Alman basınında Türkiye krizi nasıl yer aldı?

Alman basınında Türkiye krizi nasıl yer aldı?
Almanya ve Türkiye arasında son günlerde yaşanan gerilim Alman basınında farklı biçimlerde yorumlandı. DÜNYA – Die Welt muhabiri Deniz Yücel'in tutuklanması,...

Almanya ve Türkiye arasında son günlerde yaşanan gerilim Alman basınında farklı biçimlerde yorumlandı.

DÜNYA – Die Welt muhabiri Deniz Yücel'in tutuklanması, ardından AKP'li siyasetçilerin Almanya'da düzenlemek istedikleri referandum mitinglerine izin çıkmaması, iki ülke arasındaki gerginliği tırmandırdı. Pazar günü Alman basınında Türkiye ile ilişkiler konusunda çıkan yorumlar şöyle:

Welt am Sonntag: Kampanya yasağı referandum malzemesi yapılıyor

Almanya'da Türk siyasetçilerin kampanya aktivitelerine izin verilmemesi, Türkiye'deki referamduma malzeme yapılıyor diyen Die Welt'te şu ifadeler yer aldı:

"16 Nisan'da Türkiye'de, parlamenter demokrasinin Erdoğan'ın isteklerinin damga vuracağı otokratik bir başkanlık sistemine dönüşümü için bir referandum düzenlenecek. Onca propagandaya rağmen kamuoyu yoklamalarında evet ve hayır oranları birbirine yakın görünüyor. Bu nedenle AKP harekete geçirmek zorunda ve bunun için de bir düşmana ihtiyacı var. Bu düşmanın dışardan olması daha da iyi. Bu düşmanın adı Almanya. Ve aynı zamanda Deniz Yücel."

Frankfurter Allgemeine Zeitung: Kaybeden Avrupa değil Türkiye olur

Rainer Hermann imzasılı yorumda, Türkiye'nin Avrupa'ya ihtiyacı olduğu vurgulandı. Erdoğan'ın şu an dünyanın en büyük 17. ekonomisi olan ülkesini en büyük 10 ekonomi arasına sokmak istediğini yazan Hermann, buna ulaşmak için Cumhurbaşkanı'nın Çin gibi otoriter bir sistem kurması gerektiğine inandığını belirtmiş:

‘Etrafını kendisine bağımlı hale getirdiği önemli iş adamları çembere alındı. Türkiye, Çin'in ardından İpek Yolu'ndaki ikinci büyük güç olmayı hayal ediyor ama ülke bunun için çok küçük. Diğer taraftan Çin için Türkiye sınırlı bir ilgiye hasıl olabilir, zira Türkiye hiçbir zaman bir bilim üreticisi olmadı ve şu anda da değil. Türkiye, Avrupalı şirketlerin ülkeye getirdiği bilim ve teknolojiye bağımlı oldu. Brexit ülkesi İngiltere'nin önerdiği ortak bir savaş uçağı yapma projesi de bu teknoloji açığına çare olmayacak. Türkiye Avrupa'dan başka tarafa yönlenirse, kaybeden Avrupa değil Türkiye olur."

Süddeutsche Zeitung: Almanya demokrat kalarak iyi örnek olabilir

Gazetede yorumu yayınlanan Stefan Kornelius, AKP'nin gerginlikleri tırmandırma siyasetinden beslendiğini hatırlattı: 

"Gideren otokratikleşen Türkiye, artık sorunların ağır başlı bir şekilde çözülebildiği bir ortak değil. İktidardaki AKP, sürekli yeni tehdit ve düşmanlara ihtiyaç duyan totaliterlik hevesindeki tüm hareketler gibi, güç arzusuna ve farklı düşünenlere karşı uygulamalarına temel kazandırmak için olayları tırmandırıyor. Almanyadakiler de dahil olmak üzere takipçilerini tahrik ediyor. Almanya'da hiç kimseye totaliterlik mekanizmaları konusunda ders verilmesi gerekmiyor. 

Eğer Türkiye demokratik karakterini kaybederse Almanya siyaseti bunu engelleyemeyecektir. Ancak Almanya, bağnaz popülistlerce zehirlenmeye boyun eğmeyerek ve demokrat kalarak bir örnek olabilir. Bağnaz popülistlere iki küçük mesaj her zaman acı verir. Eğer kim ki demokraside kendisi için düşünce özgürlüğü isterse, o zaman eleştirileri de göğüslemesi gerekir ki, o bunu kendi vatanı Türkiye'de unutmuş olsa bile. Ve eğer kim ki en yüksek perdeden kükrerse, genelde haksızdır."

Der Spiegel: Merkel teslimiyetçi siyasete son vermeli

Haftalık derginin bu haftaki baş yazısında Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Türkiye politikası eleştirildi ve ‘teslimiyetçi siyasetine son vermesi' gerektiği belirtildi:

"Merkel Türkiye ile yapılan mülteci anlaşmasının prangalarından kendini kurtarmak zorunda. Merkel ve hükümeti Erdoğan ile ilişkilerinde bağımsız davranmıyor, üzücü bir şekilde baskı altında kalıyor. Çünkü Merkel'in Türkiye siyaseti en baştan korkuyla güdülenmiş durumda. Erdoğan'ın daha önce tehdit ettiği gibi mülteci anlaşmasından vazgeçmesi ihtimali bu korkuyu felç haline getiriyor. Merkel tekrar bağımsız ve değerleriyle örtüşen bir şekilde müzakere edebilmek için artık korkularından kurtulmalı. Erdoğan'ın anlaşmadan vazgeçebileceği endişesiyle daha fazla müzakereleri devam ettiremez. Avrupa'nın sınırlarının güvenliğini Türkiye'den tedarik etmediği, tam tersine kendi üzerine aldığı bir mülteci siyasetiyle alternatifler yaratmasının zamanı geldi."

Öne Çıkanlar