'Ayasofya'nın statüsüne dair endişeler arttı'
ABD tarafından hazırlanan 5 sayfalık Türkiye'deki inanç özgürlüğü raporunda, Aleviler'in ibadet yerlerinin resmen tanınmaması da eleştirilen konular arasında yer aldı

DÜNYA- ABD Dışişleri tarafından hazırlanan Türkiye'deki İnanç Özgürlüklerine dair rapor yayınlandı.
Rapor, Türkiye'de inanç özgürlüklerine yönelik kısıtlamalara dikkat çekerken, özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra hak ihlallerinin arttığına dikkat çekti. Ayasofya'nın statüsüne yönelik tartışmalara, Alevi haklarına yönelik engellemelere değinen rapor, atılan kimi olumlu adımları da değerlendirdi. Olumlu anlamda yapılan değişikliklerden bazıları dini azınlıkların bazı mülklerinin iadesi, Yunan Ortodoks Metropolitlerine çifte vatandaşlık hakkının sağlanması olarak belirtildi.
Washingtonhattı'nın haberine göre, raporda dini özgürlüklerin baskı altında olmasıyla ilgili çok sayıda örnek verildi ve 1935 yılından beri müze statüsüne sahip olan Ayasofya'nın bu statüsünün değiştirilmesine yönelik son birkaç yıldır yürütülen tartışmalara değinildi.
Bu endişeyi körükleyen olay olarak da geçen yıl Ramazan ayında, TRT'nin Ayasofya’dan Diyanet menşeili ve Kuran okumalarını içeren bir program yayınlaması ve 85 yıldır ilk defa müzenin minarelerinden ezan okunması gösterildi.
CEMEVLERİ İBADETHANE SAYILMALI
Raporun dikkat çektiği bir diğer husus ise Aleviler'in dinsel özgürlükleri ile ilgili. Cemevlerine ibadethane statüsü verilmemesini eleştiren rapor, Türk hükümetinin bu konuda AİHM tarafından geçen yıl aldığı kararı ihlal ettiğine dikkat çekti
Aleviler, Türkiye’nin toplam nüfusunun 20 – 25 milyonunu oluşturuyor. Aleviler, Türk hükümetinin yasal ibadethane olarak kabul etmediği ve bu nedenle diğer ibadet yerlerine sağlanan hukuki ve mali imkânlardan faydalandırmadığı cemevlerinde (toplanma yerleri) ibadet ederler.
AİHM, Nisan 2016’da Alevi ibadet yerlerini ve dini liderleri tanımamak suretiyle Türk hükümetinin Avrupa Sözleşmesini ihlal ettiğine karar verdi. Bununla birlikte, 2016 yılında Türk hükümeti, bazı Avrupa ülkelerindeki 126 Alevi dedesini (dini liderleri) "alan uzmanı" olarak atadı. Onları dini lider olarak görmemekle birlikte, bu atama işlemi, onlara bir nebze tanıma sağladı, böylece topluluğun çıkarlarını savunabilecekler. AİHM aynı zamanda topluukların hangi inanca (İslam’a ya da değil) ait olduğunu sadece Alevi liderlerinin belirleyebileceğine karar verdi.
Değerlendirilen bir diğer husus da Rum Ortodoks Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılması gerekliliği. Türk hükümetine bu konuda da bir çağrı yapıldı.
Rapor genel olarak şu tavsiyelerle sona erdi:
• Ulusal kimlik kartlarının mikroçiplerindeki dini inanç alanını kaldırmak ve Alevi cemevilerini yasal anlamda ibadet yeri, Alevi dedelerini de dini liderler (inanç liderleri) olarak tanımak da dâhil olmak üzere Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) din ve inanç özgürlüğü hakkındaki kararlarına tam olarak uyulması Türkiye Cumhuriyeti hükümetine şiddetle tavsiye edilmelidir.
• Türk hükümetine dini cemaatler hakkında Yahudi aleyhtarı ya da küçümseyici ifadeler kullanan devlet görevlilerini açıkça şiddetli şekilde eleştirmesi için baskı yapılmalıdır, ve;
• Rum Ortodoks Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılması konusunda kapalı kapılar ardında ve kamuoyu önünde verilen sözleri yerine getirmesi ve diğer dini cemaatlerin dini okul açmalarına ve işletmelerine izin vermesi için baskı yapılmalıdır.