al-Alem, 1948 yılında Filistin kasabası Mecdel'den kaçmak zorunda kalan yaklaşık 10 bin kişinin arasındaydı. İsrail askerleri yaklaşıyordu. O da genç bir kadın olarak, bugün artık İsrail'in Aşkelon kentinin parçası olan Mecdel'den, o tarihte Mısır'a ait olan Gazze'ye göç etmişti.

Filistinliler, 1948/49 savaşında maruz bırakıldıkları bu büyük göçü 'Nakba' (felaket) olarak anıyor. O tarihte, bugün İsrail toprakları sayılan bölgelerde yaşayan Arapların yüzde 80'i, yani yaklaşık 700 bin Filistinli evini terk etti. Bugün bombardıman altındaki Gazze'de yaşayan Filistinlilerin büyük çoğunluğu da, tıpkı Souad Al-Alem gibi, ya mülteci ya da mültecilerin doğrudan torunları...

Souad Al-Alem bugün de, Hamas saldırıları sonrasında İsrail'in "güneye gidin" ültimatomuna uyarak bölgenin kuzeyinden çıkıp Han Yunus'a göç edenlerden. Burada bir mülteci kampında CNN International ile söyleşisinde, "1948'deki Nakba'yı yaşadım ve şimdi 2023'teki Nakba'yı yaşıyorum. Bu ikincisi daha kötü" diyor.

YEMEK YİYEMEDİ, YIKANAMADI

Evini 10 gün önce yoğun bombardıman nedeniyle terk etmek zorunda kaldığını, o günden beri de doğru düzgün yemek yiyemediğini ve banyo yapamadığını anlatıyor. Diyabet hastası olarak, ilaçlarına erişimde de sıkıntı yaşıyor...

Gazze'ye ancak sınırlı miktarda insani yardımın girmesine izin verilirken, Al-Alem "Yüzümüzü, ellerimizi, vücudumuzu temizlemek için kullanabileceğimiz hiçbir şey yok. Yıkanamıyoruz. Hiçbir şey yok. Tuvaletler vardı ama şimdi onlar da yok. Tuvalete gittiğimizde de kirliydi çünkü çok fazla kişi kullanıyordu. Ben gitmeyi bırakmıştım" diyor.

'AİLEMİN MECDEL'İ NİÇİN TERK ETTİĞİMİ ŞİMDİ ANLADIM'

Souad Al-Alem, Han Yunus'a göç etmek zorunda kalan tek Mecdelli de değil. Taghrid Ebead sadece 35 yaşında ama kendisini güçlü bir biçimde Mecdelli olarak hissediyor. "1948 yılında Gazze'ye tahliye edildik" diyor; atalarının Mecdel'i niçin terk ettiğini, bunu niçin kabul ettiklerini sorgulayarak büyüdüğünü anlatıyor: "Bunu bir daha yapmayacağımızı söylerdim. Bunu tekrarlamayacaktık. Ailelerimizin ce dedelerimizin yaptığını yapmak imkânsızdı..."

Fakat sonra, İsrail ordusunun Gazze'nin kuzeyinde yaşayanlara "tahliye emri" verdiği bildiriler düşmeye başlamış gökyüzünden... Durmaksızın devam eden hava saldırılarının da gölgesinde, yedi kişilik ailesiyle birlikte Han Yunus'a yürüyerek göçmüşler:

"Çok fazla zorlukla karşılaştık, her yerde ateş açılıyordu. Han Yunus'a geldiğimizde hiçbir şey yoktu. İlk gün kumda uyudum, üzerimizi örtecek hiçbir şey yoktu. Bir hafta geçti ve oğlum hasta. Geri dönmeyi umuyoruz. Çok acı çektik, artık başedemiyoruz."

Atalarının Mecdel'i niçin terk ettiğini artık anladığını söyleyen Ebead, "Bize terk etme kararını aldıran şey, çocuklarımız için duyduğumuz korku, yıkım ve ölümdü. Çocuklarımız için bu tarihte kalmayacak çünkü bunu yaşıyorlar, gördüler" dedi.

İSRAİLLİLERİ 'BİLGİLENDİRMEYE' ÇALIŞAN STK

İsrail, kendisinin de kuruluş tarihini imleyen Nakba'nın anılmasını yasaklamış durumda. Ancak eski Arap köyleri ve kasabaları uzun zamandır yerinde olmasa da, Filistinlilerin kolektif hafızası yerli yerinde duruyor. Tel Aviv merkezli sivil toplum kuruluşu Zochrot ise İsrailli Yahudiler arasında da boşaltılan Filistin köyleri ve dönüş hakkı için farkındalık yaratmaya çalışıyor. Bir grup İsrailli Yahudi tarafından kurulan Zochrot, bu konuda "tanıma, sorumluluk ve hesap verilebilirlik" hedefliyor; İbranice bilgi kitapçıkları basıyor, turlar düzenliyor ve tanıklıkları belgeliyor.

Zochrot'un Filistinli eğitimcilerinden Umar al-Ghubari, "Filistinlilerin bu anıları canlı tutma yöntemleri şaşırtıcı. Bu çoğunlukla geleneksel yollarla, babaları ve dedelerinin anlattıkları hikayelerle oluyor" diyor. Ghubari, ilk adımın farkındalık yaratmak olduğunu ve çalışmalarının ana akım İsrail anlatısına karşı geldiğini söylüyor. Zira bu anlatı, "çölün ancak İsrail kurulduktan sonra çiçek açmaya başladığı" yönündeki tartışmalı fikre dayanıyor...

Zochrot'un İsrail halkını tarihle yüzleştirme yönündeki girişimlerinden biri de, yok edilen köylerin bulunduğu yerlere bilgi içeren tabelalar yerleştirmek olmuş. Ancak bunlar neredeyse hemen, oralara giden İsrailliler tarafından kaldırılmış. Ghubari bu durumu, "Çünkü o bilginin orada olmasını sevmiyorlar" diye yorumluyor.

MECDEL'DE GERİYE SADECE CAMİ KALDI

Bugün Gazze sınırına yaklaşık 16 kilometre uzaktaki Filistin kasabası Mecdel'den ise geriye pek bir miras kalmış değil. Bir zamanlar canlı bir tekstil ve dokuma kasabası olan Mecdel, 1948/49 savaşında enkaza döndü. Eski evlerin yerinde bugün, İsrail'in Aşkelon kasabasının parçası olan modern binalar yükseliyor. Sadece kasabanın eski camisi ayakta.

Mültecilerin geriye dönüşü ve torunlarına tazminat ödenmesi, Filistinlilerin İsrail'le askıya alınan barış görüşmelerindeki temel taleplerinden biriydi. Ancak İsrail 17 yıldır abluka altında tuttuğu Gazze'ye bombalar yağdırırken ve 1967'den beri - 56 yıldır- işgal altında tuttuğu Batı Şeria'ya da nefes aldırmazken, Filistinlilerin taleplerinin samimiyet ve ciddiyetle ele alınacağı bir barış süreci ihtimali ufukta görünmüyor... (DIŞ HABERLER)

* Fotoğraf, CNN International'ın sitesinden alınmıştır. (Mohammad Al Sawalhi)

Öne Çıkanlar