Çukura düşen önce çukur kazmayı bırakmalı

Mülteci akınını durduracak olan, ateşkesin istikrarı ve Suriye’de savaşan bütün tarafların görüşmelere katılmasıdır. Kanın akmasını durduracak,...

Çukura düşen önce çukur kazmayı bırakmalı

Mülteci akınını durduracak olan, ateşkesin istikrarı ve Suriye’de savaşan bütün tarafların görüşmelere katılmasıdır. Kanın akmasını durduracak, istikrarı tesis edecek ve parçalanmış olan ülkede coğrafi ve demografik birliği sağlayacak olan siyasi bir çözüme ulaşılmasıdır.

Abdulbari ATWAN (Rai al Youm)

Çeviren: Ali KARATAŞ (Evrensel Gazetesi)

Eğer Suriye ordusu ile el Bab’taki Türk "Fırat Kalkanı" güçleri arasındaki çatışmalar doğrulanırsa, bu gelişme Türkiye’nin, müttefiki Suudi Arabistan gibi bir yıpratma savaşına girmesi anlamına gelebilir. Haber ajansları IŞİD ile çatışmalarda son iki günde onlarca Türk askerinin öldüğünü ve yaralandığını onayladılar. Bunlara ek olarak üç asker de yanlışlıkla Rus uçakları tarafından vuruldu.

İTTİFAKLAR DEĞİŞEBİLİR

Türkiye’nin resmi açıklamalarına göre üç aya yaklaşan ve ÖSO’nun bazı gruplarını da kapsayan "Fırat Kalkanı" güçleri, büyük ilerleme kaydetti. Lakin el Bab’ın şiddetli direniş nedeniyle düşmediği, düşmek üzere olduğu belirtiliyor. Eğer iki ordu kanlı çatışmalarla karşı karşıya gelirse savaş uzayacak. Zemindeki ittifak baştan aşağı değişecek ve maddi ve insani kayıpları büyütecek. Özellikle Türk tarafında. Türk kamuoyu sonrasında öfkeye dönüşecek bir huzursuzluk ve endişe hali yaşıyor.
Suriye ordusu. resmi açıklamaya göre, denetiminden çıkan beldeyi geri almak için savaşıyor. Türk askerlerinin bulunmasını işgal ve Suriye’nin egemenliğini ihlal olarak değerlendiriyor. Yabancı işgaline karşı topraklarını savunan, her zaman daha güçlü ve daha ikna edici olur.

MÜLTECİLERİ SİYASİ ÇÖZÜM DURDURUR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 5 bin kilometre karelik "güvenli bölge" oluşturmak için Türk askerlerini güçlü bir şekilde Suriye’nin derinliklerini itti. Böylece Şam hükümetinden bağımsız, Türk idaresi altında bir cep oluşturacak. Böylesi bir gelişme doğrudan veya dolaylı olarak mülteci akımını önleme gerekçesiyle Suriye’nin mezhepsel kantonlara bölünmesinin başlangıcı olacak. Bu bahane, Suriye içinde ve dışında çok kişiyi ikna etmiş değil.

Mülteci akınını durduracak olan, ateşkesin istikrarı ve Suriye’de savaşan bütün tarafların görüşmelere katılmasıdır. Kanın akmasını durduracak, istikrarı tesis edecek ve parçalanmış olan ülkede coğrafi ve demografik birliği sağlayacak olan siyasi bir çözüme ulaşılmasıdır. Türkiye’nin askeri müdahalesi, IŞİD ile savaşma sebebiyle değil, gelecekte Türkiye’ye karşı hücum düzenlemede sıçrama tahtası olabilecek Kürt varlığını engellemek amacıyla geldi.

HEDEF KÜRTLERİN ROL ALMAMASI

Erdoğan, Suriye’nin gerçek hakimi olmak istiyor. El Bab kontrol altına alındıktan sonra ikinci aşamanın Rakka’ya doğru uzanmak ve IŞİD’i oradan kovmak olduğu doğrulandı. Bu adımı Suriye’nin egemenliğini sağlamak için değil, çoğunluğunu Kürt güçlerin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin, (Rakka’nın) kurtarılmasında herhangi bir rol almasını engellemek için atacak. Bir de akla şu soru geliyor; neden Rakka’dan sonra Şam olmasın?

DÜŞMANIMIN DÜŞMANI DOSTUMDUR

Türkiye’nin askeri müdahalesi ve Suriye ordusu ile çatışma nedeniyle ittifaklar baştan aşağı değişebilir derken, zemindeki "düşmanımın düşmanı dostumdur" deyişinde olduğu üzere Kürtler ve Suriye hükümeti arasında billurlaşan ittifakı kastediyoruz. IŞİD doğrudan veya dolaylı olarak bu yeni ittifaka katılırsa veya ona karşı savaşmazsa şaşırmayız. Çünkü "sırtımdan hançerledi" dediği Erdoğan’a nefreti, Suriye iktidarına olan nefretinden çok daha büyük. Mesele öncelikler sorunu.

ÇUKUR KAZMAYI BIRAKMALI

Bir İngiliz atasözü; "Eğer çukura düşersen yapman gereken ilk şey kazmayı bırakmaktır" der. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sözü duymamış gibi gözüküyor. Eğer duymuşsa da vermek istediği mesajı almamış demek ki. Çünkü Suriye çukuruna düştü. Krizin başlangıcından bu yana 6 yıldan beri kazıyor, kazmaya devam edecek. Bu sonuca ulaşmamızı sağlayan ABD’nin yeni başkanı Trump’ın, "güvenli bölgeyi" alışık olmadık bir şekilde desteklenmesi ve yeni CIA Başkanı Pompeo’nun ilk olarak Türkiye’yi ziyaret etmesi.

  • Diğer çevirileri ve konuyla ilgili değerlendirmelerin tümünü okumak için tıklayınız
eVRENSEL gAZETESİ