Boris Johnson döneminde İngiltere'yi bekleyen 3 belirsizlik

Boris Johnson döneminde İngiltere'yi bekleyen 3 belirsizlik
Johnson'un seçilme koşulları ve Trump ile olan ilişkisi de meşruiyetinin daha şimdiden sorgulanmasına neden oluyor.

Brexit sürecinde İngiltere'de başlayan siyasi ve ekonomik belirsizlik, Boris Johnson'un Muhafazakâr Parti'nin başkanlığına gelerek başbakanlığı üstlenmesiyle birlikte derinleşti.

Johnson'ın Kraliçe'den hükümet kurma yetkisini aldıktan sonra Başbakanlık konutu Downing Street 10 Numara önünde yaptığı konuşmada, "Bütün sorunları çözeceğim bana güvenin", "AB yeniden görüşmeyi kabul etmezse kendi bilir" havasındaki, realiteyle ilişkisi tartışmalı konuşma da bu belirsizliğin azalmasına katkıda bulunmadı.

BBC Türkçe'de yayımlanan analize göre, belirsizliklerin derinleşmesinin arkasında esas olarak üç neden var.

Birincisi, Brexit sürecinin ülkenin ekonomik sorunlarında ve dış politikasında yarattığı sıkışıklıklarla ilgili.

İkinci neden Brexit sürecinde, toplumda hızla derinleşen kutuplaşma, giderek Birleşik Krallık'ın birliğini tehdit eden çelişkiler.

Üçüncü neden de bu sorunlarla baş etmesi beklenen yeni Başbakan Boris Johnson'un istikrarsız ve genelde güven vermemekle eleştirilen kişiliği ile ilgili.

Johnson'un seçilme koşulları ve Trump ile olan ilişkisi de meşruiyetinin daha şimdiden sorgulanmasına neden oluyor.

EKONOMİDE BELİRSİZLİKTEN KRİZE

Halk oylamasından Brexit çıktığından bu yana İngiltere ekonomisinde bir bekleyiş var. Yabancı yatırımcılar, yerli şirketler yatırımlarını durdurdular, kaynaklarını Brexit sürecine hazırlanmak için harcamaya başladılar.

Bu sırada AB piyasasından yararlanmak için İngiltere'de fabrika kurmuş olan Japon ve Çin şirketleri, AB'ye ihracat yapan İngiliz şirketleri, AB'den çıkmak koşulları olumsuz etkileyecekse, hele anlaşmasız çıkılırsa, başka piyasalara göç etmekten, on binlerce işçiyi kapının önüne koymak zorunda kalmaktan söz ediyorlar.

Üç yıl sonra Theresa May'in AB ile yaptığı çıkış anlaşması parlamentoda üç kez reddedildikten, milletvekilleri anlaşmasız çıkmayı geçtiğimiz haftalarda da parlamentoyu askıya alma olasılığını reddeden kararları onayladıktan sonra Brexit süreci tam anlamıyla çıkmaza girdi.

Boris Johnson hem geçen yıl boyunca hem de Muhafazakâr Parti başkanlığı için kampanya yürütürken, 31 Ekim'de AB'den anlaşmasız çıkmak gerektiğini savunuyor, başbakan olursa mutlaka çıkacağını söylüyordu.

Böylece belirsizlikler "Nasıl?" sorusu etrafında daha da yoğunlaşırken, National Institute of Economic and Social Research (Ulusal Ekonomik ve Sosyal Araştırma Enstitüsü) ekonominin şimdiden daralmaya başladığını, belki de bir resesyona girmiş olabileceğini söylüyor. Independent gazetesinin bir araştırması, Brexit endişelerinin, ekonomik yavaşlamanın fabrika siparişlerini olumsuz etkilediğini aktarıyor.

Office of Budget Responsibility (kamu harcamalarını denetlemekle görevli bağımsız kurum) tarafından hazırlanan bir rapor, AB'den anlaşma olmadan çıkılması durumunda bütçeye yıllık 30 milyar sterlinlik ek yük geleceğini, iki yılda yaklaşık 820 bin kişinin işini kaybedebileceğini, ülke ekonomisinin daha da yavaşlayacağını söylüyordu.

OBR, ''felaket tellallığı'' yapmakla suçlanmamak için öngörülerini IMF'nin en kötü durum değil, orta yol senaryosuna dayanarak hazırlamış. Dolayısıyla, anlaşmasız gerçekleşecek bir Brexit'in ekonomi üzerinde etkileri çok daha ağır olabilecek.

Tüm bunlara karşılık Boris Johnson'ın ekonomik önlemler çantasında ne var henüz bilinmiyor. (HABER MERKEZİ)

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar